***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Bilmiyorum, çok sevdigi denizinden uzak hala yasamakta midir?
Suyu yararak ilerleyen kayigin bas üstüne uzanmak, olusan dalgaciklari, saga sola kaçisan köpükleri, sig denizin dibindeki siyah renkli kumun üzerinde parildayan deniz kabuklarini, istiridyeleri, adini bilemedigim bir çok canlinin hareketlerini, motor gürültüsünden ürken küçücük baliklarin hizlica uzaklasmalarini, kayalari bir yorgan gibi saran yosunlarin olusturdugu tablo gibi manzarayi seyretmek, denizi yasamak, denizle kaynasmak, onu solumak, çocuklugumun tarifi mümkün olamayan, unutulmaz eglencelerinden biriydi.
Kayigin hareketini saglayan tek pistonlu motorun çikardigi gürültü anne ninnisini, çalisirken olusturdugu titresim ise, besikte yatiyor olmanin zevkini sunardi çocuk duygularimiza. Rahmetli dedemle baliga giderken, ya da dönerken çok uyuyup kaldigim olmustur, bu doyumsuz hazin kucagina birakip kendimi.
Mavi mavi bakislari, çatik kaslari, rüzgarin ve günesin esmerlestirdigi teni, beresinin kapayamadigi sakaklarindan sarkan yer yer aklasmis uzunca saçlari, her zamanki dim dik durusu ile, gönlümüzde hap ayri bir yeri olmustur Aydin Reis ’in. Benim ilgim ise diger arkadaslarimdan farkli idi ona. Çünkü hayatimi ona borçluydum, bogulmaktan kurtarmisti küçücük yaslarimda beni. Tuzlu suyu zoraki yudumlayisimi, deniz yüzeyinde kalabilmek için çirpinislarimi, kocaman bir elin koluma yapisip, beni sahile çektigini bu gün bile olanca canliligi ile hatirlarim. Bu yasimda geldim, ne zaman ona rastlasam ,bir çocuk gibi mahcupça sarilir, bena hayatimi geri veren o kocaman elleri doyasiya öperim. Asla, asla borcumu ödeyemem Aydin Reis ’e. Simdi Senfoni bana reis diye hitap eder ya, aklima hep yasli Aydin Reis ’im düser, onu anarim, gülümserim.
Bu sahillerde dogup büyümenin verdigi bilgi birikimi ile, deniz yüzeyinden asagida kalan, yosunlarla kapli kaya parçalarinin (yörede bunlara yoksul denir) arasindan büyük bir beceri ile kayigini ilerletmekte idi Aydin Reis. Sahile 20 m kadar uzaklikta ilerliyorduk ki, bu gerçekten tehlikeli bir seyahat idi. Ama gerçeklestirdigi görev böyle olmasini, sahile yakin seyretmesini gerektiriyordu kayigin. Zaten Aydin Reis te bu ise asina olmus bir kaptandi.
Yaz tatillerimizi geçirdigimiz, küçücük bir yazlik evimiz vardi köyde, dalga sesine komsu yasar, Karadeniz’in öfkelerinde, yattigimiz odanin duvarini tirmalayislarinda korkulara kapilirdik. Ama öyle çok severdik ki denizi, öyle bagliydik ki ona, bize asla kötülük yapmayacagini düsünürdük. Onunla ilgili her olaydan bir ders çikarmamiz gerektigini bilir, hatalarimizi asla tekrar etmezdik suyla ilgili. Insanlarin ona olan güveni o derece ileriydi ki, yörede yasayan anneler, yogun is tempolari arasinda küçücük çocuklarini, en emniyetli yer olarak gördükleri deniz kenarina birakirlardi. Zaten en geç dört yasinda tüm çocuklar yüzmeyi ögrenmis, koca koca dalgalarin gezindigi sahilde, bir havuzda yüzer gibi rahatça denizle hasir nesir olmaya alismis olurlardi.
Komsumuz olan bir Safinaz abla vardi köyde. Uzun boyu, çakir gözleri, kirmizi yanaklari, hep gülümseyen yüzü ile sevimlilik abidesi gibiydi. Öyle yumusacik ve sefkatli bir kalbi vardi ki, ablasi olmayan bizler için, onun yaninda olmak, onun sevgisini kazanmak, bizlerle ilgilenmesini saglamak gerçekten hos bir durumdu. Öz ablamiz olsaydi ancak bu kadar yakinlik gösterir, bu kadar severdi bizleri sanirim.
Gün geldi, Safinaz ablamin yüzündeki gülücükler kayboldu, al rengi beyaza döndü yanaklarinin. Hep aglamalarla geçmeye basladi günleri, bizlere olan ilgisini de kaybetti.Sordum çocuk aklimla anneme, ne oldu ablama, neden mutsuz, neden gülmüyor, neden agliyor her gün artik diye? Sen simdi çocuksun,bira büyü o zaman anlatacagim sana diye cevap verdigini hatirliyorum.
Sonradan ögrendim,Safinaz ablam, Istanbul’da yasayan teyzesinin ogluna asik olmus meger. Kimseye de açilamamis, kara sevdasini yüregine gömmüs, derdini o sempatik gülümsemesinin arkasina gizlemis. Ne zaman evlenmis oglan, iste o zaman dengesi bozulmus, hayati kararmis genç kizin. Köy yeri, zaman eski zaman, kimsenin aklina gelmiyor bir doktora götürmek, bir psikologa göstermek. Bir de deli damgasi yeme tehlikesi var isin içinde, iyice kararacak kara kaderi garibin. Ne yapsalar, ne söyleseler kar etmemis, dindirememis göz yaslarini ablamin.
Denizin sakin, gök yüzünün mas mavi oldugu bir Temmuz günü erken saatlerde, Aydin Reis’in kayigi evimizin bulundugu sahile yaklasti. Annem onun geldigini fark edince kosar adim komsuya gitti ve Safinaz ablayi alip geldi. Ellerinde topraktan imal edilmis,tek kulbu bulunan bir çömlek, bir tane de küçük bakir tas vardi. Hadi, hemen gidiyoruz dedi ve kolumuzdan tuttugu gibi ardi sira sahile sürüklemeye basladi bizleri.
Nasil seviniyorum, nasil seviniyorum anlatamam. Hem kayikla gezecegiz, hem de taze yogurt alacak annem. Bu elindeki yogurt çömlegi zira ve ilçenin pazarinin kuruldugu her Sali günü, bir yasli köylü teyze bizlere devamli bu çömlekle yogurt getirirdi. Tadi hala damagimda olan o yogurdun yolunu gözlemek, taze taze onu kasiklamak ne büyük zevkti Allah’im...Hala yogurdu çok severim ve asla soframdan eksik etmem. O günlerden kalma bir aliskanlik bu zannediyorum.
Taze yogurdun hayali ile derinlere dalmisken, Aydin Reis belimden tuttugu gibi kayiga atti beni. Kardeslerim, annem, Safinaz ablam ve Aydin Reis, dört km ilerideki ilçeye dogru yola çiktik. Komsu köyün az ilerisinde, yüksekçe çinar agaçlarinin gölgesinde denize kavusan, kenarinda rengarenk güller ile hos bir görünüm sergileyen küçük bir mezarlik olan, sevimli bir derenin önüne gelince, kayigin hizini kesti Aydin Reis. Ben ne oldugunu anlamaya çalisirken, tam derenin denize eristigi noktanin hizasinda dönmeye basladik. Her bir tur dönüste annem denizden yarim tas su aliyor ve çömlege dolduruyordu. Pek anlam veremedigim bu hareket canimi sikmisti. Taze yogurt hayalim suya düsmüs, annem çömlegi yogurt almakta degil de, deniz suyu doldurmak için yanina aldigini anlamistim.
Canim sikilmasina sikildi ama, kayikla gezmenin tadini çikarmama engel olmamisti bu hareket. Bas üstüne uzandim ve kayigin su üzerinde süzülüsünün neseyle seyretmeye daldim.Kayiklari balik avlamanin disinda, böyle gezme islerinde pek kullanmazdi köy halki. Yakalamisken tadini çikarmaliydim. Hele de sahile böyle yakin gezilerin zevki bir baskaydi. Denizin dibini görebiliyor, her saniye yeni seylerle karsilasmak, yeni seyler ögrenmek harika oluyordu.
Dogu Karadeniz yöresinde daglar denize paralel uzanir ve hemen denizden yükselmeye baslarlar. Daglarin denize bakan yamaçlarinda küçücük vadiler vardir, bu vadiler sikça yagan yagmurlarin sularini, kisa derecikler ile denize ulastirirlar. Bu nedenle sahildeki dere agizlari birbirine çok yakindir.6-7 km mesafede 10 civarinda dere ile karsilasabilirsiniz.
Ben denizin zevkini çikarirken, kayik 7 dere agzinin her birinde üç adet dönme hareketini tamamlamis, her dönüste aldigi su ile de annem çömlegi agzina kadar doldurmustu. Bu arada alçak sesle dualar okumaktan da geri kalmamisti.
Denizin tadini tam çikaramadan basladigimiz yere, evimizin bulundugu sahile geri döndük. Önce Safinaz ablamin inmesini istedi annem, sonra da elinde su dolu çömlek ile kendi indi. Çömlekteki suyu,elbiselerinin islanmasina aldiris etmeden onun basindan asagiya boca etti. Daha sonra da çömlegi sahildeki kayalara firlatarak parçaladi.
Ben bu olaydan pek bir sey anlamadim ama, çokça da merak etmedim. Yaptigimiz bu enfes kayik gezisinin mutlulugunu yasiyordum zira. Bunun bir psikolojik tedavi yöntemi, daha dogrusu bir batil inanç oldugunu çok seneler sonra ögrendim.
Safinaz ablam iyilesti bir süre sonra. Kaybettigi gülücükleri dudaklarina, elmanin kirmizi rengindeki yanaklarina geri döndü. Annemin yaptigi tedavi ile mi, yoksa zaman dedigimiz sihirli ilaç ile mi iyilesti, bilemiyorum? Aklimda kalan sadece o güzel deniz gezisi oldu.
Ablam daha sonra, alisik oldugu Karayel’e, dalga sesine, iyot kokusuna, tükenmez bilmeyen yagmurlara, dik yamaçlarin bin bir çesit yesiline veda etti, karli daglarin ardina, Erzincan’a, üç çocuklu, esini kaybetmis bir adama gelin gitti.
Bilmiyorum, hala orada midir?
Bilmiyorum, hala dudaklarinda o hayat dolu gülümsemesi asili, yanaklarinda kirmizinin en güzeli takili midir?
Bilmiyorum, çok sevdigi denizinden uzak hala yasamakta midir?