4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: nasıl dua etmeli?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart nasıl dua etmeli?

    DUAYI EMREDEN Cenab-ı Hak, duanın bir kısım adabını da bildirir. Kur’an’ın ayetlerinden anladığımız kadarıyla, dua ederken dikkat etmemiz gereken bazı durumları şöylece sıralayabiliriz:

    1. “Allah’a korku ve ümitle dua ediniz.” (A’raf, 56) Yani, reddolunmasından korkar, kabulünü ümit eder bir şekilde isteyiniz.

    “Beyne’l-havf ve’r-reca” yani korku ve ümit arasında olmak kişinin manevî hayatı için son derece önemlidir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın ifadesiyle, “bu iki hâl, insanın seyr u sülûkunda iki kanat gibidir.” Tek kanatlı kuş uçamadığı gibi, sadece korku veya sadece ümit kanadıyla hareket edenler de, kemâlat semasına doğru uçamazlar.

    Allah’ın celal ve azametini düşünmek, insana lezzetli bir korku verir. Annesinin merhametli tokadından korkup yine annesinin şefkatli sinesine sığınan çocuk gibi, Allahtan korkan insan O’na iltica eder. Allahın cemâl ve rahmetini düşünmek ise, insanı ümit içinde yaşatır.

    2. “Rabbinize tazarru ile ve gizlice dua edin. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” (A’raf, 55)

    Yani, yalvara yakara, samimi bir şekilde, bütün benliğiniz ile O’na yönelin, O’ndan isteyin. Başkalarına da duyurmayın ki, nefsin hissesi karışmasın.

    Tazarru hali, insanın kendini duaya tam vermesini ifade eder. Bunu, duaya tam konsantre olmak şeklinde anlayabiliriz. İnsan bazı dualarında bu hâli yaşar. Bütün hisleri uyanmış, bütün latifeleri hüşyar bir şekilde yalvarır. Böyle bir durumda, istediği şeyleri ruhunun en derinlerinden gelen bir iştiyakla ister. Bu şekilde yapılan dualar, genelde kabul edilir.

    Bunun zıddı ise, tam bir gaflet göstergesi olur.Hz. Peygamberin ifadesiyle, “gafil, boş bir kalbin duasını Allah kabul etmez.” (Tirmizi, Daavât, 65)

    Duada haddi aşmak ise, sesi fazla yükseltmek, olmayacak şeyleri istemek gibi durumlardır. Mesela, kişinin “Allahım beni peygamber yap!” veya “Allahım, beni bu dünyada ölümsüz kıl!” demesi, muhali talepten başka bir şey değildir.

    3. “Allahın Esmaü’l- Hüsnası vardır. Onlarla dua ediniz. (A’raf, 180)

    “Esmaü’l- Hüsna” “en güzel isimler” anlamına gelir. Yüce Allah, kendi kemaline ünvan olan nice isimlere sahiptir. Bunlar bir rivayette 99, bir başka rivayette 1001 olarak ifade edilmektedir. Mesela, Besmelede “Allah, Rahman, Rahim” isimlerini, en son sure olan Nas suresinde

    - İnsanların Rabbi

    - İnsanların Meliki

    - İnsanların İlahı isimlerini görürüz.

    Kur’anın tamamında bu ilahî isimlere sıkça yer verilmektedir.

    Malûmdur ki, bir kimse pek çok ünvanlara sahip olabilir. Mesela, güzel yazı yazmasıyla hattat, güzel resim yapmasıyla ressam, yaptığı binalarla mimar ünvanını alır ve o ünvanlarla bilinir. Öyle de, Cenab-ı Hak yaratmasıyla Halık, şekil vermesiyle Musavir, rızık vermesiyle Rezzak şifa vermesiyle Şâfi’dir…

    İnsan, Allah’a yalvarırken, istediği şeye uygun olan İlahî ünvanı söylemesi uygun olur. Mesela, günahlarımızın affını isterken “Ya Gaffar” ayıplarımızın örtülmesini isterken “Ya Settar” ismini söyleriz.

    Keza, belaların defini isterken “Ya Dafia’l-beliyyat” (ey belaları def eden), ihtiyaçlarımızın karşılanmasını isterken “Ya Kadıya’l- Hâcât” (ey ihtiyaçları veren) ünvanını söyleriz.

    Rızık isterken O’nun Rezzak ismini anar, maddi manevi hastalıklarımız için O’nun Şafi isminden meded umarız.

    İnsanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Peygamber, dualarında sadece “Ya Rabbi, Allahım” demez, binbir isimle Allah’a yalvarırdı. Mesela, şu duasına bakalım:

    “Ey kalpleri çeviren Allahım. Kalbimi dinin üzere sabit kıl!” (Müslim, Kader, 17)

    4. “O Allah Hayy’dır. Ondan başka ilah yoktur. O halde, dini yalnız O’na has kılarak, halis bir şekilde O’na dua edin!” (Mü’min, 65)

    İhlas, dinin en mühim esaslarından biridir. Yapılan bir şeyin sadece Allah için yapılmasını ifade eder. İhlasın zıddı, riyadır, gösteriştir. Sözgelimi, bir din görevlisi insanların önünde dua ederken coşkuyla istese, fakat yalnız dua ettiğinde sönükleşse, ihlastan uzaklaşmış olur.

    5. “Allahın lütfundan isteyin!” (Nisa, 32)

    Yani, başkalarına verilen servet-makam- ilim gibi şeylere bakıp ta, kıskançlıkla “bu niye ona verildi? Aslında bana verilmeliydi. Ben buna daha layıkım” demeyiniz. Çünkü, belki de onun size verilmemesi hakkınızda daha hayırlıdır. Dolayısıyla siz Rabbinize yöneliniz, O’nun lütuf ve kereminden isteyiniz. O, hakkınızda hayırlı olanı elbette bilir, ona göre verir. O’nun rahmet hazineleri ne biter, ne de tükenir.

    Bu meselede, şu esasları göz önünde bulundurmak lazımdır:

    - Mülk Allahındır. O, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. İnsana düşen, verilmeyene göz dikmek değil, verilene şükretmektir.

    - İnsan eğer şükretse, Allah daha fazla verecektir. Çünkü, tekitli bir şekilde şöyle demektedir:

    “Eğer şükrederseniz, gerçekten artırırım.” (İbrahim, 7)

    - Hayır zannettiğimiz şer, şer zannetiğimiz hayır olabilir. Kur’an şöyle bildirir:

    “Bir şey hoşunuza gitmezken sizin için hayırlı olabilir. Sevdiğiniz bir şey de şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216)

    Mesela , insan hırs ile mal ister. Fakat Karun gibi bunu kibir ve gurura vesile yapacaksa, ona verilmemesi hayırlı olur. Veya insan ısrarla ilim ister. Fakat ilmiyle dalalete sapacaksa, verilmemesi rahmet olur. Onun için, Allahtan birşey isterken “Allahım, senin lütfundan isterim. Eğer bu istediğim hayırlıysa ver. Değilse, hakkımda hayırlı olanı nasip et!” demeli ve Allaha tam tevekkül etmelidir.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.536, Level: 86
    Points: 18.536, Level: 86
    Level completed: 38%,
    Points required for next Level: 314
    Level completed: 38%, Points required for next Level: 314
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    İslam-Gülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    sendenim
    Mesajlar
    2.745
    Points
    18.536
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    20

    Standart

    Emegine saglık Hayrunnisacım
    Elif olmak zordur
    Çünkü elif olmak
    Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    Dik ve önde
    Belki acıyla
    Ama vazgeçmeden durmanın
    Dünya ne kadar dönerse dönsün
    Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
    Kaç silah varsa elife çevrilir
    Elif hep olduğu yerdedir
    Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
    Zordur elif olmak
    Elif olmak hep vurulmaktır
    Elif olmak yalnızca elif olmaktır
    Ne B, ne T, ne S
    Elif
    Yalnızca elif
    Elif demeden hiçbir şey denilemez
    Ben elif dedim
    Artık her şeyi söyleyebilirim...

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    DUASI KABUL OLMAYAN RABBİNE KÜSMESİN ÇÜNKÜ; DUA BİR SIRRI UBUDİYETTİR





    Cenabı hakkın imtihanı herkeste farklı farklıdır. Eğer başımıza bela ve musibetler geliyorsa,bir şeyler hayatımızdan azalıyor ve işler yolunda gitmiyorsa, RABBİMİZ bizi dua ve niyazla huzurda görmek istiyor.Bizim niyazımızı ve haykırışlarımızı duymak istiyor.Kulun aczini ilan etmesi Rabbimizin en sevdiği şeydir. Üstat der ki, aciz fakır tefekkür ve şefkat bizim mesleğimizdir bunlarla insan veli olur ,Allah'a yakın olur.


    Ağlamayınca çocuk ne bilsin anne ve baba çocuk açtır,hastadır veya ihtiyacı var. Nazik nazenin bebek hükmünde olan insan ağlayacak ki, ihtiyacı ona musahhar olsun, ağlarken lisani hal ve lisani kaal ile ağlamak gerekir.

    Rabbim nasıl ki bizleri nebatat ve hayvanat denen iki rahmet musluğundan besleyip yaşatıyor. Öylede iman, kuran, sünnet muslukları ile de beslemek istiyor ki, manen aç kalmayalım.Açlığımızı gidip haram musluklarından ve sofralarından takviye etmeyelim.Maneviyatı İmani ve Kur-ani musluklardan beslenmek gerekir ki,doyulsun.Doymak ve tatmin olmak için istemenin en güzel yolu ise duadır.Yalnız kul dua ile rabbinden isterken istediklerinin mahiyetini ve camiyetini iyi bilerek istemeli.Hakikat ve hikmet düsturlarıyla istemeli.Kul bazen rabbinden bir şeyler isterken nefis ve hevanın tahakkümü ile ister.

    İlla matlubu olsun diye ısrar eder..Neticelerinde ona kötülük, bela, musibet getireceğini, hayatını yakacağını düşünmez.Halbuki, onun istediği şeylerin ona faidesi veya zararı olacağını ancak Allah bilir.O ne kadar heva ve duyguların tahakümü ile istese de rabbimiz sonsuz hikmeti ve rahmetiyle belki istediğini vermez.O kulun bütün dualarına icabet edip lebbeyk der. Her duaya cevap verilir ama her dua kulun istediği tarzda kabul edilmez..Çünkü ya kabulün şartları yerine gelmemiş ,ya gerekli niyazlar hakkıyla yapılmamış ,ya kabul için kulun hali ve kaali lisanı tesirli olmamış,ya duanı kabul vakti gelmemiş ya, kabul edilmiş ama geciktirilmiş ,ya istenilen şey iman ve din aykırı bir istektir,ya istenilen şeyler imana ve dine zarar verip kişiyi kulluktan edecektir,yada kabul edilmiş ama cennete neticeleri daha iyi olarak verilmek üzere tehir edilmiş olabilir.

    Duanın neticeleri birebir vücuda gelmediği zaman sabır etmek gerekir.Dua sadece maddi ve menfaatli şeyleri istemek için değildir.En önemlisi Allahtan sabır istemek için tazarru ne niyaz etmektir.Çünkü insan dünyaya mühim neticelerle gönderilmiş,sırrı imtihan için ona kapı açılmış,imtihan gereği olarak masiyet ,musibet ve taat üzere sabır ve imtihana tabi tutulmuştur.Bu noktada sabır etmesi istenmiştir.İmtihan olan dünyada duayı sadece dünyalık için kullanmak hakkı değildir.Verilen her şey imtihan içindir.Lezzet ve zevk için değildir.Verilenlere şüküretmekle mükellef olduğu için hakkı yoktur ki verilmeyenler için itiraz etsin.Verilmeyenler için itiraza hakkı yoktur.Çünkü burası mükafat yeri değildir.Çekilen meşaket, zahmet, çile sıkıntı ve musibetin karşılığının verileceği yer cennettir. İnsan dünyaya keyif sürmeye değil imtihan için geldi.Kendisine peşin olarak verilen trilyonlarca nimetin ücretin ödemeye geldi. Dünyada bile trilyonlarca nimetlere gark gedilen, insan olma nimetine gark edilen, mümin olma nimetine gark edilen insanın haddi değil ki tahakkümle verilmeyenleri de istemeye. Ve verilmediği zamanda küsmeye. Onun gasp edilen hakkı yok ki, isyan etsin. Hangi hakkı gasp edilmiş ki, isyan ediyor.Yokluktan hayata ve nura gark edilen insan ne hakla isyan edebilir.Kulun yaptığı ibadet,şükür,hamd ,peşin aldığı nimetlerin ücretidir.Onun hakkı yok rabbine isyan edip küsmeye Rabbinden alacağı olmayan insanın rabbine vereceği şükür ve kulluk borcu vardır.İnsan oğlunun zalimliği ve nankörlüğü öyle büyüktür ki,kendisine verilen trilyonlarca hediyeleri çoğu zaman nefsin kör noktaları yüzünden görmez.Bir adamın kendisine verdiği bir ev yada araba için gösterdiği minneti rabbi için göstermez.O adama ömür boyu dua edip,hatırlar, tazim eder teşekkür eder ,hayırla yad eder,iyiliğini hatırladıkça önünde eğili.Rabbine kulluğa gelince rabbinin verdiği trilyonlarca nimeti görmez.O trilyonlarca nimetin ölçülemeyen değerini idrak edemez.Kula itaat eder, rabbine isyan eder, şekva eder.Rabbinin vermediklerini hatırlayınca ona buna şikayet eder. Nefsimizi rabbimize şekva edelim.Rabbimizi kullara değil. Onlara teşekkür eder rabbine isyan eder.Kul rabbine şekva ettikçe elindeki nimetler azalır.Nimetleri eksilir.Bu nimetlerin içerisinde her şey vardır.Kul isyan edip şekva ile musibeti büyütürse rabbi de ondan nimetlerini çekmeye başlar..Kulluk ibadet şükür vb gibi nimetlerden mahrum olmaya başlar.Kaderi tenkit eden kedere düşer diyor hadis şerifte.Kaderin kubbesine şekva taşları değil şükür çiçekleri atmak gerekir.Biz verilenlerin şükrünü ödeyemezken niye hala verilmeyenleri istiyoruz.Başımıza işler açıyoruz.Niye cennette verilecek olan nimetlerin mükafatını şimdiden istiyoruz.Orda ki nimetleri azaltıyoruz.Cennetin meyvelerini dünyada koparıp bitiriyoruz.Halbuki cennetin bir elması dünyanın binlerce bağlarına denk gelir.

    Dua eden ve duası zahiren kabul görmeyen bir çok insan duası kabul olmadığını düşünüp rabbine küser “Niye isteğimi vermedi”der..halbu ki,dünyevi kaygılar istekler için rabbinden küsülmez.Dünyevi şeyler için mümin üzülmez.Üzülecekse ve kaygı taşıyacaksa başına açılmış olan cenneti kazanma davasını nasıl ne şekilde neyle kiminle kazanırım endişesi ve tasası için üzülmeli .”Ebedi gençlik güzelliği saadeti nasıl kazanırım” diye tasa etmeli.Kendisini aydınlığa saadete çıkaracak olan rehberleri bulmalı. Nasıl namaz kılınır ,niçin namaz kılınır, niçin kulluk edilir ,niçin varlığımız vardır diye araştırmalı..Hayatın lezzetlerin mahiyetin hakikatini araştırıp iç yüzlerine öğrenmeli. İmanı onu yolda bırakır mı ,örtüsü ona cehennemde kalkan olur mu,imanı kabirde ona ışık olur mu,imanı onu sırattan geçirir mi.imanı onu son nefeste kurtarır mı diye kaygı edip rabbinden medet dilenmeli.Her gün amel defterine kaydedilen şeylerin ne kadar isyan nisyan ne kadar itaat kulluktur.Dünyevi işleri gibi uhrevi işleri de intizamlı mı,düzenlimi.Patronuna, baba, abi, eşe itaat ettiği gibi rabbine de itaat ediyor mu?.Patrondan babadan öğretmenden korktuğu gibi rabbinden de korkuyor mu.vb gibi sorgu sualleri kendi nefsine ve vicdanına sormalı.Daha ölmeden burada hesap yapılırsa oradaki sorgu suallerde zorlanmaz.50 menzil ve elli bin senelik sorgu sualle dolu bir yevmi mahşer bizi bekliyor.Berzahın kışı bizi bekliyor.Sıratın uzun çileli yolu bizi bekliyor.Cehennem sabırsızlıkla insanları bekliyor.Gözünü açıp bizi bekleyen bu yerler için hazırlık yapmalıyız.Uyku nasıl ki göz açıp kapayıncaya kadar biter.Göz kapanır akşam olu, Göz açılır sabah olur.İnsan bilmez nasıl geçti saatler ,aylar ve yıllar..Öylede insanın ömrü de bir uyku gibidir.Onun için hadiste denilmiş ki” insanlar uykudadırlar ölünce uyanacaklar”.Bizlerde sadece dünyalık isteyerek dünyalık peşinde koşarak gaflet uykusuna dalmayacağız.rabbimizden uhrevi şeyler istemeliyiz.Ellerimizi kaldırıp basit,adi,fail ,nakıs dünyalıklar istememeliyiz.Küçük çocuklar elmas dükkanına götürüldüğ zaman tavandaki balonlara heveslenip elması gözü görmez.Balon için ağlar.Bizlerde o küçük çocuk gibi ahiretin elmaslarını bırakıp dünyanın balonlar hükmündeki dünyalıklarını istemeyelim. Dua ile isteklerimizin çoğunluğu uhrevi olmalıdır..Rabbimizden ebedi ve baki bostanlar bağlar istemeliyiz.Dünyanın kırılacak camları hükmünde olan metalarını istememeliyiz.İbadet için kulluk için rabbimizden sıhhat ve afiyet istemeliyiz. Aile efratlarımızın ahiret akibetlerinin hayrını istemeliyiz.Ahiretimize faide verecek şeyleri istemeliyiz.Bilelim ki insanlar cennete rablerinin fazlıyla girecekler yoksa yarım yamalak ibadetleri ile değil.Eğer cennete ibadetle girilseydi cenneti kimse kazanamazdı. Çünkü yaptığımız hiç bir hamd ve şükür verilen nimetleri karşılamaz. Dua ,insanın heveskarane tahakkümüyle değil,Belki hikmeti rabbaniyenin hikmeti rabbaniyenin iktizasıyla ya matlubunu ya evlasını vermektir yada hiç birisini vermemektir.

    Mümin olan şunu unutmamalıdır ki, Dua bir sırrı ubudiyettir.neticeleri ahirete bakar.Dua,kulun dergahı ilahiyede aczini ve fakrını ilan edip bir aczine istinad,fakrına ise istimdad istemesidir.Dua bütün hazineleri yanında olan,bütün rahmet hazinelerinin anahtarı elinde bulanan,her yerde hazır ne nazır olup kulunun her ihtiyacını bilen,sesini işiten,gören bir kadiri mutlakın kapısını niyazla çalmaktır.dua bir ibadettir ve dua ibadetinin mükafatı ahirettedir..Biz duayı ibadet olsun diye yaparız.Biz ibadeti dünyada menfaat ve mükafat için yapmıyoruz.İbadet ve duanın neticeleri ahirete bakar.Allahın rızası için yapıyoruz.Allah isteklerimizi versin diye dua etmiyoruz.Rabbimiz dünyada verirse isteklerimizi bu nurun ala nur ve ihsanı şahanedir.Dua,Allaha aczimizi fakrımızı ilan etmek içindir .Ona istinad ve istimdad içindir.Yalnız birden istemek içindir.Fakrımızı ve aczimiz rabbimize iletmek ve rahmet ve merhametini celp etmek içindir.
    zehirliok.net
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    Dua bütün hazineleri yanında olan,bütün rahmet hazinelerinin anahtarı elinde bulanan,her yerde hazır ne nazır olup kulunun her ihtiyacını bilen,sesini işiten,gören bir kadiri mutlakın kapısını niyazla çalmaktır.dua bir ibadettir ve dua ibadetinin mükafatı ahirettedir

    Kaynak Konu:http://www.kevserdenizi.net/showthre...526#post189526

    ALLAH C.C dilimizi Dua sız kalbimizi imansız bırakmasın.
    Güzel konuydu paylaşımlarınız için teşekkürler ALLAH C.C Razı olsun..Dua ile...

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •