Nefs, ona uyulursa insanı cehenneme götürdüğü için bela; mücahede ve riyazet edilip Allah(cc) için dizginlenirse yüksek makamlara çıkmaya vesiledir.

Kimse nefsinden şikayetçi olmasın, çünkü emr-i ilahiyedir.

Gözümüzden ve kulağımızdan şikayetçi olmadığımız gibi, nefsimizden de olamayız.

Zira Allah(cc) Teala abes bir şey yaratmaz.

Nefsin yaratılması kemalatın yolunu açmak içindir. İnsan nefsini kendi eline alırsa, hiçbir zararı olmaz. Aynen bunun gibi, şeytandan da şikayet edemeyiz.

Ataullah İskenderi k.s. el-Hikemül-Ataiyye isimli eserinde:

Şeytan benim mendilim gibidir, temizlenmeme yarar. Ona uymamakla Hakka dost ve kul olurum. Ona uymak yüz karası, uymamak ise kemâlattır. buyuruyor.

Gerçektende nefs, dünya ve şeytan olmasa nasıl terakki edeceğiz?

Nefsi yaratan Allah(cc)tır. Kızacaksak Allah(cc)ın emirlerine uyamadığımıza kızalım; nefsimize değil.

Nefsimize uymamakla Allah(cc)ın emirlerine uyarız ve Onun sevgilisi oluruz.

Ne güzeldir o nefis ki, sahibine itaat eder. Yazıklar olsun o adama ki, nefsine itaat eder.

İhlâsı kazanmak imanın bir şubesidir.

İsmail Hakkı hz. Şerh-i Şuabil İman isimli eserinde ihlâsı yetmiş dördüncü şubeye koymuştur.

İhlâs müminin anahtarı, ahretin biniti, kâmil insanın yolunun nuranî arkadaşıdır. İhlâs dinin nuru ve özüdür.

Şeyh Fethullah k.s. hz.,

Tasavvuf, ihlâsı kazanabilmek için muhabbet-i ilâhiyi tahsilidir. buyurmuştur.

Şu halde ihlâs dinde hak ve esas, tasavvufta gayedir.

İhlâsı kazanan kâmil,kazanmayan ise dünya ve ahrette amellerinin noksan kalmasına sebep olur.

Ayet-i kerime de:

Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işlesin ve Rabbine kullukta hiç ortak koşmasın.(Kehf-110)buyurulmaktadır.

Ortak koşmak şirk olur, hırs, riya, ucub, kibir olur.

Bunlar nefsin en çirkin sıfatları olup, bunlardan kurtulmaya çalışmak, ihlâsı kazanmaya sebeptir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz, Muaz bin Cebel r.a.a şöyle buyurdu:

Amelin halis olsun, azı sana yeter.
Yani amelin çokluğu değil, özü ve ihlâslısı insana kifayet eder.

Efendimiz s.a.v. bir başka hadisinde şöyle bildiriyor:

Kıyamet günü sorguya çekilecek ilk üç grup insandan birincisi, Allah(cc) Tealanın ilim verdiği kimselerdir. Allah(cc) Teala onlara sorar:

- Sana verdiğim ilimle ne amel ettin?

- Ya Rabb, akşam-sabah sana kulluk ettim. Ümmet-i Muhammed e vaaz ve nasihatte bulundum. Bunları senin için yaptım.

- Hayır. Sana çok alim insan desinler diye konuştun.

İkinci zümre servet sahibi olanlardır. Allah(cc) Teala onlara da sorar:

- Verdiğim servetle ne yaptın?

- Akşam-sabah senin rızan için dağıttım.

- Hayır. Cömert insan desinler diye dağıttın ve sana cömert de dediler. ( ücretini böylece aldın.)

Üçüncü zümre savaş alanında cihad eden insandır. Allah(cc) Teala onlara da sorar:

- Sana verdiğim güç ve kuvvetle ne yaptın?

- Ey Rabbim..Senin için savaştım, kafirleri öldürdüm.

- Yalan söylüyorsun. Ne kahraman adam desinler diye yaptın.


Kitaplara geçecek kahramanlık yapar, ama ihlâsı ele geçiremezse bir mükafat bulamaz. Görülüyor ki her bir nuranî vazifede insanın karşısına ya nefs, ya dünya yada şeytan çıkar.

Bununla ilgili olarak Rasulullah s.a.v. Efendimiz :

Müslüman şu düşmanlar karşısındadır:
Nefsi onunla savaşır,şeytan imanını almaya çalışır.
Müslüman haset eder, kafir harp eder, dünya da cazibelidir kandırır. buyurmuştur.İnsan bunlardan son nefese kadar kurtulamaz.


Maruf-i Kerhi hz.:

Ey nefs halis (samimi) ol ki kurtulasın. buyurur.

Hz. Ömer r.a. efendimiz, Ebu Musa el-Eşarî r.a.a yazdığı mektubun bir yerinde :

Niyeti halis olan kimseye, insanlarla olan işlerinde Allah(cc) Teala yeter. buyurdu.

İhlâsı kazanmak hiç kolay değil. Yetmiş kere Hacca gitmek kolay ama; o hacca gitmenin içine ihlâsı koymak zordur.

Bu yüzden nefis ihlâsı sevmez.

Çünkü nefsin işi Allah(cc)a, Allah(cc)ın kullarına ve Allha ibadete düşmanlıktır.

İmam Gazalî rh.a. nefsi anlatırken:

Nefs öyle bir düşmandır ki Allah(cc)a düşmanlığı ile Onun emirlerini yaptırmaz. Allah(cc)ın kullarına düşmandır ki, kulları Allah(cc)ın emirlerine uydurmaz. buyurmuştur.

İhlâs işte bu düşmanlığı yenerek her işi Allah(cc)a tevekkül etmektir ki, gerçekten zordur.

Allah(cc) Teala amelin çokluğuna değil ihlâslı oluşuna, yani Allah(cc) rızası için yapılana bakar.

Tasavvuf yolunun pusulası:

İlahi ente maksudî ve rızaike matlubî dir.

Yani bu yol ihlâsı aramak üzerinedir.


Mehmet ILDIRAR