Rabbim razı olsun Hayrunnisacım emegine saglık...
Rabbim razı olsun Hayrunnisacım emegine saglık...
Elif olmak zordur
Çünkü elif olmak
Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
Dik ve önde
Belki acıyla
Ama vazgeçmeden durmanın
Dünya ne kadar dönerse dönsün
Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
Kaç silah varsa elife çevrilir
Elif hep olduğu yerdedir
Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
Zordur elif olmak
Elif olmak hep vurulmaktır
Elif olmak yalnızca elif olmaktır
Ne B, ne T, ne S
Elif
Yalnızca elif
Elif demeden hiçbir şey denilemez
Ben elif dedim
Artık her şeyi söyleyebilirim...
ALLAH (c.c) razı olsun.
emeğine sağlık kardeşim.
Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.13.Asrın MüceddidiBEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ
el-Kâbız
el-Kâbız
el-Kâbız, imtihan için sıkan, rızkı belli bir ölçüde tutan ve o ölçüyle veren, ölüm anında kullarının can emanetini geri alan;
el-Bâsıt, açan, genişleten, bollaştıran, zaman zaman kulunu imtihan etmek, ya da bir sıkıntıdan kurtarmak, rahmet etmek için hazinelerinin kapılarını açan, kulunu darlıktan çıkarıp, huzura erdiren, kulunun yaptığına, bire bir değil, fazlasıyla, artırarak, karşılık veren demektir.
Bu iki isim, birlikte çalışılmalı, “Kâbız” ve “Bâsıt” isimleri arasındaki dengeye çok dikkat edilmelidir dostlar! İslâm inancı “denge” üzerine kurulmuş olup, İslâm’ın ortaya çıkardığı insan tipi, “dengeli” insan tipidir! Elinde varlığı olunca azmayan, şaşırmayan, varlık elinden alınınca, “Mülkün Gerçek Sahibine” olan inancından dolayı sarsılmayan insan tipi yetişir, İslâm’ın muhteşem terbiye metoduyla.
Ruh, “havf” ve “recâ”, yani korku ve ümit arasında dengelenirken, “inanan” insan bilir ki, varlığı “kudret elinde” olan Yüce Yaradan, kulunu, Kâbız ve Bâsıt isimlerinin tecellileriyle sınayacak; yeri gelecek madden ve manen daraltacak, yeri gelecek madden ve manen bollaştıracak, engin rahmetiyle huzura erdirecektir.
Ve dostlar, Yüce Allah (cc), Sebe sûresi (34), 39. âyetinde şöyle buyurur: “De ki: Rabbim kullarından dilediğine rızkı genişletir, dilediği kimseninkini de daraltır.”
İşte, “inancın” insanı, itminanın, yani manevi doygunluğun doruğuna yükseltişinin sırrı buradadır dostlarım!
Zümer sûresi (39), 67: “Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Hâlbuki bütün yer kıyamet günü O’nun avucundadır. Gökler de O’nun sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yüksektir.”
Yarattığı koca kâinatı, bir anda kudretiyle dürüverecek olan “Rakipsiz Güç”tür O!
el-Kâbız’dir O!
Her şeyin bir eceli vardır. Kâinatın ecelinin adı da kıyamettir!
Kıyâmet sûresi (75), 7-12: “Ne zaman ki o göz şimşek çakar, ay tutulur, güneş ve ay bir araya toplanır. İşte o gün insan, “kaçacak yer neresi?” der. Hayır, hayır, yok bir siper. O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.”
Dönüş, el-Kâbız olan Yüceler Yücesine dostlar! Bunu iyi bilmeli ve dönüş hazırlığımızı en iyi şekilde yapmalıyız! Dünyanın imtihan dünyası olduğunu bilmeli, elimize verilmiş her fırsatı anında değerlendirmeli, ahirete yatırım yapmalıyız. Zaman, varlık ve sağlık elimizde iken, kullanmalıyız, dostlar!
Bakara sûresi (2), 155-157: “Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.” derler. İşte onlar var ya, Rablerinden, mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidayete erenler de onlardır.”
O, ‘Kâbız’dir, O, ‘Bâsıt’tır dostlar!
Yeri gelir kısar, yeri gelir açar hazinelerini ardına dek, genişletir imkânlarını kulunun!
Marifet, imtihanları başarı ile vermek, mal, huzur ve sağlık verildiğinde azmamak, yokluk, hastalık ve sıkıntı geldiğinde ümitsiz olmamaktır!
Bunun diğer adı: “O’ndan bir an bile gafil olmamaktır!”
Gül Nebi Muhammed Mustafa (s.a.s.) ne güzel buyurur:
“Mü’minin işine şaşarım, çünkü onun işleri tamamen kendisi için hayırdır. Bu da ancak mü’mine özgüdür. Çünkü o, sevindirici bir şeyle karşılaşınca şükreder, bu kendisi için hayır olur. Zararlı ve üzücü bir şeyle karşılaşınca sabreder, bu da kendisi için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64.)
Mü’min “denge”nin insanıdır! Bilir ki onu halk eden, el-Kâbız’dir! Dilediği an, maddî ve manevî sıkıntılarla imtihan edecektir kulunu!
Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..