Sayfa 25/60 İlkİlk ... 232425262755 ... SonSon
593 sonuçtan 241 ile 250 arası

Konu: Günün Hadisi

  1. #241
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
    Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (SallAllahu Aleyhi ve Sellem)

    Rasulullah(s.a.v)ölmek üzere olan bir gencin yanına gelmişti,hemen sordu:
    kendini nasıl buluyorsun?
    Ey Allah'ın Rasulü,Allah'tan ümüdim var,ancak günahlarımdan korkuyorum;diye cevap verdi.
    Rasulullah(s.a.v)şu açıklamayı yaptı;
    Bu durumda olan bir kulun kalbinde(ümit ve korku)birleştimi Allah o kulun ümit ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeydende onu emin kılar.

    ( Tirmizi - ibnu Mace)


    Seni çok Özledim Annem

  2. #242
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Abdullah b. Amr (r.a)'den; Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurdu*ğu rivayet edilmiştir:

    "Bir imama biat edip de ona elinin safkasım ve kalbinin seme*resini veren (samimi olarak biat eden) kişi, gücü yettiğince ona itaat etsin. Eğer bir başkası çıkıp o imamla nizalaşırsa boynunu vurunuz"

    (Abdurrahman b. Abdi Rabbi'l Kabe der ki: (İbn Amr'e) "Bunu, sen, bizzat Rasûlullah'tan mı işittin?" dedim. "Onu kulaklarım duydu ve kalbim hıfzetti" dedi. "Senin şu amcan oğlu Muâviye bize (birşeyler) yapmamızı emrediyor,biz de yapıyoruz" dedim.

    "Allah'a itaat konusunda ona itaat et, ama Alla'a isyanda karşı açık" dedi.

    Açıklama


    Hâdis-i şerifin, Müslim ve İbn Mâce'deki Rivâyetleri buradakinden hayli uzundur. Meseleyi daha iyi tasavvur edebilmek bakımından Müslim'in rivayetini aynen buraya Abdurrahman b. Abdî Rabbî'l Ka'be şöyle dedi:

    Mescid-i Haram'a girdim, baktım ki Abdullah b. Amr b. As Kabe'nin gölgesinde oturuyor. İnsanlar başına toplanmışlar. Ben de vardım ve ya*nına oturdum Abdullah şunları söyledi:

    Bir seferde Rasûlullah (s.a)'le birlikte idik. Bir yerde konakladık. Ki*mimiz çadırını düzenliyor, kimimiz ok atıyor, kimimiz de mer'adaki hay*vanların başında duruyorduk Derken Hz. Peygamber'in müezzini, nama*za toplanın, diye seslendi. Biz de Rasûlullah'ın yanında toplandık. Efen*dimiz şöyle dedi:

    Benden önceki her peygambere, ümmeti için hayır bildiği şeyleri onlara öğretmesi, şer bildiği şeylerden de sakmırması bir hak ve gö*rev oldu. Şüphesiz, sizin şu ümmetinizin afiyeti öncekilerine verilmiş*tir. Sonrakilerine ise belâ ve hoşlanmıyacakları bir takım şeyler gele*cektir. Bir fitne gelecek, birbirini aratacak. Öyle bir fitne gelecek ki mü'min, işte bu benim helâkımdır, diyecek. Sonra o açılacak yine bir fitne gelecek, Mümin, işte bu (benim helakim) diyecek. Artık kim ce*hennemden uzaklaştırılıp, cennete sokulmak isterse, oun ölümü Al*lah'a ve ahiret gününe inanır olduğu halde gelsin. O, insanlara ken*disine yapılmasını istediği şekilde muamele etsin. Bir kimse bir ima*ma bîat etmiş, ona elini vermiş ve samimiyetle bağlanmış ise, eğer gü*cü yeterse, itaat etsin. Başka biri gelir de o imamla nizaa tutuşursa, sonrakinin boynunun vurunuz.

    Abdurrahman der ki: Ben Abdullah'a yaklaşarak "Allah aşkına söyle, bunu Rasûlullah'tan bizzat mı işittin?" dedim. Elleri ile kulakları ve kal*bini işaret ederek, onu iki kulağım işitti, kalbim de öğrendi, dedi.

    Ben kendisine:

    Şu amcan oğlu Muâviye var ya, bize aramızda mallarımızı, haksız ye*re yememizi ve kendi kendimizi öldürmemizi emrediyor. Halbuki Allah (cc)

    "Ey İnananlar, kendi kendi aranızda mallarını haksızlıkla yeme*yin, ama sizin karşılıklı rızanızla bir ticaret olursa müstesna, kendi kendinizi de öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah size merhametlidir." buyuruyor, dedim.

    Sen ona Allah'a itaat hususunda itaat et, Allah'a isyan konusunda da karşı çık, dedi."'

    Görüldüğü gibi Müslim'in rivayeti Ebû Davud'un kinden oldukça uzun.

    Hadisin Sahîhî Müslim ve Sünen-i İbn Mâce'dcki rivayetleri de göz önüne alındığında şunu anlıyoruz:

    Hz. Peygambcr'in vefatından sonra müslümanların başına bir takım belâ ve musibetler gelecektir. Bunlar öyle olacak ki nerede ise gelen gi*deni aratacak ve mümin her bir fitne gelişinde "bu beni mahvedecek" di*yecektir. İşte bu ortam içerisinde, Allah'a ve ahirete inanmış bir vaziyet*te ölenler cennete gireceklerdir. Mümin o şekilde ölebilmeye çalışmalıdır. Ayrıca mü'min kendisine yapılmasını istemediği bir muameleyi başkala*rına yapmamalı, kendisine nasıl davramlmasını istiyorsa başkasına da öy*le davranmalıdır.

    Hadisin Sünen-i Ebû Davûd'daki kısmı ise İmamlık, yani devlet baş*kanlığı ile ilgilidir. Hz. Peygamber bu konuda bir devlet başkanına biat eden kişinin, artık ona itaat etmesi, kendisine isyan edenlere karşı onu ko*ruması gerektiğini ifâde buyurmuştur.

    Hadisin sonunda belirtildiği üzere râvî Abdurrahman; Abdullah b. Amr'a, Muaviye'nin kendilerine bir şeyler yapmalarını emrettiğini; onla*rın da yaptıklarını söylüyor. Bundan maksat, Hz. Muaviye'nin, esas hali*fe Hz. Ali olduğu halde, kendilerine Ali (r.a) ile mücadele etmelerini cm-retmesidir. Çünkü, bu soru, Abdullah'ın Hz. Peygamber (s.a)'in bir hali*feye biat edildikten sonra artık ona itaatin gerekli olduğunu söylediğini haber vermesi üzerine gelmiştir. Abdurrahman ona, sen böyle diyorsun, ama amcanın oğlu Muaviye bize hâlife olan Ali'ye karşı çıkmamızı isti*yor, biz de denileni yapmak zorunda kalıyoruz, diyor. Abdullah'da "Al*lah'a isyan konusunda" onun emrine itaat etmemesini, Allah'a taâtte ise itaatin gerekliliğini söylüyor. Abdullah'ın bu sözünü hem, Muaviye'nin Allah'a isyanı emrettiğini ihsasa hem de aksine ihtimali vardır.

    Bilindiği gibi Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki hilafet kavgası, müslümanlar arasında büyük ayrılıkların çıkmasına, bir çok müslüman kanının dö*külmesine ve tesiri zamanımıza kadar uzanan büyük fitnelerin çıkmasına sebep olmuştur. Müslümanlar, bu kavgada genelde, Hz. Ali'nin haklı ol*duğunu; esas hilâfetin onda olduğunu, Hz. Muaviye'nin ise bir ietihad ha*tası işleyerek Hz. Ali'ye karşı çıktığını söylerler. Hz. Muaviye, sahâbî'den birisi olduğu ve Rasûlullah (s.a) ashabını övdüğü için, onu günah*karlığa iiisbet etmezler ve halifeye isyan eden bir âsi olarak değerlendir*mezler. Tabiki, bu konuda hassasiyet gösterenler ehl-i sünnet alimleridir. Müslümanların başına büyük gaileler açan bu kavgaların unutulmayıp, canlı tutulması ve bu sebeple müslümanlar arasına tefrikalar sokup birbirlerine düşürülmesi, şüphesiz, ya gayri müslimlerin ya da gafil müslü*manların işidir. Biz bu konuyu kendi kaynaklarına terk ederek hadisteki "Allah'a taat konusunda ona itaat et" sözü ile ilgili olarak Bezltri-Mechûd'daki bir değerlendirmeyi özetlemek istiyoruz.

    Râvi'riin sorusuna karşılık, Abdullah b. Amr'm verdiği cevap pek uy*gun düşmemektedir. Çünkü, hz. Ali'ye daha önce biat etmişlerdir ve o, hi*lâfete daha müstehaktır. Hz. Muaviye'nin Hz. Ali'ye karşı ilk savaşı hak*sızdır. İçtihadında hatâ etmiştir. Buna sebep kendisine gelen, tevatür de*recesindeki haberlerin ona Osman'ın katlinin Hz. Ali'nin işareti ile inti*baı vermesidir. Hz. Hasan'la Hz. Hüseyin'in kapıda bulunuşları da buna bir delil ve fesatçı muannitlere bir hüccet olmuştur. Sâhâbrlerden Yezîd'e biat edenler ve biat etmiyenler için de aynısını söyleriz. Şüphesiz Hz. Peygamber'in "Ötekinin boynunu vurunuz" emri mutlak değildir. Nasıl böyle olsun ki? Çünkü eğer bu emir, hiç bir kayda bağlı kalmadan mut*lak olsaydı teklifi mâlâyütak olurdu. Nasıl böyle olsun ki? Bu emir ancak, asiyi öldürme imkânına sahip olana yöneliktir; gücü yetmeyene değil! Böy*le olunca; çaresiz kalınca, isyankar lidere boyun eğmenin caiz olduğu anla*şılır. Aksi halde boşu boşuna nefsi tehlikeye atmak söz konusudur.

    Hz. Ali'nin vefatından sonra tüm sahâbîler, Hz. Muaviye'nin hilâfe*tinde ittifak etmişlerdir. Yezid'in hilafetî konusunda ise çeşitli guruplara ayrılmışlardır. Kimisi, zalim hükümdarlara da itaatin gerekliliği konusun*daki emirlerin zahirini esas alarak onun halifeliğini caiz görmüşler, kimi*leri de onun halifeliğini kabul etmeyerek başka bir halifenin seçilmesini gerekli görmüşlerdir Abdullah b. Zübeyr (r.a) bu ikinci gruptadır. O ken*disini hilâfete lâyık görmüş ve biat almıştır. Herhalde onun biat alışı, ya Yezid'den önce ya da onunla birlikte olmuştur. Her iki halde de O, Yezid'e isyan etmiş sayılamaz. Çünkü, Yezîd halife olmamıştı ki, kendisine çıkanlar âsi olsun. Abdullah b. Ömer'in ona biat etmesi de onun güç üs*tünlüğünü görmesinden ve fitne çıkacağından korkmasından ötürüdür. İbn Zübeyr ise, Yezîd'e karşı koyma gücünü kendisinde görmüş onun için biat etmemiştir.

    Burada akla bir soru gelebilir: Hz. Hüseyin, her ikisine de biat etmemiştir. O halde, O, en azından birisine karşı âsi sayılmaz mı? Bu soruya şöyle cevap verilebilir. Hz. Hüseyin, Yezîd'e biat etmedi, çünkü onu bu işe layık görmüyordu Üstelik Ehlü'1-hâl ve'l-akd henüz onun hilâfetinde ittifak etmemişlerdi. İbn Zübeyr'e biat etmeyiş sebebi de onun halifeliği haberi kendisine ulaşmamasından olabilir. Yahut ulaşsa bile, Medine'ye varınca ona biat etmek istediği halde meydana gelen olaylar yüzünden bu*na imkan bulamamış olabilir. İkinci bir ihtimal olarak, İbn Zübeyr'de Ye*zîd'e karşı koyacak güç göremediği için özelikle gecikmiş olması müm*kündür.

    Bu zatların hiçbirisini âsi saymak mümkün değildir.



    Bazı Hükümler


    1- Müslümanlar kendilerine lider olarak seçtikleri kişiyi başka liderlik iddiasında bulunanlara karşı korumakla yükümlüdürler.

    2- Liderin Allah'a tâat konusundaki veya Allah'ın emrine muhalif ol*mayan emirlerine uymak lazımdır.

    3- Allah'a isyan konusundaki emri, emri veren devlet başkanı bile ol*sa uymak caiz değildir.

    4- Silâh yoluyla İdareyi ele geçirenin, Allah'a isyan mâhiyetinde olma*yan emirlerine uymak caizdir.

    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4248

  3. #243
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Ebû Hureyre (r.a)'den; Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğu ri*vayet edilmiştir:

    "Yaklaşan serden (dalıy) Vay arapların haline, Elini (savaştan) çe*ken kurtuldu."


    Açıklama


    Hadisin Buhari, Müslim ve İbn Mâce'deki rivayeti Zeynep binti Cahş (r.a)'dandır. Buralardaki riva*yetler arasında, ufak bazı farklar olmakla beraber, birbirlerine olan ben*zerlikleri Ebû Davud'un bu rivayetine olan benzerliklerinden daha yakın*dır. Buharî'nin Kitabü'l Fiten'deki rivayeti şu şekildedir. Zeynep binti Cahş (r.a) şöyle demiştir.

    Rasûlullah (s.a) yüzü kızarmış bir vaziyette uyandı. Şöyle diyordu: "Lâilâhe illallah, yaklaşan serden (dolayı) vây Arapların haline !Bugün Yecüc ve Mecüc Şeddinden şu akar -Süfyan; doksan veya yüzü işaret etti.-

    Rasûlullah (s.a)'e, Aramızda sâlihler varken biz helak olacak mıyız? denildi. "Fısku fücur çoğaldığında evet" buyurdu."

    Hadisten anladığımıza göre, Rasûlullah (s.a) yakında bir fitnenin çıka*cağını ve bu yüzden, müslümanlarm sıkıntıya düşüp rahatsız olacaklarını haber vermiştir. Hadiste Özellikle Araplar anılarak "Vay Arapların hali*ne" denilmesine sebep, o zaman Müslümanların büyük çoğunluğunun Araplardan oluşudur. Yoksa, maksat arap olmayanların gelecek olan bu fitneden rahatsız olmayacaklarını ihsas değildir. Sindî'nin ifâdesine göre ise, bu tahsise sebep Arapların ilk müslüman olanlar olmalarıdır.

    Hadîsi terceme ederken "Vây haline" diye terceme ettiğimiz (veylün) kelimesi bir kaç mânâda kullanılmaktadır. Bunlar: Bir şerrin gel*mesi, azap için kullanılan bir kelime ve cehennemde bir vadinin adıdır.

    Sarihler, Rasûlullah'm yaklaştığım haber verdiği şer, yani fitneden maksadın, müslümanlarm ilk asırda yaşadıkları kargaşalar olduğunu söy*lerler. Bunlar, Hz. Osman (r.a)'m öldürülmesi ve Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasında cereyan eden savaştır. Başka bir görüşe göre de mak'sat, Yezîd ile Hz. Hüseyin Efendimiz arasındaki acı hâdisedir. Avnü'l Ma-'bûd ve Bezlü'l Mechûd müellifleri, sonraki ihtimali daha uygun bulmuşlardır. Bunun Arap olanlar ve olmayanlar arasında açık bir şer olduğunu söyle*mişlerdir.

    Rasûlullah (s.a), o fitnede, savaşa iştirak etmeyip kenarda kalanların kurtulacaklarını ifade buyurmuştur.

    Hadisin diğer kitaplardaki, Zeynep Binti Cahş'tan yapılan rivayetinde, o gün Ye'cüc ve Me'cüc şeddinde bir deliğin açıldığı ifade edilmiştir. Yecüc ve Me'cüc denilen milletler kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkıp fitne çıkartacaklardır. Kur'an-ı Kerim'de (Kehf 83, 96 ve Enbiya 96,97) Yecüc ve Mecüc'den bahsedilmektedir. Bunların hangi milletler olduğu konusun*da çeşitli görüşler vardır. Kimi alimler Moğollar ve Hunlarin olduğunu söy*lerler. Bazıları'da Rusların Ye'cüc, İngilizler'in ve Almanlar'ın da Me'cüc sülâlesinden olduklarını. Hiç birisi kesin bir delile dayanmaz.

    Ye'cüc ve Me'cüc Şeddinin nerede olduğu konusunda da farklı görüşler vardır. Bu görüşler, Ye'cüc ve Me'cüc Şeddinin: "Çin Şeddi, Ye-men'deki Me'rib Şeddi, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki demir ka*pı, Buhara'nm Kokya dağı bitişiğindeki sed şeklindedir. Ye'cüc ve Me'-cüc'un hangi Millet olduğu konusundaki görüşler gibi, şeddin de neresi olduğu konusundaki görüşler de sağlam dayanaktan yoksun birer mütalaadır.

    Yine hadîsin Buharı, Müslim ve İbn Mâce'deki rivayetlerinde toplum içerisinde sâlih kullar olduğu halde gelecek azabın umumi olacağı, fisk-u fücurun, yani fuhşun çoğaldığı dönemde tüm insanların helak olacakları ifâde edilmektedir. Bazı âlimler ise fısk-u fücuru mutlak kabul etmişler ve tüm günahlara şâmil olduğunu söylemişlerdir.

    Enfâl Sûresi'ndeki şu âyet, Rasûlullah'ın; fitnenin umumi olacağı tar*zındaki haberlerini teyid etmektedir:

    Öyle hır fitneden sakınınız ki o, hiç de sizden sadece zulmedenlere dokun*mak fa kalmaz"


    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4249

  4. #244
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Alıntı tahsin33 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    ArzuNur
    Şahsınızda site yönetimine ve emeği geçenlere teşekkür ederim bu fırsatı sağladıkları için
    hepinizden Allah(c.c) razı olsun...
    Amin ecmain inşaallah... Rica ederiz, emek ve katkılarınızdan dolayı

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  5. #245
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Ebû Davûd dedi ki:

    Bana İbn. Vehb'den haber verildi; dedi ki: Bize Çerir b. Hâzim, Ubeydullah b. Ömer'den haber verdi. O NâfTden, Nâfî'de îbn Ömer'den, Ra-sûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti.

    "Yakın bir zamanda Müslümanlar Medine'de muhasara edilecek*ler, öyle ki en uzak sınır karakolları, selâh olacak"

    Açıklama


    Avnü'l Ma'bud'da, hadiste mechûl bir şahsın bulundugu, çünkü Ebû Davud'a hadîsi haber veren şahsın belirtilmediği ifâde edilmektedir.

    Bezlü'l Mechûd'da bu sözler müstakil bir hadîs olarak ele alınmamış:, bir önceki hadîs içerisinde verilmiştir.

    Hadîsten anladığımıza göre, Müslümanlar, bir gün düşman tarafından sıkıştırılacak ve Medine-i Münevvere ile selâh denilen yer arasında muhasara edileceklerdir.

    Hadis-i şerifte, işaret edilen günde Medine'ye en uzaktaki sınır kara*kolunun Selah olacağı ifade buyurulmuştur. Sınır karakolu diye terceme ettiğimiz "Mesâlih "kelimesi, " Mesleha" kelimesinin çoğuludur. Bu kelime aslında silâh deposu mânâsındadır. Ancak, sınır ka-rakollarmdaki insanlar düşmanın ani bir hücumuna karşı pür silâh olduk*ları için bu isimle tabir edilmiştir.

    İbnü'l Esîr, en-Nihâye adındaki eserinde, bu kelimeyi "Sınırları düş*mandan koruyan topluluktur. Onlar, silahlı oldukları veya silâh deposun*da eğleştikleri için Mesleha denilmiştir. O, gözetlenen karakol gibidir. Orada düşmanın ani hücumunu gözetleyen insanlar vardır." diye açıkla*mıştır.

    Selah:


    Hayber yakınından bir yerin adıdır, Hayber ile Medine arası*na düşer. Bu kelimeyi Sülah şeklinde okuyanlar da vardır.

    Aliyyü'l Kârî, Müslümanların son karakol noktasının, Medine'ye ya*kın bir mesafede olan Selah'ta oluşu, kâfirlerin sıkıştırmasının şiddetine ve müslümanları kuşatmalarının fazlalığına delâlet ettiğini söyler.



    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4250

  6. #246
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Zührî şöyle demiştir: Selah, Hayber'in yakınındadır.


    Açıklama


    Bu haber yukarıdaki(4250) hadiste geçen Selah denilen Mevkinin, Zührî tarafından yapılan bir izahıdır, Görüldüğü gibi, o Hayber yakınında bir yerdir.


    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4251

  7. #247
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Sevban (r.a)'den rivayet edildi ki; Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu:

    "Allah (c.c) benim için yer yüzünü dürüp topladı -Yahut "Rabbim benim için yeryüzünü dürüp topladı." dedi. doğusunu ve batısını gördüm. Şüphesiz benim ümmetimin hükümranlığı, dünya'dan be*nim için dürülüp toparlanan yere ulaşacak. Ayrıca bana kırmızı (al*tın) ve beyaz (gümüş) olan iki hazine verdi.

    Ben, Rabbim'den ümmetim için, onları genel bir kıtlıkla helak et*memesini, onlara kendilerinden başka bir düşman musallat edip de köklerini kazımamasını istedim.

    Rabbim, bana şöyle dedi:

    "Yâ Muhammed, (s.a) Şüpesiz ben bir şeyi takdir ettiğim zaman, artık o geri çevrilmez. Ben, onları genel bir kıtlıkla helak etmeyece*ğim. Onlar aleyhine dünyanın dört bucağından toplansalar bile, kök*lerini kazısın diye, başlarına kendilerinden başka bir düşmanı musal*lat etmem. Ta ki, birbirlerini helak etsinler ve birbirlerini esir etsin*ler."

    Ben Ümmetim için ancak sapıtıcı (yoldan çıkartıp bid'atları emre*den) liderlerden korkarım. Benim ümmetimin arasına kılıç girdi mi

    (iç kavgalar çıkınca), artık kıyamet gününe kadar bir daha çıkmaz. Ümmetimden bazı kabileler, müşriklere iltihak etmedikçe ve yine ümmetimden bazı kabileler putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz. Şüpesiz, ümmetim içerisinden otuz tane yalancı çıkacak. Onların her biri kendisini peygamber sanacak. Halbuki, ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber yoktur. Benim ümmetimden bir grup da Allah'ın emri gelinceye kadar hak üzerine -İbn İsa, "Üs*tün olarak" dedi. - devam edecek. -Sonra, iki râvî ittifak ettiler - Onla*ra muhalefet edenler kendilerine zarar vermeyecektir.



    Açıklama


    Hâdîs-i şerif, Rasûlullah'ın peygamberliğine şahit eden mucizeler kabilindendir. Çünkü Hz. Pey*gamber (s.a), ileriye matuf bir takım haberler vermiş ve bu haberler aynı ile tahakkuk etmiştir. Gerçekten İslâmiyet tüm dünyaya yayılmış ve bu yayılma genelde doğu batı istikametinde olmuştur. Müslümanlar zengin*leşmişler, ganimetler elde etmişlerdir. Irak Kîsrası'nın gümüşleri müslümanların eline geçmiştir. Zaman zaman mevzii kıtlıklar olmakla beraber İslâm Alemi'nin tümünü kaplayan ve onları helak eden bir genel kıtlık yaşanmamıştır. Asırlardan beri tüm küfür alemi çeşitli isimler altında Müslümanlar'i yok etmek, yeryüzünden İslam'ın izini silmek için çalış*malarına rağmen buna muvaffak olamamışlardır, ve inşallah olamıyacak-lardır da.. Buna mukabil Hicret'in ilk asırlarından beri Müslümanlar ara*sında tefrika girmiş, müslümanlar birbirlerini boğazlamışlar, birbirlerini esir etmişlerdir. Bu hâl zamanımıza kadar aynı şekilde devam etmiş ve hâlâ'da sürüp gitmektedir.

    Rasûlullah Efendimiz'in buyurduğu gibi, gayri müslîmler onları alt edemediler ve İslâm'ı yok edemediler, ama içlerinden çıkan liderler, on*ları sapıttılar, yönlerini değiştirdiler. Değişik fikirler ve akımlar ortaya atarak, halkı, o akımların içine soktular. Dinlerinin ve inançlarının içine bir takım hurafe ve bid'atlar soktular Ruhlarını alıp, onları kabukla oya*ladılar. Müslümanları gayri müslimlerin birer uydusu hâline getirdiler, iç*leri ve dışlarıyla onlara benzettiler. Müslümanlığı isimlerinde bıraktılar. Kendilerinin uydurdukları ve gayri müslimlerden aldıkları birtakım ni*zamları, İslâm'ın yerine ikâme ettiler.

    Bazı müslüman topluluklar, gerçekten müşriklere iltihak etti. Bazıları, çeşitli isimler altındaki putlara tapınırlar hale geldiler. Bu durum Hz. Peygamber'in vefatından iibaren yalancı peygamberlerin çıkması ile başladı. Yalancı peygamberlerin arkası kesilmedi de.. Efendimiz, bunların otuz kadar olacağını söyler. İbn Mâce'deki rivayette bu yalancılar Deccal diye adlandırılmıştır.

    İbn Hacer, Buharı şerhinde bu deccallardan bazılarının isimlerini ve özelliklerini anlatmaktadır. Tabiki bu bir tahmindir.

    Hadîsin sonunda Müslümanlar'dan bir taifenin Allah'ın emri gelene kadar hak üzere devam edeceği ve muhaliflerin onlara zarar veremiyecek-leri beyan buyurulmaktadır. Fethü'l - Vedûd müellifi, buradaki Allah'ın emrinden maksadın, tüm müslümanların ruhu kabzedileceğinde esecek olan rüzgar olduğunu söyler. Hakim'in Müstedrik'indeki rivayette ise, "Ümmetimden bir taife, kıyamete kadar hak üzere galip olarak de*vam edecek" şeklindedir. Bu rivayetten, Allah'ın emrinden muradın kı*yamet olduğu anlaşılmaktadır.

    Münavî ise "Kıyamet yaklaşıncaya kadar... zira yeryüzünde Allah di*yen kalmayıncaya kadar kıyamet kopmaz" der.

    Hâdîs-in İbn Mâce'deki rivayetinde, Hz. Peygamber Efendimiz, ken*disinin Allah (c.c)'den üç şey istediğini söylemiş peşinden ise ikisini say*mıştır. Bunlar 1- Ümmetin tümünü kaplayıp onları helak edecek bir kıtlık vermemesi, 2- Düşmanların Müslümanlar aleyhinde birleşmemeleridir.

    Bu durum, iki şekilde izah edilebilir. Ya hadisteki "üç" Efendimiz'in isteklerinin üç kere tekrarlandığı şekilde anlaşılmalıdır. Ya da Hz. Pey*gamber istediği üçüncü şeyi söylememiştir.

    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4252

  8. #248
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    ALLAH c.c. razı olsun...


    Seni çok Özledim Annem

  9. #249
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Hayrun-Nisa,
    Amin. sizden de ALLAH c.c. razı olsun...

  10. #250
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Günün Hadisi

    Fitneler Ve Belirtileri

    Ebû Malîk - Yanı el-Eş'arî- (r.a)'dcn rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur.

    Allah (c.c) sizi (şu) üç şeyden himaye etmiştir.

    1- Peygamberinizin size beddua edip de, sizin toptan helâk olma*nızdan,

    2- Bâtıl üzere olanların hak üzere olanlara galabe çalmasından,

    3- Dalâlet (sapıklık) üzere birleşmenizden.



    Açıklama


    Bu hadîsi Muhammed b. Avf iki ayrı târikten rivâyet etmiştir. Bunlardan birisi, Muhammed b. îsmâîl, babası İsmail ve Damdam ve Şûreyh isnadıdır.

    Bu isnad "bize haber verdi" tarzındadır. Diğer isnâd ise 'İsmail'in kitabından okudum, o da Damdam kanalıya Şüreyh'ten" tarzındadır. Bu isnad daha âlîdir. Yani râvî sayısı daha azdır.

    Hafız, Telhis.de bu hadisin isnadında inkıta olduğunu, bunun, birden fazla yolla rivayet edildiğini, ama hepsinin tenkide maruz kaldığım söyler. Hafız, başka bir yerde ise, bu hadisin senedinin hasen olduğunu söylemiş*tir:

    Münzirî, Muhammedin babası İsmail hakkında lâf edildiğini; Ebû Ha*tim ise, Muhammed'in, babasından hadis duymadığını söylemişlerdir.

    Hadis-i şeriften Allah tealâ Hazretleri'nin, biz Ümmet-i Muhammed'ı üç felâketten koruduğunu görüyoruz. Metinde de müşahade edildiği gibi; bunlardan birisi, Peygamberimiz'in bedduasına maruz kalmayışımızdır. Halbuki Önceki ümmetlerden, peygamberlerinin bedduasını alıp da helâk olanlar vardır. Meselâ Hz. Nuh, kavmine beddua etmiş, onlar da helak ol*muştur. Bizim Peygamberimiz ise, kavmi için beddua etmek şöyle dursun devamlı hidayet istemiş, en sıkıntılı zamanlarında dahi ümmetini hatırın*dan çıkarmamış ümmeti için hayır dua etmiştir.

    Cenâb-ı Hakk'ın bize bahşettiği ikinci ayrıcalık, bâtılın asla hakka ga*lip gelemeyeceğidir. Zaman zaman zahirde ehl-i bâtıl güçlü görülebilir. Ama bunlar, geçici ve izafîdir. Aslında ehl-i hakk galiptir. Üçüncü husus da Müslümanların tümü ile sapıklık üzere birleşmeyecekleridir, yani eğer müslümanlar bir konuda görüş birliği halinde iseler o haktır. Bu sebepten dolayı icma, kitap ve sünnetten sonra üçüncü şef i delil olmuştur.

    SÜNEN-İ EBUDAVUD
    FİTEN VE MELAHİM KİTABI
    BÖLÜM 1 HADİS NO 4253

Sayfa 25/60 İlkİlk ... 232425262755 ... SonSon

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •