***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Perdenin ötesi...
Perdenin ötesi...

Perde deyince akla, bir şeye engel, hâil gelir. Bazı mühim şeylerin yüzü bir perdeyle örtülür. Çok kez esrarlı şeylerin, yahut bilinmesi bir cihetle kolay olmayan şeylerin insanın nazarına bir perdeyle arz-ı endam etmesi akla uygundur.
Gece bir perdedir gündüze. Gündüz ise geceye nurâni ve işaretlerle süslü bir perde olur. Toprak bir perdedir. Ondan neşvü nemâlanır sümbüller, güller, meyveler, sebzeler. Çekirdek bir perdedir, tohum küçük fakat büyük şeylere gebe bir perdedir. Zira ulu ağaçlar, meyva yüklü fidanlar onlardan neşvü nemâlanır, dallanır, budaklanır.
Ölüm bir perde değil midir? Kabir karanlık bir perde değil midir Âlem-i Ervah için?
Ufuklar nice memleketlerin Önlerine gerilmiş ipekten perdeleri hatırlatırlar. Onları aşınca nice görkemli ve ruhefza yerlere, sahralara, vadilere, kentlere, kasabalara ulaşılır.
Bir ipek kozası, içindeki kelebeğe nasıl bir perde teşkil ediyorsa, vücut da ruh kelebeğine bir perde, bir kozadır. Yalnız bu, kendini bilen ruhlar için, ümidi ve İnancı ile bütünleşmiş ve ufku aydınlık ruhlar için böyledir. Yoksa inançtan mahrum, ümidden uzak, manevi değerlerden kopmuş ruhlar için, herşey onları sarıp sarmalayan ve yokluğa atan bir perdedir.
Bazen böyle insanlar, hak ve hakikata öylesine bir engel ve perde olurlar ki, gayri nice nesiller onun durduğu noktada, bu perdelerin karadelik misal manyetik alanına tutulur da Hak ve Hakikati bulamazlar. Adeta bir İblis tuzağını hatırlatır gayri bu perdeler.
Hak ve Hakikat da perdelerle veriyor insan nazarına bazı şeyleri. Zira insan gözü maddeyi aşıp, gerçeğe bir anda ulaşamadığından, belki de İlk anda şuurlu bir şekilde hakikata vâkıf olamayacak, dimağ zonklayacak, akıl çatlayacak ruh perişan olacaktır, eşya ve hadiseler karşısında.
Onun için kâinatta dahi bir terakki ediş, bir tedrici yükseliş, yahut kemale gidiş vardır. Birden bire hiç bir şey nasıl son noktaya,ufuk sathına ulaşamıyorsa, insan da hakikata birdenbire, tek hamlede, perdesiz, hâlisiz âşina olamaz.
Kâinat ötelere bir perdedir. Ruhen terakki etmiş, his ve duygularını, latifelerini sümbüllendirmiş ve gönül dünyasını mâmur etmiş insanlar, maddeden ötelere menfezler açıp, akıl ve şuur burgusuyla perdeleri delip, kesif ve karanlık adem zulümâtından, yokluk sis ve dumanından kurtulmuşlardır.
Fakat insan için en büyük perde nefistir ki, ruhun önüne gerilmiş yol vermez. O her şeyi yutan amansız bir perdedir. İyilik, güzellik duygularını, insanı kemalâta yükselten latifeleri, gönül ikliminin nilüfer, nergislerini soldurup pörsütür de kurak ve çorak bir iklime inkılap ettirir ruhu. Sonra o öylesine bir vakum oluşturur ki, içte onun rengine, cazibesine ve tatlı, lezzetli bazı muskirlerine kanıp nice ruhlar hemen atıverirler kendilerini bu girdaba. Boğulma emareleri maddeye teveccüh, manadan kaçış ve ümitsizlik, bedbinlik içinde kıvranış şeklinde ortaya çıkar. Mal menal, çoluk çocuk derdi, dünya meşgaleleri onların doymayan gönüllerine, manaya susuz kalblerine kendi elleriyle sundukları yalancı muskirlerdir. Ah aşılması çok zor olan perdelerin ardındaki bu yalancı sevdalar. Gayrı onları hiç bir dem mutlu etmeyecek, vicdanlarındaki ölümsüzlük bestesinin yakıcı dudaklarına bir damla ab-ı hayat sunamayacaktır.
Ne olursa olsun perdeleri aşmalı ve sonsuzluğa ulaşmalı ki ruh mana iklimiyle dirilsin, sonsuzluğa, asıl vatana bir güvercin gibi pervaz edip yükselsin, fıtratına uygun yere uçsun, zamanı aşsın, mekânı geçsin, Sonsuz Sevgili'nin beldesine, ebed iklimine kanatlanıp yükselsin.
Bundan başka bir çare var mıdır insan için perdelerin ardında?