***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Kan dökmenin haramlığı
38- KAN DÖKMENİN HARAMLIĞI
3903- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müşriklerle Allah’tan başka gerçek ilâh olmadığına, Muhammed’in de O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna şahadet edinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bizim gibi namaz kılarlarsa, kıblemize yönelirlerse, kestiklerimizden yerlerse bizim onların kanlarına ve mallarına dokunmamız haram olur. Ancak haklı yere olursa o başka.” (Buhârî, Salat: 28)
3904- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla, Allah’tan başka gerçek ilâh olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kıblemize dönerlerse, kestiklerimizi yerlerse, bizim gibi namaz kılarlarsa kanlarına ve mallarına dokunmamız haram olur. O zaman onlar da diğer Müslümanların sahip olduğu haklara sahip olurlar, Müslümanların mesul olduğu şeylerden onlar da mesul olurlar.” (Buhârî, Salat: 28)
3905- Humeyd (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Meymun b. Siyah, Enes b. Malik’e sordu: “Ey Ebu Hamza! Müslüman’ın kanını ve malını haram kılan şey nedir?” Enes şöyle dedi: “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.v)’in O’nun kulu ve Peygamberi olduğuna şahadet eder, kıblemize yönelir, kıldığımız namaz gibi namaz kılarsa; kestiğimizi yer ise, o Müslüman’dır ve böylece Müslüman’ın sahip olduğu tüm haklara onlar da sahip olmuş olurlar ve Müslümanların sorumlu oldukları şeylerden de sorumludurlar. (Buhârî, Salat: 28)
3906- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in vefatından sonra bazı Arap kabileleri İslâm dinini terk ederek irtidat ettiler. Bunlara karşı savaş açmak isteyen Ebu Bekir, Ömer dedi ki: “Bu Araplarla nasıl savaşırsın? Ebu Bekir dedi ki: Rasûlullah (s.a.v): “İnsanlar Allah’tan başka gerçek hiçbir ilâh olmadığına, benimde Allah’ın kulu ve elçisi olduğuma inanıncaya kadar namaz kılıp zekat verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum” buyurdu. Vallahi Rasûlullah (s.a.v)’e zekat olarak verdikleri bir oğlağı zekat olarak bana vermezlerse mutlaka onlarla savaşırım. Ömer der ki: “Düşününce Ebu Bekir’in görüşünün hak olduğunu anladım.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3907- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat edince Ebu Bekir halife seçildi. Araplardan bir kısmı dinden çıkıp irtidat ettiler. Bunun üzerine onlara savaş açmak isteyen Ebu Bekir’e, Ömer: “Bu insanlarla nasıl savaşırsın? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmamış mıydı? “İnsanlarla Allah’tan başka gerçek ilâh olmadığına inanıncaya kadar savaşmakla emrolundum. Kim “Lâ ilâhe illallah” derse, benden canını ve malını korumuş olur. Allah’ın hakkı Allah’a aittir.” Bunun üzerine Ebu Bekir: “Vallahi namazla zekatın arasını açanlarla mutlaka savaşacağım çünkü zekat malın hakkıdır. Vallahi Rasûlullah (s.a.v)’e verdikleri zekattan bir yuları bile bana vermeseler onlarla savaşacağım.” Ömer diyor ki: “Allah’a yemin olsun ki savaşma fikrini Ebu Bekir’in kalbine Allah koydurmuştur ve Ebu Bekir’in hak üzerinde olduğunu anladım.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3908- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlar “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu söyleyince kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar ancak haksızlık yaparlarsa Allah onların cezasını verir. Ebu Bekir’in halifeliği döneminde irtitad = dinden dönme olayları ortaya çıkınca ve Ebu Bekir de onlara savaş açacağını söyleyince Ömer, Ebu Bekir’e dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v)’den: “İnsanlar “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum” sözünü işitmedin mi? Bunun üzerine Ebu Bekir: “Allah’a yemin olsun ki namazla zekatın arasını açanlarla mutlaka savaşacağım. O namazla zekatın arasını kim açarsa onlarla savaşırız deyince, Ebu Bekir’in isabetli bir görüş üzerinde olduğunu anladım. (Dârimi, Siyer: 10; İbn Mâce, Fiten: 1)
3909- Said b. Müseyyeb (r.a)’ten rivâyete göre, Ebu Hüreyre şöyle haber vermiştir. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim “Lâ ilâhe illallah” derse, malını ve canını benden korumuş olur. Allah’ın hakkı Allah’a aittir. Ahirette hesabı o görür.” (Dârimi, Siyer: 10; İbn Mâce, Fiten: 1)
3910- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat edip te Ebu Bekir O’nun yerine halife olarak geçince, Araplardan bazı Arap toplumları dinden çıktılar. Ebu Bekir’de onlara karşı savaşmaya karar verdi. Bunun üzerine Ömer: “Ey Ebu Bekir! Bu insanlarla nasıl savaşırsın? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmamış mıydı? “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim “Lâ ilâhe illallah” derse malını ve canını benden kurtarmış olur. Diğer işleyecekleri suçlardan dolayı hesabı Allah’a kalmıştır” deyince, Ebu Bekir: “Zekatı namazdan ayıranlar ile mutlaka savaşacağım çünkü zekat malın hakkıdır. Vallahi Rasûlullah (s.a.v) zamanında zekat olarak vermekte oldukları bir oğlağı bana vermezlerse mutlaka onlarla savaşacağım” dedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Vallahi Ebu Bekir’in kalbine savaş fikrini Allah’ın koyduğunu ve doğru yolda olduğunu anladım.” (Dârimi, Siyer: 10; İbn Mâce, Fiten: 1)
3911- Ebu Hüreyre (r.a)’nin haber verdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim “Lâ ilâhe illallah” derse malını ve canını Benden kurtarmış olur diğer işleyeceği günahlardan dolayı hesabı Allah’a kalmıştır.” (Dârimi, Siyer: 10; İbn Mâce, Fiten: 1)
3912- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Bekir yeni halife olduğunda dinden dönenlerle savaşa karar verince, Ömer dedi ki: “Ey ebu Bekir! Sen insanlarla nasıl savaşırsın? Rasûlullah (s.a.v): “Ben insanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim “Lâ ilâhe illallah” derse, kanını ve malını Benden korumuş olur diğer işleyeceği günahlardan dolayı hesabı Allah’a kalmıştır” buyurmuşlardı deyince, Ebu Bekir: “Kim namazla zekatın arasını ayırırsa mutlaka onlarla savaşırım. Kim, Rasûlullah (s.a.v)’e zekat olarak vermekte olduğu bir oğlağı bana vermek istemez ise ben onlarla mutlaka savaşırım” dedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki, Ebu Bekir’in kalbine Allah’ın savaşma fikrini koyduğunu ve hak yolda olduğunu anladım.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3913- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum onu söylediklerinde Benden canlarını ve mallarını korumuş olurlar. Diğer işleyeceği günahlardan dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3914- Ebu Salih ve Ebu Hüreyre (r. anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum, onu dediklerinde kanlarını ve mallarını benden kurtarmış olurlar ancak diğer işleyecekleri günahlardan dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3915- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum, onu dediklerinde kanlarını ve mallarını benden kurtarmış olurlar ancak diğer işleyecekleri günahlardan dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3916- Numan b. Beşir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in yanında idik. Bir adam gelerek, Rasûlullah (s.a.v)’e bir şeyler fısıldadı. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Öğleyse öldürün onu” buyurdu. Sonra “Allah’tan başka ilâh olmadığına şahadet ediyor mu?” diye sordu. Adam: “Evet” dedi ve şöyle ekledi: “O canını kurtarmak için söylüyor.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Öldürmeyin onu, Ben insanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum, onu dedikleri takdirde kanlarını ve mallarını Benden kurtarmış olurlar. Ancak işleyecekleri diğer günahlardan dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3917- Numan b. Sâlim (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Evs’ten işittim şöyle diyordu: “Sakif heyetiyle birlikte Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldim. Rasûlullah (s.a.v) ile beraber bir gölgelikte idim. İkimizden başka herkes uyumuştu sonra da bir adam gelerek Rasûlullah (s.a.v)’e bir şey fısıldadı. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Git onu öldür” buyurdu. Ve hemen sonra o adama: “La ilâhe illallah Muhammed Rasûlullah” diyor mu?” buyurdu. O adam: “Evet” deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Bırak onu öyleyse” buyurdu ve şöyle devam etti: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum ne zaman onu söylerse mallarına ve canlarına dokunmak haram olur. Ancak diğer haklarından dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3918- Evs (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlarla “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu söylerlerse mallarına ve canlarına dokunmak haram olur. Ancak diğer haklarından dolayı hesapları Allah’a kalmıştır.” (İbn Mâce, Fiten: 1; Dârimi, Siyer: 10)
3919- Ebu İdris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye’nin hutbesini dinledim, Rasûlullah (s.a.v)’den çok az hadis rivâyet ederdi. Hutbesinde Rasûlullah (s.a.v)’den şu hadisi işittiğini söyledi: “Her günahı Allah’ın bağışlayacağı ümid edilebilir ancak bile bile bir Mü’mini öldüren ve kafir olarak ölen kimse müstesna.” (Müsned: 16302)
3920- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her suçsuz yere adam öldürüldüğünde Ademin ilk oğlu (Kabil)’e de ondan günah yazılır. Çünkü adam öldürmeyi ilk başlatan odur.” (Tirmizî, İlim: 15; Müslim, Kasame: 7)
1- KAN DÖKMEK BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR
3921- Abdullah b. Amr b. As (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, bir mü’mini öldürmek Allah katında tüm dünyanın harab olmasından daha büyük bir günahtır.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3922- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah katında dünyanın yok olması Müslüman bir kimsenin öldürülmesinden daha değersizdir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3923- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir Mü’minin öldürülmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyük bir günahtır.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3924- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Mü’min’in öldürülmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyük bir günahtır.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3925- Abdullah b. Büreyde (r.a) babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir mü’minin öldürülmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyük bir günahtır.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3926- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde kul ilk önce namazından sorulacak, insanlar arasında da ilk olarak kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3927- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk önce kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3928- Ebu Vail (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah şöyle demiştir: “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk önce kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3929- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk önce kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3930- Şurahbil (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk önce kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3931- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk önce kan davaları görülecektir.” (Tirmizî, Diyet: 7; Müslim, Kasame: 8)
3932- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde bir adam diğer bir adamın elinden tutarak şöyle diyecek: Rabbim, bu adam beni öldürdü. Bunun üzerine Allah katile: “Onu niçin öldürdün” der. Katil, Allah’a: “Güç ve kuvvet sadece Senin olduğunu bildirmek için İslâm dini uğruna öldürdüm” der. Allah’ta: “Güç kuvvet sadece benimdir dolayısıyla haklı olarak öldürmüşsün” der. Yine bir adam birinin elinden tutarak gelir ve şöyle der: “Bu adam beni öldürdü.” Allah’ta: “Onu niçin öldürdün” der. “Galibiyet güç ve kuvvet falanın olsun için öldürdüm” der. Allah’ta: “Galibiyet güç ve kuvvet benden başkalarının olamaz” der ve o adam günahını çekmek üzere Cehenneme gider.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3933- Cündüb (r.a)’ten rivâyete göre, filan kimsenin rivâyetine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü öldürülen kimse öldüren kimse ile gelerek: “Ya Rabbi! Bu adama beni niçin öldürdüğünü sor” der. Allah, katile sorunca; katil: “Falan kimsenin saltanatı için öldürdüm” der. Cündüb: “Kıyamet günü seni bu tür müşkil duruma düşürecek işlerden sakın!” (Müsned: 16005)
3934- Sâlim b. Ebil Ca’d (r.a)’dan rivâyete göre, İbn Abbas’a, bile bile bir mü’mini öldüren ve tevbe edip iyi ameller isteyen ve doğru yolu bulan bir kimsenin durumu soruldu. O da şöyle dedi: “Onun tevbesi nerede kabul olunacak!” Peygamber (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Haksız yere bile bile öldürülen bir kimse şah damarından kanlar akarak katili tutar getirir” Allah’a: Ey Rabbim! Bu adama beni niçin öldürdüğünü sor der.” İbn Abbas: Daha sonra Allah, haksız yere bile bile adam öldürenin cezasını bildiren ayet olan Nisâ 93. ayetini indirdi. (Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5; Müslim, Tefsir: 1)
3935- Said b. Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kufeliler Nisâ sûresi 93. ayeti hakkında ihtilafa düştüler. Ben de İbn Abbas’ın yanına gidip ayetin hükmünü sorunca, bu ayet bu konuda inen son ayet olup başka bir ayet bunu neshetmedi. (Furkân sûresi 68-70 ayetleri de aynı hükmü belirtir). (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3936- Said b. Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbas’a: “Bir mü’mini bile bile öldüren kimsenin tevbesi kabul edilir mi?” diye sordum. O da: “Hayır” dedi. Ben de Furkân sûresi 68-71 ayetlerini okudum. Bunun üzerine İbn Abbas bu okuduğun ayetler Mekke’de nazil oldu. Medine’de nazil olan Nisâ sûresi 93. ayet bu ayetin hükmünü kaldırdı dedi. (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3937- Said b. Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ebî Leyla İbn Abbas’tan Nisâ 93 ve Furkân 68-71. ayetlerinin hükmünü sormamı bana emretmişti. Ben de Nisâ 93. ayetini sordum. İbn Abbas hiçbir ayet bunun hükmünü kaldırmadı dedi. Furkân 68-71. ayetlerini sorunca: “Bu ayetler müşrikler hakkında nazil olmuştur” dedi. (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3938- Said b. Cübeyr (r.a) İbn Abbas’tan naklediyor. Müşriklerden bir topluluk pek çok adam öldürmüşler, çok zina etmişler ve pek çok günahlar işlemişlerdi ve Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek şöyle demişlerdir: Ey Muhammed gerçekten anlattığın ve insanları davet ettiğin din ne güzeldir. Eğer işlediğimiz bu günahlara keffaret olduğunu söylersen bu dine gireriz dediler. Bunun üzerine Allah, Furkân sûresi 68-71. ayetlerini indirdi. İbn Abbas diyor ki: Böylece Allah onların şirklerini imana, zinalarını meşru münasebete çevirdi ve Allah, Zümer sûresi 53. ayetini indirdi: “Deki Allah şöyle buyurdu: “Ey kendileri zararına sınırları aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyiniz. Allah tüm günahlarınızı bağışlar. Şüphe yok ki o çok bağışlayan ve çok acıyandır.” (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3939- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, müşriklerden bir gurup Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna gelerek; gerçekten anlattığın ve insanları çağırdığın din pek güzeldir. Eğer istediğimiz günahlara keffaret olacağını söylersen İslâm’a gireriz dediler. Bunun üzerine Furkân sûresi 68-71. ayetleri nazil oldu. (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3940- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü öldürülen kimse şah damarından kanlar akarak öldüren şahsın başından ve alnından tutarak: Ey Rabbim! bu beni öldürdü der ve o kimse arşın yanına yaklaşıncaya kadar böylece devam edip gider.” İbn Abbas’a katilin tövbesi kabul olunur mu?” diye sorulduğunda Nisâ sûresi 93. ayetini okudu “Fakat her kim de bir Mü’mini bile bile öldürürse, onun cezası içinde devamlı kalacağı Cehennemdir. Allah ona dünyada gazap etmiş öteki dünyada da rahmetinden uzak tutmuş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.” Ve bu ayetin hükmü kalkmadı; nerede tevbesi kabul edilecek dedi. (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 5)
3941- Zeyd b. Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Nisâ 93. ayeti Furkân sûresi 68-71 ayetlerinden altı ay sonra nazil oldu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3942- Zeyd (r.a)’ten rivâyete göre, Nisâ 93. ayeti Furkân 68-71 ayetinden sekiz ay sonra nazil olmuştur. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3943- Harice b. Zeyd b. Sabit babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Nisâ sûresi 93. ayeti nazil olduğunda ayetin şiddetinden korktuk bunun üzerine Allah, Furkân sûresi 68-71 ayetlerini indirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)