2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli?



    CİNSEL EĞİTİM: Ne zaman ve nasıl?
    ALİ ÇANKIRILI
    Anne babaların çocuk eğitiminde en çok zorlandığı konuların başında cinsiyet eğitimi geliyor.
    Bunun iki sebebi var. Birincisi, konuya yetişkin gözüyle yaklaşma. İkincisi, cinsiyet eğitimini
    üreme bilgisinden ibaret zannetme. Bu iki hatalı yaklaşım, anne babaların işini zorlaştırıyor.
    Aslında, cinsiyet eğitimi zannedildiği kadar zor bir mesele değildir. Birinci hatalı yaklaşımı bir
    hadis-i şerifle çözeceğiz. Peygamberimiz(a.s.m.) "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın"
    buyuruyor. Burada ‘çocuklaşmak’tan kastedilen olaylara çocuk gözüyle yaklaşmak, yani
    psikolojideki ifadesiyle empati yapmaktır. Esasında insanları anlamanın yolu da empatiden
    geçer. Bir insan bizimle konuşurken veya tartışırken onu anlamanın en kolay yolu kendimizi o
    insanın yerine koymaktır.
    Çocuğun yedi yaşına kadar yaratılışa, üremeye, cinsiyet farklılıklarına ve doğuma ait soruları
    cinsel tecessüsten uzak, tamamen öğrenmeye yönelik, masum sorulardır. Çocuk nazarında
    "Ben dünyaya nasıl geldim?" sorusu ile "Bu uçak havada nasıl duruyor, neden yere düşmüyor?
    " sorusu arasında fark yoktur.
    Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, cinsiyet eğitimi üreme bilgisinden ibaret değildir. Üreme bilgisi,
    cinsiyet eğitiminin sadece bir alt başlığıdır. Oysa toplumumuzda cinsiyet eğitimi cinsel ilişki ve
    üreme bilgisinden ibaret zannedildiği için, gençlere ancak evlilik hayatına adım attığı güne
    gelindiğinde cinsiyet bilgisinin verilmesi gerektiği düşünülür. Ki, o vakit geldiğinde bu bilginin
    veriliş biçiminin çirkinliği, kabalığı, uygunsuzluğu da cabası! Oysa, vaktiyle sorduğu sorulara
    ölçülü ve makûl bir cevap verilmemiş çocuklar ve gençler, meraklarını başka kanallardan
    cevap arayarak gidermeye çalışırlar. Sonuç, sorusuna ilgili yaşta aklının alabileceği, ruh
    sağlığını da bozmayacak şekilde cevap verilse rahatlayacak olan çocuğun, arkadaş çevresinin
    veyahut uygunsuz yayınların eline düşüp yalan-yanlış bir sürü şey duyması ve bunun çocukları
    gerek bedenen, gerek mânen deformasyona uğratmasıdır.
    Öğrencilerin ekseriyetini dindar aile çocuklarının oluşturduğu bir kolejde görev yaptığım
    yıllarda tuvalet duvarlarında ve kapılarında öyle çirkin yazılara ve küfürlere rastlıyordum ki,
    şaşırmamak elde değildi. Bunun bir tek açıklaması vardı: Bu çocuklara aileleri tarafından
    yeterli ve sağlıklı bir cinsiyet eğitimi verilmiyordu! Bir meseleyi görmezden gelerek veya yok
    sayarak sorumluluktan kurtulamazsınız. Eğer bu mesele ruh sağlığıyla yakından ilgiliyse ve bazı
    çevrelerce istismar edilip gençler kolayca tuzağa düşürülüyorsa—ki öyledir—anne baba ve
    eğitimci olarak sorumluluğumuz daha da ağırlaşıyor demektir.
    Cinsiyet Eğitimi Doğumdan İtibaren Başlar
    Konferanslarımda, katıldığım radyo ve televizyon programlarında ana-babaların sıklıkla
    sorduğu soru şu: Çocuklarımıza ne zaman cinsiyet eğitimi vermeye başlamalıyız? Cevabım:
    Doğumdan itibaren. Bu cevap soru sahiplerini şaşırtıyor elbette. Evet, tekrar ediyorum,
    cinsiyet eğitimi doğumdan itibaren başlar.
    Bir annenin yeni doğan bebeğin altını temizlerken hoşnutsuzluk göstermesi, yüzünü ekşitmesi
    daha ilk günden itibaren çocuğa cinsel bölgenin tiksindirici birşey olduğunu telkin etmektedir.
    Bebek, vücudunu tanımak için ayaklarına, başına, kulaklarına dokunduğu gibi; cinsel organına
    da dokunur. Bunun tuhaf hiçbir yanı yoktur. Eğer bebek cinsel organına dokunduğu sırada
    anne bebeğin eline vurur veya elini tutup zorla cinsel bölgeden uzaklaştırırsa, yine olumsuz
    kanaatler edinmesine sebep olacaktır. Çok kere çocukların cinsel organlarıyla oynadığını
    gören anne ve babaların sert tepki gösterdiğini, "Çek elini oradan, ne kadar ayıp!" dediğini
    görmüşsünüzdür. Bu, çocuğun hak etmediği bir ayıplamadır. Anne baba, bu davranışı
    yasaklama yerine, sebepleri üzerinde durmalıdır. Çocuk neden elini cinsel organına götürür?
    Temizlik ihmalinden dolayı çocuğun cinsel organı mantar kapmış olabilir. Bu da kaşıntıya
    sebep olacağından, çocuk farkında olmadan elini cinsel organına götürür. Yine çocuklar
    oyuna daldığı zaman tuvalet ihtiyaçlarını unuturlar. Çünkü oyun çocuğun en ciddi işidir. O
    ciddi işi bırakıp tuvalete gitmezler, ellerini cinsel organlarına bastırarak tuvalet ihtiyaçlarını
    ertelemeye çalışırlar.
    Anneler, cinsiyet eğitiminde en büyük yanlışlığı çocuğa tuvalet alışkanlığı kazandırmaya
    çalışırken yaparlar. Çocuğun altını temizlemekten ve bez değiştirmekten kurtulmak için baskı
    uygularlar. Bu baskıya uymayan çocuğu ayıplayarak, tehdit ederek, korkutarak veya ceza
    vererek amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Başvurdukları bu araçlar fıtrata ve çocuk onuruna
    aykırı olduğu için işleri daha da zorlaşır. Normal olarak bir çocuk, fiziksel ve sinirsel gelişimine
    paralel olarak, tuvalet kontrolünü gündüzleri 2-3 yaşlarında, geceleri 4-5 yaşlarında
    kazanabilir. Bundan önce yapılacak zorlamalar çocuğu güç durumda bırakır. "Yine mi altına
    kaçırdın, pis çocuk! Bir daha çişini haber vermez, altına kaçırırsan pipini yakarım!" gibi
    suçlayıcı, küçük düşürücü sözler çocuğun cinsel ve boşaltım organlarından nefret etmesine,
    aşağılık duygusuna kapılmasına, vücudundan utanmasına sebep olacaktır. Bu da, ilerleyen
    yaşlarda değişik cinsel sapmalara zemin hazırlayabilir.
    Cinsiyet Eğitimi Sırasında Yapılan Yanlışlar
    Sevginin açamayacağı kapı yoktur. Sevgi, eğitimin sihirli anahtarıdır. Allah, en vahşi
    hayvanlarda bile, bebek ana rahmine düştüğü andan itibaren hormonlar eliyle anneye sevgi ve
    şefkat depolar. Bebeğini sevmeyen bir anne düşünemiyorum. Ancak bazı anneler eğitim
    eksikliği, ailevî problemler ve geçim sıkıntısı yüzünden bebeklerine sevgilerini ifade edemezler.
    Bir çocuk sevildiğinden ve kendisine değer verildiğinden emin değil ise, emin oluncaya kadar
    koyduğunuz kuralları çiğnemeye ve sizinle çatışmaya devam edecektir.
    Çocuğun cinsiyet eğitiminde anne babaların birbirlerine karşı davranışları da çok önemlidir.
    Evlenme yaşına geldiği halde bir türlü evlenmeye razı edilemeyen genç bir kızımızla yaptığımız
    görüşmede, kocası tarafından devamlı horlanan, küfür ve dayağa muhatap olan bir anne
    modelinin genç kızda evliliğe karşı olumsuz duygular kazandırdığını ortaya çıkarmıştık.
    Çocuğunuzu Yatağınıza Almayın
    Anne-babaların çocuğu yataklarına almaları ve bunu alışkanlık haline getirmeleri kesinlikle
    yanlış bir davranıştır. Anne baba ile aynı yatağı paylaşmaya alışan bebeklerde bağımlılık
    duygusu devam etmekte ve kişilik gelişimleri gecikmektedir. Olayın bir de cinsel mahremiyet
    boyutu var. Çocuk her zaman uykuda olmayabilir. Gözü kapalıdır, ama uyumuyordur.
    Uyumayan çocuk anne-babanın mahrem konuşmalarına ve ilişkilerine kulak misafiri olabilir.
    Yahut âniden uyanabilir. Her iki halde de cinsel mahremiyet zedelenmekte, çocuğun cinsel
    ilişki hakkında yanlış kanaatler edinmesine ve çocuğun ruh sağlığının bozulmasına sebep
    olunmaktadır.
    Anne babalara bebeği yataklarına almamalarını ve dört yaşından sonra da odasını ayırmalarını
    tavsiye ediyoruz. Aynı odayı paylaşan çocuklarınız varsa, ön ergenliğe ulaşan (13-14 yaşına
    gelen) çocuğun odasını da ayırmalısınız. Kişilik gelişiminde mahremiyetin önemi büyüktür.
    Sizin odanız nasıl mahrem ise, gencin odası da mahremdir. Kapıyı vurmadan odasına
    girmemeli; çantasını, çekmecelerini, ceplerini, cüzdanını, hatıra defterini karıştırmamalısınız.
    Çocuğun Sorularına Cevap Vermek Zor Değildir
    Cinsiyet eğitiminin güçlüklerinden biri de anne-babaların çocukların sorularına nasıl cevap
    vereceklerini bilememeleri. Bunun da sebebi, olaya yetişkin gözüyle bakmaları. Çocuk uzun
    açıklamalardan ve detaylardan hoşlanmaz. Siz, bir soruyu bilimsel olarak detaylarıyla
    anlatmaya başladığınız an, çocuk sıkılıp başka şeyle meşgul olmaya başlayacak, belki
    sorusunu bile unutacaktır. Cevaplarınız çocuğun seviyesine göre, kısa ve anlaşılır olmalıdır.
    Çocuğunuz cinselliğe ait bir soru sorduğunda telaşa kapılmanın, kızarıp bozarmanın veya
    konuyu değiştirip onu atlatmaya çalışmanın bir yararı yoktur. Böyle yaptığınız takdirde çocuk
    cinselliğe ait konularda size soru sormayacak, bu ihtiyacını başka kanallardan gidermeye
    çalışacaktır.
    Çocuklar bazen oyun oynarken odanın kapısını kapatır, yaptıklarının görülmesini ve
    konuştuklarının duyulmasını istemezler. Kapıyı kapattıkları zaman, ihtimal, anne-baba oyunu
    oynamakta, veya gördükleri-duydukları şeyleri anlatmaktadırlar. Böyle bir durumla
    karşılaşırsanız, telaşa kapılıp odalarına girmeyin. Bu davranışınızla onlara güvenmediğinizi
    göstermiş olursunuz. Eğer çocuğunuza sağlıklı ve doğru bir eğitim veriyorsanız korkmanıza
    gerek yoktur.
    Çocuğun cinselliğe ait sorularına cevap vermenin zor olmadığını söylemiştik. Burada esas
    olan, çocuğun sorularına cevap verirken takınacağınız tavırdır. Eğer cevap verirken yumuşak
    bir ses tonu kullanır, rahat hareket ederseniz, çocuk da kendisini rahat hissedecektir. Bunu bir
    örnekle açıklığa kavuşturalım. Diyelim ki, çocuğum bana "Baba ben nereden geldim?"
    şeklinde bir soru sordu. Cevabım aşağı yukarı şöyle olurdu: "Bir çocuğun olabilmesi için
    anneye ve babaya ihtiyaç var. Annesiz babasız çocuk olmaz. Anne ve baba çocuk sahibi
    olmak istedikleri zaman birlikte dua ederler. ‘Allah’ım bize bir bebek ver!’ derler. Allah da
    onların duasını kabul ederse, annenin karnına minicik bir bebek koyar. Bebek burada
    büyümeye başlar ve annesinin sütünü emecek kadar büyüdüğü zaman kımıldayarak anneye
    haber verir. Baba anneyi hastaneye götürür. Orada doktorun ve ebenin yardımıyla anne
    bebeğini doğurur." Eğer hastanenin, doktorun ve ebenin görevini merak ederse kısaca
    açıklarım. Yine, "Bebek nereden çıkar?" şeklinde bir soru sorarsa, Allah’ın anneleri buna
    göre yarattığını, doğum sırasında Allah’ın annelerin karnına bir genişlik verdiğini, bebeğin bu
    şekilde doğduğunu söylemekte bir mahzur yoktur. Anlattığımız şeyler basit ve doğru bilgiler
    olmalıdır.
    Çocuklar erkeğe ve kadına ait cinsiyet farklılıklarını da merak ederler. Bir kız çocuğu, erkek
    kardeşinde olan şeyin kendisinde niye olmadığını sorabilir. Bunun bir eksiklik olduğunu veya
    Allah tarafından cezalandırıldığını düşünebilir. Böyle bir soru ile karşılaşırsak, anne ve baba
    rollerine gönderme yaparak açıklamayı kolaylaştırabiliriz. Eğer daha önce yukarıdaki soruyu
    cevaplamış isek işimiz daha da basitleşir. "Kardeşinde olan şey sende yok; çünkü Allah kız
    çocuklarını büyüyünce anne olabilmesi için erkek çocuklardan farklı şekilde yaratır" cevabı
    yeterlidir. Bebeğine süt emziren bir kadını, meselâ kendi annesini gördüğünde soracağı
    muhtemel sorulara da, yine annelik rolünü açıklayarak cevap verebiliriz: "Annelerin göğüsleri
    babalarınkinden farklıdır. Allah bebeklerin beslenmesi için anneleri öyle yaratmıştır. Çünkü
    bebekler daha küçük oldukları için yemek yiyemezler, annelerinin sütünü emerek büyürler"
    şeklindeki bir cevap çocuk için pekâlâ ikna edici olacaktır.
    (Çocukların sorabilecekleri bütün soruları burada sıralamamızın ve cevaplamamızın imkânsız
    olduğunu takdir edersiniz. Sorularınızı e-mail adresime yazdığınız takdirde cevaplaya
    çalışacağım.)
    Sağlıklı Bir Gençliğin Temeli Çocuklukta Atılır
    Çevrenin, medyanın, arkadaş gruplarının cinsel kimlik üzerindeki etkisi inkâr edilemez.
    Çocukluğunda anne-baba ile sağlıklı bir iletişim kuramayan gençler, kolayca çevrenin ve
    arkadaş grubunun etkisinde kalırlar. Gençlik ve moda dergileri, televizyon, sinema ve internet,
    elbirliğiyle çocuğunuzu sizden koparırlar. Bizi arayarak, "Çocuğum kötü arkadaşların kurbanı
    oldu, geceleri eve geç geliyor, bizi dinlemiyor, herşeye kızıyor, bizi geri kafalı ve baskıcı
    buluyor" diye yakınan anne-babaların sayısı az değildir. İyi bir eğitim almış, sevilen ve
    kendisine değer verilen aile çocukları kolay kolay kötü arkadaş seçmezler. Çünkü aileden
    aldıkları eğitim onlara güçlü bir güven duygusu kazandırmıştır. Arkadaşı tarafından ailesinden
    aldığı terbiyeye uymayan bir teklifle karşılaştığı zaman ‘hayır’ demesini bilecek, ısrarı halinde
    onunla ilişkilerini kesecektir.
    Hata yapmayan insan yoktur. Öyleyse, hata yapmayan çocuk da olmayacaktır. Çocuklarınız
    hata yapacak, ona öğrettiklerinizi deneme-yanılma yoluyla pekiştirecek veya yeni birşey
    öğrenecektir. Meselâ, anne babanın odasına kapıyı vurmadan ve "Gir!" sesi duymadan
    girilmeyeceğini öğreteceksiniz; ancak ola ki çocuğunuz dalgınlık eseri odanıza kapıyı
    vurmadan girebilir. Diyelim ki siz de o sırada çamaşır değiştiriyorsunuz. Çocuğa bağırıp
    çağırmadan mahrem yerlerinizi örtün ve sakin bir sesle Rabbimizin kapalı odalara kapıyı
    çalarak vurmamızı istediğini, buna uygun davrandığımızda Allah’ın bizi daha da çok seveceğini
    hatırlatın.
    Bilhassa ergenlik çağındaki çocuklarınızla çatışmak istemiyorsanız, onlara güvendiğinizi, değer
    verdiğinizi ve bütün huylarına rağmen onları sevdiğinizi söz ve davranışlarınızla göstermelisiniz.
    "Biz senin yaşında iken..." diye başlayan nasihatler kadar genci sıkan birşey yoktur. Gençlerle
    konuştuğum ve anne babaları hakkında en çok neden şikayetçi olduklarını sorduğum zaman,
    aldığım cevapların başında, "Annem babam bana güvenmiyor" gelmektedir. Diğer şikayetlerini
    de şöyle sıralıyorlar: "Bana hep çocuk gözüyle bakıyorlar, büyüdüğümü kabul etmiyorlar,
    arkadaşlarımı beğenmiyorlar, görüşlerime değer vermiyorlar, herşeyime karışıyorlar,
    kendilerinin de yanılacaklarını ve yanlış yapacaklarını kabul etmiyorlar, beni sevmiyorlar."
    Çocuklarınızı duygusal olarak kendinizden uzaklaştırmak istemiyorsanız onlara karşı
    hoşgörülü, yumuşak, sabırlı ve sevecen olmalısınız. Onlara zaman ayırmalı, onları dinlemeli,
    her sıkıntılarında arkalarında olduğunuzu hissettirmelisiniz.

    Sevabıyla günahıyla, doğrusuyla
    yanlışıyla onlar sizin çocuklarınız.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.447, Level: 61
    Points: 8.447, Level: 61
    Level completed: 99%,
    Points required for next Level: 3
    Level completed: 99%, Points required for next Level: 3
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hakikatbin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    781
    Points
    8.447
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli?

    dergide okumudşum Allah razı olsun.....paylaşım için....
    ........SEVDASI BÜYÜK OLMAYANIN EYLEMİDE BÜYÜK OLMAZ...........

Benzer Konular

  1. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Cinsel Öğretimi
    By Hakikatbin in forum Cinsel Sağlık
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28.08.09, 10:21
  2. Kız-Erkeklerde Ergenlik ve Cinsel Eğitim
    By Hakikatbin in forum Cinsel Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:29
  3. Çocukların Cinsel Gelişimi Ve Cinsel Oyunları
    By Kartal__13 in forum Anne Ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 15:42
  4. Çocuklara Nasıl Söyleyeceksiniz?
    By Kartal__13 in forum Anne Ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 15:32
  5. Zekat Gizli mi Verilmeli ?
    By BuRaK in forum Zekat
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.06.08, 13:22

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •