Ebû Tâlib'in hanımı Fatıma Hatunun da Peygamber Efendimize olan sevgisi ve şefkati sonsuzdu. Onu öz evladı gibi seviyor, bakımına son derece dikkat ediyordu. Hatta, onu yedirip doyurmadan çocuklarına bakmıyor ve onlarla ilgilenmiyordu. Böylece Dürr-i Yetime, annesiz kalmış olmanın ıztırap ve hasretini hissettirmemeye çalışıyordu.
Sevgili Peygamberimiz de, Fatıma Hâtuna sevgi ve saygısında hiçbir zaman kusur etmiyordu. Ömrünün sonuna kadar da kendisine yapılan iyiliği unutmadı.
Öyle ki, Fatıma Hâtun, vefât ettiğinde, "Bugün annem vefat etti" diyerek ona karşı olan sevgisini ifade etmişti. Sonra dagömleğini çıkararak ona kefen yapmış ve beraberinde kabre inerek bir müddet mezarında uzanmıştı.
Resul-i Ekremin bu hareketi, Ashabının gözünden kaçmadı. Sebebini sorduklarında, şu cevabı verdi:
"Ebû Tâlib'den sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiçbir kadın yoktur. Âhirette, Cennet elbiselerinden bir elbise giymesi için ona gömleğimi kefen yaptım. Kabre ısınması ve alışması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım."