--------------------------------------------------------------------------------
1) Hz. Peygamber (a.s.)'in en güzel ahlâka sahip olduğunu söylüyor:

"Sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin." (Kalem; 4)

2) Hz. Muhammed (a.s.)'in azimli, iradesi kuvvetli, imanlı ve her hâlükârda 'a inanan ve güvenen biri olduğunu belirtiyor. Kavmi O'nu öldürmeye ve ortadan kaldırmaya karar vermiş olmasına rağmen, tek bir arkadaşıyla birlikte bir mağaraya sığınmaya mecbur olmasına rağmen bu tehlikeli ânda bile cesaretinin kırılmadığını ifade ediyor.

"Eğer Rasûle yardım etmezseniz, O'nu kâfirler memleketten (Mekke) çıkardıkları zaman O'na yardım etti. Mağarada oldukları zaman, ikinin biri arkadaşına, 'mahzun olma, bizimle beraberdir' dediği zaman, sekinesini (kuvve-i mâneviyesini) O'nun üzerine indirdi." (Tevbe; 40)

3) Hz. Peygamber (a.s.)'in çok cömert, merhametli ve yumuşak kalpli bir insan olduğunu da açıklıyor ve diyor ki; kendisi en amansız düşmanla­rının bile mağfireti için 'a yalvarmıştı, ama bu tür insanların bağışlanamayacağını kendisine bildirmişti.

"Onlar için istiğfar etsen de etmesen de, eğer onlar lehine yetmiş kerre istiğfar eylesen de, onları mağfiret etmez." (Tevbe; 80)

4) Rasûlullah (a.s.)'ın iyi huylu ve nâzik olduğunu, kimseye sert, kötü davranmadığını, bu sebeple, herkesin O'nu sevdiğini belirtiyor.

" tarafından bir rahmettir ki, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, etrafından dağılırlardı." (Âl-i İmrân; 150)

5) Rasûlullah (a.s.)'ın, 'ın kullarını doğru yola getirmeyi canla başla istediğini, her şeyini bu uğurda feda ettiğini ve bütün çabalarına rağmen etrafındakilerin sapıklıklarında ısrar etmelerinden büyük ızdırap ve üzüntü duyduğunu ifade ediyor.

"Onların bu Kur'ân'a îman etmemelerine üzülerek arkalarından adetâ kendini helâk mı edeceksin?" (Kehf; 6)

6) Hz. Peygamber (a.s.)'in kendi ümmetini ne kadar çok sevdiğini, iyiliklerini ne kadar istediğini, onların acı ve üzüntülerini nasıl paylaştığı­nı ve onlar için adetâ bir rahmet ve iyilik meleği olduğunu söylüyor.

"Size kendinizden bir peygamber geldi. Günâh kazanmanız O'na ağır gelir. Sizin üzerinize çok düşkündür. Müminlere karşı cidden esirge­yici ve merhamet sahibidir." (Tevbe; 128)

7) Hz. Peygamber (a.s.)'in sadece kendi ülkesi veya milleti için değil, bütün dünya için bir rahmet olarak geldiğini belirtiyor.

"Seni de (ey Rasûlüm) âncak âlemlere rahmet olmak üzere gönder­dik." (Enbiya; 107)

Hz. Muhammed Mustafa (a.s.)'nın gece saatlerce 'a ibadet et­tiğini ve 'a dua ettiğini bildiriyor.

"Şüphesiz, Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir zümrenin gecenin üçte ikisinden biraz eksik bir miktarını, yarısını ve üçte biri ka­darını ayakta durduğunuzu biliyor." (Müzzemmil; 20)

9) Hz. Peygamber (a.s.)'in doğru bir insan olduğunu, hayalında Hak yolundan hiç ayrılmadığını, kötü nasihat ve düşüncelerden etkilenmediği­ni ve nefsinin isteğine uyup Hakk'a karşı bir tek söz söylemediğini kayde­diyor.

"Efendiniz (Hz. Peygamber) ne dalâlete düştü ve ne de azdı. O, he­vasından söylemez." (Necm; 2-3)

10) Rasûlullah (a.s.)’ın kişiliği ve karakterinin bütün dünya ve İnsanlar için güzel bir örnek olduğunu ve hayatının güzel ahlâkın bir simgesi olduğunu açıklıyor:

"Sizin için 'ın Rasûlünde güzel bir numune vardır." (Ahzâb)