4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Hanefîlere Göre Namaz Dışında:Kadının Avreti

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Hanefîlere Göre Namaz Dışında:Kadının Avreti

    Yabancı Erkeklere Göre

    Kadının yabancı erkeklere göre avreti, yüzü ve elleri hariç, bütün bedenidir. Ebû Yûsuf'a göre, iş görme gibi bir zorunluluk bulunduğunda, kolunun dirseklere kadarki kısmı da avret değildir. Ancak fetvaya uygun görüşe göre, kolu da avrettir. Bazılarına göre de kollar namaz içinde avrettir, namaz dışında avret değildir. Ayakların topuklardan aşağısı konusunda da aynı şeyler söylenmiştir.

    Ancak yüzü ya da elleri görüldüğünde, kötü duygulara (fitneye) sebep olacaksa, kadının yüzü ve elleri de dahil, bütün vücudu avrettir.

    Mahremi Olan Erkeklere Göre

    Kadının mahremi olan erkeklere göre avreti, erkeğin erkeğe göre avreti gibidir, ancak kadın mahremi olan erkeğe karnı, sırtını ve bir görüşe göre memelerini de gösteremez. (Ibn Hümâm, Fethu'l-KadîrVIl/l05.)

    Kadının mahremi olan erkekler, Nûr sûresi otuzbirinci âyetinde sayıldığı gibi: Kocası (kadının kocasına göre hiç bir yeri avret değildir), Babası, dedeleri, kocasının Babası ve dedeleri, erkek çocukları, kocasının erkek çocukları, kendi erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin çocukları ve kız kardeşlerinin çocukları (yani yegenleri), kendi kadınları, köleleri, evlerine sık sık girme alışkanlığı olan ve cinsel arzusu bulunmayan erkekler ve cinselliği henüz kavramamış çocuklardır. Amcalar ve dayılar da baba makamındadırlar. Kocasının erkek kardeşi, yani kayınbiraderleri ve kocasının dayısı ve amcası ise mahremi değildir. İşte kadın, bu mahremi olan erkekler yanında omuzlarına kadar kolları, başı, boynu ve dizden aşağı bacakları açık durabilir. Ancak bu, kötü duygu söz konusu olmadığı zamandır. Ayrıca durabilir demek, durması gerekir demek değildir. Onların yanında da, hattâ yalnız başına da kapanmaya daha çok dikkat etse daha güzel olur.

    Yukarıda sözü edilen âyette kadının; sayılan mahremlerine zinetlerini, yani süs ve takılarını, dolayısı ile bunların yerlerini göstermesinde sakınca olmadığı bildirilmiştir. Islâm bilginleri de kadının süs yerleri; baş, yüz, göğsün üst kısmı, boyun, kulak, el, kol, ayak ve bacaklarıdır. Çünkü başa taç ve saçbağı, boyun ve bağıra gerdanlık, kulaga küpe, bazuya bazubend, kola bilezik, ele yüzük ve kına, bacaga halhal, ayağa da yine kına takılır ve sürülür, dolayısı ile kadının mahremlerine gösterebileceği yerleri buralardır, demişlerdir. Memeleri, sırtı ve karnı ise zinet yeri olmadığından, oralarını kadın, kocasından başka erkeklere gösteremez.

    Kendi Kadınlarına Göre Avret

    Kadının "Kendi Kadınlarına" göre avreti, erkeğin erkeğe göre avreti gibidir, yani göbeği ile dizkapağı arasından ibarettir. Ancak Imam Azam'dan bir rivayete göre, kadının "Kendi Kadınları"na göre avreti de, mahremi olan erkeklere göre avreti gibidir, karnını ve sırtını da gösteremez. (Zeylaî, Tebyîn VI/18.)

    Âyette geçen ve kadının zinet yerlerini gösterebileceği "Kendi Kadınları"ndan maksat, çoğu Islam bilginine göre Müslüman olan kadınlardır. Hz.Ömer; görevlisi Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'a yazdığı emir mektubunda:

    "Haber aldığıma göre, gayrı müslim vatandaşların (zimmîlerin) kadınları, müslüman kadınlarla beraber hamamlara giriyorlarmış. Bunu yasakla ve buna engel ol. Çünkü zimmî bir kadın, müslüman bir kadının avretine bakamaz" diye emir vermiş. Ebû Ubeyde de bunu yürürlüğe koymuş ve "Hangi kadın özrü olmaksızın, sırf yüzünü parlatmak amacıyla hamama giderse, yüzlerin aklanacağı günde Allah onun yüzünü kara eylesin!" diye ilân etmiştir. (Kurtubî XN)

    Ibn Abbas, "Müslüman bir kadını, Yahudi ya da Hiristiyan bir kadının görmesi helâl değildir, çünkü gider kocasına anlatır" demiştir.

    Bazı Islâm Bilginlerine göre ise; kadının kadına göre avreti, göbekle diz kapağı arasıdır. Kadının bazı kadınlara zinet yerlerini gösterememesi, gidip kocalarına anlatabileceklerinden ve fitneye sebep olabileceklerinden dolayıdır. Müslüman kadınlar genellikle böyle bir laf taşıyıcılığı yapmayacaklarından ötürü, âyetteki "Kendi Kadınları"ndan maksat, müslüman kadınlardır, diye yorumlanmıştır. Önemli olan, başkasına anlatması, ya da anlatmaması olduğuna göre, "Kendi Kadınları"nı, iyi ahlâkı ile tanınmış kadınlar olarak anlamak gerekir. Buna göre kadın, iyi ahlâklı olduğunu bildiği ve güvendiği gayrı müslim kadınlara da göbeği ile diz kapağı arası dışını gösterebileceği gibi, kötü ahlâklı olarak bildiği müslüman kadınlara da zinet yerlerini ve erkeğe gösteremeyeceği yerlerini gösteremez.

    Yabancı Kadınlara Göre:

    Kadınların "Kendi Kadınları"nın "kimler olduğu anlaşılınca yabancı kadınların da kimler olduğu kendiliğinden anlaşılmış oldu. Buna göre gayrı müslim kadınlar ve bir görüşe göre de kötü ahlâkı ile tanınan müslüman kadınlar yabancı kadınlardır. Kadının onlara göre avreti, aynen yabancı erkeklere göre avreti gibidir. Yüzü, elleri ve ayakları dışında hiç bir yerini zorunluluk olmayınca onlara gösteremez.

    Tek Başına Iken:

    Kadın. mahremi olmayan erkeklerin bulunmadığı evinde jile gibi omuzdan askılı bir elbise ile bulunabilir, başı. kolları ve dizden aşağısı açık dolaşabilir. Ama yalnız başına iken bile sakınması ve örtünmeye dikkat etmesi çok daha güzel bir davranıştır. Öyle dolaşan kadın kötü duygular söz konusu değilse, belki günah işlemiş olmaz ama, meleklerin varlığını da düşünerek, kendi başına iken de kapanan kadının sevap kazanacağı kesindir. Ancak evde başkaları yokken kocası öyle gezmesini istiyorsa, onun arzusuna uyması da daha güzeldir. Aynı şekilde kocası da onun istediği gibi bulunmalıdır.

    Evlenmek Isteyen Erkeğe Göre Avret:

    Kadın kendisiyle evlenmek isteyen erkeğe, birbirini görüp tanımaları, begendiklerini ya da beğenmediklerini bilmek için, yüzünü ve ellerini, şehvetle bakıyor olsa da gösterebilir. Çünkü bu Peygamber Efendimizin tavsiyesidir ve, çok önemli bir sünnettir. (Cessâs Ahkâmü'l-Kur'ân V/173; Ibn Rüsd, Bidâye ll/3.) Karakter ve mizaçları birbirine uyan insanların kanları da birbirine ısınır ve daha ilk bakışta birbirlerini severler. Uymuyorsa sevmezler. Bu yüzden evlenecek olanlar birbirlerini mutlaka görmeli ve sevebiliyorlarsa evlenmelidirler. Aksi halde ileride anlaşmazlık ve huzursuzlukların çıkması kaçınılmazdır. Islâm'da çok önemli sayılan aile kurumunun son derece sağlam temellere oturtulması açısından bu çok gerekli bir davranıştır.

    "Ülü'I-Irbe Olmayanlar"a Göre Avret:

    "Ülü'1-Irbe olmayan" demek, cinsel arzusu bulunmayan demektir. Âyette kadınların zinet yerlerini "ülü'1-irbe olmayanlar"a da gösterebileceği bildirilmiştir. (Nûr (24) 31.) Bu tür insanlar saf ve aptal olup, kadının dünyasından birşeyler bilmeyen bedensel iktidarsızlıklarından, aklı eksikliklerinden, fakirlik ve miskinliklerinden ötürü, kadınlara karşı bir eğilim ve arzu duymayan kimselerdir.

    Mücahid; "karnından başka derdi olmayan ve kadınlardan yana bir şey bilmeyen eblehlerdir" diye tanımlar. Ancak bunlara bir yaş ve sınır çizilmemiş, tespit edilmeleri zamana ve izlenimlere bırakılmıştır. Normal saatlarda böyle bir arzu duymayan bazı insanlar, çıplak magazin gazeteleri ve televizyondaki seks sahneleri ile duyulan uyarılmış hale gelmiş olabilir. Müslüman kadınların buna dikkat etmesi ve bu durumda kollarını ve başlarını onların yanında da açmamaları gerekir.

    Küçük Çocuklara Göre Avret

    Aynı âyette zinet yerlerini gösterebilecekleri bildirilen insanlardan biri de, "kadınların avretlerinden haberi olmayan çocuklar"dır. Bunda da sınır olarak bir yaş gösterilmemiştir. Çünkü çocukların bu tür işleri bilmeleri zamana ve zemine göre değişir. Günümüzde yedi yaşındaki bir "televizyon çocuğu"nun bilmediği çok az şey olsa gerektir. Bu yüzden bu çocukları bazı bilginler; şehvet duyma sınırına ulaşmayanlar, diye belirlemişler, bazıları da; neyin avret olduğunu, neyin olmadığını bilmeyenlerdir, demişlerdir ki bu, doğruya daha yakındır. Kadının vücudu, hareketleri ve duruşları kendisinde hiçbir şehevî değişme oluşturmayan çocuklardır, diyenler de vardır. Bu, çocuğun kendi durumuna göre de değişebilir. Buna göre altı ile on yaş arası çocuklarda bu tür uyanışlar olabileceğine göre kadının bunu göz önünde bulundurması gerekir. Günümüzde on yaşına geldiği halde şehvet adına hiçbir şey duymayan bir çocuktan söz etmek -aptal değilse- zordur. Bu durumdaki çocuğun da kadına göre erkek gibi olduğu bilinmelidir.


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    Itiyar Kadınların Avreti

    Yaşlı kadınların avreti aslında diğer kadınlardan farklı değildir. Ancak onların, süslü-püslü görünmemek şartıyla "cilbablarını" yabancı erkeklerin yanında çıkarmalarında bir sakınca yoktur. Bu konudaki âyetin meâli şöyledir:

    "Âdetten ve çocuktan kesilmiş ve artık nikâha ümitleri kalmamış olan yaşlılara gelince, ancak mahremlerine gösterebilecekleri zinet yerlerini açmamak ve şık görünme eylemi (teberruc) yapmamak şartıyla,dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla beraber bundan da sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır." (Nûr (24) 60.)

    Ihtiyar kadınların, başka erkeklerin yanında bırakabilecekleri elbiseleri, "cilbabları", yani üstlüklerinden ibarettir. Bu konuda bütün bilginler aynı kanaattedir. Yoksa ihtiyar kadınların, yabancı erkeklere zinet yerlerini gösterebileceğini söyleyen yoktur.

    Âdet ve Lohusalık Halinde Avret

    Âdetli ve lohusa kadının, yabancılara, kadınlara ve mahremi olan erkeklere göre avreti, diğer zamanlarından değişik değildir. Bir başka deyimle âdetli ve lohusanın avreti sadece kocasına göre değişir ve kocası onun göbeği ile diz kapağı arasından, dokunmak suretiyle yararlanamaz. Ancak bakma konusunda kocasına yine hiçbir yeri avret değildir. Fakat yerinde de söylediğimiz gibi, Imam Muharnmed'e göre âdetli ve lohusaya kocası, cîmadan başka herşeyi yapabilir. Ayrıca bu kitabın "âdetliye ait hükümler" bölümüne bakılmalıdır. .

    2- Erkeğin Avreti

    Erkeğin, hem erkeklere, hem de kadınlara göre avreti, göbeği ile diz kapağı arasıdır. Ancak bedeninin belden yukarısını (karnını ve sırtını) da kadınların yanın da açması mekruhtur.

    Erkek çocuk, erginlik yaşına ulaştığında, parlak yüzlü ise bakma konusunda kadın hükmünde; değilse, erkek hükmündedir.

    3- Yolculuk ve Mahremlik

    Erkek, mahremi olan kadınlarla, şehvetten emin olunması halinde sefer müddeti ve daha uzun yola çıkabilir. Kadın da, sefer müddeti yola, ancak yanında ergin ve akıllı erkek bir mahremi olursa çıkabılir. Yani kadın, doksan kilometre kadar bir yolculuğa yalnız başına, bir çocukla, ya da başka kadınlarla çıkamaz. Bu haramdır. Kendisine hac farz olmuş olsa dahi, eşlik edecek mahrem bir erkek bulmadıkça, hacca da, umreye de gidemez.

    Erkek, başka erkeklerin olmadığı bir evde yabancı bir kadınla tek başına duramayacağı gibi, birden çok yabancı kadınla da bulunamaz. (Kadızâde Efendi, Netâicü'l-efkâr N/122.) Birincisi haram, ikincisi fitne sebebidir.

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    4- Dokunma, Tokalaşma ve Avret

    Ayrı bir konuda da değindiğimiz gibi, genel bir kural olarak; bakılması helâl olan yere dokunmak, ya da tutmak da helâldir. Ancak bundan, yabancı erkekle yabancı kadının birbirlerine dokunmaları müstesnadır.

    Genç ve şehvet duyulabilecek yabancı kadınla tokalaşmak haramdır. Peygamber Efendimiz; yabancı bir kadının elini tutan ele, Kıyâmet Günü ateş doldurulacağını haber vermiştir. (Ibn Hümâm, Fethu'l-Kadir Vll/98. ) Kendisi de biat sırasında kadınlarla el sıkışmamış ve sizden sözlü biat alıyorum, buyurmuştur. Âise Annemiz de yemin ederek; "Allah Resûlü'nün eli kadın eline değdi diyen yalan söylemiştir" demiştir. (Geniş bilgi için bk. Sabunî, Ahkâmü'l-Kur'ân N/565-66.)

    5- Zorunlu (Zarurî) Haller ve Avret

    Islâm, insanın sağlığına çok büyük önem vermiş ve bu yüzden temizliği imandan saymıştır. Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerine dayanarak Islâm bilginleri; "zorunlu haller, haramları mubah (serbest) kılar" diye bir kural koymuşlardır. Buna göre; hastalanan kadını öncelikle kadın doktor muayene edecektir. Yani kadın doktorun bulunduğu ve anlayabileceği bir konuda, kadının erkek doktora gitmesi haramdır. Ama kadın doktor bulunmaz, ya da hastalığı teşhis ve tedavi edemezse kadın, erkek bir doktora da gidebilir ve muayene ve tedavisinin gerektirdiği yerini, gerektirdigi kadar açabilir.

    Ebenin doğum anında kadının avretine bakması, sünnetçinin sünnet anında ergin erkeğin sünnet yerine bakması caizdir. (Serahsî, Mebsût X/156; Fetâvay-i Kâdihan (yazma) 612.)

    7- Kadının Elleri ve Yüzü Meselesi:

    Kadının elleri ile yüzü dışındaki bütün bedeninin avret olduğunu, yani örtünmesi gerektiğini daha önce söylemiştik. Ellerinin ve yüzünün avretligine gelince; Şâfiî ve Hanbelî Mezheplerine göre kadının elleri ve yüzü de avrettir ve örtülmesi gerekir. Hanefi ve Mâlikî Mezheplerine göre ise elleri ve yüzü avret değildir, ancak örtülmesi daha güzeldir. Fitne sözkonusu olduğunda ise örtmek gerekli olur.

    Şimdi bu mezheplerin hangi delillere dayanarak bu görüşe vardıklarını görmeye çalışacağız. Çünkü bu mezhepler ayrı ayrı birer din değildirler, olsa olsa aynı hedefe doğru giden ayrı birer yoldurlar. Bu yüzden herhangi bir konunun birinde meselâ farz, diğerinde sünnet olması, sünnet olanda da kuvvetli ve önemsenmesi gereken bir sünnet olduğunu gösterir. Buna göre kadının ellerini ve yüzünü örtmesi, diğer mezheplerde farz ise ve bu konuda güçlü delilleri varsa, bizde de örtmesi daha iyi hale gelmiş olur.

    Ellerin ve yüzün avret olmadığını söyleyen Hanefiler'in delilleri şunlardır:

    1. Örtünmeyi emreden âyette, "açılan yerler müstesna" (Nûr (24) 31.) denmektedir. Bu, açılmasına ve gösterilmesine ihtiyaç duyulan yerler demektir ve ellerle yüzden ibarettir. Çünkü bazı sahabeler bunu böyle yorumlamışlardır.

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    2. Âişe Annemizden alınan bir hadîse göre: "Ebû Bekir'in kızı Esmâ, üzerinde ince bir elbise varken Allah Resûlü'nün yanına geldi de Allah Resûlü yüzünü ondan çevirdi ve: Ey Esmâ! Kadın âdet görme yaşına varınca surasi ve surasindan başka yerinin göiülmesi câiz değildir, derken yüzünü ve ellerini gösterdi." (Kurtubî XN/229. )

    3. Akılla düşündüğümüzde de ellerin ve yüzün avret olmaması gerekir. Çünkü kadının yüzü ve elleri açıkken namaz kılmasının câiz olduğu herkesçe bilinir. Halbuki, namazda avreti örtmek farzdır. Demek ki elleri ve yüzü avret değildir. Hacda da aynı şey sözkonusudur. Çünkü kadın hacda da yüzünü açar.

    Kadının elleri ve yüzünün de avret olduğunu söyleyen Şâfiî ve Hanbelî Mezheplerinin delilleri ise şunlardır:

    1. Sözü edilen "örtünme âyeti"nde, "zinetlerini göstermesinler" (Nûr (24) 31.) yasaklaması da vardır. Zinet, yani süs, yapma olan ve doğuştan gelen olmak üzere ikiye ayrılır. Yani hem doğal güzellikler, hem de takılar zinettirler. Âyet-i kerîme bunu, sadece yapma olanlar diye ayırmamıştır. Yüz ise doğuştan olan doğal zinetin merkezidir. Çünkü kadına, ancak yüzüne bakıldığında güzel ya da çirkin kadın denir. Sonra yüz fitnenin, yani çekici duyguların da merkezidir. Bu yüzden şairler bile güzel kadınları hep yüzleriyle tasvir etmiş ve "Kahverengi gözlerin","gamzeÎerin gamzelerin", "kirpiklerin ok ok oldu","leblerin (yani dudakların) goncadır gonca", "kalem gibi kaşların", "al yanaklar bal olmuş" gibi mısralarla hep kadının yüzünün çekiciliğini anlatmışlardır. Kadının avretini kapatması, zaten çekici görülüp ileride kötü sonuçlara sebep olabileceği içindir. Dolayısı ile yüzün haydi haydi avret olması gerekir. Âyetteki "açılan yerler müstesna" cümlesi, orada kullanılan "lâzım fiil"in özelliğinden ötürü, kasıt ve taşarlama olamadan kendiliğinden, meselâ rüzgâr gibi bir şeyle açılan demektir.

    2. Câbir b. Abdullah: "Allah Rasûlüne ansızın bakışın durumunu sordum; gözünü çevir, buyurdu" (Ebû Dâvûd, nikâh 43; Tirmizî, edep 28; Müsned IV/358, 361.) demiştir. Ansızın bakılan yer kadının eli ve yüzünden başka bir yeri değildir.

    3. Allah Rasûlü Efendimiz Hz. Ali'ye: "Ey Ali! Bakışı bakışa ekleme. Kasıtsız olan birinci bakış hakkındır ama, ikinci bakış hakkın değildir" (Ebû Dâvûd, nikâh 43; Dârimî, rikâk 3.) buyurmustur: Burada da aynı şey söz konusudur.

    4. Ibn Abbas'ın aktardığına göre: "Allah Rasûlü ,Fadl b. Abbas'ı hacda terkisine almıştı. Fadl, güzel saçlı, parlak ve yakışıklı bir delikanlı idi. Bir kadın gelip Allah Rasûlü'ne fetva sordu. Fadl ona bakıyor, o da Fadl'a bakıyordu. Allah Rasûlü Fadl'ın yüzünü öbür yana çevirdi" (Buhârî, megazî 77, hac l ; Müslim, hac 407.). Halbuki; açık olan, hac ibadeti dolayısıyla kadının sadece yüzüydü.

    5. Allah Rasûlü hacda kadınların yüzlerini açmalarını emretmişti. Demek ki, kadının yüzü kapalıydı ve hac dışında kapalı olması gerekiyordu.

    6. Hz. Âise Annemiz, "Iftira Olayı"nda ihtiyacı için kervandan geri kalmış ve dönünce bulabilsinler diye konaklama yerinde uyuyakalmıştı. O, olayı kendisi anlatır ve: "Safvân'ın istircâ"i (yani innâ lillah... demesi) ile uyandım. Hemen cilbabımı yüzüme örttüm. Safvân beni "örtünme" âyeti gelmeden önce gördüğü için tanıdı" (Buhârî IV/6, V/57, megazî 34.) der. Demek ki, örtünme âyeti geldikten sonra müslüman kadınlar yüzlerini kapatıyorlardı.

    7. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah mü'minlere hitap ederek:

    "Peygamberin hanımlarından birşey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin" (Ahzâb (33) 53.) buyurmuştur. Halbuki. Peygamberin hanımları bütün mü'minlerin anneleridirler. Onlara öyle davranılırsa, diğer kadınlara daha titiz davranılmalıdır.

    8. Ellerin ve yüzün avret olmadığına işaret eden sözkonusu "Esmâ Hadîsi" de zayıf bulunmuş ve tenkide uğramıştır. Yani onunla ellerin ve yüzün avret olmadığına delil getirilemez. Sahih olsa bile, o belki evlenme isteği sözkonusu olduğu zamanı anlatır. Çünkü o zaman erkeğin, kadının yüzüne bakabileceği bilinmektedir.

    9. Sonra ellerin ve yüzün avret olmadığını söyleyenler de buna rağmen kapatılmanın daha güzel olacağını, hattâ fitne sözkonusu olduğunda kapatmanın farz olduğunu söylemişlerdir. (bk. Sabunî, N/157-158.)

    Iki tarafın delillerini de gözönünde bulunduran bir çok Islâm bilgini, yüzün ve ellerin de kapatılmasının gerekli olduğunu söyleyenlerin delilleri daha güçlüdür, demişlerdir.

    Elmalılı Merhum da konuyu irdeledikten sonra, eller ve yüz, zorunluluk olduğunda açılır. Zorunlulukları (zaruretleri) da kendi miktarlarınca hesaplamak üzere yani sadece zorunluluk olduğu yerlerde bunların açılmasında sakınca yoktur, sonucuna varmıştır. (bk. Elmalılı, Hak Dinî VI/3505.)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •