Sevdiginiz telefon etse, yada sadece mesaj gönderse ve, “saat 5′te buluşalım”dese… Ve “o ağacın altında” buluşalım dese, bu randevuya kayıtsız kalabilir misiniz?…
O günkü işlerinizi ve diğer randevularınızı saat 5′e göre düzenlemez misiniz? Ne yapıp edip, O saatte orada olmanın bir yolunu bulmaz mısınız? Sizin ve ailenizin, bugün olduğunuz yere gelmenizde unutulmaz katkıları olan, dar zamanlarda hep yanınızda olan, her sıkıntıda kendisine başvurduğunuz bir büyüğünüzün sizinle görüşmek için, belli bir saatte, belli bir yerde bekldiğini bilseniz; hem sevdiğiniz hem saydığınız, hem de şükran duyduğunuz bu zatın, randevusuna geç kalmayı göze alabilir misiniz?
Bütün programınızı iptal etmek pahasına da olsa ona gitmez misiniz?
Sevgiliniz size randevu verdi… Velinimetiniz size randevu verdi… Sizi seviyor, Sizinde O’nu sevdiğinizi duymak istiyor. Günde 5 kez sizi kucaklamak istiyor… İki eliniz kanda bile olsa, bu çağrıya kulak tıkayabilir misiniz? Her an nefes almak, insana bıkkınlık verebilir mi? Her gün su içmekle, insan su içmekten usanır mı?
Sevgilinin bir randevusundan ayrılan, ikinci randevuyu iple çekmez, hasretle beklemez mi? O(CC), günde beş randevu verdi: Birincisi: daha güneş doğmadan sabahın serinliginde, İkincisi: öğle, Üçüncüsü: ikindi, Dördüncü: güneşi uğurlarken, Beşinci: gecenin örtüsüne büründüğü vakit…
Bu beş randevu, hergün yeniden onardığımız beş direk. Bu beş randevuya icabet ettiğimiz zaman, evinizin önünde akan bir ırmakta günde beş kez yıkanmış gibi pırıl pırıl, tertemiz olursunuz. Günde beş kez, tüm kirinizden, pasınızdan, kederinizden arınma fırsatı… Pozitif enerji yüklenme fırsatı bu. Gelin bu fırsatımızı heba etmeyelim. “Benim üstüm is pas içinde” demeyelim. Seni çağırıyor zaten. Randevu veren O… “Kendimi hazır hissetmiyorum” demeyelim. O seni her halûkarda seviyor. O sana uzak değil… Sen seni bıraksan da O seni hiç bırakmıyor.. Kim ondan yakın olabilir ki sana?
Elimiz boş gidecek değiliz elbet, sevgilimizin randevusuna. Belki “suç” götüreceğiz. Belki “iki büklüm sırtımızda yük” götüreceğiz. O sırtımızdan yükümüzü alacak. O’nun kapısına varınca gönlümüz ferahlayacak. Bu çağrıyı duyacağız, o kapıya gideceğiz, derdimizi kirimizi o ırmağın suyuyla yıkayacağız…
Unutmayalım,gecikmeyelim; Randevumuz var!! Tüm engelleri aşarak, Sevgilinizin randevusuna gittiniz. Hemen bu “işi” aradan çıkarıp günlük rutin işlere dönmeye mi çalışırsınız; yoksa bu buluşmayı mümkün olduğunca uzatmaya mı? Sevgilinizle birlikteyken, aklınız ondan başka herkeste, fikriniz ondan başka heryerde mi olur; yoksa o anları, o dakikaları O'nun dışındaki her şeyi unutur musunuz?
“O” randevu verdi… Sizi huzuruna çağırıyor..
Tadını çıkarın..!!
(alıntı)