Namazın Şartları...

Namazın şartları: Henüz namaza başlamadan önce yerine getirilmesi farz olan hususlardır. Halk arasında bu şartlara 'namazın dışındaki farzlar'da denir. Bu şartlardan biri olmazsa namazda olmaz.

1–) HADESTEN TAHARET:
Yani namaz kılacak kimse cünüp ise gusletmesi abdestsiz ise abdest alması, şayet bunları yapamayacak durumda ise teyemmüm yapması.(1)

2–)NECASETTEN TAHARET:
Namaz kılacak kimsenin vücudun da, elbisesinde veya namaz kılacağı yerde bulunan ve namaza engel olacak derecedeki necaseti temizlemek.

3–)SETRİ AVRET:
Namazda avret yerini örtmek.
a–) Erkeklerin avreti: Erkeklerin avreti göbeğin tam altından diz kapakları da dâhil olmak üzere göbekle diz kapağı arasındaki kısımdır. Göbeğin kendisi avret değildir.
b–)Cariyelerin avreti: Cariyelerin avreti aynı erkeklerde olduğu gibi göbekle diz kapağı arasındaki kısımdır. Ancak sırtlan karınları ve yanları da avret yerine dâhildir.
c–)Hür kadınların avreti: Hür kadınların avreti yüz, her iki el ve ayaklar dışında bütün bedenleridir.
Avret olan bir uzvun dörtte bir miktar açık iken kılınan namaz Sahih olmaz. Şayet namazda avret yeri kendiliğinden açılırsa üç tesbih miktarı açık kalmadıkça namaza zarar vermez, ancak üç tespih miktarı veya daha fazla bir zaman açık kalırsa namazı bozulur. Bu hüküm avret yerinin kendiliğinden açılması halinde böyledir. Ancak avret yerini, namaz kılanın kendisi açarsa namazı avret yerini açtığı anda bozulur.
Namaz kılan kimsenin elbisesi bol olup da yakasından bakmakla kendi avret yerini görmesi namazını bozmaz.
Örtünecek hiçbir şey bulamayan kimse namaz kılacağı vakit ayaklarını kıbleye uzatarak oturur ve ellerini kaba avret yerinin üzerine koyar rükü ve secdelerini işaret ile yapar. Namaz kılacak olan şahıs tamamı necasetli olan elbiseden başka bir elbise bulamazsa namazını çıplak olarak kılması caiz olduğu halde necasetli elbise ile kılması daha uygundur. Şayet elbisenin dörtte üçü necis olup da dörtte biri temiz olursa bu durumda namazı bu elbise ile kılması gerekir, yani çıplak olarak kılması caiz olmaz. Avret yerinin bir kısmını örtecek kadar örtü bulan kimsenin bu örtüyü kullanması vaciptir. Şayet örtü yalnız kaba avret yerlerini örter durumda ise bu örtü ile sadece kaba avret yerlerini örter.(2)

4–)İSTİKBALİ KIBLE (kıbleye yönelmek):
Farz, vacip veya nafile herhangi bir namazı kılacak kimsenin, kıbleye yani Kâbe ye yönelerek namazını kılması şarttır. Bilerek başka yöne dönüp namaz kılan kimsenin namazı caiz değildir. Tilavet secdesi de ancak kıbleye dönülerek yapılabilir.
Bu konuda şu hususlara dikkat etmek gerekir:
Mekke de Kâbe'nin avlusunda bulunanlar, bizzat Kâbe ye, avlunun dışında olanlar ise Kâbe'nin bulunduğu yöne doğru yönelirler. Bulutlu bir havada veya gece vaktinde kıble yönünü bilemeyen ve soracak kimsede bulamayan Müslüman, kendi galip kanaatine göre kıble diye tesbit ettiği yöne doğru namazını kılar, namazı eda ederken güneş görünür veya kıbleyi kendisine söyleyecek biri bulunurda yanlış yöne doğru namaz kıldığı anlaşılırsa namazını bozmadan kıble yönüne yönelir ve namazına devam eder. Namazını bitirdikten sonra yanlış yöne doğru namaz kıldığı anlaşılırsa, namazını tekrar kılmasına gerek yoktur.
Kıbleye yönelemeyecek derecede hasta veya yaşlı olan kimse, kendisini kıbleye çevirecek birisini de bulamazsa, bulunduğu yöne doğru namazını kılar. Bu durumda yönü yanlış bile olsa namazı caizdir.
Kıbleye dönüldüğü takdirde ağrısı artan yaralı veya hastalarda aynı şekilde, bulundukları yöne doğru namazlarını kılarlar.
Kıbleye yöneldiği takdirde bir düşmanın veya yırtıcı bir hayvanın saldırısına uğrama tehlikesi altında bulunan kimsede korkudan emin olacağı yöne doğru yönelip namazını kılabilir.(3)
Kâbe'nin içinde veya üstünde namaz kılan kimse isteği her tarafa yönelebilir ancak Kâbe'nin üstünde namaz kılmak mekruhtur. Yüksek dağlarda namaz kılanlar yine kıble tarafına dönerek namazlarını kılarlar. Uçak içinde olup kıbleye yönelme imkânını bulanlar yine Kâbe tarafına tespit ederek oradan yukarı çıkan dik bir hat mevcut imiş gibi, o yöne doğru namaz kılarlar. Yerin dibinde yüzlerce metre derinliğindeki maden kömür işletme yerlerinde çalışanlara aynı şekilde Kâbe den arzın derinliğine indiği farz edilen hat istikametine doğru, imkân buldukları ölçüde yönelerek namaz kılarlar.
Vapur da bulunanlar, kıbleye doğru yönelmek zorundadırlar. Şayet namaz esnasında vapur dönüş yaparsa, namaz kılmakta olanlarda kıbleye doğru dönüş yaparlar.(4)

5–) VAKİT:
Yani farz olan namazları kılmak için şeriatın tayin ettiği vakti girdiğini kesin olarak bilmek. Hatta vaktin girmediğine inanarak namazı kıldıktan sonra vaktin girmiş olduğunu anlayan kimsenin o namazı yeterli değildir.(5)

6–)NİYET:
Namaza girmeyi dilemektir. Niyetin şartı, hangi namazı kıldığını bilmektir. Hangi namazı kıldığını bilmenin en yakın delili ise bu husus kendine sorulduğunda o kişinin hemen cevap verebilmesidir. Eğer o kimse düşünmeden bu sorunun cevabını veremezse namazı caiz olmaz. Niyette itibar ise söylenmesine değildir. Yani niyetin mutlaka kalp ile yapılması gerekir. Fakat kalbinin yanında dil ile de söylerse bu hal kalbinin hazimetini topladığı için daha güzel olur.(6)

NİYET NASIL YAPILIR?
Nafile namazlar için vakit tayin ederek niyet etmek şart değildir. (Allah rıza için namaz kılmaya niyet ettim)demek yeterlidir.
Farz namazlarda ise namazı tayin etmek şarttır. (Bugünkü öğle namazının farzını veya bugünkü akşam namazının farzını kılmaya Allah rızası için niyet ettim )Şeklinde kalben niyet etmek gerekir.
Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarını da farz namazlar gibi tayin etmek şarttır. Mesela: bugünkü Cuma namazının farzını kurban bayramı namazı, hazır olan bu ölünün (erkek veya kadın) cenaze namazını. Allah rızası için kılmaya niyet etmek lazımdır.
İmam olanlar kadınlara da namaz kıldıracaksa, niyete onları da katmaları gerekirniyet ettim Allah (c.c.) rızası için bugünkü öğle namazının farzını kılmaya ve arkamda hazır bulunan kadın ve erkek cemaate kıldırmaya)
İmama uymaya niyet edipte imamın kıldığı namazı tayin etmeyenin imama uyması sahih olmaz. Zira imamı kıldığı namazın hangi farz olduğunu bilip ona kalben niyet etmek gerekir. Kaza namazlarında hangi vaktin farzı kaza edilecekse ona niyet etmek şarttır. Bu bilinemiyorsa, en son kazaya kalan öğle ikindi gibi farz namazı Allah rızası için kazaya niyet edilir, ilk kazaya kalan çekimde de niyet edilebilir.
Bir insan kalbi ile içinde bulunduğu öğle namazını kılmaya niyet edip de yanılarak dili ile ikindiye niyeti ifade etse bunun niyeti sahih olur. Çünkü niyette asıl olan kalptir.
Namaza niyet edilirken rekât sayılarını söylemek gerekmez ve niyetin mutlaka namazın başında yapılması gerekir.(7)



Dipnotlar:
1-İskilipli M. Atıf Hoca cilt 1 s-112
2-Hediyyetü-1 aldiyye s- 61
3-İslam ilmihali M.Varlı s.73
4-İslam fıkhı ve hukuku A.Fikri Yavuz s-115
5-İslam fıkhı İskilipli M.ATIF HOCA cilt 1 sayfa 121
6-Fetavayi hindiye cilt 1-s-229
7-İslam fıkhı ve hukuku Ali Fikri Yavuz S-116