Namazda Huşu İçinde Olmak
Bu önemli ibadet üzerinde titizlikle durulmalı ve vakti geldiğinde huşu içinde uygulanmalıdır. Allah Kuran’da müminler için, ‘Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır.’ (Müminun Suresi, 2) buyurmaktadır. Allah’ın huzurunda bulunulan bu özel anda yalnızca O’nun gücünü ve kudretini düşünerek, saygıyla dolu bir korku içinde bu ibadeti yerine getirebilmek çok önemlidir.
Sadece bir görevi yerine getirme bilinciyle kılınan namaz kuşkusuz amacına ulaşamaz. Namazda önemli olan Allah’ın gücünü düşünerek O’nu birlemek ve O’nu yüceltmektir. Namaz esnasında günlük hayatla ilgili sorunların düşünülmesi ya da planlar yapılması son derece uygunsuzdur. Samimiyetten uzak bu davranış, ibadetimizin Allah katında kabul görmesini riske atabilir. (Allah en doğrusunu bilir.)
Etrafımızda pek çok insandan : ‘Namaz kılarken aklıma çok iyi bir fikir geldi’ gibi namazın amacına yakışmayan sözler duyarız. Bazı insanlar namazdan sonra ne yapacaklarını düşünür bazıları ise bir an önce namazlarını kılıp işlerine devam etmek için sabırsızlanırlar.
Oysa Allah’ın vakit bildirerek bizleri namaza çağırdığı özel anlar her mümin tarafından şevkle beklenmeli ve o özel anlarda büyük bir istekle Allah’ın huzurunda durulmalı ve Allah’ın emri üzerine huşu içinde bu ibadet yerine getirilmelidir.
İnsanların çoğu randevularına karşı son derece titizdirler. En güzel ve en temiz giysilerini giyerek tam zamanında söylenilen yerde olmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak aynı titizliği namaz vakitlerinde gösteremedikleri çok açıktır. Çoğu zaman işler bahane edilir ve vakit bulunamaz ya da işlerin arasına sıkıştırılıp özensiz bir şekilde kılınıp günlük koşuşturmacaya devam edilir. Ancak ‘(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz' (Nur Suresi, 37) ayeti, bize namazın ve diğer ibadetlerin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Hiçbir iş ya da eğlence namazdan ve Allah yolunda yaşamaktan daha önemli değildir.
Bu tabloda göze çarpan çok önemli bir gerçek vardır: İnsanlar genellikle Allah rızasını gözetmek yerine kendi nefislerine hoş gelen bir hayatı yaşamayı ve dünyaya sımsıkı bağlanmayı tercih ederler. Bu büyük gafletten ancak ölüm melekleriyle karşılaştıklarında uyanacak olan bu insanlar, hayatta sahip olduklarını sandıkları her şeyi geride bırakıp gerçeklerle yüzleşeceklerdir. ‘Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık.’ (En'am Suresi, 27) Kuşkusuz bu büyük bir pişmanlık olacaktır. Ancak dünyaya geri dönüş mümkün olmadığı ve son anda yapılan tevbeler kabul edilmeyeceği için sonsuz bir cehennem azabı dünyada gaflet içinde yaşayan insanlar üzerine hak olacaktır. Şeytanın boş vaadlerle Allah’ın yolundan alıkoyduğu bu insanlar Allah’a kul olmak yerine nefislerinin ve şeytanın esiri olmalarının bedelini şüphesiz çok ağır ödeyeceklerdir. Dünya hayatında insanlara boş vaadler veren şeytan, O gün geldiğinde kendisine uyan insanlara ‘Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah'tan da korkuyorum’ (Enfal Suresi, 48) diyerek aslında ne kadar büyük bir hata yaptıklarını hatırlatacaktır.
İnsanları bu gafletten kurtaracak tek yol Allah’ı sıkça zikretmek ve Allah rızasını arayarak yaşamaktır. Namaz kılmak bu yolda yapılacak en önemli ibadetlerden biridir. Bu yüzden namazı huşu içinde kılmak ta son derece önemlidir. Bu özel anlarda şeytanın fısıltılarına kulak vermek yerine tüm kalbimizle Allah’a yönelmek en güzel ve en doğru hareket olacaktır. ‘(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez.’ (Nisa Suresi, 120)
Altuğ Öztürk
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
namazımdır ruhumun gıdası..
ömrümün en güzel edası...
namazımdır..kalbimin sızısı..
gözümün yaşı...
namaz kalpdir..
namaz ruhdur...
namaz candır...
namaz canandır...
namaz tek yoldaşdır...
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
O kadar gürültü var ki ortalıkta...
Kalbinin sesini duyamıyorsun bile.
Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin.
Telaşların arasından sıyrıl, ruhuna yer ayır.
Ebedî sükû-nete hazırla kendini.
Kalbini sonsuzluğa bitiştir.
Alnını secdeye değdir.
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
'' İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı…
“Aradan çıkarmaya çalıştığım” oldu namazı. Geçiştirdim namazı.
Bir “sorun”du çözdüm, hallettim. Selam verip sonra yaşamaya başladım…
Yaşamayı namazın içinde aramalıydım. Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa.
Bilemedim...
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.
Her secdede rahmetinle okşadın alnımı. Her rükûda “aferinler” fısıldadın gönlüme.
Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu.
Yüzüme vurmadın. Azarlamadın. Aşağılamadın.
Hepten umut kesmedin benden. Yok saymadın. Utandırmadın. ''
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى
الْخَاشِعِينَ
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz,
Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir..
Bakara Sûresi*45
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine
boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir.
*Maide/ 55*
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Namaz...
Zulmetten nur'a aşıkare bir çıkış..
Kalma karanlıklarda nur'a çıkmaya çalış...
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Kuran’ın en önemli emirlerinden biri kuşkusuz namaz kılmaktır. Namazın Kuran’da belirli vakitlerde farz olduğu ifade edilmektedir. Çevremizde namaz konusunda karşılaştığımız önemli sıkıntılardan biri de bazı kişilerin namaz kıldıkları sırada aklına başka şeylerin gelmesinden şikâyet etmesi. Ne yazık ki bu insanların bir kısmı namaz kıldıkları sırada aklına namaz dışında farklı şeyler gelmesinden rahatsızlıkları dolayısıyla namaz kılmayı bıraktıklarını ya da namazdan soğuduklarını bile ifade ediyorlar.Kuran’da namaz sırasında inananların huşu içinde olmalarından bahsetmektedir. Ancak yine Kuran’ı incelediğimizde görmekteyiz ki; namaz kılınması günün belirli saatlerinde inananlara farz kılınırken; namazın terk edilmesinin hiçbir şekilde mazur görülmediğini görüyoruz. Örneğin Kuran’da savaş sırasında bile namazın bırakılmasından bahsetmez. Tersine Allah bizlere savaş sırasında namazın kısaltılmasında sakınca olmadığını belirtirken; savaş sırasındaki tehlike nedeniyle bir grup namazı kılarken diğer grubun beklemesini tavsiye
ediyor.Bu durumda namazda aklına başka şeyler geldiği için namazı bırakanlar ya da namaz kılmaktan soğuyanlar ne yapmalıdır? Kuran’da Allah’ın, namazı kılınmamasını hiçbir şekilde hoş görmediği açıktır. Allah örneğin hasta
olanlara oruç tutmayabileceklerini ve bunu yerine daha sonra tutabileceklerini söylerken, hac ibadetini de sadece gücü yetenlere farz kılarken namazda böyle bir istisna ya da sınırlama getirmemiştir. Yani bir inanan ne olursa olsun namaz kılmaya özen göstermeye devam etmelidir.Namaz kıldığı sırada aklına başka şeyler gelmesini engellemek için ise namaz kılarken Arapça yerine kendi anadilimizde dua etmemiz, Allah’ı anmamız, O’na şükretmemiz ya da Kuran’dan ayetler okumamız faydalı olabilir. Arapça ezbere bildiğimiz dualar ya da ayetler ağzımızdan ezbere çıkarken namazda konsantrasyonu ve huşuyu sağlamak zor olduğu için bu durumda aklımıza namaz dışında alakasız şeylerin gelmesi de doğaldır. Ancak anadilde ibadet edildiğinde söylediklerimizi anladığımızdan namazla ilgisi olmayan şeylerden
daha iyi uzaklaşabiliriz.Namaz sırasında aklımıza başka şeylerin gelmesini engellemenin bir diğer yolu da özellikle gün içinde iş saatlerinde namaz kıldığımızda aklımızın takılabileceği bir şeyler varsa onları tamamladıktan sonra namaz kılmak olabilir. Böylece namaza ve Allah’ı anmaya daha iyi yoğunlaşabiliriz. Zaten Kuran’da da huşu kavramından bahsedilirken bunun kesin bir sınırı ve ölçüsü belirtilmemiştir. Buradan çıkaracağımız sonuç her inanan namaz kılarken olabildiğince huşu sağlamayı, olabildiğince dış dünya ve namaz dışı konularla ile irtibatı azaltmak için uğraşmalıdır. Allah inşallah hepimizi Allah’a namazlarını düzenli ve hakkıyla kılan iyi Müslümanlar yapsın.
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
"Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle
iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz" (A'râf, 170).
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Her namaz vakti gelince, melekler, "Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hasıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!" derler.) [Taberani]
Cündüb İbni Süfyân radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin." Müslim, Mesâcid 261-262. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbni Mâce, Fiten 6 "Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gün...düz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah'ın huzuruna çıkarlar.
Allah Teâlâ, kullarının halini çok iyi bildiği halde, meleklere: -Kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Melekler: -Onları namaz kılarken bıraktık; yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler." Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23,33; Müslim, Mesâcid 210. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 21 .. Ebû Züheyr Umâre İbni Ruveybe radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittiğini söyledi: "Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir." Resûl-i Ekrem bu sözüyle sabah ve ikindi namazlarını kastetmişti. Müslim, Mesâcid 213-214. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 9 .....
alıntıdır allah paylaşanlardan razı olsun amin
(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]"
(Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]
(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym)
Yatsı ve Sabah Namazı nın Önemi..!
Bizimle münafıklar arasında yatsı ve sabah n...amazlarında hazır bulunma farkı vardır. Onlar bu iki namaza muktedir olamazlar.
(Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 5)
Müslüman, Allah’ın indinde sabah namazının değerinin büyüklüğünü bilmelidir. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki:
Ebu Musa (r.a)’dan, Resulullah s.a.v buyurdular ki; “Kim sabah ve ikindi namazını kılarsa Cennete girer.”
(Sahih-i Buhari, Namaz)
Ebu Hureyre (r.a) Resulullah sav.’i “Cemaatle kılınan namaz birinizin tek başına kıldığı namaza göre yirmi beş kat daha üstündür. Sabah namazında gece melekleri de gündüz melekleri de toplanır.” diye buyururken işittim demiştir. Sonra Ebu Hureyre (r.a)
“Dilerseniz <…sabah vakti de namaz kıl, çünkü sabah vakti de şahitlidir…> (İsra.78) ayetini buna delil olarak okuyunuz.” derdi.
(Sahih-i Buhari, Ezan)
“Aişe r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v buyurdular ki : Sabah namazının iki rekat sünneti dünyadan ve onun içerisindeki her şeyden daha hayırlıdır. “
(Sahih-i Müslim : 2.c.725.N)
“Aişe r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v. nafilelerden hiçbir namaz hakkında sabah namazının farzından evvelki iki rekat sünnet derecesinde şiddetle muhafazakar değildi. “
(Sahih-i Müslim : 2.c.724/94.N)
“Kim sabah namazını cemaatle kılarsa, bütün gece namaz kılmış gibidir.”
(Sahih-i Müslim, s. 454, h. No: 656, Tirmizi 221)
Ebu Hureyre ra.’dan, Rasulüllah sav. “Eğer insanlar ezan okumadaki ve birinci saftaki sevapları bilselerdi bunu elde etmek için sonunda kur’a çekmekten başka bir yol bulmasalar, kesinlikle kur’a çekerlerdi. Eğer namazı önce kılmadaki sevabı bilselerdi mutlaka bunun için yarış yaparlardı. Eğer yatsı ve sabah namazındaki sevabı bilselardi bu ikisine emekleyerek de olsa gelirlerdi.” buyurmuştur.
(Sahih-i Buhari, Namaz)
“Kim sabah namazını kılarsa o, Allah’ın himayesindedir.”
(En-Nihaye 21/168)
“Sizi gece ve gündüz ardarda daima takip eden melekler vardır. Sabah ve ikindi namazında toplanıyorlar (karşılaşıyorlar). Sizinle geceleyenler gök’e yükseliyorlar. Allahû Teâlâ, onlardan daha iyi bildiği halde, onlara "kullarımı ne hal üzerine terkettiniz? "diye sorar. Diyorlar ki: Onlar biz terkederken namaz kılıyorlardı ve onlara gittiğimizde de namaz kılıyorlardı.”
(Buhari Feth-ul Bari, 2/33)
“Allah’ın indinde en faziletli namaz cuma gününün cemaatle kılınan sabah namazıdır.”
(Ebu Naim El-Hilye 7/207, Es-Silsilet-ü Sahiha (1566))
Müslüman, sabah namazını kaçırmanın tehlikesini bilmesi lazım. Aşağıda ki hadis bu tehlikeyi beyan ediyor:
“Münafıka en ağır gelen namaz; yatsı ve sabah namazlarıdır. Eğer bilseydi o iki namazda ne var? Sürünerek dahi olsa onun ikisine gelirdi.”
(Müsned İmam Ahmed 52/424; Sahih-ul Cami’, 133)
İbn-i Ömer (r.a.)’dan rivayet edilen sahih hadiste “Yatsı ve sabah namazında (camide) göremediğimiz adam hakkında iyi düşünmezdik, kötü zanda bulunurduk." (Tabarani El-Muam El-Kebir (12/271))
Kötü zanda bulunmak sadece bu iki namaza gelmeyen hakkında idi. Çünkü bu iki namazı muhafaza etmek kişinin imanının ve sıdkının (sadık olmasının) ölçüsüydü. Bu ölçüde onun ihlasını ölçüyordu. Çünkü bu iki namazın dışındakiler (öğle - ikindi - akşam) kişi işi icabı ya da uyanık olduğundan bir problem yoktu. Sabah ve yatsı namazını kimse muhafaza etmeye güç yetirmez ancak kararlı ve sadık olan ki, onun için de hayır umulur.
Yine, sabah namazını kaçırmanın tehlikesine işaret eden hadislerden Peygamber (s.a.v.)’ın şu kelamı:
“Kim sabah namazını eda ederse o, Allah’ın himayesindedir. Allahû Teâlâ zimmetinden dolayı sizden birşey talep etmez. Kim onun himayesinden çıkmak isterse, ona yetişir sonra onu yüzüstü cehennem ateşine atar.Muslim s. 454
Ebû Mûsâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aley...hi ve sellem şöyle buyurdu:
"İki serinlik namazını, sabah ve ikindiyi kılan kimse cennete girer."
Buhârî, Mevâkît 26; Müslim, Mesâcid 215
Resulullah (sav) halka namaz kıldırırken, bazı kimseler açlık sebebiyle kıyam sırasında yere yıkılırlardı. Bunlar Ashab-ı Suffe idi. (Medine`de misafireten bulunan) bedeviler, bunlara delirmiş derlerdi. Efendimiz namazdan çıkınca yanlarına uğrar ve: "Eğer (bu çektiğiniz sıkıntı sebebiyle) Allah indinde elde ettiğiniz mükafaatı bilseydiniz, fakirlik ve ihtiyaç yönüyle daha da artmayı dilerdiniz" derdi.
Kütüb-ü Sitte 2092 Ravi: Fudale İbnu Ubeyd
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
' De ki: Benim namazım , ibadetim , hayatım ve ölümüm
hep âlemlerin Rabbi Allah ( C.C ) içindir.'
( En'am-162 )
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
"Muhakkak sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar."(Ankebut;45)
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Cündüb İbni Süfyân radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin."
Müslim, Mesâcid 261-262. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbni Mâce, Fiten 6
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Kıl beni ey namaz..
İnsan kıl beni..
Doğru kıl..
Duru kıl..
Diri kıl beni..
İnsan kıl bu bedeni..
Rükû rükû doğrult eğriliklerimi..
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Seher vaktinde uyuma,
Yatağında dönüp durma.
Ne olur şeytana uyma,
Gel eyleme, uyan gönül.
Kaldır üstünden yorganı,
Çıkar boynundan urganı.
Gelmeden ölüm fermanı,
Gel eyleme, uyan gönül.
Gün doğmadan üstümüze,
Kavuşalım dostumuza.
Şifa versin hastamıza,
Gel eyleme, uyan gönül.
Sanma canın çekişmiyor,
Günahların pekişmiyor.
Yatmak sana yakışkıyor,
Gel eyleme, uyan gönül.
Mutlu olup, gülmedin sen,
Abdest namaz bilmedin sen.
Uyumaya gelmedin sen,
Gel eyleme, uyan gönül.
Müslümana namaz başta,
Zikir olsun, içte dışta.
Şeytan bizimle savaşta,
Gel eyleme, uyan gönül.
Hayatını fikir gerek,
Niğmetlere şükür gerek.
Seherlerde şükür gerek,
Gel eyleme, uyan gönül.
Ahrazoğlu'm seherlerde,
Açılır manevi perde.
Şifa vardır nice derde,
Gel eyleme, uyan gönül.
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Namaz rûhâni bir yıkanmadır. Her vakitte insan yeniden diriltir.
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Namaz mü’minin kötülüklere karşı silahı, zırh ve kalkanıdır
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:
— Oğlum, namaz hiç bu vakte bırakılır mı?
Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu. Hep ‘ne oluyorsa?’ namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına onbeş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, “Yine geciktirdim namazı,” dedi kendi kendine....
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazını edâ etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi.... “Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana.” dedi. Çok seviyordu onu... Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki, hicâbından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde... Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. “Ne kadar da yorulmuşum.” dedi. Daldı gitti öylece...
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu.
Yüreği, yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk terler döküyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.
Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. “Benim ismimi mi okudunuz?”, dedi, dudakları titreyerek....
Kalabalık birden yarılmış, bir yol oluşmuştu önünde... İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar.
Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.... “Şükürler olsun.” dedi, kendi kendine ve devam etti; “Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere koşturuyor, malını İslâm yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım.”
Kirpiklerinden aşağıya gözyaşları dökülürken, “Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” diyordu. Ama bir yandan da “O’nun için ne yapsam az, Cennet’i kazanmama yetmez.” diye düşünüyordu. Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyor; sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.
Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kâğıt, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi Cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten donakalmıştı.
“Olamaaaaz.” diye bağırdı. Sağa-sola koşturdu. İnanamıyordu. “Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım.” diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehenneme doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.
“Hizmetlerim... Oruçlarım…Okuduğum Kur’ân‘lar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?” , diyordu...
Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler, sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.
Resûlullah, “Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler.” buyuruyordu. “Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu.
“Namazlarım... Namazlarım... Namazlarım.” diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı, Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birdenbire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu.
Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu. Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı. “Siz de kimsiniz?” dedi.
İhtiyar gülümsedi:
“Ben senin namazlarınım.”
“Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum.” dedi... İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; başını salladı;
“Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?..”
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu...
Cevap: Namazda Huşu İçinde Olmak
İnşaallah beğenirsiniz ?????