10 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart EN SEVGİLYE(a.s.m.)



    Nerede gezinen bir bulut görsem,
    Aklıma ilk önce hep sen gelirsin,
    Ne zaman toprağa yüzümü sürsem,
    Bereket sezince, hep sen gelirsin.


    Seheri hasretle bekleyen bir gül,
    Gülün hasretinden inleyen bülbül,
    Ruhumu mest eden nazik bir sümbül,
    Gönlüme girince hep sen gelirsin.


    Bir ağaca baksam dalsız budaksız,
    Çok şeyler anlatan dilsiz dudaksız,
    Elleri koynunda nerede öksüz,
    Başını sevince hep sen gelirsin.


    İki güne sığan bir öğünlük aş,
    Vefalı yar iki dünyalı yoldaş,
    Yağmur ile dağla, taşla arkadaş,
    Aklıma düşünce hep sen gelirsin.

    Yuvası dağılmış yavrusu yitik,
    Bir anne şefkati içinde bitik,
    İki gözü iki çeşme bir kütük,
    Hayali geçince, hep sen gelirsin.


    Yüzümü çevirsen böldüğün aya,
    Hatıran yükselir sanki semaya,
    Muhtaç düştüğümde ekmeğe suya,
    Biraz gecikince, hep sen gelirsin.

    Her iki cihana giydirilen taç,
    Kainata ikram edilen sertaç,
    Dertliye kol kanat, dertlere ilaç,
    Şifa denilince hep sen gelirsin,

    Kurak toprakları müjdeleyen yel,
    Küskün yarınları sevindiren el,
    Beşerin umudu son arzu emel,
    İmdat istenince hep sen gelirsin.

    İnatçı demiri yumuşatan dil,
    Ağlayan geceyi güldüren kandil,
    Yoktur senden başka bunu böyle bil,
    Alemlere rahmet tek sen gelirsin.
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Ebedi Sevgili
    Hadi bugün O’na (Celle Celaluhu) sevgini göster!

    Sevgililer günü ya bugün…

    O’nun için bir şey yap!

    O’na kendini beğendir bugün!

    “Seviyorum” diyorsun ya…

    Hadi göster sevgini!..

    O neyi seviyor, neyi sevmiyor öğren!

    VE

    Sev O’nun sevdiklerini, sevmediklerinden uzaklaş!

    Ki, O da sevsin seni…

    Seven elbet sevilir ama, lafta kalmasın sevgin…

    Hadi bugün göster O’na sevgini!..

    Sevgililer günü ya bugün..



    Bilirsin, seven hep sevdiğini anlatır,

    “Bülbülün yüz hikâyesi varmış, hepsi de gül üstüne..”

    Bugün, ulaşabildiğin herkese O’nu anlat!

    O’nu ve O’nun en sevdiğini(Sallallahu aleyhi ve sellem)…

    Telefonla, yüzyüze, kavlen ve fiilen O’nu anlat!

    O, sana senden de yakın olanı..

    O, seni senden de iyi bileni..

    O, sen O’nu bıraksan da seni asla bırakmayanı..

    O, en güzel sevda türküsünü, ölümsüzlük bestesini…

    Sevgililer günü ya bugün..



    Bilirsin, seven hep sevdiğini düşünür ya..

    Bugün sen de hep O’nu düşün!

    O’nun hoşuna gidecek bir şey yap! Memnun et O’nu..



    Meselâ;

    Şimdiye dek isteyip te yapamadığın bir emrini uygula bugün!

    Eğer örtülü değilsen, hiç çıkarmamak sözüyle,

    Bir başörtüsü al kendine!

    Kılamıyorsan, bugün namaza başla!



    Meselâ;

    “Kur’anı mutlaka öğreneceğim” de!

    Biliyorsan, öğretmek için bir talebe bul kendine!

    Bir ayet ezberle ve uygula onu!..

    Bugün bir hadis öğren ve öğret onu!..



    Meselâ; bugün Sevgilini en az bir kişiyle tanıştır!

    Hiç tanımadığın birine selam ver!

    Bir yetimin başını okşa! Bir çocuğu sevindir bugün!



    Meselâ;

    İşyerine giderken O’nu hatırlatacak bir hediye ****ür bugün,

    Ya da çal komşunun kapısını,yüreğini bölüş,

    O’nu anlat bu vesileyle..

    Bugün O’nun için birşey yap!

    Ama yalnız O’nun için.. Nefsini hiç karıştırma!

    Cennet hesapları yapma bugün, karşılık bekleme!

    Pazarlıksız, riyasız olsun her yaptığın…


    Bugün şöyle bir düşün!

    Sevdiklerine ve hatta sevmediklerine,

    Ne kadar çok vakit ayırıyorsun?..

    Fanî dediğin şu dünya için ne kadar çok çalışıyorsun?..

    Yarım saat sürecek bir ziyaret için,

    On dakika sürecek bir yemek için, mutfakta ne kadar kalıyorsun?..

    Nazlıca ağlayan yavrunun sesiyle nasıl fırlarsın yatağından, o soğuk
    gecede?..

    İşverenin ay sonunda vereceği üç kuruş için nasıl kahredersin kendini?..

    Sınıfını geçebilmek için, iyi not alabilmek için, nasıl geceni gündüzüne
    katarsın?..

    Eşini, çocuklarını, anneni, babanı, nişanlını memnun etmek için nasıl da
    çırpınırsın…

    Tüm bunlar ve senin de ekleyebileceğin dahaları için yaptıklarının,

    SÖYLE, yüzde kaçını Allah için, Habibullah için yaptın bugüne kadar?..


    Evet bugün sevgililer günü..

    Sen de buluş Sevdiğinle bugün!

    At kendini seccadeye, bir tövbe et, dönmemecesine..

    O’nun sevmediği herşeye “elveda” de!

    Gözyaşların armağan olsun O’na..

    Gözyaşların ve zaten O’nun olan yüreğin..

    Bugün ve hergün!



    allah emanet olun..
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)



    Yağmur

    Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
    Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
    Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
    Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
    Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
    En müstesna doğuşa hamiledir kainat

    Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
    Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

    Hasretin alev alev içime bir an düştü
    Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
    Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
    Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

    İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
    Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
    Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
    Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
    Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
    Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

    Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
    Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

    Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
    Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
    Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
    Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

    Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
    Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
    Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
    Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
    Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
    Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

    Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
    Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim

    Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
    Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
    Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
    En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

    Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
    Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
    Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
    Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
    Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
    Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

    Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
    O mücella çehreni izleseydim ebedi
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

    Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
    Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
    Katil sinekler deldi hicabın perdesini
    İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü
    Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
    Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
    Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
    Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
    Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
    On asırlık ocağın savururdum külünü

    Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
    Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

    Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
    Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
    Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
    Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

    Badiye yaylasında koklasaydım izini
    Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
    Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
    Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
    Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
    Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

    Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
    Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

    Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
    Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
    Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
    Hakların temeline sanki bir volkan düştü

    Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
    Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
    Erdemin, bereketin doldurur haneleri
    Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
    Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
    Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

    Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
    Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

    Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
    İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
    Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
    Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

    Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
    Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
    Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
    Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
    Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
    Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

    Madeni arzuların ardında seyre daldım
    Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydim

    Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
    Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
    Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
    Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

    Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
    Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
    Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
    Sesini duymayanlar girdabında boğulur
    Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
    Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

    Saatlerin ardında hep kendimi aradim
    Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

    Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
    Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
    Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
    Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

    Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
    Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
    Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
    Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
    Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
    Mekanın fırçasında solmayan resim senin

    Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
    Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
    Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

    Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
    Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
    İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
    Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

    Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
    İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
    Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
    Nazarın ok misali karanlıkları deler
    Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
    Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

    Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
    Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
    Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
    Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

    Nefsinle yeniden çizilecek desenler
    Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
    Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
    Anneler çocuklara hep seni içirecek
    Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
    Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

    Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
    Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
    Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
    İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
    Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
    Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
    Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)


    Selam sana nazlı Nebi
    Selam sana gözbebeği
    Mevla'nın kudretiyle selam


    Selam sana nur-i dilara
    Selam sana Hakk habibi
    Rahman'ın kudretiyle selam.

    Selam sana Andelib_i Zişan
    Selam sana Muhammedi
    Cebrail'in yüreğiyle selam
    İbrahimce selam sana
    Rahimce selam sana
    Gafurca selam..


    Selam sana ey yetimler padişahı
    Selam sana Ahmedi nefesli yar
    Eyyupça selam sana
    Selam sana ya HabibALLAH
    Selam sana ya NebiALLAH
    Selam sana ya ResulALLAH ..


    selam sana AŞK İKLİMİNİN SULTANı ..
    Ey Gül, ey Gonca-i Nûr, meftun yaprak, hâr sana.
    Sensin gönüller Mâhı, bu yaz, bu bahar Sana
    Mûcize saltanatın taşları ayna yapar,
    Her ırmak ve her deniz, her leyl-ü nehar Sana



    Senin Zâti Akdesin âlemlere rahmettir,
    Cibrîl vefalı yoldaş, Yüce ALLAH Yâr Sana!...
    Bu nice iştiyaktır, ey en güzel Sevgili?
    Asırlardır koşuyor, genç ve ihtiyar Sana!...



    Nazarın kalbe şifâ, sözün hikmet incisi,
    Hangi dertli kavuşsa, olur bahtiyar sana!
    Misk kervanı kapında karar kılmıştır Senin,
    Nebîlerin diliyle, hep övgüler var Sana!...


    Ay, güneş, zühre, ülker, nûruna pervanedir.
    Âlemde olmak ister, âşıklar civar Sana!...
    Senin yolun hep açık, gidişin ALLAH'adır,
    Dağlar ateş kesilse olamaz duvar Sana




    Güzelliğin âlemde misli bulunmaz inci,
    Ey Gül, hasret çekmede Cennet, o bulvar Sana!
    Dedin ki: "Şükreden kul olmak istemem mi ben?"
    Rabbin ihsan buyurdu: Hurma, üzüm, nar Sana!
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Gelseydin




    Sevgili!
    Ümmü Mektum gibi
    Seni görmeden sana sesleniyoruz
    Alıp verdiğin nefesi duyar gibi
    Sanki açınca gözlerimizi
    Seni görecekmişiz gibi
    Sana sesleniyoruz.
    Senin huzurunda ses yükselmez.
    Edeple konuşulur; edeple susulur.
    Hele biz ki bu kapının dilencileri,
    El açıp beklemekten başka
    Bize bir şey düşmezdi ama
    Şu araya giren yıllar olmasa
    Medine’ne uzak yollar olmasa
    İsmin anılınca yürek yanmasa
    Kapında beklemekten başka
    Bize bir şey düşmezdi.
    Bekliyoruz Sultânım!
    Rüyada olsa bile
    Belki teşrif edersin diye
    Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi.
    Seni bekliyoruz.
    Gelseydin,
    Bizim için cennet olurdu gelişin.
    Gelseydin,
    Saadetli asrından gönderdiğin selâmını,
    'Kardeşlerim' deyişini
    Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
    Gelseydin,
    Dolaşsaydın sofralarımızı,
    Bir tabak fazla görecektin,
    Bir bardak, bir kaşık fazla...
    Ve sofrada bir yer boş,
    Baş köşe! ..
    Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye.
    Gelseydin,
    Dolaşsaydın gecelerimizi,
    O 'Kutlu Doğum' gecelerini,
    Anneler görecektin.
    Yeni doğmuşsun gibi,
    Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,
    Mışıl mışıl uyuyasın diye
    Seni sabahlara kadar
    Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin.
    Sevgili!
    Gelseydin,
    Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi,
    Eyyüb Sultan gibi,
    Kab bin Malik gibi,
    Bir fecir vaktinde,
    Henüz yirmisinde yirmi beşinde,
    Bırakarak yurtlarını ocaklarını,
    Hedeflerine ilahi rızayı koyan,
    Arkalarına bakmayı ar sayan,
    Yiğitler görecektin.
    Onlar senin yiğidin,
    Elleri, o öpülesi elleri,
    Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken,
    Senin köyünün hayaliyle ısındılar.
    Gelseydin,
    Gecenin zifiri karanlığında,
    Uykunun en tatlı aralığında,
    Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa
    Gençler görecektin.
    Gözyaşı dökerken günahlarına,
    Veysel Karani'den istediğin gibi,
    İnsanlığa dua eden gençler görecektin.
    Gelseydin,
    Asr-ı saadet gibi olmasa da,
    Koklanmaya değer güllerimiz vardı.
    Yine senin ikliminde yetişen.
    Ama sen gelseydin,
    Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.) ! ! !
    Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek...
    Hz.Vahşi gibi...
    Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken
    Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.
    Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa
    Bakışları yerdeydi.
    Edepten göz göze gelmezlerdi.
    Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin.
    Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü,
    Bir de Ömer(R.A.) ...
    Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi
    Pencerelerde, kapı önlerinde,
    Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.
    Gelseydin,
    Ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
    Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize.
    Sevgili!
    Hakiki aşıkların sana doğru uçarken
    Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti.
    Dünya güzelliğiyle kollarını açarken
    Bize düşen el açıp kapında beklemekti.
    Sevgili!
    Bekliyoruz! ...
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Sevgili!
    Sen gitmiştin

    Koyup bir başımıza, bırakıp pak ellerimizi, gurbetlerine salmıştın bizi
    Yetim kaldık, öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi yokluğunda

    Sen gitmiştin
    Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz şimdi
    Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor yamaçlarda

    Sevgili!
    Nasıl iltica edelim sana ;
    huzuruna nasıl varalım, yalvaralım?!
    Ve duyurabilsin mi sesini!?
    Efendim, duyar mısın sesimizi?

    Sevgili!
    Sen aşk ikliminde sultan, sen güzellik şahikasında dolunay, sen vefa göğünde
    hilal
    Biz bir bakışının dilencisi,
    biz dolunay tutkunları,
    biz bayramı gözleyen oruçlar
    Güzellik ordusunun hakanı sen, gam ruzigârinda gedalar biz
    Sen imrenme, biz ayıplanma
    Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah yoksullar
    Sen sabah yıldızlarının ışığı, biz gaflet uykusunda kervancı
    Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz,
    kumrular ve bülbüller seni bestelemekte oysa
    Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver efendim,
    düşkünlerine, savrulmuşlarına kulak ver
    İtivermezsin elinin tersiyle bizi, değil mi efendim?

    Sevgili!
    Sen gitmiştin
    Yokluğunda kaybettik önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da
    Hasretinle akan zamanlarda cevherimiz özden, madenimiz mıknatıstan ayrıldı
    Sen gitmiştin
    Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı sengsarlara;
    ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi
    Sen gitmiştin
    Çelik mermere çarptı, iradeye ateş düştü yokluğunda
    Hasretinden akıllar yitirildi efendim,
    gönüller gölgelere düştü
    Kucak kucağa güneşlerimiz söndü,
    dudak dudağa denizlerimiz kurudu
    ve sen gitmiştin efendim
    Sen gitmiştin
    Seninle birlikte her şeylerimiz gitti
    Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden sonra;
    kanlarımız sahralar doldurdu
    Kelimelerimiz anlamlarını yitirdi,
    kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına
    Hiçbir şey kazanmadık ayrılığında, efendim,
    hiç kâr elde edemedik
    Aldandık, hep aldandık
    Delilimizi yitirdik, delillerimizi yitirdik
    Dillerimiz dilim dilim edildi efendim
    Bize sevmeyi unutturdular ilkin;
    sonra sevginin ne olduğunu
    Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz, gönlün kendisine ihanet ediyorlardı artık
    Vurgunlar yedik pes pese efendim
    Ve sen gitmiştin

    Sevgili!
    Sen gitmişti
    Biricik sığınağımız, varlığımızın övüncü, yüz akımızdın
    Hayırları söyleyip gitmiştin,
    biz ser işler olduk
    Uzun uzun emellere kapıldık,
    kapılanıp kaldık umutların kapısında
    Yolunda yürümekten üzerimize düşen,
    baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep efendim
    Ellerimiz vardı açıldıkça dolan, uzandıkça verilen;
    böğrümüzde kaldı ellerimiz
    Hanım idik halayık olduk;
    bay idik köle edildik
    Sen gitmiştin
    Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler
    Aşk dervişleri avare, pejmürde, hercâyî rüzgârlara kapıldılar,
    dönüşlerinin ahengini kırdılar
    Bölük bölük kadınlarımız,
    grup grup erlerimiz,
    demet demet çocuklarımız,
    kimi güler, kimi ağlarken yitirdiler kendilerini
    Ve sen gitmiştin efendim
    Sevgili!
    Hani bir aşk idin, bir güzellik idin sen, güzellikle askın kesiştiği
    prizmada
    Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;
    aşkın o aynanın cilası idi hani
    Güzelliğin olmasa efendim,
    aşkı hiç bilmeyecekti cihan;
    aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı
    Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına
    durmuştu efendim
    Ve sen gitmişti
    Sevgili!
    Derd ile ağlayandın; hem derde salandın!
    Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi, hastaların merhemiydin
    Saadetle yasamış, saadet çağını yaşatmıştın
    Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş,
    "Lâ" ile "Illa"yi i'câz ile sen dillendirmiştin
    Sen gidince, ey sevgililer sevgilisi, güvercinlerimiz tuzaklara esir düştü;
    Hüdhüdlerimizin mil çekildi gözlerine
    Artık düşmanlarımız dostlar arasında;
    dostumuz düşman içinde
    Divanelere döndük, yaya kaldık yolunda
    Kendimizi unuttuk, seni bilmez old
    Sana muhtacız!
    Sana en fazla muhtacız
    En fazla sana muhtacız
    Uyandır bizi uykumuzdan
    Gel ey sevgili!
    Bir gelişle gel, bir gülüşle gel
    Doğ ufkumuza, sar dünyamızı, gir gönlümüze yeniden
    Sana muhtacız


    Sana en fazla muhtacız
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  7. #7
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Selam sana nazlı Nebi
    Selam sana gözbebeği
    Mevla'nın kudretiyle selam

    Paylaşımlarınızın hepsi çok güzel. Emeğinize sağlık. Allah(c.c) razı olsun...

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  8. #8
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    GÜL-İ RANA

    Bütün yolculuklar sanadır,
    Yıldız dokulu bütün yolculuklar.
    Ufuklar seni gizler çizgilerinde ve uç noktalarında.

    Bu yüzden sana koşar yalnızlar
    Ve sâbâ rüzgârını duyanlar seherlerde.

    Sana koşarlar
    Elleri böğürlerinde
    Ve zülüflerinde
    Bir gül kokusu
    Gözlerinde aşk buğusu.

    Seni tüter buhurdanlar o zaman
    Ve her zaman.

    Böyledir sana yolculuklar
    Böyledir gül
    Ey gül
    Gülller gülü
    Medine’nin Gülü
    Reyhan zülüflü
    Ümit ulağı
    Haktan gelen
    En şerefli elçi
    Sana.
    Ey gül-i Rânâ…

    Bak işte ben de böyle boynu bükük
    geldim yoluna
    Yolunun engelleri de var ama
    Bunlar bir tebessüm gibidir cana
    Gülistana bir çekiliştir
    Ona bir gamze
    Ve işaret gibi,
    Yoksa asıl acıları görse gönül
    Ebedî olanları
    Bunları basardı bağrına
    En çetin çileleri
    Özüne perçinlerdi
    Bir ananın evlâdını sarışı gibi.

    Evet sana bütün yolculuklar
    Zira sensin ilk mayası âlemin
    Yani aşktır ilk mayası
    Sen zaten aşktan yaratıldın
    Sevdadan doğdun
    Ve dünyaya teşrif buyurdun
    Bir Cibril kanadında
    Sonra Cibril senin ardında
    Kemerbeste-i Ubudiyetle
    Hakk’a saygılı
    Ama senin ardında
    Hiç yoktu bunlar yadında
    Bir an bile geçirmemiştin aklından
    Peygamberlik ünvanını
    Kutsî görevi.
    Zira sen tevazu iklimlerinin üveyiki
    Başı öne eğik
    Mekke’nin en yetimi
    Ümmilerin ser tacı
    Ama âlemin tek ilacı
    Ve huzur iklimi sendeydi…

    Ufuklar sana sarılmıştır
    Katmer katmer
    Gül yapraklarının özünü sarışı gibi
    Bütün ufuklar ama
    Bütün ufuklar
    Sana
    Ey gül-i Rânâ.
    Sancısız gece olur mu?
    Olursa şafak doğar mı ondan
    Elbette bütün sancılardır
    Sabaha gebe olan.

    İşte zaman da sana gebe
    Soluklarına.
    Bir zamanlar Mekke sokaklarında
    Söylediğin
    Söylettirilen nağmeye gebe.
    Hurma dallarının inlediği
    Kuru direklerin bile
    Ağladığı bu nağmeyi duyunca
    İşte o melodi dudaklarından yükselmişti.
    Bu atmosfere.
    Hâlâ o solukları taşır mecnun rüzgâr
    Yüreğinde
    Saçlarının telinde
    Ve kanatlarında
    Şardan şara
    Ey gül -i Rânâ…

    Tatlı bir leylaktı bakışların
    Rengini ötelerden almış
    Bir leylaktı çehrendeki pembelik
    Ve dudaklarındaki şafak kırmızılığı
    Ve içinde ebed kızıllığı
    Bir leylaktı
    Rengini Cemil- i Rahmi-i Kebirden almış
    Bir leylak
    Ey levlak
    Ey rahmet avuçlarının bizlere uzattığı
    Çöllerdeki tek vaha
    Ey gül-i Rânâ
    Sar bizi o gizemli ufuklarında
    Sar bizi
    Aşk kanatların gerilsin üstümüze
    Bir anne şefkatiyle
    Bir baba rikkatiyle
    Sar bizi
    Nazar bizi çeksin
    Bu sebepten sonsuzluktan dünyaya ağan nazar
    Cazibesiyle
    Her Kadir Gecesi’nde.
    Sonsuzluktan yağan damlalar
    Çeksin bizi kendine
    Sevgi ve aşk bu damlaların bulutudur
    Ümit ve azim bu damlaların buutudur
    İşte o nazara çekilelim biz de
    Hazer edip günahlardan
    Korkarak Rabbin celalinden
    Bir Mecnun olalım yollarında
    Önümüzde leyla
    Ardı sıra koşalım ve dağlar denizler aşalım
    Ey gül-i Rânâ.

    "Sancısız geceler doğumsuzdur." dedim
    Evet sancısız gecelerimiz olmasın
    Ve içimize dolmasın yakut rengi faniler
    Dolmasın onların çizgileri
    Karanfil kırıkları gibi ruhumuza
    Yangını düşmesin geçici olanın
    Ve esip giden rüzgâr gibi günlerin
    Ve geçici düğünlerin ateşi vurmasın içimize.
    Biz size gelelim
    Hep birlikte size
    Gündüze
    Sabaha
    Bahara
    Teşrin yapraklarını da toplayıp
    Sabaha erelim
    Ellerimizde eteklerimizde
    Sonbahar mevsimi olsa da
    Size
    Bu dermandır cana
    Ey gül-i Rânâ.

    Artık Ebu Lehepler bitti
    Ebu Cehiller yılgın ve ürkek
    Çekildi köşelerine
    Bir gulyabaninin
    Mağarasına ve inine çekilişi gibi
    Artık Kalem ve Nun devri başladı
    Leyla ve Mecnun devri başladı
    Kerem ile Aslı
    Ferhat ile şirin faslı
    Asr-ı saadette olduğu gibi
    Evet gül devri
    Her ne kadar olsa da cevri
    Birtakım zavallının
    Bunlar o eski cühelanın
    Kalıntıları.

    Bitti onlar, bitti.
    Bir gurup vakti fıtratlarına uygun
    Yere gitti.
    Ama sen
    Ama senin Mekke’den Medine’den uçan solukların
    Ve kanat açıp âlemi dolaşan nefesin
    Hâlâ atmosferimizde
    Bizleri çağrı çağrı
    Deste deste
    Birliğe çeken solukların
    Onlar var
    Bize yar solukların
    Onunla dolduk biz de onunla
    İçimizi gülşene çevirdik
    Ve bir yorgun dünyayı devirdik
    Sonra onun yerine yepyeni filizlerden,
    Dallardan
    Mercan dalllardan
    Zebercet yapraklardan
    Ve altın çiçeklerden bir dünya ördük
    Ve seni gördük orda
    Ufkun en ucunda
    Ve başında
    Ya kırmızı, ya siyah
    Ya da beyaz sarığın
    Sırtında rida
    Dudaklarında tek nida
    La ilahe illalah…
    Billah seni gördük
    Başkasını değil
    Nurs köyünden ağan ışıkta
    Korucuk’tan yanıp alemi tutan kandilin
    Gülen çehresinde
    Seni gördük
    Çizginin tam ortasında
    Seni
    Kana kana içtik avuclarındaki kevserden
    Ötelerden sunduğun o vaha ırmaklarından
    Kana kana
    Ey gül-i Rânâ.
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  9. #9
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    Ben Böyle Olmamalıydım

    Ben, böyle olmamalıydım
    İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.
    İçime bir ateş düşmeliydi
    Ayaklarımın feri kesilmeliydi.
    Kendimden geçmeliydim sonra...
    Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
    Ama bunu kimse duymamalıydı,
    Seni, mahşere kadar saklamalıydım.
    Ben böyle olmamalıydım
    Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur
    Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa
    Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım.
    Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan
    Ben hep sana yormalıydım.
    Gece yıldızlarını serpince göre
    Seni görmek için uyumalıydım.
    Şarkılar kime söylenirse söylensin
    Sana diye dinlemeliydim.
    Türküler dolmalıydı odama,
    Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses
    Selvi boylu yâr sen olmalıydın
    Kömür gözlüm ateşine düşeli
    Senin için söylenmiş söz olmalıydı.
    Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice
    Bir keman, incecik çığlık olmalıydı
    Ama bunu kimse bilmemeliydi,
    Seni mahşere kadar saklamalıydım.
    Böyle olmamalıydım,
    Kelimeler Taif'i taşıyınca kulaklarıma
    Daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı,
    Taşların izi çıkmalıydı yüzümde.
    Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi.
    Haremde bir ikindi vakti
    Kem gözler çevrilince sana
    Ve vefasız eller uzanınca yakana
    İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi.
    Sen ötelere hazırlanırken,
    Öteler senin için süslenirken,
    Son kez baktığın pencerede hayal edip seni,
    Perdenin son kez kapanması gibi,
    Kapanmalıydı gözlerim.
    Sonra içime doğru gerilip,
    Seni bize lutfedenin ismini haykırıp,
    'Allah(C.C.) ' deyip,
    Düşmeliydim yere.
    Ama bunu kimse bilmemeliydi.
    Seni mahşere kadar saklamıydım.
    Ve mahşer günü...
    Uzaktan seni seyretsem.
    Sana yakın olmak için can atsam.
    Beni engelleseler,
    'Sen kim yakınlık kim? ' deseler.
    Ben ağlamaktan konuşamasam.
    Gözlerini çevirsen bana.
    'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.'
    Ve tebessüm etsen.
    Ama bunu kimse görmese,
    Seni ebede kadar saklasam.
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

  10. #10
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: EN SEVGİLYE(a.s.m.)

    SECCADEN KUMLARDI.
    Devirlerden, diyarlardan
    Gelip göklerde buluşan
    Ezanların vardı !
    Mescit mü'min, mimber mü'min...
    Taşardı kubbelerden Tekbir,
    Dolardı kubbelere "amin!"
    Ve mübarek geceler, dualarımız,
    Geri gelmeyen dualardı...
    Geceler ki pırıl pırıl, Kandillerin yanardı!
    Kapına gelenler ya Muhammed,
    -Uzaktan, yakından - Mü'min döndüler kapıdan !
    Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
    İki dünyada aziz ümmet, Muhammed ümmetiydi.


    Konsun, yine pervazlara Güvercinler;
    (Hû hû)lara karışsın Âminler...
    Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsin'ler!


    Şimdi seni ananlar, Anıyor ağlar gibi...
    Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi;
    Düşkünlerin kanadıydın, Yoksulların sahibi....
    Nerede kaldın ey Resul,
    Nerede kaldın ey Nebi?
    Günler, ne günlerdi, ya Muhammed;
    Çağlar ne çağlardı;
    Daha dünyaya gelmeden Mü'minlerin vardı....
    Ve bir gün, ki gaflet Çöller kadardı,
    Halime'nin kucağında Abdullah'ın yetimi,
    Amine'nin emaneti ağlardı!
    Hatice'nin koncası, Aişe'nin gülüydün.
    Ümetinin gözbebeği, Göklerin resulüydün...
    Ruhunu Allah'a, Elini ümmetine verdin.
    Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke'de bunalırsan Medine'ye göçerdin.
    Biz dünyadan nereye Göçelim yâ Muhammed?
    Yeryüzünde riyâ, inkar, hiyanet Altın devrini yaşıyor...
    Diller, sayfalar, satırlar (Ebu Leheb öldü),diyorlar;
    Ebû Cehil, kıtalar dolaşıyor!
    Neler duydu şu dünyada Mevlid'ine hayran kulaklarımız;
    Ne adlar ezberledi, ey Nebî Adına alışkın dudaklarımız!
    Artık yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu
    Ayaklarımız! Kâ'be'ne siyahlar
    Yakışmamıştır, yâ Muhammed,
    Bu günkü kadar! Haset, gururla savaşta; Gurur,
    Kafdağı'nda derebeyi...
    Onu da yaralarlar kanadından, Gelse bir şefkatmeleği...
    İyiliğin türbesine Türbedar oldu iyi! Vicdanlar sakat
    Çıkmadan yarına. İyilikler getir, güzellikler getir Adem oğullarına!
    Şu gördüğün duvarlar ki Kimi, Tâiftir, kimi Hayber'dır...
    Fethedemedik, yâ Muhammed, Senelerdir!
    Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi...
    Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiş vermeyi...
    Günahın kursağında Haramların peteği!
    Bayram yaptı yabanlar;
    Semâve yi boşaltıp Sâve'yi dolduranlar...
    Atını hendeklerden-bir atlayışta- Aşırdı aşıranlar...
    Ağlasın yesrib, Ağlasın Selman'lar!
    Gözleri perdeliyen toprak, Yüzlere serptiğin topraktı...
    Yere dökülmeyecekti, ey Nebî Yabanların gözünde kalacaktı!


    Konsun, yine pervazlara Güvercinler;
    (Hû hû)lara karışsın Âminler...
    Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsin'ler!


    Ne oldu, ey bulut Gölgelediğin başlar?
    Hatıranda mı, ey yol, Bir aziz yolcuyla Aşarak dağlar taşlar,
    Kafile kafile, kervan kervan Şimale giden yoldaşlar.
    Uçsuz bucaksız çöllerde, Yine, izler gelenlerin,
    Yollar gideceklerindir. Şu Tekbîr getiren mağara,
    Örümceklerin değil; Peygamberlerindir, meleklerindir...
    Örümcek ne havada, Ne suda, ne yerdeydi...
    Hakkı göremeyen Gözlerdeydi! Şu kuytu, cinlerin mi;
    Perilerin yurdu mu? Şu yuva ki bilinmez,
    Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi kumru mu?
    Kuşlarını ir sabah, Medine'ye uçurdu mu?
    Ey Abva'da yatan ölü, Bahçende açtı dünyânın En güzel gülü;
    Hatıran, uyusun çöllerin Ilık kumlarıyla örtülü!
    Dinleyene,hâlâ, Çöller ses verir; "Yâleyl" susar,
    Uğultular gelir. Mersiye okur Uhud, Kaside söyler Bedir.
    Sen de bir hac günü, Başta Muhammed, yanında Ebûbekir;
    Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü Destan yap, ey şehir!
    Ebûbekir'de nûr, Osman da nurlar...
    Kureyş uluları, karşılarında Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
    Alî'nin önünde kapılar açılır,
    Alî'nin önünde eğilir surlar. Bedir' de,
    Uhud'da, Heyber'de Hak'kın yiğitleri, şehîd olurlar...
    Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
    Yerde kalmazdı ruh... kanatlıydı.


    Konsun, yine pervazlara Güvercinler;
    (Hû hû)lara karışsın Âminler...
    Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsin'ler!


    Vicdanlar, sakat çıkmadan,
    Yâ Muhammed, yarına;
    İyiliklere gel, güzelliklere gel Âdem oğullarına!
    Yüreklerden taşsın Yine, imanlar!
    Itrî, bestelesin Tekbîr'ini;
    Evliyâ okusun Kur'an'lar!
    Ve Kur'ân'ı göz nurûyla çoğaltsın Kayışzade Osman'lar!
    Na'tini Gaalip yazsın, Mevlid'ini Süleyman'lar!
    Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
    Geri gelsin Sinan'lar!
    Çarpılsın, hakikat niyetine
    Cenaze namazı kıldıranlar!
    Gel, ey Muhammed, bahardır...
    Dudaklar ardında saklı Âminlerimiz vardır!..
    Hacdan döner gibi gel; Mi'rac'tan iner gibi gel;
    Bekliyoruz yıllardır! Bulutlar kanad, rüzgâr kanad;
    Hızır kanad,cibrîl kanad; Nisan kanad, bahar kanad;
    Âyetlerini ezber bilen Yapraklar kanad...
    Âyetlerini ezber bilen Yapraklar kanad...
    Açılsın göklerin kapıları, Açılsın perdeler, kat kat!
    Çöllere dökülsün yıldızlar;
    Dizilsin yollarına Yetimler, günahsızlar!
    Çöl gecelerinden, yanık Türküler yapan kızlar
    Sancağını saçlarıyla dokusun;
    Bilâl-i Habeşî sustuysa Ezanlarını Dâvûd okusun!


    Konsun, yine pervazlara Güvercinler;
    (Hû hû)lara karışsın Âminler...
    Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsin'ler!

    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •