Evlenmenin fayda ve zararları
Evlenmenin fayda ve zararları
Evlenmenin fayda ve mahzurları, şahıstan şahısa göre değişir. Kimisi için evlenmek dünya ve ahiret saadetine sebeptir. Kimisi için ise mahzurlu olabilir. Birisiyle nikahlanmak isteyen, birkaç defa istihare etmeli, Hak teâlâya sığınmalı, nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından korunmak için, yalvarmalıdır.
Evlenmenin faydalarından birkaçı şunlardır:
1- Evlilikten çocuk olabilir. Evladı salih olursa, kendisi için dua eder. Onun sebebiyle birçok nimetlere kavuşur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öldükten sonra sevabı kesilmeyen iyi işlerden biri de, salih evlat yetiştirmektir. Ana-babası öldükten sonra böyle evladın ettiği dualar, ana-babasına ulaşır.) [Müslim]
Çocuk, ana-babasından önce küçükken ölür, ebeveyni de bu acıya katlanırsa, çocuk onlara şefaatçı olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuğa Cennete gir, denir. Öfke ile “Ana-babamı almadan girmem” der. Sonra ana-babası ile Cennete girer.) [Nesai]
(Çocuklar Cennet kapısının önünde toplanıp, hep birden bağırıp, ana-babalarını isterler. Bağırmaları, ana-babaları oraya gelinceye ve her biri ana-babasının elini tutup Cennete girinceye kadar devam eder.) [İ.Gazali]
2- Evlenmeyen kimse, gözünü haramlardan koruyamayabilir. Evlilik, şeytanın kötülük yapmasından uzaklaştırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evlenen, dininin yarısını korumuştur. Artık diğer yarısını korumak için de Allahü teâlâya karşı gelmekten sakının!) [Taberani]
(Şükreden kalbe, zikreden dile ve ahiret hususunda size yardımcı olacak saliha bir hanıma sahip olmaya çalışın!) hadis-i şerifinde hanımın, zikir ve şükürle beraber buyurulması, saliha hanımların bir nimet olduğunu göstermektedir. Dinini korumakta yardımcıdır. (Tirmizi)
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
(İmandan sonra, iyi bir hanımdan daha büyük nimet yoktur.)
Günümüzde bekâr kalarak dini korumak zordur. Evlenmek, dini korumaya yardımcıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir genç evlenince, şeytan şöyle der: “Eyvah, dinini benden korudu.”) [İ. Asakir]
Başka bir hadis-i şerifte de, evlinin 2 rekat namazının, bekârın kıldığı 80 rekattan daha fazla sevaba kavuşacağı bildirilmiştir. (Ramuz)
3- Kadınların huysuzluklarına ve onların ihtiyaçlarını temin için sabretmek, üstün ibadetlerdendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Günahlardan bir günah vardır ki, ailesinden çektiği sıkıntıdan başka bir şey ona kefaret olmaz.) [Taberani]
Kötü kadınlar arasına düşerek, nefsine aldanıp haram işlemekten korkan gencin, afif, temiz müslüman bir kız bulup evlenmesi farz olur. Böyle sıkışık durumda olmayan genç, ilim ve ahlak edinmek için çalışıp kadınlara ait özel bilgileri öğrendikten sonra evlenmelidir. Çoluk çocuğuna helalden nafaka kazanmaktan aciz olanın evlenmesi doğru olmaz.
Müslüman bir gencin önce dinini iyice öğrenmiş olması gerekir. Ondan sonra sünneti yerine getirmek niyetiyle evlenebilir. Edebi, hayası, ahlakı güzel olan, dinini, imanını, İslam’ın şartlarını öğrenmiş, İslamiyet’e uyan, sokakta dinin emrettiği şekilde giyinen bir kızla nikahlanmalıdır! İffet sahibi, dinini kayıran bir kız aramalıdır! İllâ da (Malı çok, güzel bir kız olsun) dememelidir! Mal için, güzellik için iffeti ve salahı elden kaçırmamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut da dini için alınır. Siz dini olanını alınız! Malı için alan malına kavuşamaz. Yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır.) [Müslim]
Din ile güzelliğin birlikte bulunması çok iyidir. Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güzelliği ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için evlenene, mal ve güzellik de verilir.) [Taberani]
Nikahtan önce kızı görmek sünnettir. (Görmeden olan evliliğin sonu, üzüntü ve pişmanlıktır) hadis-i şerifi, nikahtan önce kızı görmenin önemini bildirmektedir.
Evliliğin külfetleri çoktur. Ailenin ve çocukların mesuliyetleri vardır. Her babayiğit bu mesuliyetlerden kurtulamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İkinci asırdan sonra insanların en hayırlısı, gailesi az ve çoluk çocuğu olmayandır.) [Ebu Ya’la]
(Gün gelir, kişinin helakı, hanımının, ana-babasının ve çocuklarının elinden olur. Bunlar onu, fakirlikle ayıplar. Gücünün yetmediğini kendisinden isterler. Kişi bu sebeple tehlikeli işlere girer ve dini gider, helak olur.) [Beyheki]
(Kulun dağlar gibi iyiliği, sevabı olduğu halde, Kıyamette aile hakkından, onların bakımından, malını nereden kazanıp nereye sarf ettiğinden sorulur. Böylece bütün hasenatı borçlarına ödenir. Bir şeyi kalmaz. Sonra bir melek şöyle der: İşte şu, çoluk çocuğu dünyada bütün sevaplarını yiyip bitiren ve bugün rehin olarak kalan kimsedir.) [İ.Gazali]
Evliliğin külfetlerinden bazıları şunlardır:
1- Helal nafaka temininde güçlük çeken kimse, harama sapar ve kendini helake sürükler. Bekâr olursa kendini geçindirmesi daha kolay olur.
Kıyamette insanın ilk hasmı aile efradıdır. Derler ki: (Ya Rabbi, bundan hakkımızı al! Biz bilmiyorduk. O bize haram yedirdi.) Çoluk çocuğun hakkı alınır. Sadece mal bakımından değil, ilim bakımından da aile efradını cahil bırakmamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişi, ehlini cahil bırakmaktan daha büyük günahla huzur-i ilahiye çıkamaz.) [Deylemi]
2- Ailesiyle hoş geçinememek, kötü huylarına sabredememek felakettir. Çünkü erkek çoban gibidir, âmir gibidir, maiyetinden mesuldür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişiye, tekeffül ettiği kimseye bakmaması günah olarak yeter.) [Nesai]
Allahü teâlâ, kendimizi ve aile efradımızı Cehennemden korumamızı emrediyor. Halbuki insan kendini korumaktan aciz iken, mesuliyeti altındakileri nasıl koruyabilir? Geçimsiz, sinirli kimseler hanımlarının kötü huylarına sabredemeyeceği için evlenmemeleri daha uygun olur.
3- Çoluk çocuk kalbi meşgul edebilir. Kendisini ibadetten alıkoyabilir. Ebu Süleyman-i Darani hazretleri buyurdu ki: (Bekârlığa dayanmak, ailenin çilesine dayanmaktan daha hayırlı, onların eziyetine katlanmak, Cehennem ateşine dayanmaktan daha hayırlıdır.)
Güzel ahlaka sahip olan, helal nafaka kazanabilen, hanımını üzmeyecek olan, evlenmesi ibadetine mani olmayan kimsenin evlenmesinde mahzur yoktur. Helal nafaka kazanması zor ise, geçimsiz ve huysuz ise, evlenmesi hayırlı işlerine mani oluyorsa evlenmesi mahzurlu olur.
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Evlenen, dininin yarısını korumuştur. Artık diğer yarısını korumak için de Allahü teâlâya karşı gelmekten sakının
Allah razı olsun
keşke insanlarımızın bı kısmı bunu anlayabilseler !!
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
çok güzel bir paylaşım oldu ablacım güzel yüreyine sağlık
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
ALLAH razı olsun çok güzel bir paylaşım olmuşşş
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Güzel ahlaka sahip olan, helal nafaka kazanabilen, hanımını üzmeyecek olan, evlenmesi ibadetine mani olmayan kimsenin evlenmesinde mahzur yoktur.........Allah razı olsun..
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
gerçeketn çok güzel bir paylaşım olmuş allah razı olsun
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
ALLAH RAZI OLSUN CÜMLENİZDEN COK GÜZEL Bİ PAYLAŞIM OLMUŞŞŞ:p
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Allah razı olsun ablacım emeğine sağlık dua ile selametle
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Bize faydaları kafi Allah razı olsun
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
burada herkesin tek bir fikrini gördüm, okudum. "güzel olmuş, eline sağlık" tamam, hakkaten emek verenlerin eline sağlık, Allah razı olsun, fakat kardeşim. hiçmi bir fikriniz sorunuz sorununuz yok.?
mesela benim bir sorum var, cevaplanırsa inşaallah.
bir kız bir oğlan evladımı anneleri yanında bırakıp, 2 oğlan çocuğu olan bir bayanla ikinc ievlilik taptım. şimdi bu (ikinci) evliliğimdede sorun var. ben evden ayrıyım uzun zamandır. böyle, bu şekil. benim gibi birden fazla evlilik yapmak durumunuz düşmüş olanlar için bir öneri yardımı olan arkadaşın fikir ve tavsiyelerini bekliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun, Allaha emanet olun inşaallah
Cevap: Evlenmenin fayda ve zararları
Alıntı:
muradcemre Nickli Üyeden Alıntı
burada herkesin tek bir fikrini gördüm, okudum. "güzel olmuş, eline sağlık" tamam, hakkaten emek verenlerin eline sağlık, Allah razı olsun, fakat kardeşim. hiçmi bir fikriniz sorunuz sorununuz yok.?
mesela benim bir sorum var, cevaplanırsa inşaallah.
bir kız bir oğlan evladımı anneleri yanında bırakıp, 2 oğlan çocuğu olan bir bayanla ikinc ievlilik taptım. şimdi bu (ikinci) evliliğimdede sorun var. ben evden ayrıyım uzun zamandır. böyle, bu şekil. benim gibi birden fazla evlilik yapmak durumunuz düşmüş olanlar için bir öneri yardımı olan arkadaşın fikir ve tavsiyelerini bekliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun, Allaha emanet olun inşaallah
Kardeşim GÜNAHLARA KEFARETTİR GÖNÜLDEKİ KEDER
NİYETLER HALİS OLUNCA AMELLER OLMAZ HEDER
BİRAZ DAHA SABREYLE NELER GÖRECEKSİN NELER
MEVLAM İHMAL DEĞİL İMTİHAN EDER.hepimiz imtihan dünyasındayız her şey insanlar içindir,Ayrılma sebebiniz neydi bilemeyiz ,benim şahsı fikrim güzel bir evliliğin olmuş sanırım 2 tanede evladın olmuş ALLAH bağışlasın,kendi öz evladının sevgisini bir başkasının evladında bulamazsın + o çocukların yüreğinde ki baba eksikliğini de bir başkası asla dolduramaz aranızda ne gibi bir sorun var bilemeyiz ama bak ikinci evlilikde de huzur bulamamışsın ki ( Yuva üstüne yuva kurulmaz ) ata sözüdür.Aranızda çok çok önemli bişi yoksa .çocuklarına ve ilk eşine dönmeyi dene derim.bu belki sizin için gurur olabilir ama bazı şeyler gurur yapmaya değmez.ALLAH katında da Af edilmiş olursun inş..Hatamız varsa af ola.RABBİM yardımcın olsun...
İslâm hukûkunda boşanma, evlilik hayâtının devamına imkân kalmadığı zaman başvurulacak son çâredir. Karı-kocanın, içine düştükleri sıkıntılardan kurtulmaları için bir çıkış yolu olarak meşrû kılınmıştır. Yoksa, sebepsiz yere boşanmak haramdır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de:
"Kadınlar size itâat ederlerse, aleyhlerinde bir yol aramayın!" (188) buyurulur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de:
"Evleniniz, fakat boşanmayınız!. Zîrâ Allâh, zevkine düşkün erkek ve kadınları sevmez..." (189) buyururlar.
Diğer bir hadîs-i şerîfde:
"Sırf zevk için sık sık kadın değiştiren erkeklerle, sık sık koca değiştiren kadınlara Allâh lânet etsin!.." (190) buyrularak, boşanmayı âdet hâline getiren eşler, şiddetle îkâz olunmaktadır.
İslâm Dîni, boşanmayı, yapılması istenmeyen bir helâl olarak görmektedir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
"Boşanmak, Allâh katında mübah olan şeylerin en sevimsizidir." (191) buyurur.
Yine bir hadîs-i şerîfde:
"Evleniniz, fakat kurduğunuz bu âile yuvasını talâkla (boşanmakla) yıkmayınız!. Talâk var ya, onun fenâlığından arş-ı ilâhî titrer." (192) buyurulur.
Basit sebeplerden boşanmayı isteyen kadınlar hakkında da hadîs-i şerîfde şöyle buyurulur:
"Herhangi bir kadın, mühim bir geçimsizlik olmadan kocasından kendisini boşamasını isterse, ona cennetin kokusu dahi haramdır." (193)
Âile reisinin dikkat edeceği önemli bir husus da, başkalarının, kendi hanımı hakkında söylediklerine hemen inanıp hüküm vermemesidir. Zîrâ bu gibi sözler, arayı açmak için yapılmış bir iftirâ da olabilir. Nitekim Hz. Âişe (r. anha) vâlidemiz hakkında da böyle bir iftirâ (ifk hâdisesi) tahakkuk etmişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk en-Nûr Sûresi’nin 12. ve 15. âyet-i kerîmelerinde şöyle buyurmuştur:
"Bu iftirâyı işittiğinizde kadın ve erkek mü’minlerin, kendi vicdanları ile hüsn-i zanda bulunup da: demeleri gerekmez miydi?"
"Siz bu iftirâyı dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sâhibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allâh katında çok büyük (bir suç) tur."
Âyet-i kerîmelerden açıkça anlaşıldığı gibi, bir kimse hakkında kesinlik kazanmadan söylenen dedikodularla hüküm vermemek ve meselenin tahkîkâtını iyi yapmak ve meseleye hüsn-i zanla bakmak gerekmektedir. Aksi takdirde Allâh Teâlâ katında büyük bir suç işlenmiş olur.
Görülüyor ki, İslâm Dîni’nde iki eşin arasını bozmaya çalışmak, en büyük günâhlardandır.
Eşlerin arasını bozmanın ve karı ile kocanın arasına girip bozgunluk çıkarmanın çok kötü bir fiil olduğu hadîs-i şerîfde şöyle açıklanıyor:
"Kim bir kadını kocasının aleyhine kışkırtırsa, bizden değildir." (194)
(188) en-Nisâ, 34.
(189) el-Aclûnî, a.g.e., c. I, s: 304.
(190) Kâmil Mîrâs, Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VII. Baskı.
(191) İbnü’l-Hümâm, a.g.e., c. III, s: 22.
(192) Aynî, Umdetü’l-Kârî, c. IX, s: 528.
(193) Ebû Dâvûd, Hadis no: 1187.
(194) Ahmed b. Hanbel, II, 397.