4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Ehl-i Sünnet Itikadı Ve Esasları

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Ehl-i Sünnet Itikadı Ve Esasları

    EHL-İ SÜNNET İTİKADI VE ESASLARI



    Asr-ı Saadet ve Dört Halife dönemlerinde herhangi bir mezhebin kurulmasına gerek görülmemiştir. Çünkü onlar dini doğrudan Hz. Muhammed (sav)’den ve ashabından öğrenmişlerdir.
    Sonradan sapkın akımlar ve bid’atçı fırkalar türeyince, Peygamberimiz (sav)’in ve ashabının yolundan giden rabbani alimler, itikat ve amelde bazı ölçüler tespit etmişlerdir. Doğruyu yanlıştan ayırarak, İslam dinini arınmış bir şekilde insanlığa sunmuşlardır. Böylece Ehl-i Sünnet mezhepleri doğmuştur.
    Ehl-i Sünnet çizgisini, diğer sapık fırkalardan ayıran bazı esaslar vardır. Ehl-i Sünnet karşıtı sapkın bazı akımlar, bu esaslara karşı çıkarak kimi bilgisiz insanları kendi taraflarına çekmeyi başarmışlardır. Bu nedenle, Peygamberimiz (sav)’in yoluna tabi olmuş tüm Müslümanlar, bu fitneye karşı çok dikkatli olmalıdırlar. İlk yapılması gereken, Ehl-i Sünnet itikadının esaslarını özümseyerek öğrenmek ve akılda tutmaktır.
    Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’in Üzerinde İttifak Ettiği Hususlar
    1) Allah (cc)’a İman
    Allah (cc)’ın sıfatlarına, Kuran’da ve sünnette bahsedildiği şekilde iman etmek İslam’ın temel kaidesidir. Allah (cc)’ı insanlara yakıştırılan sıfatlarla sıfatlandıramayız. Allah (cc), yarattıklarıyla mukayese edilemez. Allah (cc) Kuran’da sıfatlarını birer birer zikretmiştir. Bu hususta çok dikkat edilmeli, bazı sapkın görüşlere rağbet edilmemelidir.
    Kişi mümin olduğu sürece kendi imanından kuşku duymamalı ve kalben inandığı halde eksikleri yüzünden kendini imansız kabul etmemelidir. Bu itikadımıza göre çok zararlı bir bakış açısıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
    Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? (Fussilet Suresi, 33)
    2) Ehl-i Sünnet’te Kuran İnancı
    Kuran, Allah (cc) kelamıdır. O, Allah (cc) Katından gelmiştir, yine O’na dönecektir ve Kuran, Allah (cc)'ın indirdiği son ve kıyamete kadar geçerli olacak tek hak kitaptır. Yine bu konuda bazı sapkın fırkalar değişik görüşler ortaya atmışlardır.
    Hiç şüphesiz, bu Kur'an, sana, hüküm ve hikmet sahibi olan, (ve her şeyi gerçeğiyle) bilen (Allah'ın) katından ilka edilmektedir. (Neml Suresi, 6)
    3) Dünya Gözüyle Allah (cc)’ın Görülemeyeceği İnancı
    Hz. Muhammed (sav)’in Allah (cc)’ı gördüğüne dair hiçbir sözü mevcut değildir. Bu konuda var olduğu iddia edilen bir hadisi, İslam alimleri ittifakla reddetmiştir. Kim ölmeden önce Allah (cc)’ı gördüğünü iddia ederse, Ehl-i Sünnet inancına göre yalan söylemiştir. Resulullah (sav) bir hadisinde "İyi bilin ki sizden hiçbir kimse ölmedikçe Rabbini göremeyecektir" (Müslim) buyurmuştur.
    4) Müminler Cennette Rabbimiz’i Göreceklerdir
    Sahih hadis kitaplarında insanların kıyamet alanında ahiret gözü ile Allah (cc)’ı göreceklerinden bahsedilmektedir. Ancak Cehmiyye, Mutezile ve Rafiziler bunun aksini savunmuşlardır.
    Allah (cc) bir mekanda, arş üstünde ya da başka bir yerde değildir. Yani Allah (cc) mekandan münezzehtir. Kerramiyye fırkasının bu hususta Ehl-i Sünnet’e aykırı görüşleri mevcuttur.
    5) Ölümden Sonra Olacaklar
    Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat, Resulullah (sav)’ın ahiret konusundaki söylediği sözlere harfiyen inanır. Kabir azabı vardır. Mu’tezile mezhebi kabir azabını kabul etmez. Ehl-i Sünnet’e göre kabir, müminler için cennet bahçesi, imansızlar için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.
    Kabirde mükereyn meleklerinin sorgusu da haktır. Kaderriyye mezhebi mensupları kabir sorgusunu inkar eder. Allah (cc)’a yönelmeyen, Peygamber (sav)’i tanımayan ve O’nun sünnetine uymayan, kitap ile amel etmeyen kişi, kabirde hesap vermekte büyük zorluklarla karşılaşacaktır.
    Kıyamet gününde ruhlar tekrar bedenlerine iade edilir. İnkar edenler bu günde iyilik ve kötülüklerinden dolayı hesaba çekilmezler. Onların sadece amelleri sayılır, hesaplanır. Günahlarını ikrar ettikten sonra cezalandırılırlar.
    Sırat cehennem üzerine kurulmuştur. Kim sırattan geçmişse cennete girmeye hak kazanmıştır. İnsanlar sıratı geçtikten sonra cennet ile cehennem arasında bir köprü üzerinde dururlar. Dünyada iken birbirleriyle olan haklarına bakılır ve hak sahiplerine iade edilir. Eğer bundan kurtulur ve bağışlanırsa cennete girmelerine izin verilir.
    6) Resulullah (sav)’ın Şefaati
    Kıyamet günü Allah (cc) Resulü’nün (sav) üç türlü şefaati olacaktır. Birincisi, mahşer ehlinden olanlara yapacağı şefaattir. İkincisi, cennet ehlinin cennete girmesi için yapacağı şefaattir ki, bu ilk ikisi yalnız ona has olan şefaatlerdir. Üçüncüsü, cehennem ateşine müstehak olanlara yapacağı şefaattir. Ayrıca cehenneme girmiş olanlara bazı amelleri yüzünden oradan çıkmaları için şefaatte bulunacaktır. Ayrıca dirilerin dua ve sadakaları, ölmüş müminlere fayda verir.
    Özellikle Vehabi mezhebine mensup olanlar Resulullah (sav)’ın şefaati konusunda Ehl-i Sünnet’e uymayan bazı görüşler ortaya atmışlardır.
    7) Kadere İman
    Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat, kaderin hayır ve şerrine iman eder. Kadere imanın iki mertebesi vardır:
    Birinci mertebe, Allah (cc), yarattığı her şeyin ne yaptığını ve ne yapacağını bilir. Onların itaatlerinin yanında kendisine isyanını da önceden bilir.
    Allahu Teala (cc), tüm yarattıklarının kaderini Levh-i Mahfuz’da yazmıştır. İnsan cenin durumundayken, kendisine ruhu üflenmeden önce, bir melek tarafından kaderi getirilir. Kaderiye mezhebine mensup olanlardan bazıları kader konusunda yanlış düşünceler içerisine girmişlerdir. Müslümanlar bu hassas konuda çok dikkatli olmalıdır.
    Allah (cc)’ın iradesi, insanın iradesinin üzerindedir. Kişinin mümin olması ya da küfre sapması Allah (cc)’ın dilemesi dışında oluşmaz. Kaderiye mezhebinin tamamı, kaderin bu yönünü inkar eder.
    8) İman, Söz ve Ameldir; Artar ve Eksilir
    Din ile imanın söz ve amel olduğu, Ehl-i Sünnet itikatının temel kaidelerindendir. İman itaat derecesine göre artar, günahlara göre de azalır. Tüm salih ameller din ve iman kavramına dahildir.
    9) Ehl-i Kıble Günah İşlemekten Dolayı Tekfir Edilemez
    Ancak imanın aslı bundan müstesnadır. Ehl-i Sünnet itikatında olan bir kişi, aynı kıbleye yönelen diğer bir mümini günah işlediğinden dolayı tekfir etmez, inkarcı olduğunu iddia etmez. Belki imanı mutlak bir iman olmayabilir. İslam tarihinin ilk sapkın akımı olan Hariciler ilk fitneyi bu konuda çıkarmışlardır.
    İnkara sapmış bir kişi ne kadar hayır işlerse işlesin kendisine bir yararı olmayacağı gibi, Müslüman da ne kadar günah işlerse işlesin, haram olana helal, helal olana haram demedikçe inkara sapmış sayılmaz.
    10) Allah (cc)’ın Veli Kullarının Kerametleri Haktır
    Allah (cc) dostlarının kerametlerine, Allah (cc)’ın onların eliyle meydana getirdiği harikulade hallere, değişik ilimlerde yaptığı keşiflere iman etmek Ehl-i Sünnet itikatının esaslarındandır.
    11) Resulullah (sav)’ın Miraç Hadisesi
    Miraç hadisesinde Peygamber Efendimiz (sav) hem ruhu hem de bedeni ile gökler ötesi aleme çıkmıştır. Her kim miracı reddederse inkara sapmıştır. Kuran’da Peygamberimiz (sav)’in Bey-i Makdis’e gidişi sabit olup, sahih hadislerde semavata çıktığı tasdiklenmiştir.
    Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir. (İsra Suresi, 1)
    Kutlu Peygamberimiz (sav)’in miraca çıkmasına iman etmeyen kafir ve münafıklar fitne çıkarmak için Mekke’de Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in bu mucizesi ile alay etmeyeye ltenmişlerdi. Şehrin her yerinde bu fitne yayılıyordu, müşrikler her gördükleri insana bunu anlatıp kendilerince alay etmeye çalışıyorlardı. Müşriklerden biri Hz. Ebu Bekir’e gelerek “Muhammed (sav) bir gecede Mekke’den Kudüs’e gittiğini iddia ediyor, ne diyorsun” dedi. Hz. Ebu Bekir de tüm müminlere örnek olacak bir teslimiyet ve güvenle “Eğer o söylüyorsa doğrudur” diyerek yayılan bu fitneyi önledi.
    12) Allah (cc)’ı Tanımak
    Allah (cc)’ı kalben tanıdığı halde diliyle kabullenmeyen kişi inkar etmiş demektir. Diliyle kabul ettiği halde kalbiyle tasdik etmeyen ise münafıktır. Ancak doğrudan inkar etmediği sürece ve münafıklığı hususunda kesin bir kanıt olmadan bir insanı münafıklıkla suçlamak uygun değildir.
    13) Hesap Günü
    Kıyamet günü, Allah (cc)'ın kainat için takdir ettiği ömrün bittiği gündür. Kıyamet günü herkes hesaba çekilecektir. Tekrar ikinci bir bedenle dünyaya dönüş sözkonusu değildir. Adem Peygamber (a.s.)’den kıyamete kadar yeryüzüne gelen bütün cesetler dünya kurulmadan önce yaratılmıştır. Bir ruh değişik bedenlerle birden fazla dünyaya gelmeyecektir.
    14) Cennetle Müjdelenenleri Tasdik Etmek
    Cennetle müjdelenen sahabeler hakkındaki herhangi bir kötü söz, cennetle müjdelenen bu büyük insanlara karşı saygıya uygun değildir ve büyük günahtır. Bu sahabeler şunlardır:
    - Hz. Ebu Bekir (r.a.)
    - Hz. Ömer (r.a.)
    - Hz. Osman (r.a.)
    - Hz. Ali (r.a.)
    - Talha (r.a.)
    - Zübeyr b. Avvam (r.a.)
    - Sa’d b. Ebu Vakkas (r.a.)
    - Said b. Zeyd (r.a.)
    - Abdurrahman b. Avf (r.a.)
    - Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)
    İslam’ın ilk döneminin tarihi bu üstün insanların kahramanlıkları ile doludur. Resulullah Efendimiz (sav) hadislerinde, bu kişileri övmüş ve bazıları için kendisinden sonra peygamberlik makamına en layık kişiler olduklarını dahi söylemiştir. Bu yüzden bu insanlara karşı yapılan bir itham, sonucunda peygambere yapılmış olarak kabul edilir.
    Sapkın fırkaların ortak özelliklerinden birisi de, cennetle müjdelenmiş olan sahabelerden bazılarına karşı çıkan üsluplar kullanmalarıdır. Ehl-i Sünnet itikadında böyle bir görüşe kesinlikle yer yoktur.
    15) Resullerden Başka Kimsenin Masum Olmaması
    Allah (cc)’ın Resulleri’nin söyledikleri bütün sözler Allah (cc)’ın koruması altındadır. Bunların dışında kalan Ehl-i Sünnet çizgisindeki İslam alimlerinin sözlerini yerine getirmenin önemi, müminler için çok büyüktür. Ancak bazı aşırı uçtaki fırkaların iddia ettiği gibi, bunları yerine getirmemenin bir yükümlülüğü yoktur.
    16) İslam’ın Başvuru Kaynakları
    Kuran ve sünnetle sabit olmayan birşey kabul edilmemelidir. Bu Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’i diğerlerinden ayıran en önemli özelliktir. Nitekim Resulullah Efendimiz (sav), ihtilafa düştüğümüz bir konuda önce Kuran’a sonra sünnete başvurmamız gerektiğini bildirmiştir. Kuran’da ve sünnette sabit olmayan bir konuyu İslam dininin bir parçası gibi göstermek, Ehl-i Sünnet itikadı açısından sakıncalıdır.
    17) Kuran ve Sünnet Hakkında Yorum Yapılmaması
    Akıl ve kıyas öne sürülerek Kuran ve sünnet üzerine yorum getirilemez. Zira sahabeler ve mezhep imamlarımız ilimlerini doğrudan Kuran’dan ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetinden almışlardır. Müminler Kur’an ve sünnete uyan herşeyi kabul ederler, aykırı olanı ise reddederler. Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’i diğerlerinden ayıran en büyük özellik, ilimlerini Kuran ve sünnetten yani asıl kaynağından almalarıdır. Anlamını kavrayamadıkları konuları Kuran ve sünnet ışığında tefsir ederler. Zanna, heva ve heveslerine uymazlar. Hiç kimse Kuran ve sünnet üzerinde söz söyleme hakkına sahip değildir.
    HARUN YAHYA

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 5.744, Level: 48
    Points: 5.744, Level: 48
    Level completed: 97%,
    Points required for next Level: 6
    Level completed: 97%, Points required for next Level: 6
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    DJ-BuHaRa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2009
    Mesajlar
    133
    Points
    5.744
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Ehl-i Sünnet Itikadı Ve Esasları

    Ehl-İ Sünnet İtikâdI

    1- Muhammed aleyhisselam son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmez, şefaati haktır
    2- Kabir ziyareti, enbiya ve evliyadan yardım istemek caizdir.
    3- Kabir suâli haktır.
    4- Kabir azabı hak olup, ruh ve bedene birlikte olacaktır.
    5- Okunan Kur'ân-ı Kerim' in ve verilen sadakanın sevabı ölülere gönderilir. Bu sevaplar ve edilen duâlar ölülere ulaşır, azaplarının azalmasına sebep olur.
    6- Kıyamette hesap vardır.
    7- Mizan vardır.
    8- Sırat köprüsü vardır.
    9- Şefaat haktır.
    10- Cennet ve cehennem şu anda vardır ve ebedîdir.
    11- Mirâc, ruh ve bedenle olmuştur.
    12- Eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek gerekir.
    13- Eshâb-ı kirâmın tamamı cennetliktir. Bunlardan on tanesi [aşere-i mübeşşere] dünyada ismen de cennetle müjdelenmiştir. Dört halife bunlardandır.
    14- Peygamberlerden sonra en üstün insanlar 4 halifedir. Üstünlükleri halifelik sırasına göredir.
    15- Cennet ehli Allah-ü Teâlâyı görecektir.
    16- Enbiyanın mucizesi ve evliyanın kerameti haktır.
    17- Günahkâr mümin, günahları nisbetinde cehennemde azap görür, yahut şefaate veya affa kavuşup cennete girer. Kâfirler ise, ebedî cehennemde kalır.
    18- Kur'ân-ı Kerim, kelâm-ı İlâhîdir, mahluk [yaratık] değildir.
    19- Mest üzerine mesh etmek caizdir.
    20- İman, kalb ile tasdik ve dil ile ikrardır.
    21- Ehl-i kıbleyi tekfir etmemek [yani namaz kılan müslümana günahlarından dolayı kâfir dememek.] (Ehl-i kıble denilen kimsenin bir inanışı, anlamı açık olan kesin bir delile zıt ise, küfür olur. Böyle bir kimse, namaz kılsa da, her ibâdeti yapsa da kâfir olur.)
    22- Allahü Teâlâ zamandan, mekândan münezzehtir. Hiçbir şeye benzemez.
    23- İbadet imandan parça değildir. Büyük günah işliyen mümine kâfir denmez.
    24- Ölümden sonra herkes dirilir.
    25- Hak aşıklarından, evliyadan da ilâhî teklifler kalkmaz. Onların da ibâdetleri yapma mecburiyeti vardır.
    26- İmansız ölmekten korkmak gerekir.
    27- Hak bir mezhebe mensup olmak, mezhepsiz olmamak gerekir.
    28- Allahü teâlânın sıfatları vardır.

    29- Îmân artmaz ve azalmaz.

    30- Gayba îmân esâsdır.

    31- Îmân konusunda kıyas olmaz.

    32- Tevekkül ve kadere inanmak îmânın şartıdır.

    33- Namaz, oruc, sadaka gibi nâfile ibâdetlerin sevâbını başkasına hediyye etmek câizdir.

    34- İnsanları ve işlerini de Allahü teâlâ yaratır. İnsanda irâde-i cüz’iyye vardır.

    35- Rızk, halâlden de olur, harâmdan da olur.
    ..........

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 1.920, Level: 26
    Points: 1.920, Level: 26
    Level completed: 20%,
    Points required for next Level: 80
    Level completed: 20%, Points required for next Level: 80
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    EyLüL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2013
    Yer
    HüZüN DiYaRı
    Mesajlar
    117
    Points
    1.920
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart Cevap: Ehl-i Sünnet Itikadı Ve Esasları

    Allah razı olsun çok güzel paylaşım teşekkürler

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    İtikatta mezhep
    Sual: Bazı kitaplarda, Matüridi mezhebi, Eşari mezhebi ifadeleri geçiyor. İtikatta tek mezhep olduğuna göre, niye böyle ifadeler kullanılıyor?
    CEVAP
    İtikatta hak mezhep tektir. O da Ehl-i sünnet vel cemaat mezhebidir. Bu mezhebin itikattaki iki büyük imamı, Ebu Mansur Matüridi ve Ebül-Hasan Eşari hazretleridir. Burada mezhep, birkaç konudaki farklı ictihad anlamındadır. Nitekim fıkıh kitaplarında, (İmam-ı Ebu Yusuf’un mezhebi böyledir) ifadeleri de geçer. Bu, ayrı mezhebi olduğu için değil, ictihadının farklı olduğunu göstermek içindir.

    İmam-ı Matüridi Hanefi mezhebinde, İmam-ı Eşari de Şafii mezhebinde olduğu için, Hanefiler İmam-ı Matüridi’nin, Şafiiler de İmam-ı Eşari’nin açıklamalarını esas alıyorlar.

    Matüridi ve Eş’ari
    Sual: İtikadda, İmam-ı Matüridi veya İmam-ı Eş’ari’den birine tabi olmak şart mıdır?
    CEVAP
    Evet, şarttır. Ehl-i sünnet itikadını bu iki âlim bildirmiştir. Bunlara tâbi olmayan bid’at ehli olup, doğru yoldan ayrılmış olur. İbni Hacer-i Heytemi hazretleri buyuruyor ki: Ehl-i sünnetin söz birliğiyle bildirdiği itikada uymayan bid’at sahibidir. Bunu, İmam-ı Eş’ari ve İmam-ı Matüridi ile bunların yolunda olan âlimler bildirdiler. (Feth-ul-cevad)

    İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Bid’at sahibi demek, Ehl-i sünnete aykırı inanışı olan kimse demektir. Dinin beğenmediği bir şeyi meydana çıkarmak bid’attir. (Fetava-yı hadisiyye)

    Şâfiî âlimlerinden Ahmed Şihabüddin Mısri buyuruyor ki: Ebül-Hasan Eş’ari’nin veya Ebu Mansur Matüridi’nin bildirdiklerinden ayrılan kimse sünni değildir. Bu iki imam, Resulullah’ın ve Eshabının yolundadır. (Kenz-ür-ragıbin haşiyesi)

    Selefin mezhebi
    Sual: Selef-i salihinin mezhebinin Ehl-i sünnet vel-cemaat olduğu, Selefiye diye bir mezhebin olmadığı kitaplarda yazılıdır, ama Eş’ari ve Matüridi ne oluyor? Ehl-i sünnet vel cemaat ne demektir?
    CEVAP
    Sünnet, bilindiği gibi Resulullahın bildirdiği yoldur. Cemaatten kasıt da Eshab-ı kiramdır.Sünnet ve cemaat ehli yani Ehl-i sünnet vel-cemaat demek, Resulullahın ve Eshab-ı kiramın gittikleri, itikattaki tek doğru yol demektir. Yani Eshab-ı kiramdan bugüne kadar, tek kurtuluş fırkası Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır.

    Ehl-i sünnet vel cemaat itikadı kitaplara geçmemişti, Ehl-i sünnetin iki imamı olan İmam-ı Eş’ari ve İmam-ı Matüridi, Ehl-i sünnet itikadını açıklayıp sistemleştirerek kitaplara geçirdi. Ameldeki mezheplerin nasıl imamları varsa, mesela Hanefi mezhebinde, imam-ı Ebu Yusuf, imam-ı Muhammed gibi müctehidler varsa, bu iki zat da itikat imamlarıdır. Aralarındaki ictihad farkları, Ehl-i sünnete aykırı değildir.
    Ehlisünnetbüyükleri.com
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •