Hiç soru sordunuz mu?
Rabbimizin ayetlerinden ne kadar haberdarız?
Hepimiz bir 5 dakikamızı ayıralım ve biraz tefekküre dalalım... Ne dersiniz?
Yaşımız kaç? Ve buna cevap olan ömür sayımızda, Kur'an'ı kaç defa hatmettik? Ve daha da önemlisi; Arapçasını okuduğumuz bu güzel ve mucizevî Kitab'ın ne anlattığını kaç defa merak ettik? 20 yaşında olan bir kardeşim, bu meraka ömrünün yarısı adetinde sahib oldu mu?
Ya namazda ne yaptığımızı düşündük mü hiç? Rabbimiz ile mirac'ta sohbet ederken, Rabbimizin anladığı ama bizim anlamadığımız kelimeleri tekrar tekrar söylerken, KIYAM'ın, RÜKÛ'nun, SÜCÛD'un ve KUÛD'un ne anlattığını ve buralarda ne okuduğumuzu, kime ne dediğimizi hiç düşündük mü? Acaba; namazda saygıdan ellerin bağlandığı MAKAM ile, günlük hayatta el bağladığımız makamların/makam sahiblerinin arasını ne kadar ayırdık? Cüneyd-i Bağdadî şöyle buyurmakta:
"Kulun TEVHİD'i; "hâdis" olan ile "kâdim" olanın arasını ayırmakla vuku bulur..." Yani; Tevhidî inanca sahib olan bir kul için, sonradan Yaratılan ile "Zamandan münezzeh olan"ın(cc) arasını ayırmak gerektiği vurgulanmıştır. Buna ne kadar riayet ettik?
Ya sahib olduğumuz taassublar? Yani; saplanmışlıklar/bağlanmışlıklar... "Ben, İslam Cemaati'nin mensubuyum" demek yerine; "Hanefî/Şafiî/Malikî/Hanbelî/Şiî mezhebine, Nakşî/Kadirî tarikatına, Türk/Acem/Kürt/Arap Milliyetine mensubum" demek... Hani;
"Müminler ancak kardeştir!" buyruğu? Ve hani;
"Üstünlük ancak takvadadır!" fermanı?
Sadece dilde söylenen, özünü kaybetmiş, anlamını yitirmiş kavramlar olarak mı kalacaktı Allah(cc) ve Rasulü'nün(sas) söylemleri? Ya da gerçekten, Allah'ın(cc) bize anlayamayacağımız bir Kitab gönderdiğini, böyle bir Kitab'a bizi muhatab ettiğini mi düşünüyoruz? Oysa o Kitab ki; Bedevîlerden, Ümmîlerden, Cahillerden olan bir topluluğu, Sahabe haline getiren ve en üstün medeniyeti kuran bir Kitab değil miydi?
Ya da içi boşaltılmış kelimelerimizi hiç düşündük mü?
Mesela "İMAN.."
Mesela "CİHAD, ŞEHADET, İLAH, RABB, İBADET, DİN.."
Sadece inanmak mıydı "İMAN"?
Sadece savaşmak mıydı "CİHAD"?
Sadece birşey uğrunda ölmek mi "ŞEHADET"?
"Allah'tan başka ilah yoktur" derken, "Allah'tan başka Allah yoktur" demek miydi kastımız acaba sadece?
RABB, "Yaratan, yaşatan, rızık veren, efendi, köle olunan, uyulan, kanun koyan" değil mi bizim için yoksa?
Ya "İBADET"? Gündelik hayatımızda yaptığımız hangi şeyler ibadete benzemiyor? Önünde el bağlanan, sadece Allah(cc) değil miydi? Peki, "KIYAM" sadece ayakta duruş muydu? Ya saygı adına yaptığımız rükûlar? Sadece secde etmiyoruz diye mi, başka ilahlara ibadet ettiğimizi kabullenemiyoruz? Oysa ki, ibadetimizi parça parça bölüp dağınık ilahlara tabi olmuyor muyuz? O halde, Rabbimiz(cc) ve Rasulü(sas) bize ŞİRK'i neden bu kadar çok anlattı? Allah'a yaklaştıran putlar, sadece taştan, topraktan,tahtadan mı olur sizce? Ya da Firavunlar ve Bel'amlar, sadece tarihte mi yaşarlar? Ya da Allah'ın nuru bildiğimiz İSLAM'ın hakimiyeti çok mu ütopik?
"DİN" in %99'u İman, ibadet, ahlak; %1'i mi siyasetti gerçekten? O halde, Firavun halkına; "Musa sizin dininizi(kanunlarınızı) değiştirmek istiyor; ona tabi olmayın!" niye demişti? Tek KANUN KOYUCU İLAH'ımız; ALLAH'ımız değil mi yoksa? Din deyince aklımıza gelen şeyler nelerle sınırlı?
HİÇ SORU SORUYOR MUYUZ? Kendimize... Çevremize...
Ya da; HİÇ SORGULUYOR MUYUZ? Kendimizi... Çevremizi...