Helâl olan helâl yiyenlere gelir
http://bp1.blogger.com/__tJ1f7B7x98/...00/sohrab3.jpg
"Âlemde Hiç Kimse Helâl Lokma Bulamayıp Haram Yese, Biz Haram Yemeyiz"
Ebû Saîd Mîhenî’nin büyüklüğünü inkâr edenlerden biri, Ebû Saîd’in; “Âlemde hiç kimse helâl lokma bulamayıp haram yese, biz haram yemeyiz.” sözünü duymuştu. Kendisini imtihan etmek istedi.
Helâl para ile bir oğlak satın aldı. Haram para ile de, birincisine çok benzeyen başka bir oğlak aldı. Bunları kızarttırıp, hizmetçisi ile Ebû Saîd’e gönderdi. Kendisi de önden gidip, onların bulunduğu yerde oturdu. Hizmetçi kızarmış oğlakları getirirken karşısına iki sarhoş çıkıp, haram para ile alınan oğlağın bulunduğu tepsiyi alıp yediler. Hizmetçi, elinde kalan ve helâl lokma ile alınmış olan oğlağı, Ebû Saîd’in önüne koydu. Oğlakları gönderen kimse durumu öğrenip anlayınca, sarhoşlara çok kızdı. Fakat bu hâlini açıktan belli etmedi. Sonra Ebû Saîd dönerek;
“Kendini boşuna üzme! Haram olan köpeklere gider, helâl olan da helâl yiyenlere gelir.” buyurdu. O kimse çok mahcup olup hâline tövbe etti ve bu hâdiseden sonra bir daha aleyhinde bulunmadı.
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Bir kimse Ebü'l-Abbas Mürsi hazretlerini imtihan için, ona helal olduğu şüpheli bir yemek getirdi. Ebü'l-Abbas hazretleri o yemeği kabul etmedi ve; "Şüpheli bir şey ile karşılaştığımda, vücudumdaki damarlar hareket edip beni ikaz ederler. Vallahi mideme, asla haram lokma girmedi" buyurdu.
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Ali bin Şihab hazretleri, sık sık; "Helal lokma ile beslenen bedeni toprak çürütmez" buyururdu. Onun bu sözüne bazıları itiraz edip, bu durumun Peygamberlere ve şehidlere mahsus olduğunu söylerlerdi. Vefatından yirmi bir sene sonra Ali bin Şihab hazretlerinin söylediği söze yine itiraz edenler oldu. Sözünün doğru olup olmadığını anlamak için, gidip kabrini açtılar. Onu, ilk gün koydukları gibi bembeyaz bir kefen içinde buldular.
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Ebu Bekr-i Dükki hazretleri; "Mide, yenilen şeylerin toplandığı yerdir. Oraya helal lokma koyarsan, azalardan salih ameller meydana gelir. Şüpheli lokma koyarsan, azalar http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gif yolunda amel etmekte şüpheye düşerler. Eğer, haram lokma koyarsan, o lokma seninle http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ arasında bir perde olur da, bu yolda yürümen mümkün olmaz" buyurmuştur.
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri, Peygamber efendimize; Ya Resulallah! Dua buyur da, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ, benim her duamı kabul etsin, diye arzedince, Resulullah efendimiz buyurdu ki; (Dua kabul olmak için, helal lokma yiyiniz!)
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Haram olduğu meydanda olmayan şeyleri yiyiniz denildi ki, bunu herkes yapabilir. Nitekim, Resulullah efendimiz, bir müşrikin, hazret-i Ömer de, bir hıristiyan kadının su kabından abdest aldı. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerlerdi. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helal yerse, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ, onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir.)
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
İslam âlimlerinin büyüklerinden olan İmam-ı Gazali hazretleri, helal lokma ile alakalı olarak buyuruyor ki:
“Çok kimse, dünya malını, hep haram sanır. Bazısı da, dünyadaki şeylerden çoğu haramdır der. Burada, insanlar üç türlüdür:
Bir kısmı, yalnız meyve, balık, av eti gibi şüpheli olmayan şeyleri yeriz derler.
Bir kısmı da, tenbel, miskin oturup, her istediğimizi yeriz, hiçbir şey ayırt etmeyiz derler.
Üçüncü kısım, her şey yemeli amma, lüzumu kadar, derler. Bunların üçü de yanılmaktadır. Doğrusu,
Resulullah efendimizin; (Helal meydandadır. Haram meydandadır. Şüpheliler ikisi arasındadır. Kıyamete kadar böyledir) buyurduğu gibidir. Şunu iyi bilmelidir ki, insanlara; “Muhakkak helal olan, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlânın helal bildiği şeyleri yiyiniz!” diye emrolunmadı. Bunu kimse yapamaz. Halbuki Kur’an-ı kerimde; (Helal olduğunu bildiğinizi yiyiniz!) buyuruldu.
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Abdülhay Efendi oğluna nasihat ederek buyuruyor ki:
“Oğlum! Vücudumuzu elimizden geldiği kadar helal lokma ile doyuralım ki, helal lokma ile beslenen o vücut, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gif'a ibadette pek hafif ve latif olarak ruha uysun. Haramlarla beslenen vücut, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gif'a ibadete kalkmakta gevşeklik ve ağırlık gösterir. Bu hâl, sonunda, esasen latif olan ruha da tesir eder ve onu da kendi gibi ağırlaştırıp karanlıklara boğar. İlahi ufuklara çıkmaya kabiliyeti kalmaz ve nihâyet ölür. Günahların büyükleri, küçüklerine ehemmiyet vermemekten başlar. Küçücükten komşu bahçelerinden birer ikişer meyve koparmaya alışanlar, büyüdükleri zaman yaman hırsız kesilirler.”
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
Resul-i Ekrem -sallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde buyurur ki:
"Helali aramak, helal kazanmak ve helal yemek her müslümana farzdır." (Taberani)
"Helal lokma aramak, ve onunla karnını doyurmak, cihad gibi sevap kazandırır." (Camiussağir)
"Takva ve taat için mal ve servet müminlere ne güzel bir yardımcıdır." (Münavi)
"Salih adam için helal mal ne güzeldir." (Ahmed bin Hanbel)
Cevap: Helâl olan helâl yiyenlere gelir
http://www.zehirliok.com/files/yiyecekler2.jpg
Bütün ibâdetlerin kabûl olması, helâl lokmaya bağlıdır. Büyüklerden çoğu buyurdu ki, ibâdetler on kısmdır: Dokuz kısmı helâl kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz bütün ibâdetlerdir. O halde, müminler helâl kazanmağa çalışmalıdır. Haramdan ve şübhelilerden kaçınmalıdır.
Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ güzeldir. Yalnız güzel yapılan ibâdetleri kabûl eder. http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ, Peygamberlerine emrettiğini, müminlere de emretti ve buyurdu ki, ey Peygamberlerim! Helâl yiyiniz ve sâlih, iyi işler yapınız! Müminlere de emir etti ki, ey iman edenler! Sizlere verdiğim rızklardan helâl olanları yiyiniz!”.
Resûl “aleyhisselâm” sözüne devam ederek buyurdu ki, “Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini göke doğru uzatıp düâ ediyor. “Yâ Rabbî!” diye yalvarıyor. Hâlbuki yidiği haram, içtiği haram, gıdası hep haram. Bunun duâsı nasıl kabûl olur?”. Yani haram yiyenin duâsı kabul olmaz buyurdu. İşte haramı, helâli, şübhelileri ve fâizi bilmiyen, bunları birbirinden ayıramıyan, haramdan kurtulamayıp, ibâdetleri boşuna gider.
Ticaret, malı artırır. Fakat, rızkı artdırmaz. Rızk, mukadderdir. Rızk, maaşa, mala, çalışmağa bağlı değildir. Böyle olmakla berâber, çalışmak lâzımdır. Çünkü, rızk, sebebler altında tecellî eder. Âdet-i ilâhiyye böyledir. Fakat, bazan, denenilen sebeb elde edilir de, iş hâsıl olmıyabilir. Yahut, sebebsiz de, hâsıl olabilir.
Abdüllah bin Mes’ûd “radıyallahü anh” buyuruyor ki, alış veriş, yani ticaret ilmini bilmiyen fâiz yir. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bile bile bir dirhem gümüş değerinde fâiz yimek, otuz zinâdan daha çok günahdır”.
Mal müminin yardımcısıdır. Çalışınız, helâl kazanınız! Öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki, muhtac olursanız, dîninizi verip alırsınız. Dîni verip de yimemek için, alın teri ile yimelidir. Hadis-i şerifte, “Elinin emeği, alnının teri ile yi, dînini satıp yime!” buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, “Helâle, harama dikkat ederek çalışıp kazanan kimseyi, http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gifü teâlâ çok sever”. Bir hadis-i şerifte, “Bir dirhem gümüş kıymetinde haram alan kimseyi, yirmibeşbin sene Cehennemde bırakacaklardır” buyuruldu.
Mehmet Oruc