Babalarınızın ismiyle yemîn etmeyiniz
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
4. Bölüm Hadis no 24
Printable View
Babalarınızın ismiyle yemîn etmeyiniz
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
4. Bölüm Hadis no 24
Yüce Allah'ın Şu Kavli:
Allah sizi yemînlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmaz
Fakat kalblerinizin azmettiği yemînler yüzünden muaheze eder.
Bunun da keffâreti ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek yâhud bir kul azâd etmektir. Fakat kim bunları bulamazsa üç gün oruç (tutması lâzımdır). İşte bu and ettiğiniz vakit, yeminlerinizin keffâretidir. Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor.
Tâ ki şükredesiniz" (el-Mâide: 89)
Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve'den; o da Âişe(R)'den
şöyle dediğini haber verdi: Ebû Bekr, yaptığı herhangibir yeminden asla caymaz (onu muhakkak yerine getirir) idi Nihayet Allah, ye-mîn keffâreti âyetini indirince:
Ben herhangibir şeye yemîn eder de, ondan başkasını yemi*nimden daha hayırlı görürsem, muhakkak o hayırlı olanı yaparım ve yeminimden keffâret veririm, dedi.
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
1. Bölüm Hadis no 1
Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâ ki şükredesiniz"
(ei-Mâide: 89)
Abdurrahmân ibn Semure (R) tahdîs edip şöyle demiş*tir: Peygamber (S) bana (bir kerre şöyle öğüt verdi):
— "Yâ Abderrahmân ibne Semure! Sakın sen (kendiliğinden) emirlik vazifesi isteme. Şübhesiz sen eğer, senin istemenden dolayı sana emirlik ve başkanlık verilirse, istediğin şey ile (yalnız) bırakılır*sın (Allah'ın yardımına nail olmazsın). Eğer emirlik ve başkanlık sa*na, sen istemeden verilirse (Allah tarafından) bu iş üzerine yardım olunursun. Bir de sen birşeye yemîn edip de başkasını ondan daha hayırlı gördüğünde, yemininden keffâret ver ve o hayırlı olan işi yap!"
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
1. Bölüm Hadis no 2
Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâ ki şükredesiniz"
(ei-Mâide: 89)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî (R) şöyle demiştir: Ben (Tebûk seferi hazırlığı yaptığı sırada) Eş'arîler'den bir topluluk içinde Peygam-ber(S)'e gelip, bizlere binek ve yük devesi vermesini istedim. Pey*gamber:
— "Vallahi ben sizleri deveyeyükleyemem. Yanımda sizleri üze*rine yükleyebileceğim deve yoktur" buyurdu.
Ebû Mûsâ dedi ki: Sonra bizler Allah'ın beklememizi istediği ka*dar bekledik. Sonra bize hörgüçleri beyaz üç deve verildi. Bizler bunlar üzerine yüklerimizi yükledik. Gittiğimiz zaman bizler yâhud bâzımız:
— Vallahi bu iş bize bereketli ve mübarek olmaz. Biz Peygam-ber'e gelip, O'ndan bizi develere yüklemesini istiyorduk, O bizi yük-lemeyeceğine yemîn etmişti. Haydin bizi Peygamber'e döndürün de kendisine bu yemîm'ni hatırlatalım! dedik.
Akabinde Peygamber'e gelip hatırlattık. Bunun üzerine Pey*gamber:
— "Sizlere develere yükleyen ben değilim. Fakat sizleri develere Allah yüklemiştir. Bana gelince; vallahi eğer Allah isterse, ben bir yemîn eder ve yemîn ettiğim şeyin başkasını, yemîn ettiğim şeyden daha hayırlı görürsem muhakkak yeminimden keffâret verir ve o da*ha hayırlı olan işi yaparım -yâhud: O daha hayırlı olan işi yapar ve yeminimden keffâret veririm-" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
1. Bölüm Hadis no 3
Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâ ki şükredesiniz"
(ei-Mâide: 89)
Bize Ma'mer ibn Râşid, haber verdi ki, Hemmâm ibn Münebbih şöyle demiştir: Bu, Ebû Hureyre(R)'nin bize Peygam-ber(S)'den tahdîs ettiği hadîslerdendir. Peygamber: "Biz müslümân-lar (dünyâ ümmetlerinin) sonuncularıyız, kıyamet gününde öne geçecek olanlarız" buyurmuştur. Rasûlullah (hitabesine devamla): "Vallahi sizin biriniz ailesi aleyhinde yemîn edip de yemîninde inâd ve isrâr etmesi, (yeminini bozup) Allah'ın farz kıldığı keffâreti ver*mesinden daha günahlıdır" buyurmuştur
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
1. Bölüm Hadis no 4
Yeminlerinizi muhafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâ ki şükredesiniz"
(ei-Mâide: 89)
Ebû Hureyre (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S): "Her kim ailesi hakkındaki (onlara zararlı) bir yemîn üzerinde ısrar ederse, onun bu ısrarı, yeminini bozmasından daha büyük bir günâhtır. O kimse ısrarı terkedip hayır olan işi yapsın (yânî keffâret versin)/" buyur*muştur
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
1. Bölüm Hadis no 5
Peygamber(S)'İn .Yemînînde- "Ve Eymuhlâhi" Ta'bîrini Söylemesi
İbn Umer (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S- Rumlar üze*rine göndermek için) bir ordu hazırlayıp bunun başına Usâme ibn Zeyd'i kumandan ta'yîn etmişti. İnsanların bâzısı Usâme'nin kuman*danlığına i'tirâz ve dedikodu etmişlerdi. Bunun üzerine Rasûlullah ayağa kalkıp bir hutbe yaptı da:
"Sizşimdi Usâme'nin kumandanlığı hususunda kötüleme yap*maktasınız. Sizler, bundan önce, onun babasının kumandanlı*ğına da dil uzatıyordunuz. 'Veeymu'Mhi - Allah'ayemîn ederim ki', Zeyd ibn Harise kumandanlığa nasıl îamâmiyle lâyıksa ve o bana in*sanların en sevimlilerinden biri olmuşsa, hiç şübhesiz şu Usâme de babasından sonra bana insanların en sevimlilerindendir!" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
2. Bölüm Hadis no 6
Peygamber(S)'İn Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ve Sa'd ibn Ebî Vakkaas: Peygamber (S): "Nefsim elinde olana yemin ederim" dedi, demiştir.
Ebû Katâde de: Ebû Bekr -Huneyn yılında-Peygamber'in yanında "Lâ hâ'llâhi izen" yânî "Lâ vallahi izen" ta'bîrini söyledi, demiştir.
Buhârî şöyle dedi Yemînde "Vallahi" ve "Billahi" ve "Tallahi" ta'bîrleri söylenilir.
Abdullah ibn Umer (R): Peygamber(S)'in yemini çok defa "Lâ ve mukallibil-kulûb (= Hayır, kalbleri çeviren Allah'a yemîn ederim)" ta'bîri idi, demiştir
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 7
Peygamber(S)'İn Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
.Bize Ebû Avâne, Abdulmelik'ten; o da Câbir ibn Abdillah(R)'tan tahdîs etti ki, Peygamber (S): "Kayser helak olduğu za*man, ondan sonra (Rûm diyarında onun gibi hâkimiyet sağlayan) bir kayser daha olmayacaktır. Kisrâ helak olduğu zaman da ondan son*ra bir daha kisrâ (saltanatı) olmayacaktır. Nefsim elinde bulunan(M-\ah)a yemîn ederim ki, kisrâ ve kayserin hazîneleri, muhakkak Allah yolunda sarf edilecektir" buyurmuştur.
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 8
Peygamber(S)'İn Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S): "Kisrâ helak olduğu zaman, ondan sonra kisrâ olmayacaktır. Kayser helak olduğu zaman, ondan sonra da kayser olmayacaktır. Muhammed'in nefsi elinde bulunan(Allah)a yemîn ederim: Kisrâ ile kayserin hazî*neleri muhakkak Allah yolunda (cihâd eden mücâhidlere) sar oluna*caktır" buyurmuştur
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 9
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Bize Abde, Hişâm ibn Urve'den; o da babası Urve ibnu'z-Zubeyr'den; o da Âişe(R)'den haber verdi ki, Peygamber (S):
"Ey Muhammed Ümmeti! Vallahi eğer sizler benim bilmekte olduğum şeyleri bilir olsaydınız, muhakkak çok ağlar ve muhakkak az gülerdiniz!" buyurmuştur
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 10
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Abdullah ibn Hişâm (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber(S)'in beraberinde bulunuyorduk. Peygamber Umer ibnu'I-Hattâb'ın elinden tutmuş hâldeydi. Umer ona:
— Yâ Rasûlallah, Sen bana muhakkak ki, nefsimden başka her şeyden daha sevimlisin! dedi.
Peygamber de ona:
— "Hayır (öyle söyleme)/ Nefsim elinde bulunan(Allah'a yemîn ederim ki, ben sana hayâtından daha sevimli olmadıkça (îmânın kemâle ermez)" buyurdu.
Bunun üzerine Umer de ona:
— Şu anda Allah'a yemîn ederim ki, Sen bana muhakkak nefsimden, yânı canımdan da daha sevimlisin, dedi.
Peygamber de:
— "İşte şimdi oldu yâ Umer (îmânın kemâle erdi) buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 11
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî (R) şöyle haber vermişlerdir: İki hasım kimse Rasûlullah(S)'a gelip da'vâlarını arzettiler. Şöyle ki, onlardan biri:
— (Yâ Rasûlallah!) Aramızda Allah'ın Kitabı ile hüküm ver! dedi.
Bu ikisinin daha anlayışlı ve dirayetli hâlde bulunan diğeri de:
— Evet yâ Rasûlallah, aramızda Allah'ın Kitabı ile hüküm ver ve da'vâmı söylemek üzere bana izin ver! dedi.
Rasülullah:
— "Söyle!" buyurdu. İkinci hasım söze başlayıp:
— Benim oğlum bu A'râbî'nin yanında ücretli (çoban) idi. -Râvî İmâm Mâlik: "el-Asîf", "Ecîr" yânî "Ücretli"dir, demiştir.- Bu*nun karısıyle zina etmiş. Bana, bu zina suçundan dolayı oğluma recm cezası lâzım geleceğini haber verdiler. Ben bu adama yüz koyun ve bir de cariyemi fidye verip oğlumu kurtardım. Sonra ben bunu ilim ehli olan kimselere sorduğumda, onlar bana, (henüz bekâr olan) oğ*luna yüz deynek hadd ile bir sene gurbete sürgün gönderme cezası, bunun karısına da ancak taşlanma cezası gerektiğini haber verdiler. (Şimdi ne buyurursunuz yâ Rasûlallah?) dedi.
Bunun üzerine Rasülullah:
— "Dikkat edip iyi dinleyin! Nefsim elinde buluna n(A\lah)a ye-mîn ederim ki, ben elbette aranızda Allah'ın Kitabı ile hüküm vere*ceğim: Koyunların ile cariyen sana geri verilir!" buyurdu, oğluna da yüz deynek vurup bir sene sürgün etti.
(Sonra sahâbîlerden) Uneys ibnu'd-Dahhâk el-Eslemiyye'ye, onun karısına gitmesi ve eğer suçunu i'tirâf ederse onu taşlaması em*redildi. Kadın, suçunu i'tirâf etti, Uneys de ona taşlama cezasını uy*guladı
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 12
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Bize Şu'be, Muhammed ibn Ebî Ya'kûb'dan; o da Abdurrahmân ibn Ebî Bekre'den; o da babasından tahdîs etti ki, Pey-gamber(S):
— "Re'y ettiniz mi (bana haber veriniz); Eğer Eşlem, Gıfâr, Mu-zeyne, Cuheyne kabileleri Temim, Âmir ibn Sa'saa, Gatafân veEsed kabilelerinden hayırlı iseler, bu ikinciler elleri boş olmuş ve ziyan et*miş değiller midir?" buyurdu. Muhâtabları:
— Evet, eli boş olup ziyan etmişlerdir, dediler. Bunun üzerine Peygamber:
— "Nefsim elinde bulunan(A\\ah)a yemîn ederim ki, onlar (Eş*lem, Gıfâr, Muzeyne, Cuheyne) bunlardan (yânîTemîm, Âmir, Ga*tafân, Esed kabilelerinden) elbette daha hayırlıdırlar!" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 13
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
.ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve haber verdi. Ona da Ebû Humeyd es-Sâidî (R) şöyle haber vermiştir: Rasülullah (S) - Abdullah ibnu'l-Lutbiyye el-Ezdî isminde- bir adamı zekât topla*ma me'mûru ta'ym etmişti. Bu me'mûr işini bitirdiği zaman Rasû-lullah'a geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Şu sizin zekât mahnızdır, bu da bana hediye verilmiştir, dedi.
Rasûluîlah da ona:
— "Sen babanın ve ananın evinde otursaydın da sana hediye ve*rilir miydi yâhud verilmez miydi baksaydın ya!*' buyurdu.
Akabinde zevalden sonraki bir namaz ardında ayağa kalktı, şe-hâdet kelimelerini söyledi ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla sena etti.'
Sonra "Ammâba'du = Sözün bundan sonrası şudur" deyip şu hut*beyi söyledi:
— "Bu âmilin, yânı me'mûrun hâli nedir? Ben onu bir işe me'~ mûr ta'yîn ediyorum, sonra bana gelip hesap verirken: Şu sizin işi*nizdir, bu da bana hediye verildi diyor! O, babasının ve anasının evinde otursaydı da ona hediye verilir miydi yâhud verilmez miydi baksaydı ya! Muhammed'in nefsi elinde bulunan(A\lah)a yemîn ederim ki, her-hangibiriniz devlet-millet malından hainlik yapıp haksız birşey alır*sa, muhakkak kıyamet gününde o çaldığı malı boynu üzerinde taşıyarak getirecektir. Öyle bir hâlde ki, çaldığı şey bir deve ise, de*veyi iniltisi olduğu hâlde; bir sığır ise, bağırması ı olduğu1 hâlde; bir davar ise, yine melemesi olduğu hâlde bunların herbirini boynunda
taşıyarak getirecektir. Ben (emrolunduğum şeyi sizlere) tebliğ ettim!" buyurdu.-
Ebû Humeyd: Bundan sonra Rasûlullah elini, bizim kendi kol*tuk altı beyazlığını göreceğimiz derecede yukarı kaldırdı, dedi.
Yine Ebû Humeyd: Bu hutbeyi benimle beraber Zeyd ibn Sabit de Peygamber'den işitmiştir; ona da sorunuz! Dedi
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 14
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Bize Hişâm -ki o, İbnu Yûsuf'tur- Ma'mer ibn Râşid'den; o da Hemmâm ibn.Münebbih'ten haber verdi ki, Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Ebû'I-Kaasım (S): "Muhammed'in nefsi elinde bulunan Allaha yemîn ederim ki, eğer sizler benim bilmekte olduğum şeyleri bilir olsaydınız, muhakkak çok ağlar ve elbette az gülerdiniz!" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
3. Bölüm Hadis no 15
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ebû Zerr el-Gıfârî (R) şöyle demiştir: Ben bir kerresinde RasûluIlah(S)'m huzuruna vardım, o sırada kendisi Ka'be'nin gölgesinde: "Ka'be'nin Rabb'ine yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsrandadırlar, Ka'be'nin Rabb'ine yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok zarardadırlar!" buyuruyordu.
Ben kendi kendime: Benim hâlim nedir ki? Bende birşey mi gö*rülüyor - Bir zabta göre: Acaba bende hüsranı gerektirecek birşey mi görüyor-? Benim hâlim, şanım ne olabilir ki? dedim.
Rasûlullah bu sözü tekrarlayıp söylerken, ben de yanına otur*dum. Susmağa da muktedir olamayıp Allah'ın irâdesi beni kaplayarak:
— Yâ Rasûlallah! Babam anam Sana feda olsun! Bu hüsranda (ve büyük ziyanda) olanlar kimlerdir? diye sordum.
Rasûlullah:
— "Malları çok olanlardır (zenginlerdir). Fakat bunlardan (malındaki hakları) şöyle, şöyle, şöyle (etraflarındaki fakirlere) verenler müstesnadırlar" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 16
ALLAH c.c. razı olsun paylaşımlarınız için teşekkürler...
Hayrun-Nisa
Sizdende ALLAH c.c. razı olsun
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Süleyman (Peygamber):
— Vallahi ben bu gece doksan kadına dolaşırım da, onların herbiri Allah yolunda savaşacak birer süvârî getirir, diye yemîn etti.
Arkadaşı kendisine:
— İnşâallahu de! dedi.
Süleyman 'İn şâallâh' demedi ve bütün kadınlarına dolaştı. Ne*ticede birtek kadın müstesna, onlardan hiçbiri gebe kalmadı. Sonra o bir kadın da yarım bir çocuk getirdi. Muhammed'in nefsi elinde olan (Allah) a yemîn ederim ki, eğer Süleyman 'İnşaallah' deseydi, o çocukların hepsi de Allah yolunda birer süvârî olarak muhakkak cihâd ederlerdi!"
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 17
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
el-Berâ ibn Âzib (R) şöyle demiştir: Peygamber(S)'e ipekten bir kumaş parçası hediye edildi de insanlar onu elden ele do*laştırmaya, güzelliğinden ve yumuşaklığından hayret edip hoşlanmaya başladılar. Rasûlullah (S):
— "Siz bundan hayrete mi düşüyorsunuz?" buyurdu. Sahâbîler:
— Evet yâ Rasûlallah, bu bizim çok hoşumuza gitti, dediler. Rasûlullah:
— "Nefsim elinde bulunan(Allah)'a yemîn ederim ki, Sa'd ibn Muâz'ın cennetteki mendilleri elbette bundan daha hayırlıdır" buyur*du.
Şu'be ve İsrâîl, Ebû İshâk'tan yaptıkları rivayetlerinde "Vellezî nefsî bi-yedihi" fıkrasını söylemediler
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 18
Faydalı paylaşımlarınız için sağolun, emeğinize sağlık Allah(c.c) razı olsun...
bu güzel paylaşımlarınız için Allah c.c. razı olsun..
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Âişe (R) şöyle demiştir: Utbe ibn Rabîa kızı Hind:
— Yâ Rasûlallah! Vaktiyle yeryüzünde bulunan hiçbir ev halkı*nın zelîl olmaları, bana Sen'in ev halkının zelîl olmaları derecesinde sevgili olmazdı. Sonra bu gün ise yer üzerinde bulunan ev sâhiblerinden hiçbirinin azîz olmaları, bana Sen'in ev halkının azîz ve saâdetli olmasından daha sevimli değildir! dedi.
-Metinde "Ahbâ" ve "Hıbâ" kelimelerini şekk ile söyleyen, râ-vî Yahya ibn Bukeyr'dir.-Rasûlullah (S):
— "Muhammed'in nefsi elinde olan Allaha yemîn ederim ki ben de sana nisbetle bunun gibiyim" buyurdu.
Hind:
— Yâ Rasûlallah! (Kocam) Ebû Sufyân çok sıkı, cimri bir kim*sedir. Onun malından ailemize yedirmemde bana bir günâh olur mu? diye sordu.
RasûluIIah:
— "Hayır, ancak ma'rûf ölçü ile yedirmelisin" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 19
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
-.......Abdullah ibn Mes'ûd (R) tahdîs edip şöyle demiştir:
RasûluIIah (S) arkasını Yemen'in tabaklanmış derisinden kubbe şek*linde kurulmuş bir çadıra dayandığı sırada, bir ara sahâbîlerine:
— "Sizler cennet ehlinin dörtte biri olmanıza razı olur musu*nuz?" diye sordu.
Sahâbîler:
— Evet razı oluruz! dediler. RasûluIIah:
— "Cennet ehlinin üçte birini teşkil etmenize razı olmaz mısı*nız?" buyurdu.
Sahabıler:
— Evet razı oluruz! dediler. Bu sefer RasûluIIah:
— "Muhammed'in nefsi elinde bulunan Allaha yemin ederim ki, ben sizin muhakkak cennet ehlinin yarısı olmanızı ümîd etmekte*yim" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 20
emeyine sağlık ALLAH C.C razı olsun senden
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Ebû Saîd eI-Hudrî(R)'den (o, şöyle demiştir): Bir kişi, diğer bir kişinin bütün gece tekrarlayarak "Kulhuvellâhu ahad" Sûresini okur olduğunu işitti. Sabah olunca RasûluIlah(S)'a gitti de, o kimsenin bütün gece bu sûreyi okumasını azımsayarak, Rasûlullah'a zikretti. Bunun üzerine Rasûlullah:
"Nefsim elinde bulunan Allaha yemîn ederim ki, bu sûreyi okumak, muhakkak bütün Kur'ân'ın üçte birine denk olur" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 21
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Bize Enes ibn Mâlik (R) tahdîs etti ki, kendisi Peygamber(S)'den işitmiştir: "(Namazda) rukû'u ve sucûdu tam yapınız. Nef*sim elinde bulunan(Allah)a yemîn ederim ki, ben, sizler rukû'a vardığınız zaman da, sucuda vardığınız zaman da sırtımın arkasın*dan sizleri muhakkak görmekteyim" buyuruyordu.
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 22
Peygamber'in Yemîn Etmesi Nasıl İdi?
Şu'be, Hişâm ibn Zeyd'den; o daEnes ibn Mâlik(R)'ten şöyle haber verdi: Bir kerresinde Ensâr'dan bir kadın, beraberinde çocukları olduğu hâlde Peygamber'e geldi (ve bir hacetini söyledi). Peygamber(S): "Nefsim elinde bulunan(Allah)a yemin ederim ki, siz Ensâr cemâati bana insanların muhakkak en sevimlilerisiniz" buyurdu ve bunu üç kerre söyledi
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 3 Hadis no 23
"Babalarınızın ismiyle yemîn etmeyiniz"
Bize Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da Nâfi'den; o da Abdullah ibn Umer'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) Umer ibnu'l-Hattâb'a yetişti. Umer bir kaafile içinde ilerliyor ve babası ile yemîn ediyordu. Rasûlullah:
"Dikkat edin! Muhakkak ki, Allah sizleri babalarınızla ye*mîn etmenizden nehiy buyuruyor. Artık kim yemîn edecekse, Allah adiyle yemîn etsin yâhud da sussun!" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 4 Hadis no 24
"Babalarınızın ismiyle yemîn etmeyiniz"
İbn Şihâb dedi ki: Salim şöyle dedi: İbn Umer (R) şöyle dedi: Ben Umer(ibnu'I-Hattâb)'den işittim, şöyle diyordu: Rasûlullah (S) bana:
— "Şübhesiz Allah sizleri babalarınızla yemîn etmenizden
nehyeder" buyurdu.
Umer: Vallahi ben bunu Peygamber(S)'den işittiğimden beri, ne bunu kasdedip söyleyerek, ne de başkasından nakledici olarak, baba ismiyle yemîn etmedim, demiştir.
Mucâhid: "Ev eseretin min ilmin.. " (ei-Ahkaaf: 4) kavlinin tefsirinde: "Bir ilim naklederek" demektir, demiştir
Bu hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Ukayl, ez-Zubeydî, İs-hâk el-Kelbî de Yûnus'a mutâbaat etmişlerdir. Sufyân ibn Uyeyne ile Ma'mer ibn Râşid de ez-Zuhrî'den; o da Sâlim'den; o da İbn Umer'den; o da Umer'in Peygamber'den işitmiş olduğunu söylemişlerdir.
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 4 Hadis no 25
"Babalarınızın ismiyle yemîn etmeyiniz"
26
Bize Abdullah ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Umer(R)Men işittim, o: Rasûlullah (S): "Babalarınızla yemîn etmeyiniz!" buyurdu, diyordu.
27
Zehdem ibn Mudrib şöyle demiştir: Huzâa'dan bir fırka olan şu Cerm boyu ile Tayy kabilesinden olan el-Eş'arîler arasında bir sevgi ve kardeşlik vardı. Biz, (Usmân tarafından Küte Vâlîsi ta'-yîn olunduğu zaman) Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin yanında bulunduk. O sırada ona, içinde tavuk eti bulunan bir yemek ikram olundu. Yanında Teymullah oğullan'ndan kırmızı renkli bir adam vardı. Bu zât, Mevlâ'lardan bir kimse gibi idi. Vâlî onu yemeğe da'vet etti. O zât:
— Ben tavuğu pis birşey yerken gördüm de, ondan tiksindim ve artık onun etinden yememeğe yemîn ettim, dedi.
Ebû Mûsâ ona şöyle dedi:
— Kalk, yaptığın yemîn hakkında ben sana bir hadîs tahdîs edeyim: (Rasûlullah, Tebûk seferi hazırlığında bulunurken) ben Eş'arî-ler'den bir cemâat içinde Rasûlullah(S)'a geldim de bize binecek ve eşyamızı yükleyecek develer vermesini istiyorduk. Rasûlullah: "Vallahi ben sizleri develere yükleyemem, benim yanımda sizleri üzerine yükleyecek deve yoktur" dedi. Bir süre geçince Rasûlullah'a bir mikdâr ganimet devesi getirildi. Bunun üzerine Rasûlullah bizden sorup: "Eş'-arîler cemâati nerede?" dedi. Akabinde bize hörgüçleri beyaz beş tane deve verilmesini emretti. Biz yanından bu develerle gittiğimizde, kendi aramızda: Biz ne yaptık! Rasûlullah bizleri develere yükleye-meyeceğine, yanında yükleyecek develer bulunmadığına yemîn etmişti. Sonra O bizlere deve verip yükledi Biz Rasûlullah'a yeminini unutturduk. Vallahi biz ebediyyen felah bulmayız! dedik. Bu düşün-
ce üzerine hemen kendisine döndük ve O'na: Biz Sana, bizlere deve verip yüklemen için gelmiştik de Sen bizleri yüklemeyeceğine ve yanında yükleyecek deve bulunmadığına yemîn etmiştin (şimdi bize develer verdin)? dedik. Rasûlullah: "Sizlere develer verip yükleyen ben değilim, lâkin sizleri develere Allah yüklemiştir. Vallahi ben birşeye yemin eder de akabinde yemîn ettiğim şeyden başkasını daha,hayırh görürsem, muhakkak o hayırlı olan işi yaparım da yeminimden kef-fâretle çözülür kurtulurum" buyurdu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 4 Hadis no 26-27
Lât İle, Uzzâ İle Ve Tâğûtlarla Yemîn Edilmez
Bize Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Humeyd ibn Abdirrahmân'dan; o da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi ki, Peygamber (S.A.S) şöyle buyurmuştur: "Her kim yemîn eder de yemininde 'Lât ve Uzzâ hakkı için' derse (bunun keffâreti olmak üzere) hemen 'Lâ ilahe ille'llâh' desin. Ve herhangidir kimse de arkadaşına 'Gel seninle kumar oynayalım' derse (o da ma'siyet sözden dolayı) fakirlere sadaka versin!"
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 5 Hadis no 28
Yapmayacağı Bir İş Üzerine Yemîn Eden Kimse
Bizeel-Leys, Nâfi'den, o da İbn Umer(R)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) altından bir mühür yüzük yaptırdı. Bunu parmağına takar ve kaşım, yânî yazılı olan tarafını elinin içine getirirdi. Bunu görünce insanlar da birtakım yüzükler yaptırdılar. Sonra Rasûlullah minber üzerine oturdu, elinden bu mühür yüzüğü çekip çıkardı da:
— "Ben bu mühür yüzüğü takınıyor ve bunun yazılı kaşını da elimin içine getiriyordum" buyurdu ve o yüzüğü attı.
Sonra da:
— "Vallahi ben bunu ebediyyen takmam!" buyurdu. Bunun üzerine insanlar da kendi yüzüklerini çıkarıp attılar
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 6 Hadis no 29
İslâm Dîni'nden Başka Bir Dînle Yemîn Eden Kimse Bu Yeminle Kâfir Olur Mu, Olmaz Mı?
Peygamber (S): Lât ve Uzzâ ile yemîn eden kimseye "iâ ilahe ille'llâh' desin" buyurdu da, onu küfre nisbet etmedi
Sabit ibnu'd-Dahhâk (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "İslâm milletinden yânî İslâm Dîni'ninden başkasıyle yemîn eden kimse, söylediği o dîn sahibi gibidir. Her kim dünyâda kendisini birşeyle öldürürse, cehennem ateşinde intihar ettiği nesne ile azab olunur. Mü'mine la'net etmek, onu öldürmek gibidir. Her. kim de bir mü 'mine kâfirlik isnâd ederse, bu da onu öldürmek gibidir"
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 7 Hadis no 30
İNSAN KONUŞMASI ARASINDA ALLAHIN DİLEDİĞİ VE BENİM DİLEDİĞİM SÖZÜNÜ SÖYLEMEZ
İnsan "Ben Allah ileyim, sonra seninleyim" der mi?
Ebû Hureyre (R) tahdîs edip Peygamber(S)'den şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: İsrail Oğullarından üç kişi vardı. Bunlardan biri abraş, biri kör, biri de kel idi. Allahü Teâlâ bunları imtihan etmek istedi ve bir melek gönderdi. Abraşa gelen melek:
— En çok sevdiğin şey nedir? diye sordu. Abraş:
— Güzel bir sima ve güzel bir ten isterim. Allah’ım benden insanların çirkin gördükleri bu abraşlık hastalığını gidersin, dedi. Melek elini bir sürdü ve abraşın bu hastalığı gidip kendisine güzel sima ve ten verildi, Melek:
— Hangi malı daha çok seversin? diye sordu. Abraş:
— Deve, diye sevap verdi. Bunun üzerine kendisine on aylık gebe bir dişi deve verildi.Melek:
— Allah, bunları sana mübarek eylesin! dedi.Sonra bu melek kel kimseye geldi” ve:
— En çok sevdiğin şey nedir? dedi. Kel:
— Güzel saç ve Allahü Teâlâ’nın, bende insanların çirkin gördüğü bu illeti gidermesi, diye cevap verdi. Melek kendisine elini bir sürdü ve o kimsenin kelliği kaybolup gitti, kendisine güzel saçlar verildi.Melek:
— En çok sevdiğin mal hangisidir? diye sordu. Kel:
— Sığır, dedi. Derhal kendisine yavrulamak üzere olan bir inek verildi.Melek:
— Allah, sana bunu mübarek etsin dedi. Melek daha sonra kör kimseye geldi ve:
— En çok hangi şeyi seversin? diye sordu. Kör:
— Allah’ın gözlerimi iade etmesini, insanları görmeyi, diye cevap verdi. Melek kendisini eli ile bir mesh etti ve Allah, o kimsenin gözlerini açtı.Melek:
— En çok sevdiğin mal nedir? dedi.Kör:
— Koyun, diye cevap verdi. Kendisine kuzulu bir koyun verildi.
Sonra, abraş ile kele verilen deve ile sığırlar üredi, körün de koyunları çoğaldı. Birinin bir vadiyi dolduran develeri, diğerinin bir vadi dolusu inekleri, diğer birinin de bir vadiye sığmayan koyunları oldu. Aradan bir müddet geçtikten sonra, melek abraşa, onun eski şekil ve suretinde gelip:
— Ben fakir bir adamım, dağları taşları aşıp geldim. Bugün Allah’tan başka bir yardım edenim yoktur, önce Allah, sonra senden, sana bu güzel rengi, bu güzel deriyi ve bunca malı veren zât’ın adına bana, yolculuğum sırasında faydalanabileceğim bir deve vermeni istiyorum, dedi.Abraş:
— Haklar çoktur, dedi ve bir şey vermedi. Bunun üzerine melek kendisine:
— Ben, seni tanıyacak gibiyim; sen insanların kendisinden nefret ettiği abraş kimse değil miydin? Sonra Allahü Teâlâ sana bu nimetleri ihsan etmişti, dedi.Abraş:
— Hayır, bu mal bana ecdadımdan kalmadır; dedi. Melek:
— Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin, diye beddua etti. Hakikaten abraş eski çirkinliğine ve fakirliğine döndü.Melek sonra kele, kelin eski şekil ve suretinde geldi. Buna da abraş kimseye dediklerini aynen tekrarladı. Kel de aynı abraş gibi karşılıkta bulundu ve o da bir şey vermedi. Melek de yine:
— Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline döndürsün, diye beddua etti ve o kimse eski kel haline ve fakir durumuna döndü. Daha sonra melek, köre, onun eski sureti ve şeklinde geldi ve:
— Ben muhtaç bir kimseyim, yolcuyum; yürürken dağları aştım. Bugün Allah’tan başka bir yardım edenim yok. Önce Allah, sonra senden, gözlerini açan zât’ın adına yolculuğum sırasında istifade edeceğim bir koyun vermeni isterim, dedi. Eski kör:
— Ben önceden kör idim. Allah gözlerimi açtı. Bunlardan dilediğini al, dilediğini bırak, diye cevap verdi. Allah için almak istediğin şeyi vermek hususunda, Allah’a yemin ederim ki sana bir zorluk çıkarmam, dedi.Bunun üzerine melek:
— Malın senin olsun; üçünüz de ilâhî imtihana tâbi tutuldunuz. Allahü Teâlâ senden razı oldu, fakat iki arkadaşın abraş ile kelden razı olmayıp onları cezalandırdı, dedi.
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 8 Hadis no 31
Yüce Allah'ın: "Allah'a yeminlerinin bütün hızıyla and ettiler kit eğer kendilerine (istedikleri gibi) bir âyet gelirse, herhalde ona inanacaklar. De ki: Âyetler ancak Allah nezdindedir... " (d-En'âm: 109) Kavli Babı .
Ve İbn Abbâs da şöyle dedi: Ebû Bekr:
Vallahi yâ Rasûlallah, ru'yâ ta'bîrinde hatâ ettiğim şeyi bana muhakkak söylesen! dedi.
Rasûlullah ona:
"Allah adına yemîn ederek isrâr etme!" buyurdu
32
el-Berâibn Âzib (R): Peygamber (S) bizlere, bize karşı yemîn eden kimsenin yeminini kabul etmemizi emretti, demiştir.
33
Bize Âsim el-Ahvel haber verdi: Ben Ebû Usmân'dan işittim; o Usâme'den şöyle tahdîs ediyordu: Rasûlullah(S)'ın bir kızı haber gönderdi. Rasûlullah'ın beraberinde Usâme ibn Zeyd, Sa'd ibn Ubâde, Ubeyy ibn Ka'b bulunuyorlardı. Kızı:
— Oğlum ölmeye yaklaştı, hemen bize geliniz! diyordu. Rasûlullah kızına selâm söylüyor ve:
— "Allah'ın aldığı ve verdiği herşey kendisine âiddir. Veherşe-yin Allah katında ta'yîn edilmiş bir ömrü vardır. Sabret ve sabrın sevabını Allah'tan bekle!" buyuruyordu.
Akabinde kızı tekrar haber yollayıp, bu sefer yemîn vererek muhakkak gelmesini istedi. Bunun üzerine Rasûlullah kalktı, biz de O'-nunla beraber kalktık. Rasûlullah kızının evine varıp oturunca hasta çocuk kendisine verildi. Rasûlullah çocuğu kucağına oturttu. Çocuğun nefsi gidip geliyor, can çekişiyordu. Rasûlullah'ın iki gözü yaş döküyordu.
Sa'd ibn Ubâde:
— Yâ Rasûlallah! Bu yaş, bu ağlama nedir? dedi. Rasûlullah:
— "Bu (sessiz) ağlama ve gözyaşı, Allah'ın kullarından dileyeceği kimselerin gönüllerine koyduğu (ilâhî) bir rahmettir. Allah ancak kullarından merhametli olanlara merhamet eder -yâhud: Allah bunu ancak kullarından merhametli olan gönüllere ihsan eder-" buyurdu.
34
Bana Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da İbnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Müslümanlardan üç çocuğu ölen kimseye cehennem ateşi dokunmaz, ancak Allah'ın yemini yerini bulacak kadar görür".
35
Harise ibnu Vehb el-Huzâî (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim: "Size cennet ehline delâlet edip bildireyim: Her zat/olan, insanlar tarafından zaîf görülen (mütevazı') mü'mindîr. O şayet Allah üzerine birşeye yemîn etse, Allah muhakkak onu yemininde gerçek çıkarırdı. Size cehennem ehlini de bildireyim; Onlar da her katı yürekli, kibirli ve hileci, ululuk taslayan kimselerdir" buyuruyordu
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 9 Hadis no 32-33-34-35
İnsan "Eşhedu Billahi" Yâhud "Şehidtu Billahi" ("Ben Şunu Muhakkak Yapacağım" Yâhud "Yapmayacağım") Dediği Zaman (Bu Söz Yemîn Olur Mu)?
Abdullah ibn Mes'üd (R) şöyle demiştir: Peygamberce:
— İnsanların hangisi hayırlıdır? diye soruldu. Peygamber:
— "insanların hayırlısı, benim asrımdır. Sonra onlara yakın olanlardır, sonra onlara yakın olanlardır. Sonra bir kavim gelir ki, onlardan bîrinin şehâdeti yemininin önüne geçer, yemini de şâhidliğinin önüne geçer" buyurdu.
Râvî İbrahim en-Nahaî: Bizim salihlerimiz (yânî büyüklerimiz), bizler oğlanlar hâlinde iken bizlere şehâdet ve ahd ile yemîn etmemizi nehyederlerdi, demiştir
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 10 Hadis no 36
İnsanın: "Azız Ve Celîl Olan Allah'ın Ahdi (Üzerime Olsun, Muhakkak Şöyle Yapacağım" Demesi)
Bize İbnu Ebî Adiyy, Şu'be'den; o da Süleyman'dan ve Mansûr'dan; onlar da Ebû Vâil'den; o da Abdullah ibn Mesûd(R)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (S): "Her kim birmüslümân kişinin -yâhud: bir kardeşinin- malını koparıp almak için yalan bir yemîn ederse, kıyamet gününde Allah'a, kendisine öfkelenmiş olarak kavuşur" buyurdu.
Bunun üzerine Allah, Rasülü'nü tasdîk olarak şu "Hakikat, Allah 'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar; onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur... " (Âlimrân: 77) âyeti indirdi.
Süleyman ibn Mıhrân, kendi hadîsinde şöyle dedi: el-Eş'as ibnu Kays meclise uğradı da:
— Abdullah size ne tahdîs ediyor? diye sordu. Oradakiler ona bu hadîsi söylediler. Bunun üzerine el-Eş'as:
— Bu âyet, benim ve benim bir sahibim hakkında aramızda olan bir kuyu ihtilâfı üzerine inmiştir, dedi
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 11 Hadis no 37
Allah'ın İzzeti İle, Sıfatları İle Ve Kelimeleri İle Yemîn Etmek
İbn Abbâs: Peygamber (S):
"Senin izzetine sığınırım" derdi, demiştir.
Ebû Hureyre de Peygamberden şunu söyledi:
"Cennetle cehennem arasında bir adam kalır. O adam:
Yâ Rabb, benim yüzümü ateşten çevir! Hayır, Sen 'in izzetine yemîn ediyorum ki, Sen 'den bundan başka birşey istemem, der".
Ebû Saîd de Peygamber(S)'in şöyle dediğini nakletti:
"Yüce Allah o kula: Bu ve bunun on misli senindir, buyurdu". Eyyûb Peygamber de:
"İzzetine yemin ederim ki, Sen'in bereketinden müstağni kalacağım yok!" demiştir.
38
Bize Katâde, Enes ibn Mâlik(R)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Cehennem dâima: Daha ziyâde var mı? der durur. Nihayet Rabbu'l-İzzet (İzzetin Rabbi) olan Allah ona ayağını koyar. Bunun üzerine cehennem: İzzetine yemîn ederim ki, yetişir, yetişir! der. Ve bâzısı bâzısına toplanıp dürülür".
Bunu Şu'be de Katâde'den rivayet etti
SAHİHİ BUHARİ
83- KİTABU'L-EYMAN VE'N-NUZÛR
(Yemînler ve Nezirler Kitabı)
Bölüm 12 Hadis no 38