Bir ay neki? İşte oda bitiyor...Yarın Ramazan ayının son günü...Onbir ayın sultanı büyük bir ihtişamla gelip dünyamızı ve zamanımızı nurlandırıp şereflendirdikten sonra, şimdi sessiz bir vakurla gitmeye hazırlanıyor...Lakin gitmek zorunda...Çünkü, bütün zaman ve mekanlar gibi ilahi iradeye boyun eğmek zorunda...
Yaşayanlar kim bilir daha kaç Ramazan ayı ile şereflenip bereketlenecekler.? Bütün mesele ele geçen ve geçecek fırsatları değerlendirebilmekte...Bu mübarek ayın kadr-ü kıymetini bilenlere ve bu aydınlık iklimde manen yıkanıp arınanlara ne mutlu...Onlar, ne bu gün, ne yarın, ne bayram günü, ne de öte alemde mahçup olacaklardır...
Evet, artık bu yıl için, ortak iftar sevincine, sahurlara, teravihlere, mukabelelere, tatlı ramazan gecelerine ve gündüzlerine veda etmek üzereyiz...Minarelerdeki ışıkların sönmesine, mahyaların indirilmesine nedense gönül pek razı olmuyor...Üstad Necip Fazıl'ın dediği gibi, müminlerin balayı bitiyor...
Bizi en çok üzen nedir biliyormusunuz? Ramazan ayında kazanılmış güzel alışkanlıkların, güzel iş ve hareketlerin çabucak unutulması...Durum elbette bütün müminler için aynı değildir...Ramazan ayının mübarek iklimi içinde, kendini yeni baştan terbiye eden ve bundan asla vaz geçemeyen müminlerin yanında, tekrar hüzün verici bir hayata dönenlerin varlığı gerçekten ızdırap vericidir..
Ramazan ayında, tertemiz bir hayat yaşayan, tövbe ve istiğfar eden, her türlü kötülüklerden korunan bir münine yakışan şey, bu durumu korumaktır...Aksi halde, hem kendi gözünde, hem başkasının gözünde küçük düşer...Hem bu dünya hem ötede hor görülür...Ahlaki manada karakterini yitirir...Müminler, kendini bu çirkin durumdan kurtarma iradesini göstermelidir...
Müminler, oruçlarını ve ibadetlerini Allahın rızasını kazanmak için eda ederler...Bu maksatlarına ulaşan müminler, ortaya koydukları liyakatları ile kendilerini belli ederler...Aman kavuştuğumuz nimetleri kaybetmeyelim..............