2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Rabbimiz'in En Güzel İsimleri

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.536, Level: 86
    Points: 18.536, Level: 86
    Level completed: 38%,
    Points required for next Level: 314
    Level completed: 38%, Points required for next Level: 314
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    İslam-Gülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    sendenim
    Mesajlar
    2.745
    Points
    18.536
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    20

    Rabbimiz'in En Güzel İsimleri

    Rahman ve Rahim sıfatı Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde yer alan birçok ismini de içine alan, çok geniş ve derin bir anlam içerir. İnsanlar üzerinde sonsuz merhamet sahibi olan, esirgeyen ve bağışlayan Rabbimiz, tüm hayatları boyunca onlara eşsiz nimetler lutfeder. Fiziksel nimetlerin yanında manevi olarak da çok büyük lütuflarda bulunur: hatalarını affeder, tevbelerini kabul eder, onları korur, kötülüklerini örter, hidayetlerini artırır, doğru yola iletir.
    Allah'ın yarattığı tüm canlılar kusursuz ve üstün bir yaratılış sayesinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Her biri Allah'ın üstün aklına, sonsuz şefkat ve merhametine teslim olmuştur. Allah ihtiyaç duyabilecekleri herşeyi onlara vermiştir. Her canlının varlığını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu herşeyi yakınında bulması da Allah'ın rahmetinin delillerinden sadece bir tanesidir. Rabbimiz yarattıklarına "şefkat edendir, esirgeyen"dir. (Bakara Suresi, 143) Ayetlerde şu şekilde buyurulmaktadır:
    Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir. (Hac Suresi, 65)
    Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir. (Hadid Suresi, 9)


    De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur."
    (İsra Suresi, 110)

    İnsan dünyaya geldiği andan itibaren hayatını ancak Allah'ın rahmeti, koruması ve yardımı ile devam ettirebilir. Örneğin, dünyanın dört bir yanında her dakika depremler, seller, kasırgalar, yanardağ patlamaları meydana gelmektedir. Bu tip felaketler her an oluşabilir. Hastalıklar ve maddi kayıplar da Allah'ın her insana verebileceği sıkıntılardır. Ve bu olaylar karşısında unutulmaması gereken bir gerçek vardır: İnsan ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Allah'ın dilemesi dışında başına gelecek herhangi bir şeyden korunamaz, ya da bir musibeti engelleyemez. Kimse de bunun için ona yardım edemez. İnsan için tek koruyucu ve yardımcı Rahman olan Allah'tır. Allah dilerse kişiyi her türlü sıkıntı ve musibetten kurtarır, dilerse türlü sıkıntılarla muhatap kılar. Kuran'da bu durum şöyle bildirilmiştir:
    De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: "Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz." De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." (Enam Suresi, 63-64)
    (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)dan başka bir koruyucu yoktur."... (Hud Suresi, 43)
    ... Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azabla azablandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır. (Nisa Suresi, 173)

    Ayetlerde de görüldüğü gibi her türlü sıkıntıyı gideren, felaketlerden insanları koruyan sonsuz şefkat sahibi olan Allah'tır. İman sahipleri karşılaştıkları her türlü zorlukta, sıkıntıda ve hastalıkta yalnızca sonsuz merhamet sahibi olan Allah'a sığınırlar ve O'nu vekil edinirler. Rabbimiz de Kendisi'ne iman eden, kalpten itaat eden bu kişilere dünyada maddi ve manevi bolluk, genişlik verir. Onların önündeki zorlukları açar, sıkıntılarını giderir. Rabbimiz'in bu benzersiz sıfatı Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilir:
    Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz. (Bakara Suresi, 245)
    Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine -genişletir- yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir. (İsra Suresi, 30)

    Rabbimiz sonsuz iyilik sahibi olandır. Kuran'da "Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi'dir." (Tur Suresi, 28) ayetiyle de bildirildiği gibi Allah insana tüm hayatı boyunca sayısız iyilikte bulunan, eşsiz güzellikler bahşedendir. Var olan herşey O'ndandır. Tüm güzellikler, incelikler, nimetler O'nun sonsuz aklının tecellileridir. Diğer tüm varlıklar gibi insanlar da Rabbimiz'in dilemesi ile yeryüzüne gelirler. Anne karnında bir çiğnem et parçası olan insan doğar, büyür, güzel bir yüze sahip olur ve her detayı ile Allah'ın muhteşem sanatını yansıtır. Ayetlerde üstün kerem sahibi olan Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
    Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti. (İnfitar Suresi, 6-8)
    Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir alaktan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir; ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti. Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden. Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir. (Alak Suresi, 1-8)

    Sonsuz lütuf sahibi olan insana sayısız nimetler vermiş ve karşılık olarak da yalnızca Kendisi'ne kulluk edilmesini istemiştir. Samimi iman sahipleri Allah'a gönülden kulluk eden, Allah'a teslim olmuş, Rabbimiz'i samimiyetle kalpten zikreden, Rabbimiz'e yönelip dönen insanlardır. Onlar da dünyada gösterdikleri bu faziletli tavırlarının karşılığını ahirette daha üstünüyle alacaklardır. Çünkü Allah sonsuz ihsan sahibidir.
    Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)

    Allah, bildirdiği dini çok kolay kılarak da sonsuz şefkatini göstermiştir. Allah rahmetiyle insanları unuttuklarından ve yanıldıklarından dolayı sorumlu tutmaz. Kör olana, topal olana, hasta olana sorumluluk yüklemez. İnsanlara sabrı ve tevekkülü öğreterek omuzlarındaki yükü kaldırır. Bütün bu örnekler Allah'ın sonsuz merhametini ve şefkatini inkar eden insanların nankörlüğünü anlamak içinse çok önemlidir. Ayetlerde Allah'ın Halim (yumuşak olan) sıfatı şu şekilde bildirilir:
    İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır. (Al-i İmran Suresi, 155)
    Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözler'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 225)
    Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. (İsra Suresi, 44)
    Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halimdir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41)


    Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır.
    O, kuvvetlidir, azizdir.
    (Şura Suresi, 19)


    Allah sonsuz adalet sahibidir ve ahirette insanların yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak verecektir. Dünya üzerindeki tüm sıkıntılar, yokluklar, zulümler Allah'tan bir denemedir. Ve tüm insanlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan yaptıklarının karşılığını mutlaka alacaklardır. Mağfireti sonsuz olan Rabbimiz her insanın yaptıklarını ortaya çıkaracak ve hassas terazilerde adaletini tecelli ettirecektir. Zulüm yapanların zulümlerinin elbette karşılıksız kalmayacağını, her iyiliğin mutlaka karşılığının verileceğini Allah Kuran'da bize haber vermektedir. Dünya hayatındaki tüm amellere adaletle karşılık verilecek yer ahirettir. Ayetlerde Rabbimiz'in adaleti şu şekilde bildirilir:
    Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir 'hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar. (İsra Suresi, 71)
    De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir. (Sebe Suresi, 26)

    Allah'a teslim olan, O'nun rızası için yaşayan insanlar dünyada ve ahirette hoşnutluk içinde bir yaşam sürerler. Bu, sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz'in Latif sıfatının bir tecellisidir. Latif olan Allah mümin kullarına her türlü zor durumda yardım ederek de lütfunu gösterir. Kuran'da şu şekilde bildirilir:
    Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, Azizdir. (Şura Suresi, 19)
    Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, herşeyden haberdardır. (Hac Suresi, 63)

    Allah iman edenlerin dünyada tek dostu ve velisi olduğu gibi ahirette de onlara yardım edecek, kötülüklerini iyiliklere çevirecek ve onlara lütufta bulunacaktır. Nitekim ayetlerde müminlerin cennetteki ifadelerinin şöyle olacağı bildirilir:
    Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık. Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu. Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi'dir." (Tur Suresi, 26-28)

    Rabbimiz bağışı çok olan, karşılıksız olarak armağan edendir. (Sad Suresi, 9) Hem bir mükafat ve şevk kaynağı, hem de karşılıksız bir lütuf ve ihsanın göstergesi olarak salih kullarına dünyada nimet ve güzellik vermesi Allah'ın bir lütfudur:
    ... De ki: "Şüphesiz 'lütuf ve ihsan (fazl)' Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır, bilendir." O, kime dilerse rahmetini tahsis eder, Allah büyük 'lütuf ve ihsan (fazl)' sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 73-74)


    … Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.
    (Bakara Suresi, 158)


    Zenginlik, ihtişam ve güzellik cennetin en temel özelliklerinden olduğu için, Allah sevdiği kullarına cenneti hatırlatacak, onların cennete kavuşma arzu ve heyecanlarını artıracak nimetlerin benzerlerini bu dünyada da yaratır. Bu yüzden nasıl inkarcıların ebedi azapları daha bu dünyadan başlıyorsa, salih müminler için vaat edilen ebedi güzellikler de kendilerine dünyadaki hayatlarında gösterilmeye başlanır. Allah Kendisi'nden bağışlanma dileyen, tevbe eden salih müminleri cennetinin yanı sıra dünyada da güzel bir surette faydalandıracağını ve onlara ihsanda bulunacağını bir ayette şöyle bildirmektedir:
    Ve Rabbiniz'den bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine Kendi ihsanını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım. (Hud Suresi, 3)

    Mümin, Yüce Allah'ın sonsuz kudretinin bilincindedir. O'nun emir ve yasaklarına uyar, insanlar için seçip beğendiği dini yaşar ve en önemlisi ölümünden sonrası için çok büyük umut ve beklentiler taşır. Dünya hayatında müminler Allah'ın yardımı ve ihsanı ile karşılık görebilirler. Ancak Allah müminlere dünyada imtihan olarak zorluk ve sıkıntı da verebilir.
    Müminler bunda da bir güzellik olduğunu bilerek Allah'a her zaman tevekküllü davranırlar. Allah'ın müminlerin güzel ahlaklarının karşılığını ahirette mutlaka vereceğini bilirler. Rabbimiz'in sonsuz ihsan sahibi oluşu şu şekilde haber verilir:
    İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? (Rahman Suresi, 60)
    Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler. (Yunus Suresi, 60)
    Küçük, büyük infak ettileri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah'ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (Tevbe Suresi, 121)
    Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat artırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)
    Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi'nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 268)
    Elif olmak zordur
    Çünkü elif olmak
    Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    Dik ve önde
    Belki acıyla
    Ama vazgeçmeden durmanın
    Dünya ne kadar dönerse dönsün
    Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
    Kaç silah varsa elife çevrilir
    Elif hep olduğu yerdedir
    Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
    Zordur elif olmak
    Elif olmak hep vurulmaktır
    Elif olmak yalnızca elif olmaktır
    Ne B, ne T, ne S
    Elif
    Yalnızca elif
    Elif demeden hiçbir şey denilemez
    Ben elif dedim
    Artık her şeyi söyleyebilirim...

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Rabbimiz'in En Güzel İsimleri



    Ellerin dert görmesin, emeğine sağlık KARDEŞİM.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •