SUFİYYUN YOLUNUN ZAMANIMIZDAKİ GAYESİ
Sufiyyun yolu, Mürşit mektebidir.
Sufiyyum yolu Hak Aşıklarının mektebidir.
Sufiyyum yolu salihler mektebidir.
Bu yol, şimdiye kadar bu gayeyi takip etti.
Zamanımızda,, bu yolun gayesi ÎMAN KURTARMAK mektebi, yuvası oldu. Çünkü bu zamanda çok ihtiyaç, imanı kurtarma hususundadır. insanlar, iman bunalımına düşmüşlerdir. Artık Sufiyyun yolunun eski gayeleri zamanımızın durumuna göre lüks oldu. Boğulmakta olan bir kimse evvela canını kurtarmak ister. Canını kurtardıktan sonra elbisesinin yaşlığını, açlık ve susuzluğunu gidermeyi düşünür. Boğulmakta olan bir kimseyi kurtarmadan önce açlık ve susuzluğunu sorsak, o bize evvela sen beni burdan kurtar, sonra onu sana söylerim der. işte zamanımızda da insanlar manevi bir boğulma (imansızlık) tehlikesi içindedirler. Allah'u Teala bizim halimizi bizden daha iyi bildiği Memurlarını (Mürşitlerini bu zamanın ihtiyacına göre vazifelendirmiştir.
30-40 sene evvel bu yola her isteyen kabul edilmez, istihare namazı kılarlar. Müsbet bir işaret görürse kabul edilirdi.
Bu zamanda, böyle müşteri kalmadığı için, imansızlık tehlikesi de çoğaldığı için Allah'u Teala kullarına olan rahmetinden dolayı bu yolun istifadesini herkese açtı. Allah'u Teala kullarına olan rahmetinden dolayı bu yolun istifadesini herkese açtı. Allah'u Tealanın bu zamanın insanına olan rahmetinin genişliğini görmemiş olanlar itiraz ediyorlar. Diyorlar ki:
Bu zaman, iman kurtarma zamanıdır. Onun için artık bu yollar lüzumsuzdur. Bu zamanda imanı tanıtan kitaplar daha faydalıdır.
Biraz hakları vardır, bilmedikleri ve yanıldıkları noktalar da vardır.
Mürşitlerin yetiştiği bu yoldan günümüzde imanı kurtarmak için faydalanılıyor. Bugün dininin emirlerini tutmayanların hepsi cahil kimseler değildir, içlerinde dini okullarda tahsil yapmış olanlar da vardır. Bir büyük Mürşidin ziyaretine gelmiş bir Anadolulu Müslüman kardeşimiz anlattı: "Oğlum, imam Hatip Lisesini bitirdi. Namazını kılmıyordu. Çok uğraştım, fayda vermedi. Bu mübarek zatın ziyaretine geldi, o günden beri muntazam namazını kılıyor. Ben de, evelce ahdetmiştim. Eğer bu oğlan bu ziyarete gidip geldikten sonra namazını kılarsa ben de muhakkak oraya gideceğim diye. işte bunun için karımı ve diğer çocuklarımı da aldım, hep beraber ziyarete geldik tövbe ettik, inşallah kabul olur" dedi. Günümüzün derdi, dinin emirlerini yapmamaktır. Kitap ve risaleler, bu yapmamak hastalığını tam tedavi edemiyor. Ayrıca bu kitap ve risaleleri anlamak içinde zamanımızın insanına göre çok uzun sayılacak bir talebelik devresi lazımdır. Halbuki, Mürşitler vasıtası ile bu zaman çok kısaltılmıştır. Ziyarete gelip gideceği yolun dışında bu zaman, en fazla bir gündür. Mürşidin yanında geçireceği bir gün bu derdinin iyileşmesine yetmektedir.
MÜRŞİTLER ve HOCA dediğimiz zahir ALİMLER
Mürşitler:
- Başka bir mürşit yanında manevi terbiyeden geçerek yetişmiş alimlerdir.
- Ledün İlmi ile ilimlerin batın (iç alem) ilminide ilave etmişlerdir.
- Manevi Tasarruf (Manevi sevk ve idare) sahibidirler. Tövbe eden kimseye yaptırmak istediği veya yapmasını istemedikleri şeyi açıktan, ağız yolu ile söylemeden bu tasarrufla yaptırabilirler.
Manevi tasarruflarına misal: içki, kumar, zina,namazını kılmamak gibi hallerin, mürşit tarafından hiç bir nasihat veya sohbet yapılmadan aniden düzelmesi. Bu hususlarda, onbinlerce kişi misal gösterebiliriz. Her hafta binden fazla bu vasıfta insan gelmekte ve tamamen değişerek evlerine gitmektedirler.
Hoca dediğimiz Alimler:
- Zahir ilim dediğimiz, kitaplardan öğrenebilen ilmi tahsis etmişlerdir.
- Manevi terbiye ve yetişmeden geçmemişlerdir
- Ledün ilmi tahsilini yapmamışlardır.
Manevi tasarrufları yoktur. Bir kimseye birşey yaptırabilmeleri, ağız ile söyleyip nasihat ederek mümkün olabilir.
Hocalarımızın bazılarından bazan işitiriz. Biz cemaate elimizden geldiği kadar vaaz ve nasihat ediyoruz, amma cemaat sözümüzü tutmuyor. Biz ne yapacağız diye dert yanmaktadırlar.
Mürşitler yolu (Altın zincir, Altın Halka da denir) nün Gizli Zikir ve Açık Zikir diye iki büyük dalı vardır. Her iki yolda da doğrudur. Gizli Zikirle çalışan ve herkesin meşrebine ve zamanımıza uygun olan dalında, Mürşit olacak kimselerin Din ilimleri hususunda tam Alim olması şart konulmuştur Cahil kimseler manevi yönden ne kadar yetişmiş olurlarsa olsunlar onlara Mürşitlik izini verilmez,