Peygamerimiz(s.a.v.)bir hadislerinde söyle buyurmuslardir:
"Dünya ahiretin ekin tarlasidir."
Ashaptan Muaz İbni Cebel,bu hadisin serhi sadedinde söyle der:
Bu dünya,insanogullarinin ekinligidir.Azrail Aleyhisselam bicicisidir.Mezarlar ekindestekeridir.Kiyamet harman yeridir.Cennet ile cehennem ambarlaridir.Cennet ehlini cennet'e,cehennem ehlinide cehennem'e birakirlar.
Nitekim sani mübarek ve yüce olan Allah(cc) buyurur:
"...Onlarin bir kismi Cennet'te,bir kismida Cehennem'de dir.(Sura Suresi;7. Ayet)"
Gercekten bu dünya bir ekin tarlasidir.Azrail (a.s) de bu ekinlerin bicicisidir.Ekin ise insanoglunun vücududur.
O halde ey insanoglu,Sen neye magrur olur,neden gafil olursun?
Kendini bu aldanisa ne icin kaptirirsin?
Zira bir gün olacak ve gelip senide mutlak bicecek.Sonrada birakip gidecek.Seni oradan alacaklar.O deste dögülen yerde,yani kabristanda birakip gidecekler.Sende amellerinle bas basa kalacaksin...
Imdi ey aziz kardeşim,madem bu haller seninde mutlak basina gelecek,o halde simdiden bunun hazirligini görüp o günler icin tedbirli ve tedarikli olmalisin.
Allah(cc)kendisinden razi olsun,Sahabeden Ibni Abbas söyle der:
"Kiyamet günü olunca,sani mübarek ve yüce olan Allah(cc),dünyayi bir kadin seklinde getirmelerini emreder.Getirilir.Kadin suretinde gelen bu dünya,gayet cirkin suratli,saslari darmadaginik ve apak, gök gözlüdür,diseleri sararmistir,bogazi hirlar,agzindan irinler akar ve gayet pis kokar.Öyle ki ,yüzüne bakanlar korkarlar,igrenirler.Hasili pek acayiptir.Iste dünyada ona gönül verenler hakikatini ancak o anda anlayabilirler.Fakat bunu dünyada iken göremediklerinden bir ömür boyu onun pesinden giderler ve bu yolda can verdiler.Gercek Allah dostlari ise onun bu hakikatini yakinen bildiklerinden kendisine asla meyletmezler,gönül vermezler.Hatta ondan kacinirlar.Dünya hayatina gönül vermemek,insan icin her seyin bu dünya hayatindadan ibaret olmadigini idrak ederek,Allah(cc) in huzuruna layik bir kul omayi ihmal etmemek demektir.Bu idrak icinde bulunanlar, dünyaya gönül baglamis olurlar...."
Allah dostlari ,dünya hayatinin pis ve cirkin kokularini duyarlar.Onun icin ona meyletmezler,gönül baglamazlar.Halbuki nefs-i Emmare ehli,onun bu pis ve cirkin kokularini duymazlar.
Onun icin habire onunla senli benli olurlar,bir ömür boyu onunla arkadas olmaktan geri durmazlar.
Allah dostları ile Nefs-i Emmâre ehlinin dünya karşısındaki durumlarını;bir dabağhane (tabakhane) karşısında debbağlarla(sepicilerle),debba ğ olmayanlar arasındaki duruma benzetebiliriz.Debbağlar gece gündüzdebbağhanede bulundukları halde o pis kokulardan hiç rahatsızlık duymazlar.
Halbuki dışarıdan gelenler için bu pis kokular pek rahatsız ediicidir.
Onlar,kısa bir an için dahide olsa, orada duramazlar.Buna karşılık, debbağlar, orada hiç de pis koku duymadıklarını iddia ederler.Çünkü,bir kere onlar o pis kokulara alışmışlardır.Artık farkında olamazlar.
Aziz kardeşim,İlk atamız Adem (a.s.) ile ilk anamız Havva Cennet'ten yeryüzüne atıldıkları zaman bu dünyanın pis ve çirkin kokularını duydular.
Bu yüzden ,adeta akılları başlarından gitti ve kırk gün müddetle baygın kaldılar.Mideleri bulandı.Kustular.
Her ne hal ise şimdi biz,İbni Abbâs 'ın anlattıklarının devamına kulak verelim:
"-Mahşer halkı, dünyayı yukarıda tarif edildiği gibi çirkin bir acûze suretinde görünce feryada başlar:
"Vah bizlere!Şu yalancı murdar kadını damı görecektik?Vah bizlere ki ,bizim sıkıntımız bizlere yetmektedir."
-Ehli dünya'nın bu sözleri üzerine,melekler derlerki:
"Kendisinden imrendiğiniz bu çirkin kadın kimdir bilirmisiniz?"
-Mahşer halkı der:
"Hayır bilmeyiz.Onu bilmiş olmaktan Allah'a sığınırız."
-Melekler derler:
"Bu acûze ,sizin pek sevdiğiniz ve uğruna o güzelim ömrünüzü harcadığınız dünyadır.Sizler bu koca karının hatırı için hatırlar yıktınız,gönüller incilttiniz.Bununla övünür ve sefalar sürerdiniz.Bunun uğruna gece demez, gündüz demez koşturur, seğirtir,dağlar taşlar aşardınız.
Şimdi ondan niçin tiksiniyor,niçin kaçıyorsunuz?"
...