***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Risale-i Nur Mesleğinin Değişmezliği Esası
Risale-i Nur’daki hakaik, nasılki doğrudan doğruya feyz-i Kur’andan mülhem hakaik-ı imaniyedir, zaman ve zemine göre değişmez ebedî hakikatlardır. O kudsî hakaikın ders ve taliminde, neşir ve ilânatında hizmete taalluk eden irşad, ikaz, teşvik ve tergibi tazammun eden şu gelecek mes’eleler de herhalde değişmez dersler ve esasattır ki, Nur Talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkilatlarını giderirler. Daha geniş istifade için bu Hizmet Rehberi’nin menbaı olan Külliyat-ı Nuriye ve Mektubatı mütalaa etmelidirler.» (Hizmet Rehberi Mukaddemesinden)
Bir gün Galatasaray Lisesi’nde okuyan ve sonradan eczacı olan bir zât ziyarete gelmişti. Ben son ânında geldim. Tatsız bir vaziyet vardı, O anda anlayamadım. Onun ayrılmasından sonra Hazret-i Üstad, o anda hizmetinde bulunan kardeşlere çok hiddet etti. “Çocuk bunlar, çocuk olmasa tardedeceğim, bilmiyorlar. Çocuk bunlar!” dedi. Ben de mes’eleden çok endişeli bir halet-i ruhiyeye girmiştim. Bu sırada Üstad Hazretleri karyolada oturuyorlardı. Ben ise yerde ve halının üzerindeydim. Birden bana hitaben şöyle dedi:
“Muhammed, kardeşim, sen hakem ol, ben diyorum ki Risale-i Nur’un neşir ve medrese tarzı hizmetlerinin devam ve inkişafı lâzım, bunlar ise başka şeyler, başka hizmetler düşüncesinde.” Ben mes’eleyi “başka hizmetler” tabirinden anlamakla beraber, “Üstadım bizim vazifemiz, Risale-i Nur’un neşri ve ve medreselerin devamıdır.” deyince Üstad yüksek sesle “Tamam” diye ifadede bulundu. Ve o hiddet hali akşama doğru hayli hafifledi. Sonra Muhsin Ağabeye sordum. Gelen kardeşin bizim tarz-ı hizmetimizi pasif telakki etmesi ve orada bazı konuşmaların cereyan etmesi, Üstad’ın hiddetlenmesine sebeb olmuş.» (Son Şahitler-3 sh: 235)
Neşriyat esnasında Isparta’ya forma götürdüğüm bir defasında, dersten ağabeyler yeni çıkmışlardı. Üstad Hazretleri dersin sonunda şöyle bir sohbette bulunmuş. Zübeyir Ağabey taze taze nakletmişti:
“Kardaşlarım! Abdülkadir-i Geylanî şimdi gelse; “Said sen bu mesleğinden bir parça taviz versen, milyonlar insanlar senin kitaplarını okuyacak, fakat öyle yapmasan hem bunlardan mahrum kaldığın gibi, hapislerde zulümlerle, eziyetlerle cefa çekeceksin.” dese, “Hayır Üstadım ben bu zulümlere işkencelere razıyım, fakat mesleğimden en küçük bir taviz vermem.” diye ona söyleyeceğim.» (Son Şahitler-3 sh: 246
alıntı