2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: PadİŞahin İŞİ ne ?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    PadİŞahin İŞİ ne ?

    PADİŞAHIN İŞİ NE ?

    Sultan Murat Han o gün bir hoştur. Telaşlı görünür.Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer.Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
    — Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
    — Akşam garip bir rüya gördüm.
    — Hayırdır inşallah?
    — Hayır, mı şer mi öğreneceğiz.
    — Nasıl yani?
    — Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
    Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki,padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa'ya, Zeyrek'ten aşağılara sallanır.Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar;
    —Kimdir bu?
    Ahali:
    —Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın,berduşun biri işte!
    — Nerden biliyorsunuz?
    — Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz... Bir başkası tafsilata girer;
    —Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır.Azaplar Çarşısı'nda çalışır. Nalının hasını yapar...Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine.. Hele yaşlının biri çok öfkelidir:
    — İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu? Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdili kıyafet mollalar kalırlar mı ortada! Tam vezir de toparlanıyordur ki, padişah keser yolunu :
    — Nereye?
    — Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
    — Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem...Ama biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebaamızdır.Defini tamamlamak gerek.
    — İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.
    — Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
    — Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz?
    — Mollalığa devam... Naşı kaldırmalıyız en azından.
    — Aman efendim, nasıl kaldırırız?
    — Basbayağı kaldırırız işte.
    — Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini...
    — Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.
    — Şurada bir mahalle mescidi var ama...
    — Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?
    — Ne bileyim, Ayasofya'dan, Süleymaniye'den, en azından Fatih Camii'nden...
    — Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkânı çoktur.Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin.Hadi yüklenelim...

    Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki, naaş; ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında.Yüzü sakilere benzemez. Hem manalı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama,
    vezirin de keza... Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar,musalla taşına yatırırlar.Ama namaz vaktine bir hayli vardır daha... Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.
    — Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba...
    — Nasıl yani?
    — Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?..
    — Doğru, öyle ya, neyse... Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim. Vezir, cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur.Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.
    — Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun.Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar... Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından...
    — Biliyor musun oğlum, diye dertli dertli söylenir...Bizim efendi bir âlemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapar... Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helâya!
    — Niye?
    — Ümmeti Muhammed içmesin diye...
    — Hayret...
    — Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek... O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara... Mızraklı ilmihâl. Hücceti İslam okurdum...
    — Bak sen! Millet ne sanıyor hâlbuki...
    — Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli...
    — Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?
    — İşte bu yüzden Nişancıya, Sofulara uzanırdı ya... Hatta bir gün:
    — Bakasın efendi, dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada...
    — Doğru, öyle ya?
    — Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?
    — Peki, o ne dedi?
    — Önce uzun uzun güldü, sonra;
    — Allah büyüktür hatun, dedi. Hem padişahın işi ne?

  2. #2
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: PadİŞahin İŞİ ne ?

    Allah-u Zülcelal razı olsun.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •