***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


İmana Zulüm Karıştırmak
İmana Zulüm Karıştırmak
" Dünya hayatının rahatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getiren kimseleri, kendi haline bırak; ama bu durumda ( onlara )hatırlat ki ( ahirette ) her insan yaptığı yanlışlardan dolayı rehin tutulacak ve kendisini ne Allah'a karşı koruyacak, ne de kayırıp kollayacak ( ne veli ne de şâfi ) bulamayacaktır... " ( 6/Enam, 70. )
İtikadi ve ameli konularda gevşek davranmak, giderek Allah ile olan irtibatın kopmasına yol açmaktadır. Yukarıdaki ayette geçen mubin ifadelerden anlaşıldığı gibi, dünyanın geçici zevk ve eğlencelerini hayatın tek amacı haline getirince Din ile Rabbimizin bize gösterdiği hedefler göz ardı edilebilmektedir. Böyle bir risk, ilahi vahye muhatap olmuş veya doğrudan muhatap olmamış bütün insanlar için geçerlidir. Yani Sabiiler, Hanifler, Yahudiler ve Hristiyanlar için tehlike teşkil eden fitne konusu, müminler için de bir sınanma aracı olarak geçerlidir.
' Allah'ı Tenzih Etme Konusunda İlahi VahyeRağmen Şirk Üreterek Kusur İşleyen Yahudiler ve Hristiyanlar' , Tevhid Akidesi'nin "Tenzih" ilkesini , dünyevi otorite ve kültürlerin etkisi ile, hevalarına göre yorumlamışlardır. Daha sonra da işin içinden çıkamayınca, Allah'ın Din'i İslam'ı teolojik tartışmalar yumağında boğmuşlardır. Protestanlaşma, rasyonelleştirme zorunluluğu belirince de, kendileri için dahi tutarsız ve anlamsız gelen inançlarını savunabilmek için özellikle Hristiyanlar, Allah'ın iki nimeti olan "akıl" ile "vahiy" arasına sınır çizmeye, vasat ve dengede olanı tenakuza düşürmeye çabalamışlardır.
Kısaca,Yahudiler de Hristiyanlar da, Kur'an'da Din'i dünyevileştirme konusunda kötü örnekler ortaya koyan iki kesim olarak anılmakta ve kınanmakta, hatta lanetlenmektedirler. Bu araştırmamızın konusu, önceki ümmetlerin işlediği kusurlara dikkatimizi çekerek bizleri de aynı hataları tekrar etmeme konusunda uyaran Rabbimizin buyruklarını Kur’an bütünlüğünden öğrenmektir. Böylece beşeri hatalara karşı Tevhidi bir bilinç kazanarak önceki ümmetlerin düştüğü durumlara karşı uyanık olabilmenin imkanlarını kuşanmış olabileceğimizi umuyoruz.
A-Misak'ın Bozguncuları: Yahudiler Ve Hristiyanlar
Ehli kitab'ın çoğunluğu, zamanla, Allah'n Dini'nin yüklediği ciddi sorumluluklar konusunda tedavisi imkansız hale gelen bir aymazlık içine girmişlerdir. Bu aymazlığın nedeni, çoğu zaman zora talip olmamak ve Akide'ye gereken ehemmiyeti vermemektir. Konforlu bir yaşam va'deden israfçı, rahatına düşkün, iktidarlarla girilen ilişkiler de zamanla onlara benzemeye, itikadın vahye dayalı ölçülerinin bulanmasına yol açabilmektedir.
Hikmeti ve hikmetli düşünme yeteneklerini kaybeden "önceki vahyin temsilcileri" nin çoğunluğu, Allah hakkında bürhansızca bütünüyle zanna dayanan iddialarda bulunmuşlardır. İşte bu yüzdendir ki, Kur'an'ın indirilen yeni mesajına karşı genellikle kayıtsız kalmışlardır. Böyle bir tehlikenin Müslümanlar'ı da beklediğinden olmalı ki, Rabbimiz, Kitap Ehli üzerinden, bizleri uyarmaktadır. Bu tehlike, Enam Suresi'nde ifade edildiğine göre "dünyanın geçici zevklerini din haline getirmek" tir.
İlahi vahyin önceki temsilcileri olan İbrahim, Yahya, Musa ve İsa peygamberlerin izinden gittiklerini iddia eden Hanif, Sabii, Yahudi ve Hristiyanlar'ın çoğunluğu mesajın üzerinden uzun zaman geçtikten sonra, Allah'a hakkında gerçek olmayan isnadlarda bulunmuşlardır. Yani O'na oğullar, kızlar isnad etmişler, gücünü Allah'tan almayan otoritelere hak etmediği saygıyı göstererek, egemenliğinde ortakları olduğunu vehmetmişlerdir. Bu hakikatin İlahi Kelamdaki beyanını Enam Suresi' nden takibedelim:
" Ama bazıları bütün görünmez varlık türlerine Allah'ın yanında O'na denk bir yer yakıştırmaya başladılar. Halbuki onları yaratan O'dur; ve cehaletleri yüzünden O'na oğullar kızlar isnad ettiler. O sonsuz ihtişam sahibidir ve insanların her tür tasavvur ve tahayyülünü aşan bir yüceliğe sahiptir". ( 6/Enam, 100. ) 1
İslam'ın önceki temsilcileri olan Yahudiler, Hristiyanlar, Allah İnancı da dahil Din'in akidesine zulüm karıştırmışlardır. ' İmana zulüm karıştırmak', Allah'ın belirlediği akideyi bozmak, demektir. Hristiyan ve Yahudiler keyfi olarak yorumladıkları İslam Akidesi'ni felsefi tartışmaların oyuncağı durumuna düşürmüşlerdir. Rabbimiz Kur'an'da onları şöyle suçlamaktadır:
"Kendilerine ilahi kelamdan bir pay verildiği halde, asılsız muammalara ve şeytani güçlere inananların ve hakkı inkara şartlanmış olanların, müminlerden daha doğru yolda olduklarını iddia ettiklerini görmüyor musun? Allah'ın lanetledikleri işte bunlardır: ve Allah'ın lanetine uğrayan kişi de kendisine yardım edecek kimse bulamaz." ( 4/Nisa,51-52 )
Yahudiler ve Hristiyanlar İnsanlarla Allah arasında soy bağı icad etmişler, ' O'nun çocukları ve sevgilileri 'olduklarını iddia etmişlerdir. Maide suresi, 18. Ayette Rabbimiz, onların azabı hak edecek günahkarlar olduklarını ifade ederek, bu iddiayı reddetmiştir: " Hem Yahudiler hem de Hristiyanlar: 'Biz Allah'ın çocukları ve O'nun sevgili kullarıyız' derler. Öyleyse, Allah neden günahlarınızdan dolayı azap çektirsin? Hayır siz, O'nun yarattığı ölümlü insanlardan başka bir şey değilsiniz..."
Bütün bu iftiralarına rağmen Yahudi ve Hristiyanlar, kendilerini Allah’ın dostları , en seçkin ve sevgili kulları olarak görürler. "Seçkin ırk ideolojisi" ni üreten Yahudiler, hak edecek salih ameller yapmasalar da, ünvanları ile kendilerinin peşinen Allah'ın rahmetine nail olduklarını ve ebediyyen olmaya devam edeceklerini iddia ederler. Bu iddialarının batıl olduğunu Yüce Rabbimiz bir çok Kur'an ayetinde beyan etmektedir.
Yahudiler Üzeyir (a ) 'ı, Hristiyanlar da İsa ( a ) 'ı Allah'ın oğlu olarak lanse ederler. Oysa Allah "sübhan" dır; lafzi yada mecazi olarak çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Allah ile yarattıkları arasında neseb ilişkisi olduğunu iddia etmek, hiddetlerinden dolayı "göklerin parçalanmasına, yerin yarılıp gitmesine, dağların yıkılıp yok olmasına" yol açacak şiddette bir etkiye sahiptir. 2