Kapanan kapı burnunu ve kalbini acıttığı zaman...
Sakla gözyaşını seher vakti için...
Bir açık kapı herkes için her zaman var...
’ın kulu olduğunu hatırla yeter...
Murat BAŞARAN
Kapanan kapı burnunu ve kalbini acıttığı zaman...
Sakla gözyaşını seher vakti için...
Bir açık kapı herkes için her zaman var...
’ın kulu olduğunu hatırla yeter...
Murat BAŞARAN
Güneş huzmelerini dünya üzerine yayma, telaşıyla kapısını açıp yeni güne merhaba! derken, yeni günün sancısıyla uyanıyor dünya.
Ve ardı ardına kapılar açılıp, kapılar kapanacak.
Kapı ardından dualar yollanacak gidene.
Kapılarını açacak toprak; bir çiftçi sinesine atınca tohumu.
Kapılarını açacak sema ve rahmet yağacak sağanak sağanak.
Kapılarını uzun bir dinlenceden sonra açılacaktır tabiat.
Ağaç filizlenecek, çiçeklenip, meyveye duracak. Dallarında kuşlar zikredecek. Toprak yeni ürünler verecek. Nan olacak aş sunacak.
Kapılar; kapanır, kapılar açılır,
Kapılar; ardı sıra; sırlar.
Kapılar; doğuşlar ve batışlar.
Kapılar; Hakk’a açılan batıla kapanan kapılar.
Kapı; önünde eller duada bekler, ah ile gözyaşıyla ve mağfiret duasıyla.
Kapılar; Hakk’a açılan, rahmet saçan kapılar.
Kapılar; dua olur, aşık olur, Maşuka aracı olur Mevlana olur, Eyüp Sultan olur,
Kapılar; “eğri odun yakışmaz” der Yunus olur Taptuk’un kapısında.
Kapanırsa kapılar, bir biri ardına adı; ölüm olur! Kalana zulüm olsa da…
Kapılar; sınırdaki kapılar fani alemden baki’ye açılan kapılar. Başlarında taşları üstlerinde adları. Toprak olmuş canları.
Kapılar; sınırdır nöbet tutar bir asker, efkar tüter sigarası sıla sıla,
Kapılar; bir hastaya açılacak acısı paylaşılacaktır. Dindirme telaşıyla sancısını.
Kapılar; ardında idamlara, soygunlara, talanlara gebe kapılar,
Kapılar; yağmura berekete açılan kapılar,
Kapılar; küslere barışa açılan kapılar,
Kapılar; yarına umuda açılan kapılar. Okul olup, iş olup, aş olan kapılar.
Kapılar; şefkate, merhamete,
Kapılar; güzele, güzelliğe,
Kapılar; çirkine, çirkinliğe.
Kapılar; mahpus olup pişmanlığın ardına kapanan!
Kapılar; Selimiye olur, Sultanahmet olur, Hakk’a götürür!
Kapılar; nur’a açılır, kapı var nar’a götürür.
Kapılar; sevgiliye açılır,
Kapılar; İsra olur bineği Burak olur,
Kapılar; sağ veya sola açılır, nar ya da gülizar olur.
Kapılar; arkadaşa dostluğa.
Kapılar; hırsa, tamahsızlığa, kıskançlığa.
Kapılar; insanı Hakk’a götüren,
Kapılar; Hak’tan sonsuz rahmet getiren
Kapılar; açılacak bir baba elinde ekmeği, katığıyla girecek; buram buram sevgi kokan aşk ve saygı kokan yuvasına!
Kapılar; hayırla açılsın ve hepimizi Hak çizgisinde buluştursun. Dualar bir olsun dilde ve Hakk’a götürsün.
Kapılar; siz nereye açarsınız o kapıyı?
Kapılar; anahtarı sizde kapılar…
Kapılar; siz nereye açarsınız o kapıyı?
Durduğunuz kapı önü; hiç şüphesiz nereyi diliyorsanız oraya açılacaktır!
Kapılar; bizim kapımız çok sağlam ve tek yere açılıyor.
Ya sizin kapınız nereye açılıyor?
Alıntı
![]()
Rabbin rahmet kapısını usulunce çalmanın bir yolu da,
Sürekli aramak ve istemektir..
Hz.Mevlana, öğrencilerine,
" Güvercin gibi olun daima, kuu kuu (nerede nerede) diye ötün" der.
Aşk Çağlayanı Mevlana / Vehbi Vakkasoğlu
“Gözlerin hep kör kalmayacak; sen yeter ki kapıyı ara!”
Şeyh Attar
Mantıku’t Tayr / Feridüddin-i Attar
"eğer yüreğiniz iyiyse;
eliniz iyilik kapılarının anahtarlarına gider,
eğer yüreğiniz bozuksa;
eliniz kötülük kapılarının anahtarlarına gider."
alıntı
..Anahtarı bizde..
..Açıp açmamak elimizde..
..Herkese açılmaz bu işte..
.."İtikat" şart, bu anahtar elinde ise..
..Bir açılsa o kapı..
..Güllerden gül beğen kendine..
..Ve o gülleri kokla..
..Salavat getir o Resûl-i Ekrem'e..
..Sen bu isen..
..Ne mutlu o güzel beşere..
..Kenetlenmeli artık eller birbiriyle..
..Ve yürümeli mutlu geleceğe el ele;
.."bir, Peygamber bir, din bir.."
..Deyip gürlemeli herkes gönülden bi sesle..
Kalpler,Allah’ın yarattığı en mukaddes mekanlar.
Nasıl ki kabeye gitmeye yollar var ve bir kapısı var kabenin,
İnsanın kalbine giden yollar ve kapılar da var…
Biz basitleştirdik bu yolu ve insanın kalbine giden yol mideden geçer dedik.
Ya kapılar!..
Bu kapıları açacak anahtarlarımız da var mıydı çantamızda sakladığımız?
Yoksa unuttuk mu anahtarları ve kapıları?
Maharetli çilingirleri de işsizliğe mi terk ettik?
Her insanın kalbine giden bir yol vardı aslında.
Doksan dokuz kapı kapalıysa da bir kapı açıktı,ama biz hiç zorlamadık!
Kainatın efendisi(sav)Ebu Cehil in kapısını defalarca zorlamadı mı?
Ve bir gün Ebu Cehil Efendimize(sav):
“Ya Muhammed(sav)eğer Sen vazifeni yapmaya çalışıyorsan ,ben şahidim söyle Rabbine
Sen görevini yaptın ve biliyorum ki Sen peygambersin, ama neden SEN?”
Diye kalbindeki mührü söylüyordu.
“NEDEN SEN” di çıkmazı,paslı kilidi..
Kalplerın elindeydi ve O isterse ancak insanlar hidayete ererdi.
İnsan kapattı kalp kapılarını ve artık açılmamacasına mühürlendi kalpler.
Nemrut ilahlık iddiasıyla kapattı kapattı kalbini.
İbrahim(as)açmayı denese de hiçbir anahtar kar etmedi.
Kalbini kilitlemişti ama burnundan giren topal sineğe beynini kilitleyememişti.
Tarih tekerrürden ibaretti ve Ebu Cehiller,Nemrutlar,Firavunlarl a doldu dünya.
Nefs_i emaremiz kapattı kapılarını,ve kilitledi bin bir hileyle ardından.
Sonsuz acizliği ve fakirliğiyle bizler;dualarımızı,samimiyetim izi ve niyetlerimizi
Altın anahtar yapmaktan başka çaremiz yok.
Evet kapılar çok, yollar zorlu.
Ama birisinin anahtarı olmadı diye doksan dokuzundan vazgeçmek olur mu?
Mühürlü kalpler çoktu ama bizler neden maharetli çilingir olmaya heveslenmeyelim?
Kalpler,Allah ın yarattığı en mukaddes mekanlar..
Ve kalpler yalnız O nu anarak tatmin olur..
Dua ve selam ile…
Alıntı