***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


NakSIbendIlIk NedIr?
NakSIbendIlIk NedIr?
Naksibendi terbiye okulu, hicri: 791, miladi: 1389 tarihinde vefat eden Hace Muhammed Bahauddin Naksibend Hz.lerinin temel usullerini belirledigi bir manevi terbiye sistemidir. Onun adina nispet edilerek "Naksibendilik" diye anilmaktadir.
Bu terbiye yolu ve usülü, Sah-i Naksibend Hz.leri ile baslamis degildir. Kendisi bu yolun usül, adap ve feyzini önceki büyüklerden almistir. Bu terbiye yolunun usül ve adabi, silsile yolu ile Hz. Ebu Bekir Siddik’a (r.a) ve ondan Hz. Resülullah (s.a.v) Efendimize ulasmaktadir. Terbiyenin basinda ve merkezinde alemlere rahmet olan Hz. Resülullah (s.a.v) Efendimiz bulunmaktadir. Bu terbiye yolunun temel özelligi gizli zikir ve ilahi muhabbettir. Bu zikir ve terbiye yolu, tarih içinde gelen mürsidlerin ismiyle farkli adlarla anilmistir.
Hz. Ebu Bekir Siddik’tan (r.a) sonra bu yola "Siddikiyye" ismi verildi. Hz. Beyazid-i Bistami’ye (k.s) kadar bu isimle anildi. Ondan sonra "Tayfüriyye" ismi verildi. Tayfur, Beyazid-i Bistami’nin bir diger adidir. Hace Abdulhalik Gücdevani Hz.lerine kadar bu isimle anildi. Ondan sonra, "Haceganiyye" ismi verildi. Sah-i Naksibend Hz.lerine kadar bu isimle anildi. Sah-i Naksibend Hz.lerinden sonra, "Naksibendiyye" ismi verildi. Bu yol bu isimle Islam alemine yayildi, meshur oldu. Diger kollardaki isimler zamanla unutuldu. Bu yol, Mevlana Halid Bagdadi’den sonra "Naksibendi Halidiyye" ismiyle de anilip yayildi. Bu gün Anadolumuzda yaygin olan kol "Halidiyye" koludur. Bu yol, günümüzde Sah-i Naksibend Hz.lerine nispet edilen meshur ismiyle "Naksibendilik" seklinde anilmaktadir.
Naksibend, "naks” ile "bend" kelimelerinden olusmus bir terkiptir. Bir isim degil sifattir; ancak isim gibi meshur olmustur.
Naks, bir seyi bir yere naksetmek, nakis gibi islemek, hiç çikmayacak hale getirmek, mühür gibi kazimaktir.
Bend, Farsça bir isim olup, dilimizde hem isim, hem sifat olarak kullanilmaktadir. Isim olarak, bag, kelepçe, baraj, bent, kemer gibi manalara gelmektedir. Sifat olarak, sikica bagli, iyice baglayan, kuvvetlice baglanmis manalarina gelir.
Kalbe Allah zikrini hiç çikmayacak sekilde nakis gibi isledikleri ve ondan hiç kopmadiklari için, gizli zikir sahiplerine Naksibendi denmistir.
Tarikat yol ve usul manasindadir. Tarikat bir din ve mezhep degil, dini anlama ve yasama seklidir. Insani terbiye için kurulmustur. Tarikatlar terbiye için tercih ettikleri usullere ve zikirlere göre farkli adlarla anilmislardir. Tasavvufun kaynagi, dogunun felsefesi, batinin batil dinleri degil, Kur’an ve sünnettir
Bütün manevi terbiye yollarina kisaca "tasavvuf" denir.
Naksibendi terbiyesi, gizli zikir usulü üzerine kurulmustur. Bu usulü benimseyen büyük veliler tarafindan gelistirilerek günümüze kadar gelmistir. Bu usul ve adaplar bizzat Kur’an ayetlerinden, rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin sünnetinden ve O’nun serefli Ashabinin (r.anhüm) hallerinden alinmistir. Her seyi ile Kur’an ve sünnete baglidir. Bu yolun usul ve adaplari, Kur’an ve sünnette ya açikça belirtilmis, ya da isaret, delalet ve süküt yoluyla kabul edilmistir. Yani, Islam’in ruhuna uymayan hiçbir sey yoktur.
Fakihler nasil fikih alaninda içtihat yapma yetkisine sahiplerse kamil mürsidler de, ahlak ve terbiye alaninda içtihat etme, yeni usuller belirleme yetkisine sahiptirler.
Bu terbiye sistemi yeni bir din degildir; dinin ahlak derslerini talim ve tatbik eden bir okuldur. Hedefi, insani güzel ahlaka ve Allah rizasina ulastirmaktir. Metodu, muhabbetle kalpleri Yüce Allah’a baglamaktir. Temel usulü gizli zikir, toplu zikir, muhabbet, sohbet, rabita, teveccüh, tasarruf, hizmet ve edeple nefsin çirkin sifatlarini islah etmektir.
Dinimizin bize ögrettigi amel ve edepler iki kisimda özetlenebilir:
1- Zahiri haller: Vücudumuzun dis azalari ile yaptigi bütün ibadetleri içine alir. Yeme içme, temizlik, alis-veris, aile hukuku gibi vazifeler de bu kisma girer. Bu vazife ve edepler fikih kitaplarinda anlatilmaktadir. Hangi vazifeyi yapiyorsak, onunla ilgili ilahi emri ve edebi ögrenmemiz gerekir.
2- Batini haller: Kalbin gafletten uyanmasi ve zikirle ihya edilmesi, nefsin manevi hastaliklardan arindirilmasi, ruhun ilahi huzura yükselmesi, böylece insanin ilahi nur, ilim, ask, edep ve güzel ahlaka ulasmasidir. Zahiren ve batinen terbiye olan insanin elde edecegi en büyük nimet güzel kulluktur. Bu hale kisaca ihsan mertebesi denir. Ihsani yukarida tarif ettik. Bu yol herkese açiktir. Bütün insanlar bu edeplere ve nimetlere davet edilmistir.
Zahiri ve batini edepleri koruyan kimse ihsan mertebesini elde eder. Bu mertebeyi elde eden kimse Yüce Allah tarafindan sevilir, O’nun huzurunda kabul görür. Kalbi ilahi sevgi, husu, haya ve hasyet ile dolar.
TASAVVUFTA YOL ALMAK EDEPLE OLUR
Naksibendi büyükleri, Hz. Resülullah (s.a.v) Efendimizin ögrettigi hem zahir hem de batini edeplere simsiki sarilmislardir.
Seyri sülük esnasindaki sohbet, vird, hatme ve diger zikirler zahiri edepler içine girer.
Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi ve ruhun ilahi huzura yükselecek hale getirilmesi de batini edepler içine girer.
Edeb, her seyi geregince ve yerince yapmaktir. Bunun yolu da, bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imami Hz. Resülullah (s.a.v) Efendimize uymaktir. Bütün Allah dostlari, Hak yolunda ne elde etmis iseler, Efendimizin edebine uyarak elde etmislerdir.
Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s):
"Edeb, aklin tercümanidir."8 demistir. Demek ki herkes edebi kadar akilli, akli kadar serefli, serefi kadar kiymetlidir.
Edebine göre yapilmayan seyler ne kadar çok olursa olsun fayda saglamaz. Insan bir isin usulüne göre gitmez ise o iste ömrünü verse hayirli bir sonuç alamaz.
Allah’in yeryüzündeki sahidi ve halifesi olan ariflere hürmet kalpteki takvadan ileri gelir. Onlara karsi edebi koruyamayan kimsenin tasavvuf yolunda hiç bir nasibi olmaz.9
Arifler: "Önce usul, sonra vusul" demislerdir. Yani, maksadina ulasmak isteyen kimse, önce o isin usulüne göre yola çikarsa, hedefine varir, yoksa yolda kalir.
Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemis:
"Bizler daha çok ilme degil, daha fazla edebe muhtaciz."10
Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir. Edebi olmayanin Allah yolunda elde edecegi hiç bir seyi yoktur.
Edeb, kalbte, sözde ve fiilde olur
Kalbin edebi, niyette ihlas ve samimiyettir. Bunlarin sonucu, Allah için sevmek, Allah için vermek, Allah için yermek ve Allah için menetmektir. Bu hal, imanin en yüksek zirvesidir ve kamil insan olmanin alametidir. O, Allahu Tealanin sevdigi kullarina bir hediyesidir. Büyükler, bu ahlakin ihsan mertebesi oldugunu ve onun vücuda ancak zati zikir sayesinde yerlesecegini belirtiyorlar. Zati zikir; her yerde, her iste, her halde kalb, ruh, sir ve diger latifelerle Allahu Teala’yi zikretmekten ibarettir.
Gavs-i Bilvanisi Seyyid Abdulhakim el-Hüseyni (k.s) zikir ve edep hakkindaki bir sohbetinde söyle buyurmustur:
"Bakiniz, bu milletin basina ne geldiyse gafletten geldi. Sah-i Hazne (k.s): "gaflet kadar hiçbir kötü hal yoktur" derdi. Kimin basina ne geldiyse nefsinin hilelerinden gafil kaldigi için gelmistir. Bir kisi kendi kuvveti ile gafleti terk edemiyorsa edebe sarilsin. Söyle ki, Rabbim her an her yerde beni görüyor diye düsünsün ve o konuda nefsini zorlasin. Açik ve gizli edeplere uymakla insanin kalbi uyanir. Böylece gaflet yok olur."11
Sözün edebi, makama uygun söylenmesidir. Her makam, ayri bir tarz ve tavir ister. Her söz yerinde, zamaninda, geregi kadar söylenirse degerli ve geçerlidir. Söz, hacet kadar sarf edilmelidir. Sözde yalan ve yapmacik olmamalidir. Söz sahibinin sözü ile özü, içi ile disi ayni olmalidir. Mürside ve müminlere karsi samimiyet ancak böyle mümkün olur.
Fiilin/isin edebi, makama uygun davranmaktir. Her sahsin, her makamin, her ibadet ve taatin kendine has edebi vardir. Bütün edepler, sünnet-i seniyyede ögretilmistir. Edep, Hakka ve halka karsi nasil davranacagini bilmektir. Kisaca güzel ahlaktir. Bu edepleri, tek tek ögrenmeli ve güç nisbetinde yapmalidir.
Ilim edeple güzel olur. Hak yolcusu ancak edeple yol alir. Zikir, edeple fayda verir. Ibadet edeple yapilirsa Allah’a yükselir. Tövbe, edeple kabul edilir. Bunun için Allah dostlari talebelerinden her iste edep ister, edep bekler. Tasavvuf yolunda, bütün menzil ve makamlarda insanin önüne tek levha çikar:
"Edep Ya Hü!"