Şeyh Ahmed-i Haznevî hazretleri bir mektuplarında şöyle buyurmuştur:”Bu parlak şerîata (İslâmiyet’e) ve mübârek sünnete tâbi olmanız lâzımdır. Zîrâ tarîkat şerîatın çekirdeğidir.

Hattâ bu tarîkatın imâmı yâni Şâh-ı Nakşibend Buhari hazretleri buyurdular ki:
"Şerîata aykırı olan herhangi bir tarîkat zındıklıktır."

Bu yolun büyükleri buyurdular ki: "Bu tarîkat üç esas üzeredir: Muhabbet, ihlâs ve kendine dînini öğreten mânevî hocasına, mürşidine tâbi olmaktır."

Bu yolun büyükleri bunları şöyle açıklamışlardır: "Muhabbetin en aşağı derecesi, Allah’u Teala’yı seven kişinin,kendini nefsânî arzu ve dileklerinden tamimiyle sıyırıp, sevgilisi olan Allah’u Teala’nın irâde buyurduğu şeylere teslim olmasıdır.

İhlâsın en aşağı derecesi de; mürit , dünyâ yüksek evliyâlarla dolu olsa bile, yine hidâyetin ancak mürşidinin kapısının eşiğinde olduğunu kesinlikle bilmesi ve buna kalben karar vermesidir.

Teslimiyetin en aşağı derecesi de; müridin kendini mürşidinin huzûrunda, ölünün yıkayıcının elinde istediği gibi çevrildiği şekilde olduğunu bilmesidir."

Kısaca; talebe kendi nefsinin irâde ve arzusundan sıyrılıp, hocasının irâdesine bağlanmalıdır. Öyle ise şerîat ve tarîkattaki bid'atlardan sakın. Sakın. Sakın. Çünkü sermâyemiz bu yolun büyüklerine uymaktan başka bir şey değildir...”