2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Kur'an'I Kerim de Sünnet

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 39.199, Level: 100
    Points: 39.199, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    BuRaK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    4.740
    Points
    39.199
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    22

    Standart Kur'an'I Kerim de Sünnet

    Kur'an'da Sünnet

    Sünnet, hayatımızın hayatı ve ruhûmuz içre de bir ruhtur. Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyân da sünneti desteklemekte, desteklemekten de öte, onun İslâm’daki esaslı ve vazgeçilmez yerini tesbit ve tasrih buyurmaktadır. İşte, bu tesbit ve tasrihle alâkalı âyetler:

    1. Kur’ân-ı Kerim’de birkaç yerde, birbirinin aynı veya çok az değişiği lâfızlarla şöyle buyurulur:
    “O (Allah) ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Resûl ba’s buyurdu. (O Resûl), onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor...” (Cum’a, 62/2)


    Hemen hemen büyük çoğunluğu itibarıyla muhaddisîn ve müfessirîn-i kiram, ayette geçen ‘hikmet’ kelimesinden ‘sünnet’i anlamışlardır. Çünkü, mu’cize olan Kur’ân-ı Kerim’in içinde gelişigüzel sıkıştırılmış kelimeler, maksada kapalı ifadeler ve gereksiz itnâb, yani yok yere kelime dökme ve sözü uzatma olamayacağından, söz konusu âyet-i kerimede, hikmetten kasıt, kitab veya kitabın bir kısmı olamaz; zira o zaman, hikmet, kitab üzerine atıf yapılmazdı. Evet burada kitabdan maksat, çok âyetlerde de geçtiği üzere Kur’ân-ı Kerim’dir. Hikmet ise, kitabın icmâlini tafsîl, mübhemini tefsir, umûmî olanını tahsis ve mutlakını takyîd bâbında, Allah Resûlü’nden şerefsüdûr olan sünnet-i seniyedir.

    2. Bir başka âyet-i kerimede, Allah (c.c), peygamberleri ni onlara itaat edilsin diye gönderdiğini ifade buyurur: “Biz gönderdiğimiz her peygam beri, başka değil, ancak -Allah’ın izniyle- kendisine itaat edilmesi için gönderdik.” (Nisâ, 4/64)

    Allah, kendisine itaat edilsin diye peygamber gönderir. Peygambere itaat ise, onun zatından dolayı değil, ferdî-içtimaî, maddî-manevî aydınlığa vasıta ve vesîle olması hasebiyle, Allah’ın memuru bulunması itibarıyladır.

    Evet, “Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal, 8/20)

    أَ“Allah’a itaat edin; Resûl’e itaat edin.” (Nisâ, 4/59; Nûr, 24/54...)

    Âyetlerde ifade olunan Allah’a itaatle, Resûlullah’a itaat aynı şeyler değildir. Allah’ın emir ve nehiylerinde Allah’a, Resûlullah’ın emir ve nehiylerinde, yâni O’nun sözlerinde, fiillerinde ve takrirlerinde de O’na itaat açıkça Kur’ân-ı Ke rim’in emridir. Çünkü, Allah’a itaat adına Kur’ân-ı Kerim’in ortaya koyup ve Resûlullah’ın(s.a.s) tebliğ buyurdukları emir ve nehiylerin dışında, bir de, müstakillen sünnet eksenli emir ler-yasaklar, terğibler-terhibler, teşvîkler-tavsiyeler var ki, bü tün bunları ifade sadedinde Allah Resûlü (s.a.s): “Şüphesiz, bana kitab ve onunla birlikte bir benzeri, bir misli verildi”[Ebû Dâvûd, Sünne, 5] buyurmaktadır.

    Ayrıca, yukarıda misal olarak getirdiğimiz âyet-i keri-melerde, Allah’a ve Resûlü’ne ayrı ayrı itaat emredildikten sonra: “Resûlullah’tan yüz çevirmeyin” deniliyor ki, bu da, sünnete ittiba etmemenin, hatta onu hafife almanın ve sorgulamanın bir nev’î irtidad olduğunu ifham etmektedir.

    3. Bu mevzuyla alâkalı olarak, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen âyetlerden bazıları da şunlardır:

    a. “Ey iman edenler; Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve sizden olan ülü’lemre de (içinizden çıkan, inanç, duygu ve düşüncelerinizi paylaşan, acıda, sevinçte, kederde sizinle beraber olan büyüklerinize de) itaat edin” (Nisâ, 4/59).

    Âyet, Resûlullah’tan sonra gelen emir sahiplerine ve büyüklere itaati bile emrederken, insanlık adına büyükler büyüğü, kendilerine itaat edilmesi emrolunan büyüklerin de büyüğü, melcei, mencei, Resûlullah’a itaat etmemek.. Kur’ân dışında O’nun sünnetini, yani mübarek sözlerini, fiillerini kâle almamak ve O’na ayrı bir emretme, yasaklama hakkı ve salâhiyetini vermemek, acaba hangi insafla te’lif edilir?

    b. “Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve nizâa düşmeyin. Aksi halde gevşer, za’fa dûçâr olursunuz; kuvvetiniz, nusretiniz, devletiniz gider; sabredin ha! ” (Enfal, 8/46)

    Bu İlâhî beyan, Allah’a ve Resûlullah’a itaati, nusretin, kuvvetin, birliğin ve devletin kaynağı saymaktadır. Resûlullah’a itaattan uzaklaşıldığı zaman, yani imam bilinmediği veya kâle alınmadığı zaman, tıpkı namaz imamında olduğu gibi, kimin hangi kıbleye döneceği belli olmaz; o halde, nizâa düşmemenin yolu, Resûlullah’a itaat ve iktidâdır; nitekim, bir başka âyette: “Kendi aranızda nizâa düştüğünüz zaman, Allah’a ve Resûlüne götürün!” (Nisâ, 4/59) buyrulmaktadır. Hakikat bu iken ve bizi birleştirecek, içtimaî vahdetimizi sağlayacak mercî O ve O’nun sünneti iken, O’nun kudsî âsârını sorgulamanın neye müncer olacağı acaba hiç düşünülmüş müdür?

    c. “De ki: ‘Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmrân,3/31).

    Allah’ı sevmek, Resûlullah’ı sevmek; Resûlullah’ı sevmek de Allah’ı sevmek demektir. Resûlullah sevilmeden Allah sevilemez ve O’nun sünnetine ittibâ etmeden, Allah’ı sevme davasında bulunmak, boş bir iddiâdır.

    ç. َ “Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çok zikredip, Allah’la irtibatını kavî tutan ehl-i imân için, doğrusu Resûlullah misal alınacak insandır; O’nda, misâl edinme adına çok güzel şeyler vardır. ” (Ahzâb, 33/21)

    Değişik yönlere giden yollarda istikameti bulabilmek ve sırat-ı müstakîmde istikamet üzere yürüyebilmek için, istikameti temsil eden insana ittiba etmek, O’nun sünnetine uymak, yapılması gerekli olan biricik iştir.

    d. “Hayır, asla! Rabbine andolsun ki, aralarında nizâa bâdî her meselede seni hakem olarak kabûl etmedikten sonra, onlar iman etmiş olamazlar” (Nisâ, 4/65).

    İşte, Peygamber’i en yakından tanıyan bir sahâbinin bu mevzudaki anlayışı! Bir gün bir kadın İbn Mes’ûd’a gelerek:“Sen, dövme yapıp yaptıran, yüz tüylerini yolan ve yolduran, dişlerini seyrekleştiren ve güzel görünmek için dişlerinin arasını yontan ve Allah’ın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etmişsin” der. İbn Mes’ûd Hazretleri de: “Bu Allah’ın kitabında var” buyurur. Kadın: “Yemin olsun ki, ben Mushaf’ın iki kabının arasında ne varsa okudum, böyle bir şey görmedim” deyince, İbn Mes’ûd (r.a), Allah’ın:

    “Resûl size ne getirdiyse, onu alın ve sizi neden nehyettiyse, ondan kaçının” (Haşr, 59/7) buyurduğunu okumadın mı?” cevabını verir. Evet, Efendimiz: “Takma saç kullanan, saçına başkasının saçını ekleyen, vücuduna dövme yapan ve yaptıran kadınlara lânet etmiştir.”[Müslim, Libâs, 120]

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 5.460, Level: 47
    Points: 5.460, Level: 47
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 90
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 90
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Dilara - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    153
    Points
    5.460
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Kur'an'I Kerim de Sünnet

    cok güzel bir yazi oldu...Kuran ilmi, Hadisler'le ve sünnet ilmi ile aciklanir....


    Allah’ı sevmek, Resûlullah’ı sevmek; Resûlullah’ı sevmek de Allah’ı sevmek demektir.

    emeginize bereket kardesim...Rahman razi olsun., inşaAllah
    ŞehadetBir Tutku Bir Özlem Bize !
    Ölüm Bir Son Değil Bir Diriliş Bize !

    Aşkı ile Aşıklar....

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •