Vakıa suresi ayet 88
Eğer o yakınlaştırılmışlardan ise
Eğer o yakınlaştırılmışlardan ise" buyruğu ile yüce Allah, Ölüm esna¬sında ve öldükten sonra diriliş halinde insanların tabakalarını sözkonusu et¬mekte ve derecelerini açıklayarak şöyle buyurmaktadır; "Eğer o" ölen şahıs "yakınlaştırılmışlardan ise" buyruğunda sözü edilenler (ileriye geçenler olan) es-Sâbikûndur.
Vakıa suresi ayet 89
Artık Rahatlık, güzel kokular ve Naîm cenneti vardır"
Artık Rahatlık, güzel kokular ve Naîm cenneti vardır" buyruğunda (rahatlık anlamı verilen): lafzı genel olarak "re" harfi üstün ile okunmuştur.
İbn Abbas ve başkalarına göre bu dünyadan yana bir rahatlık vardır, anlamındadır.
el-Hasen ise bu, rahmet demektir, diye açıklamıştır.
ed-Dahhak istirahat ve dinlenmek diye açıklamıştır.
el-Kutebi buyruk kabirde onun için güzel esintiler vardır, demektir, diye açıklamıştır.
Ebu'l-Abbas b. Ata dedi ki:
"Rahatlık" yüce Allah'ın yüzüne bakmak "reyhan (güzel kokular)" ise O'nun kelâmını ve vahyini dinlemektir. "Naim cenneti" ise orada yüce Allah'ı görmekten yana perdelenmemesi demektir.
el-Hasen, Katade, Nasr b. Âsim, el-Cahderi, Ruveys ve Yakub'dan rivayetle Zeyd ise -"rahatlık" anlamındaki lafzı "re" harfini ötreli olarak okumuşlardır. Bu kıraat İbn Abbas'tan da rivayet edilmiştir.
el-Hasen dedi ki:
(Bu okuyuştaki) Ruh'tan kasıt rahmettir, çünkü o da merhum (ölen) kimse için hayat gibidir.
Aişe (r.anha) da şöyle demiştir: Peygamber (sav) "re" harfini ötreli olarak: okumuştur. Bu da; O kimse için cennette ebedi kalıcılık ve hayat vardır, demektir. İşte rahmet budur.
"Güzel kokular" buyruğu hakkında Mücahid ve Said b. Cübeyr rızık, Mukatil Himyer dilinde rızktır diye açıklamışlardır. "Allah'ın rızkını taleb etmek üzere çıktın" denilir.
Katade, bu cennettir derken, ed-Dahhak rahmettir diye açıklamıştır. Bunun, hoş kokusu koklanan, bildiğimiz reyhan (fesleğen) olduğu da söylenmiştir. Bunu el-Hasen ve yine Katade de söylemiştir.
er-Rabî' b, Haysem dedi ki: Bu ölüm esnasında olacaktır, cennet ise öldükten sonra diriltileceği vakte kadar onun için saklı tutulacaktır. Ebu'1-Cevzâ dedi ki:
Bu ruhunun kabzedileceği vakit olacaktır. O reyhan demetleriyle karşılanacaktır.
Ebul-Âliye dedi ki:
Dünyada mukarreblerden olan bir kimseye iki reyhan dalı getirilip, onları koklamadıkça hiçbir kimsenin ruhu bedeninden ayrılmaz. O bunları koklarken ruhu kabzedilir.
Vakıa suresi ayet 90
Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,
"Ve eğer o Ashabu'l-yeminden ise..." yani "eğer o" bu ölen şahıs "Asha-bu'1-yeminden ise,
Vakıa suresi ayet 91
Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.
Ashabu'l-yeminden sana selam olsun!" Yani sen onlardan sevdiğin esenlikten başka bir şey görmeyeceksin. Onlar adına üzülme, şüphesiz onlar Allah'ın azabından kurtulacaklardır.
Anlamın: Onlardan selam ulsun sana, şeklinde olduğu da söylenmiştir ki; sen onlar için üzülmekten yana kurtulacaksın, demektir. İkisinin de an¬lamı birdir. Bir diğer açıklamaya göre; ey Muhammet! Ashabu'l-yeminden olan kimseler Allah'ın sana salat ve selam getirmesi için sana dua ederler, demektir. Onlar sana selam söylerler ey Muhammed, anlamında olduğu da söylenmiştir.
Bir başka açıklamaya göre anlamı şudur: Ey kul, sen hoşuna gitmeyecek şeylerden yana esenliktesin. Çünkü sen Ashabu'l-yemindensin. Buna göre bu¬rada: "Çünkü sen" lafzı hazfedilmiş olmaktadır. Ona ikram olmak üzere ona "es-selam" denilerek selam verilir, diye de açıklanmıştır. Buna göre selâmın nerede sözkonusu olacağı hususunda üç görüş bulunmaktadır.
Birincisine göre,
kişinin dünyada iken ruhunun kabzedileceği esnada ölüm meleğinin ona selam vereceğidir.
İkinci görüşe göre;
kabirde kişiye soru sorulacağı vakit, Münker ve Ne-kir ona selâm verir.
Üçüncü görüşe göre
kıyamet gününde ölümden sonra diriltileceği vakit melekler oraya (cennete) ulaşmasından önce ona selam vereceklerdir.
"Eğer"in cevabı e]-Müberrid'e göre hazfedilmiş olup, ifadenin takdiri: Her ne olursa olsun "Ashabu'l-yeminden selam olsun sana." Eğer o kimse Ashabu'l -yeminden ise "Ashabu'l-ycminden selam olsun sana" anlamındadır. Burada şartın cevabı (ikinci defa tekrarlanan! Ashabu'l-yeminden selam olsun, sana, ibaresi) daha Önceki ifadenin delâleti dolayısıyla hazfedil mistir. Nitekim bir kimsenin: "Sen zalimsin, eğer bunu yaparsan" ifadesinde cevabın lıazfedümesi de bu kabildendir, çünkü daha önce geçen ifade (sen zalimsin tabiri) buna delâlet etmektedir.
el-Ahfeşin görüşüne göre ise; "sana selam olsun" anlamındaki buyruğun başındaki "fe" harfi hem: İse" edatının cevabı, hem de: "Eğer"in cevabıdır. Bu da şu demektir: "İse" anlamındaki lafzın cevabı daha önceki lak di re göre "eğer" anlamındaki edatın cevabının yerini tutmaktadır. "Fe" harfi de buna göre her ikisinin cevabını teşkil etmektedir.
ez-Zeccac'a göre "İse" edatının anlamı, bir şeyden bir başka şeye geçişi ifade eder. Daha önce sözünü ettiğimiz hususu bırak, başka bir konuya geç, anlamına gelir.