Ben senden razıyım sen de benden razı ol
Ben senden razıyım sen de benden razı ol
Bediüzzaman Hazretleri’nin İhlâs ve Uhuvvet risalelerinde ele aldığı meseleler, iman ve Kur’an’a hizmet eden insanlar için su, ekmek ve hava kadar önemlidir.
Şayet insan kendisini koşturanın Allah olduğuna, aksine ihtimal vermeyecek bir kesinlikte inanmasına vesile olacak ihlasa sahip değilse, Allah yolunda koşar durur da yine şirkten kurtulamaz. Bu bakımdan ihlâs çok önemlidir. İhlâsı dile getirip, ihlâs melodisini söyleyecek insanda bir latife vardır ki, o latife diliyle insan Cenab-ı Hak’tan ne isterse, Allah onu lütfedip verir.
Mesela, bir uçak kazası oluyor, uçak buzların içine düşüyor. On-oniki saat sonra buzların içinden insanlar diri olarak çıkarılıyor. Bir zelzele oluyor, on gün sonra bir adamı taşların altından diri olarak çıkarıyorlar. Çok defa bu insanların, “Orada sebepler tamamen tükenmişti, beni kurtarması için Rabbime teveccüh ettim” dediklerini duyuyoruz. Çok vak’alar vardır ki, insan kırık kalbiyle Allah’a teveccüh etmiş, “Ya Rabbi, ya Rabbi” demiş ve Kudreti Sonsuz’un “Lebbeyk” sesiyle sahil-i selamete çıkmıştır. İhlâsta işte böyle bir kuvvet vardır.
Günümüzde insanlığın yararına iş yapan, dünyanın her tarafındaki muhtaç insanlara koşan, açlıkla kıvranan coğrafyalara bir Hızır gibi yetişen insanların en birinci hareket noktası bu ihlâs düşüncesi olmalıdır. Onlar her yaptıkları hayrın ardından, “Biz, Allah rızası için insanlığa hizmet ediyoruz; Rabbimizin hoşnutluğunu kazanamayacaksak, kendilerine hizmet götürdüğümüz insanların dualarını alıp, rıza dairesini genişletemeyeceksek, Rabbimiz bizim hakkımızda; “Ben senden razıyım, sen de Benden razı ol” demeyecekse, bütün bu yapılanların hiç bir manası yoktur.” diye düşünmelidirler. Yaptıkları her işte ihlâsı kazanmak ve sadece Rabb’in rızasını gözetmek, semere ve meyveyi de ahirete bırakmak durumundadırlar. Bu, inanan insanların düşünce sistemlerinin ruhu ve esasıdır.
Fethullah GÜLEN
Alıntı