Sakal-i serifin kiymeti
sakali-i serifin kiymeti
Sual: Peygamber efendimizin sakal-i serifi, hirkasi veya baska bir esyasi ile bereketlenmeye putçuluk diyenler var. Onu methetmeye, Onu vesile ederek yardim istemeye sirk diyenler var.
Bu konuyu açiklar misiniz?
CEVAP
Allahü teâlânin âlemlere rahmet olarak gönderdigi, (Habibim) buyurdugu O sevgili Peygamberi övmek, (Her istedigini verecegim) müjdesi ile sereflenmis olan o en yüksek Peygamberi vesile etmek, hiç sirk olur mu? Sakal-i serife hürmet hiç putçuluk olur mu?
Resulullahi, Allahü teâlâ övmüstür. Kendisi de, kendisini överek, Allahü teâlânin kendisine ihsan etmis oldugu nimetleri saymistir. Bunlari hakikati bildirmek için söyledigini, yoksa peygamberlik vazifesini yapmamis olacagini defalarca bildirmistir.
Resulullah efendimizi övmek ibadettir. Eshab-i kiramin hepsi övmüstür. Bunlardan Hassan bin Sabit ve Kab bin Züheyrin uzun methiyeleri meshurdur. Kab, kasidesinde çok övmüstü. Resulullah efendimiz, bunu begenip, Kab’in kusurunu af buyurup, mübarek hirkasini ona hediye etmisti. Bu hirka-i saadet, simdi Topkapi sarayindadir.
Uzun zaman Resulullah efendimize hizmetle sereflenen Enes bin Malik, kendisi ile beraber bir sakal-i serifin defnolunmasini vasiyet etti. Allahü teâlânin huzuruna sakal-i serif ile birlikte çikmak istedi. (Buhari)
Peygamber efendimizin, sakal-i serifinin mübarek killarini, bereketlenmeleri için insanlara verdigi, Kütüb-i sittede yazilidir. Kadi Iyad, diyor ki: Resulullah efendimizin faziletlerinden birisi de sudur ki, Halid bin Velid, basinda, sarigi arasinda bir sakal-i serif tasirdi. Bunu tasidigi her savasta zafer kazanirdi. Hâlid, mübarek bir kili sebebi ile muradina kavusuyor da, Resulullah efendimizin mübarek zat-i serifini vesile ederek Allahü teâlâdan dilekte bulunanlar kavusmaz olur mu? (Sif’a)
Çok kiymetli bir itikad kitabi olan Nur-ül-Islam’da aynen söyle buyuruluyor:
Peygamber efendimizin esyalari ile bereketlenmek, Onun mübarek gözleri önünde yapilmis, sabit bir istir. Resulullah efendimiz de, bu isi begenip kabul buyurmustur. Onun vefatindan sonra da bu is devam etmistir. Çünkü Allahü teâlâ, Onun kendi esyalarina, dokundugu seylere ve mübarek tenine dokunan seylere birçok meziyetler vermistir ki, bunlarla bereketlenilir ve faydalanilir.
Hazret-i Ebu Bekir’in kizi Hazret-i Esma, Peygamber efendimiz hayatta iken giydigi bir cübbe çikarip, (Sifa bulmalari için, biz bunu yikayip hastalara veriyoruz) dedi.
Abdülkasim bin Me’mun hazretlerinin yaninda, Peygamber efendimizin bir çanagi vardi. Bundan su verdigi hastalar sifa bulurlardi. Peygamber efendimiz abdest aldigi zaman, Eshab-i kiram, Onun abdest suyuna dokunmak ve düsen bir kilini almak için yarisirlar ve bununla bereketlenirlerdi. O da bu hareketlerini kabul buyururdu. Hatta, mübarek basini tiras ettigi zaman, bereketlenmek için, mübarek saçini, Eshabi arasinda paylastirmasini Ebu Talha hazretlerine emrederdi. (Buhari)
Hazret-i Ebu Cuhayfa diyor ki:
(Resulullah efendimiz, ögle sicaginda çikip abdest aldi. Oradakiler kalkip, Onun ellerini tutup, yüzlerine sürdüler. Bir de ben, onun mübarek ellerini tutup yüzümün üstüne koydum. O sicakta mübarek elleri, kardan daha soguktu ve miskten daha güzel kokuyordu.) [Buhari]
(Ellerini tutup yüzlerine sürdüler) ifadesi, faziletli ve salih kimselere dokunarak bereketlenmenin mesru oldugunu gösteriyor.
Hazret-i Âise validemiz buyuruyor ki:
(Resulullah bir yarasi olan kimseyi tedavi ederken, isaret parmagini yere koyar ve kaldirip, “Bismillahi türbetü erdina biriki ba’dina liyüsfa bihi sekimüna biizni Rabbina” derdi.) [Müslim]
Imam-i Nevevi buyuruyor ki:
(Hadis-i serifin manasi söyledir: Isaret parmagini mübarek agiz suyu ile islatip, sonra topragin yapismasi için yere koyar, sonra illetli ve yara olan yere sürer ve bu elini sürerken, Allahü teâlânin ism-i serifiyle bereketlenmek için bu duayi okurdu.)
Hadis-i serif kitaplarinda, Eshab-i kiramin Peygamber efendimizin esya ve eserleriyle; teri, gözyasi ve agiz suyu ile bereketlendiklerine dair misaller çoktur.
Resulullah efendimizin sakal-i serifinin bazi telleri, halifeler, müslüman hükümdarlar tarafindan korunmus ve günümüze kadar gelmistir. Bir kismi Osmanli Sultanlarinin hazinelerindedir. Allahü teâlâ, onlara rahmet eylesin.
Bu mübarek tellerden birkaçi, Kuzey Irak’ta Süleymaniye’ye bagli Halepçe kazasinin Beyare nahiyesindedir. Benim gözlerim önünde bunlar vesile edilerek kitligin bitmesi ve yagmurun yagmasi için dua edildi ve hemen bol bol yagmur yagdi.
Düsmanlarin hücumu esnasinda bunlar vesile edilerek dua edilmis ve müslümanlar, düsmanin serrinden korunmuslardir. Bu anlattiklarimiz, buralarda yasayan müslümanlarca malumdur. Bunlarda süphe etmenin yeri yoktur. Bunlarda süphe edenler, Yusuf suresinin 93-96. âyet-i kerimelerine baksinlar: ([Yusuf aleyhisselam,] su gömlegimi götürün de, babamin yüzüne koyun, [gözleri] görecek duruma gelir ve bütün ailenizi bana getirin, dedi. Kafile ayrilinca, babalari: “Eger bana bunamis demezseniz, inanin ben Yusuf’un kokusunu aliyorum” dedi. Çevresindekiler: “Allah’a yemin ederiz ki, sen, hâlâ eski saskinligindasin” dediler. Müjdeci gelip, gömlegi Yakub’un yüzüne sürünce, hemen gözleri açildi. Bunun üzerine Yakub, “Ben size, Allah katindan sizin bilmediginizi biliyorum dememis miydim?” dedi.) [Nur-ül-Islam s.122-125]
Nur-ül-Islam’dan aldigimiz bu yazidan da anlasilacagi gibi, mübarek esyalarla bereketlenmek çok güzel bir istir, putçulukla hiçbir ilgisi yoktur.
Bir misal daha verelim:
Resulullah efendimiz aleyhisselam çarsiya çikip, bir entari satin aldi. Giderken gördü ki, bir a’ma oturmus, (Allah rizasi için ve Cennet elbiselerine kavusmak için, bana kim bir gömlek verir) diyordu. Almis oldugu entariyi buna verdi. A’ma, entariyi eline alinca, misk gibi güzel koku duydu. Bunun, Resulullah efendimizin mübarek elinden geldigini anladi. Çünkü, Resulullahin bir kere giydigi her sey, eskiyip dagilsa bile, parçalari da misk gibi güzel kokardi. A’ma dua ederek, (Ya Rabbi, bu gömlek hürmetine, benim gözlerimi aç) dedi. Iki gözü hemen açildi. (Zad-ül Mukvin)