tahsin33 Nickli Üyeden Alıntı
İnşirah suresi ayet 5
“Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır.
İnşirah suresi ayet 6
Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”
Üzülmeyin, muhakkak, mutlaka ve mutlaka o zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Hayır hayır, yanlış duymadınız, yanlış anlamadınız, muhakkak zorlukla beraber kolaylık vardır. İki kere söylüyor Rabbimiz bunu.
Dikkat ederseniz buradaki zorluk “üsr” kelimesi marifedir. Kolaylık anlamına gelen “Yüsr” kelimesi ise nekredir. Arapça’da marife nekre diye bir kavram vardır.
Marife belirli,
Nekre de belirsizlik ifade eder.
Demek ki lam’ ile kullanılan zorluk, “üsr” kelimesi marifedir. Yani belirli, bilinen, tanınan, eni boyu belli şey demektir. Ama bu zorluğa karşılık kolaylığı ifade eden “yüsr” kelimesi ise nekredir. Yani eni, boyu, çapı, nereden ve nasıl geldiği belli olmayacak kadar büyüktür.
Öyleyse anlıyoruz ki böyle belli bir zorluğu hesap edemeyeceğiniz kadar büyük olan kolaylık her zaman yenecektir, üzülmeyin, diyor Rabbimiz. Yani bir zorluğu iki kolaylık her zaman yenecektir.
Meselâ bir zorluğunuz var. Bir konuda zorlanıyorsunuz. Nedir o zorluk? Meselâ hanımlarınıza, çocuklarınıza, çevrenizdeki Allah kullarına bu sûreyi anlatıp duyurma konusunda zorlanıyorsunuz, diyelim. Çocuklarınızı Müslümanca eğitme konusunda zorlanıyorsunuz farz edelim. Veya kendiniz bizzat Kitap ve Sünnetle tanışma konusunda zorlanıyorsunuz. Bunlar birer zorluktur, bellidir, bunu biliyorsunuz. Bunun zorluğunu biliyorsunuz. Ama şunu da bilesiniz ki bu belli olan, eni boyu, çapı bilinen bu zorlukla beraber eni boyu bilinmeyen, ne kadar olduğu, nereden ve nasıl geleceğini bile hesap edemeyeceğiniz bir kolaylık gelecektir Allah’tan size. Belli değil, bir değil, birden çok, bilemeyeceğiniz, hesap edemeyeceğiniz çapta kolaylıklar gönderecektir o konuda. Ne büyük bir müjde değil mi? Problem tektir ama çözüm yolları hesap edemeyeceğiniz boyuttadır. Dert birdir ama derman düşünemeyeceğiniz kadar çoktur.
Meselâ bir derdiniz var, bir probleminiz var. Yalan söyleme alışkanlığınız var ve bundan kurtulmak istiyorsunuz. Çok yemin etmeye dilinizi alıştırmışsınız ve bu durumunuzdan memnun değilsiniz. Veya televizyon alışkanlığınız var ve bu yüzden günah işlediğiniz için huzursuzsunuz. Veya Allah’a kulluğunuzu icra etmeniz konusunda, İslâm’ı yaşamanız konusunda bir zorluğunuz var. Meselâ bir yerlerden sizi kulluktan koparacak bir teklif geldi. Güzel bir kadından bir teklif aldınız. Veya sizi adâletten ayırmaya, mescitten koparmaya çalıştılar. Unutmayın ki zorluk tektir, bellidir ama siz ondan Allah için kurtulma yoluna girdiğiniz andan itibaren Allah’tan size o kadar büyük çapta kolaylıklar ve yardımlar gelecek ki, buna siz bile şaşacaksınız.
Zorlukla beraber sınırsız kolaylıklar vardır, sen Allah’ın gönderdiği kolaylıklarla o zorluğu aşacaksın, o zorluğu yenecek ve başarıya, zafere ulaşacaksın ama o zorluğu Allah’ın izniyle yenince, zafere ulaşınca da: Tamam bitti, kurtuldum, yendim, başardım diye sakın miskinleşmeye kalkma. Sakın yatmaya kalkma. Veya o meşgalen sakın senin Allah’la münâsebetini kesmesin. O işinin sıkıntısından dolayı sakın Allah’ı unutmayasın. Bunun da Allah’tan olduğunu asla hatırından çıkarma.
Güçlük bittikten sonra değil; güçlükle beraber kolaylık. Güçlükle kolaylık net çizgilerle birbirinden ayrılmamış; tersine geçişli, her ikisi de belirli bir oranda bir arada bulunabilmektedir. Güçlüklerin, sıkıntıların arttığı dönemlerde, çözüm yolları yavaş yavaş açılır, sıkıntılar süreç içinde azalırken, kolaylık da artar.
Yaşadığımız sıkıntılar, hattâ mağlûbiyetler; moralimizi bozabilir, yıpranmamıza neden olabilir. Ama bunlar kesinlikle trajedilere, çaresizliklere dönüştürülmemeli. Ne zorluk, ne de kolaylık mutlaktır. Zorlukların aşılması, ancak doğrular üzerindeki ısrar ve sabırla mümkündür. Allah Teâlâ, bizi başardıklarımızla değil; yapıp ettiklerimizle hesaba çekeceğine göre, zor zamanlarda üzerimize düşeni yerine getirmeli, bütün gücümüzle cehdetmeli ve Allah'a tevekkül etmeliyiz. Karanlığın en fazla koyulaştığı, ümitlerin yitirilmeye başlandığı an, İlâhî yardımın yaklaştığı andır. Zorlukları aşmada gösterdiğimiz çaba, kolaylıkta da sürmeli, dinamizm süreklileştirilmelidir. İmtihan, her zaman belâ, sıkıntı ve zorlukla olmaz; bazen de kolaylık ve nimetlerin bolluğu ile olur. Allah'a iman edenler için ümitsizliğe yer yoktur.
Allah Teâlâ, denemek için yarattığı insanoğlunun dünya imti-hanında başarılı olması için ona pek çok kolaylıklar tanımış, sırtına taşıyamayacağı, altından kalkamayacağı ağır yükler yüklememiştir (Bakara, 286). Dünyaya rahat bir şekilde gelebilmesi için doğum yolu-nun kolaylaştırılması (rahmin açılıp doğum kanalının genişletilmesi) (Abese, 20), bunlardan ilkidir. Zayıf bir yapıda yaratılan insana ilahî rahmetin gereği olarak sunulan kolaylıklar, onun daha iyi bir kul olabilmesini sağlamak içindir; Allah'ın muradı, insanlara zorluk çıkarmak değil, kolaylık göstermektedir (Bakara, 185).
İnsan yapısına en uygun bir din olan İslâm'ın bu özelliği Hz. Peygamber tarafından şöyle dile getirilmektedir: "Şüphesiz ki bu din, kolaylıktır. Her kim, (kolay olan) bu dini zorlaştırırsa, altında kalır. Onun için orta bir yol tutun ve dini takribî bir surette tatbik edin"
(Buhârî, İman, 29).
Allah insanların, kendilerinden istenmeyen sorumlulukların (zorlukların), ibadet niyetiyle de olsa altına girmemelerini istemekte ve buna Hıristiyanlıktaki ruhbanlığı örnek vermektedir
(Hadid, 27)
Peygamberimiz de, devam ettiremeyecekleri sıklık ve zorluk-taki nafile ibadetlere başlamamaları için ashabını uyarmış, güçlerinin yeteceği kolaylıkta onlara başlayıp devam ettirmelerini tavsiye etmiş-tir. İnce eleyip sık dokuyarak gereğinden fazla zorlaştırma, özemecilik düşünceleri de Hz. Peygamber tarafından yasaklanmış ve böyle yapanların helak olacağı bildirmiştir
(Müslim, İlim, 7)
Dinde kolaylık demek, dinin emir ve yasaklarında hiç bir zorluk olmayacağı anlamına gelmez. Bir dereceye kadar zorluk ve zorlanma, imtihanın yapısında vardır. Din imtihan için vaz' edildiğine göre, onda da bazı zorlukların bulunması tabiîdir. Fakat bu zorluklar hiç bir zaman insanın başaramayacağı derecede değildir. Ondan istenen, dindeki makul bu zorluklara katlanmak, ibadet kastıyla da olsa ilave zorluklar çıkarmamak ve dinin kolaylaştırdığım zorlaştırmamaktadır. Hiç bir kimsenin buna yetkisi yoktur. Dini insanlara öğretirken kolaylaştırmak, sevdirmek, Hz. Peygamber'in emri; zorlaştırmak ve nefret ettirmek ise yasağıdır.