***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


ilmin en geniş tefsirleri 4
***ŞEHİDALLAHÜ ENNELÜ LA İLAHE İLLA HÜVEL MELA İKETÜ VE ULU İLMİ GA İMEN BİL GISD LA İLAHE İLLA HÜVEL AZİZÜL HAKİM.....
Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) su hususu açiklamistir ki, kendisinden baska ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmislerdir). Mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan baska ilâh yoktur... Ali.İmran...18
Taberi tefsir'ine göre
AlIah, kendisinden başka ilah olmadığına, adaleti ayakta tutarak şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de şahitlik ettiler. Allahatn başka ilah yoktur. O, her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Allah, yarattıkları arasında adaleti ayakta tutarak, kendisinden başka ilah olmadığına, bütün varlıkların yaratıcısı olması hasebiyle kendisinden başka hiç¬bir şeyin gerçek ibadete layık olmadığına şahitlik etmiştir. Melekler ve ilim sa¬hipleri de Allahtan başka ilah olmadığına, Allahtan başkasını rab edinenlerin yalancı olduklarına şahitlik etmişlerdir. Allah, kendisinden başka ilah olmayan dır. O, her şeye galiptir, yaptıklarında hüküm ve hikmet sahibidir.
Müfessirler, bu âyette zikredilen "Allah şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de şahitlik ettiler." ifadelerindeki şahitliği çeşitli şekillerde tefsir etmiş¬lerdir.
a- Bazılarına göre buradaki şahitlikten maksat, bilinen bir şeyi haber ver¬medir. Buna göre Allahın şahitliği, kendi varlık ve birliğini haber vermesidir. Meleklerin ve âlimlerin şahitliği ise, Allahın kendilerine bildirdiği varlığı ve birliğini haber vermeleridir.
b- Diğer bazılarına göre ise, Allahın şahitliği, kendisinin, mevcudatı yara¬tarak varlığını göstermesidir. Meleklerin ve âlimlerin şahitliği ise Allahın varlı¬ğını gösteren mevcudatı görüp bu sebeple Allahın varlığını kabu etmeleridir.
"Adaleti ayakta tutma" sıfatının kime ait olduğu hakkında da farklı görüş¬ler zikredilmiştir. Taberinin tercih ettiği görüşe göre bu, Allah tealanın sıfatıdır. Buna göre âyetin mânâsı, mealde zikredildiği gibidir.
Diğer bazı âlimlere göre de bu sıfat, ilim sahiplerine aittir. Bu görüşe gö¬re âyetin meali şöyle olmaktadır: "Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişlerdir". Allah teala bu âyet-i kerime ile, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile tartışmaya girişen Hristiyan Necran he¬yetinin, Hz. İsaya isnad etmiş
oldukları "Allanın oğlu" şeklindeki iddialarını reddetmiş, kendisinden başka hiçbir ilah olmadığını eşi benzeri ve emsali bu¬lunmadığını beyan etmiştir. Buna hem bizzat kendisini hem de Meleklerinin ve âlim kullanılın şahitlik ettiklerini beyan etmiştir. Böylece Resulullah ile asılsız bir tartışmaya girişen Hristiyan Necranlıların heyetine cevap vermiş ve onları susturmuştur
Tefsir'i Kebir Mefatihü'l-Ğayb' a göre
[B] [COLOR=#0000ff] Âlimler âyetinin izahı hususunda şu iki görüşü belirtmişlerdir:
1- Allah'ın ve meleklerle ilim sahiplerinin şehâdeti aynı mânâdadır.
2- Hepsi aynı manada değildir.
iki şekilde izah mümkündür:
Birinci görüşü şu iki şekilde izah mümkündür:
a) Şahadeti, "ilme dayalı olarak haber vermek" mânâsından ibaret saymak... Bu mânâ, hem Allah, hem melekler, vermesidir. Biz, bu konuda nakli delille istidlal(İman ve İslâmiyet yolundan çıkarmağa, dalâlete düşürmeğe çalışmak). edilebileceğini daha önce söylemiştik.
Bunun melekler ve ilim sahipleri için aynı mânada oluşu ise, hepsinin de Allah'ın bir olduğunu, eşi ve benzeri olmadığını haber vermeleridir. Bu izaha göre, âyetteki "şahâdet'ten anlaşılan mânânın, gerek Allah, gerek melekler ve gerekse ilim sahipleri için aynı olduğu sabit olmuş olur. hem de ilim sahipleri için aynıdır. Allah tarafından bu mânâda oluşu, Cenâb-ı Hakk'ın Kur'ân-ı Kerim'de, kendisinin bir olduğunu ve kendisinden başka İlah olmadığını haber
b) Âyetteki şahadeti, "açıklayıp ortaya koyma" mânâsında anlamak... Çünkü Allah Teâtâ, kendisinin tek ilah olduğuna delâlet edecek şeyleri yaratmak suretiyle, bu şehâdeti açıklamış ve ortaya koymuştur. Melekler ve ilim sahipleri de Allah'ın tek olduğunu ortaya koymuş ve bunu hem nakit hem de aklî delillerle beyân etmişlerdir.
Melekler bunu peygamberlere; peygamberler, âlimlere; âlimler de bütün insanlara açıklamışlardır.
Buna göre aradaki fark, sadece açıklama ve beyan etmenin şeklindedir. Binâenaleyh açıklama ve ortaya koyma mânâsı, gerek Allah hakkında, gerekse ilim sahibleri hakkında aynıdır. Bu sebeple "şahâdet'ten anlaşılan mânânın, her iki izaha göre de aynı olduğu ortaya çıkmış olur.
Bütün bunlardan maksad, Cenâb-ı Hakk'ın, Hz. Peygamber (s.a.s)'e sanki şöyle demesidir: "Allah'ın birliği, kendi şahadeti ve şahadetlerine itibar edilen bütün mahlûkatının şahadeti ile sabit olmuş bir hakikattir. Bu güçlü din ve sağlam yol, hristiyanlardan ve putperestlerden kendini bilmez câhillerin karşı çıkmaları ile zayıflamasın. O halde sen ve ümmetin bu din üzere devam edin. Çünkü bu İslâm'dır. Allah katındaki din de işte bu İslâm'dır.
İkinci görüş şöyle diyenlerin görüşüdür: Allah'ın kendi birliği hususundaki şahadeti, bir olduğuna dâir delilleri yaratmasından ibarettir.
Meleklerle ilim sahiplerinin şahadeti ise, bunların Allah'ın birliğini ikrar edip imân etmelerinden ibarettir. Bu iki mânâdan herbiri "şahadet" kelimesi ile ifâde edilebildiği için, her ikisini de "şahadet" kelimesiyle anlatmak, garip görülecek bir şey değildir.
Bunun bir benzeri de:
"Şüphesiz Allah ve melekleri o peygambere salât ederler. Ey İmân edenler siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin" (Ahzâb. 56)
âyetidir. Hepsi aynı lafızla ifâde edildiği halde, Allah'ın salâtının meleklerinkinden, me- leklerinkinin de mü'minlerin salâtından farklı olduğu herkesin malumudur.
Âyetteki "ilim sahiplerinden maksad, Allah'ın birliğini kat'î delillerle bilen kimselerdir. Çünkü şaha¬det, ancak bir bilgiye dayalı olarak yapıldığında makbul olur. İşte bundan ötürü Hz. Peygamber (s.a.s), "Birşeyi güneş gibi iyice bildiğin zaman, şahadet et" buyurmuştur.Bu, bu yüce mertebenin ve şerefli derecenin ancak usûl âlimleri (kelâmcılar) için söz konusu olduğunu gösterir..