ISLAM'DA ISÇI HAKLARI

Bir hukuk terimi olarak isçi; baskasina ait bir isi veya hizmeti bir ücret karsiliginda yapmayi üstlenen ve belli bir bedele mukabil mesrû olan o isi yapmak üzere emegini kiraya veren kisi anlamina gelmektedir.

a) Kur'an'da Is ve Isçi

Ücret karsiligi isçi çalistirmanin ya da isçi olarak çalismanin mesrûlugu Kitap, Sünnet ve icmâ delillerine dayanir. Kur'an-i Kerim ve Sünnet-i sahiha'da, bazen Islam'dan önceki semavî dinlerin ücretle çalisma ve çalistirma uygulamalarindan misaller verilerek bazen de dogrudan hükümler serdedilerek bu husus üzerinde durulmustur.

Kur'ân-i Kerim'de, Hazreti Musa'nin, kendisine peygamberlik verilmeden önce Misir'dan ayrilarak Medyen yöresine gittigi, orada davarlarini suvarmaya çalisan iki kizkardes gördügü, onlara yardim ettigi ve kizlardan birinin “Babacigim! Bunu isçi olarak tut! Zira senin çalistiracagin en iyi adam, böyle kuvvetli ve güvenli biri olmalidir.” (Kasas, 28/27) diyerek babasindan Musa aleyhisselami isçi olarak almasini istedigi hikaye edilir. Bunun üzerine, Hazreti Musa, bu iki kardesin babalari olan -muhtemelen- Hazreti Suayb'in (aleyhisselam) yaninda on sene çalisir; aslinda bu kutlu peygamber, o ailenin koyunlarini güderken ayni zamanda bir nebinin rahle-i tedrisinde nübüvvet mesleginin sirlarini da ögrenir. Diger taraftan, Musa aleyhisselamin ise alinmasini isteyen ve daha sonra da bu nebiye es olmakla sereflenen firasetli kizcagizin vurguda bulundugu iki vasif bir isçide aranan sartlar adina çok önemli olsa gerektir: Bunlarin birincisi, o isi yapabilecek güç ve kuvvet; digeri de, güvenilir ve emin bir insan olmaktir.
Musa aleyhisselam ile Hizir'in yolculugu anlatilirken de ücret karsiligi is yapmaya bir isarette bulunulur. Onlarin yollari bir köye ugrar; bu sirada Hizir (aleyhisselam) orada yikilmaya yüz tutmus bir duvar görür ve onu düzeltiverir ama buna karsilik herhangi bir ücret talep etmez. Bunun üzerine, Hazreti Musa, “Isteseydin, elbette buna karsi iyi bir ücret alabilirdin.” der. (Kehf, 18/77)

Islam alimleri, bu ve benzeri ayetleri, bir insanin, diger bir insan tarafindan ücret karsiliginda çalistirilmasinin mesrû oldugunu gösteren misaller olarak zikredegelmislerdir.

Ayrica, “Artik ölçüyü, tartiyi tam yapin, insanlarin haklarini ve ücretlerini eksiltmeyin, halka haksizlik etmeyin!” (A'râf, 7/85); “Sonra bosadiginiz eslerle ilginiz kesilince sizin hesabiniza çocuklarinizi emzirirlerse, ücretlerini verin! Aranizda ücret isini mesrû çerçevede, örfe uygun olarak güzellikle görüsüp sonuçlandirin. Eger annesinin çocugu emzirmemesi sebebiyle sikintiya düserseniz, bu takdirde baba, ücret vererek bir baska emziren kadin bulacaktir.” (Talâk, 65/6) gibi ilahî beyanlarla ücret hususunda da bazi hükümler konmustur. Çocugun beslenmesi, bakimi ve görümü öncelikle babanin vazifesi oldugu için bosanma durumunda anneye emzirme ücreti vermesi gerektiginin belirtilmesi insan haklari (özellikle de kadin haklari) ile ilgili bilhassa üzerinde düsünülmesi icap eden Islamî bir inceliktir.

Baska bir ayet-i kerimede ise, Cenâb-i Hak, bütün kullarini hem bu dünya hem de ahiret için çalismaya davet etmekte ve “Insan, emek ve gayretinin neticesinden baska sey elde edemez” (Necm, 53/39) diyerek, insanin ancak çalistiginin karsiligini alacagini anlatmaktadir.

b) Rasûl-ü Ekrem'in Beyanlarinda Çalisma ve Isçi

Öte yandan, Islam'da Yüce Yaratici'ya karsi vazifelerini de yerine getiren bir insanin çalismasi ibadet kabul edilmistir. Dolayisiyla, isçinin emegi kutsaldir, degerlidir. Nitekim, Peygamber Efendimiz, “Hiç kimse kendi elinin emeginden daha temiz bir kazanç elde edemez” buyurmus ve bu konuda Allah'in elçisi olmasina ragmen kendi alin teriyle geçimini saglayan Hazreti Davud'u hüsn-ü misal göstermistir. (Ibn Mâce, Ticârât, 1) Dahasi, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, çocuklarinin rizkini saglamak veya anne ve babasinin ihtiyaçlarini karsilamak ya da kendi ekmegini kazanmak için evinden çikan bir insanin evine dönecegi ana kadar Allah yolunda oldugunu söylemistir. Ayrica, kimseye muhtaç olmamak ve anne-babasini, çoluk-çocugunu da baskalarina el açtirmamak için ise giden bir insanin her adimda ibadet sevabi alacagini müjdelemistir.

Bir gün, Allah Rasûlü, sahabe efendilerimizden Hazreti Muaz ile musafaha edince buyurur ki: “Muaz, ellerin nasirlasmis!” O cevap verir: “Evet, ya Rasûlallah, kazma elimde toprakla mesgul oluyor ve bu sayede çoluk çocugumun nafakasini kazaniyorum.” Fahr-i kâinat efendimiz, -edep ve haysiyetiyle çalisan bütün isçilerin alnini öpercesine- Hazreti Muaz'i öpüp buyurur ki: “Bu eli Cehennem yakmaz.”

Bir baska gün de, Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Medine'de ashabi ile birlikte otururken genç yasta dilenen bir fakir çikagelir. Fakir, kendisinin ve âilesinin aç oldugunu söyler ve yardim ister. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) tarafindan genç adamin evine gönderilen Hazreti Ali, adamin evinde çocuklar üzerine örtülmüs bir kilim ve bir tencereden baska bir sey olmadigini görür. Bunun üzerine, Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hazreti Ali'ye o kilim ve tencereyi pazarda satarak parasiyla ip almasini emreder. Hazreti Ali söyleneni yapar. Peygamber Efendimiz ipi fakir adama uzatarak, “Bunu al, daglara git, odun toplayip satarak para kazanmaya çalis. Kirk gün evine hiç ugrama. Bu süre zarfinda evin bütün ihtiyaçlarini biz görecegiz!” buyurur. Adam kirk gün sonra kazandigi paralarla Rasûlullah'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) huzuruna gelir. Allah Rasûlü, ona Medine'de bir ticârethâne açtirir ve adam böylece geçimini saglamaya baslar. Bu hadise üzerine Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) söyle buyurur: “... Sizden birinizin urganini omuzuna alarak dagdan odun toplamasi, sonra da onu sirtlanarak pazara götürüp satmak suretiyle geçinmesi, herhangi bir kimseye gidip de ondan bir sey istemesinden daha hayirlidir.” (Buhârî, Buyû, 15)

Ayrica, Allah Râsulü, isçilerin haklarinin korunmasi, ücretlerinin eksiksiz ve zamaninda verilmesi, onlara güzel davranilmasi hususlarinda da pek çok tavsiyede bulunmustur.

Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, bir keresinde, “Allah Teâlâ, çalistirdigi isçiden azami verim aldigi halde, onun ücretini tam ödemeyenin öteki hayatta hasmi olacaktir!” buyurmus (Buhârî, Icâre, 10); bir kudsî hadiste de su ilahi tehdidi seslendirmistir: “Üç kimse, kiyamet gününde Beni karsisinda bulacaktir: Benim adimi kullanarak haksizlik eden; hür bir insani satip parasini yiyen; bir isçiyi çalistirip da ona ücretini vermeyen!” (Buhârî, Icâre, 12, 15)

Alinti..