Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
'Rabbimiz (Sen) bunlarI boşuna yaratmadın;Sen (bundan)münezzehsin,artık bizi ateşin azabından muhafaza eyle.(Al-i imran 191)
RAB O DUR,
Sizin azalarınız içinde en kıymetdar göz ve kulaklarınızın maliki(sahibi) kimdir?hangi tezgah ve dükkandan aldınız?bu latif,kıymetdar göz ve kulağı verecek ancak rabbinizdir. Sizi icad edip(yaratıp) terbiye eden o dur.''Rab ''O dur. Mabud (ibadete layık )da O olabilir.(R.Nur-zülfikar)
Bir nimetin umumi ve herkese şamil(verilmiş) olması kıymetinin azlıgına ve ehemmiyetsizligine delalet etmez.mesela göz nimetinin bütün hayvanlarda bulunmasi,senin göze olan şiddet-i ihtiyacını tahfif etmez(hafifletmez).ve senin gözünün kıymetini tenkis etmez(noksanlaştırmaya) da sebeb olmaz.(R.Nur-mesnevi-i nuriye)
Gözü veren zat, hem gözü görür,hem ince bir mana olan gözün gördügünü de görür,sonra verir.(sualar)
İNSANIN KIYMETİ
Akıl kalp ruh gibi mükemmel cihazlarla manevi degeri paha biçilmez olan bizlerin ,maliyet degeri o kadar düşüktür ki şaşırmamak mümkün degildir,çünki biyokimya uzmanlarına göre vucudumuzda yedi kalip sabun yapacak kadar yag,orta boy bir çivi agırlıginda demir,bir kahve fincanını dolduracak kadar şeker,ikibin kibrit yapacak kadar fosfor,bulunmaktadır.madde itibariyle bu kadar ucuz ve kıymetsiz olan insana deger ve kıymet veren manasıdır.O mana ki,insanı İmanla eşrefi mahluk derecesine çıkarmış ve yeryüzüne halife yapmıştır vesselam...
''İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür,
ıİmansız olan yürek sinede yüktür.''
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla
Kalem suresi ayet 1
Nûn, Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.
Müfessirlerin İmamı Mücahid; Kalem'den murad kendisiyle ez-Zikr (Kur'an) yazılan kalemdir. Bundan da yazılmakta olan şeyin (yesturun) Kur'an olduğu anlaşılmaktadır.
Yüce Allah burada "Nun" harfine, Kaleme ve yazıya yemin ediyor. Alfabe harflerinden biri olması bakımından, "Nun" harfi ile, Kalem ve yazı arasındaki ilgi son derece açıktır. Fakat bunlara yemin edilmiş olması değerlerini arttırıyor, bu yolla öğrenmeye önem vermeyen bir toplumda dikkatleri onlara çekiyor. O günkü Arap toplumunda okur-yazarlık oranı sıfır denecek kadar düşüktü ve okuryazar olanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Oysa yüce Allah'ın bilgisi kapsamında onların hayatında okur-yazarlığa önemli bir rol biçilmişti ve bunun geliştirilmesi, aralarında yaygınlaştırılması planlanmıştı. Bu inanç sistemini ve ona dayalı hayat sistemini dünyanın dört bir yanına taşımaları için yazı gerekliydi. Ayrıca insanlığa önderlik etme görevini eksiksiz yerine getirmeleri için bu durum kaçınılmazdı. Böylesine büyük bir görevi yerine getirmek için gerekli olan temel unsurlardan birinin yazı olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.
Nitekim Peygamber Efendimize inen ilk vahyin içeriği de bu anlamı pekiştirmektedir: "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı embriyodan yarattı. Oku. Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, insana kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediğini öğretti."(Kalem suresi 1-5)
Ayrıca bu kitabın okuma yazma bilmeyen bir peygambere yönelik olması da bu hususu desteklemektedir. (Yüce Allah belli bir hikmetten dolayı Peygamber Efendimizin okuma yazma bilmeyen biri olmasını öngörmüştür). Fakat yüce Allah okuma yazma bilmeyen bu peygamberine indirdiği ilk vahiyde okumaya, kalem ile öğrenmeye teşvik edici ifadeler kullanmıştır. Aynı şekilde bu surede de "Nun" harfine, kaleme ve kalemle yazılanlara yemin edilerek bu husus yine pekiştirilmiştir. Bu durum, yüce Allah'ın sonsuz ilminin kapsamında planladığı büyük ve evrensel rolü üstlenmek üzere hazırladığı bu ümmete yönelik eğitim metodunun bir aşamasıdır.
Yüce Allah, müşriklerin Peygamber Efendimize yönelik yalan ve iftiralarını çürütmek, böyle bir şeyin olamayacağını vurgulamak, Peygamberine yönelik lütfunu ve nimetini dile getirmek için, biraz önce de belirttiğimiz gibi yazının değerini büyütücü, önemini pekiştirici bir üslupla "Nun" harfine, kaleme ve onunla yazılanlara yemin ediyo
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
RAB O DUR,
Sizin azalarınız içinde en kıymetdar göz ve kulaklarınızın maliki(sahibi) kimdir?hangi tezgah ve dükkandan aldınız?bu latif,kıymetdar göz ve kulağı verecek ancak rabbinizdir. Sizi icad edip(yaratıp) terbiye eden o dur.''Rab ''O dur. Mabud (ibadete layık )da O olabilir.(
ALLAH razı olsun arzu kardeşim
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Kalem suresi ayet 2
Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
Burada yemin Kalem ve Kitap üzerinedir. Yani bu Kur'an Vahiy katibinin elleriyle işlenmektedir. Bu husus Allah Rasulü'nün deli olmadığının açık bir hüccetidir. Rasulüllah (a.s) Peygamberlik davasından önce Mekkeliler tarafından yörenin en iyi ve en faziletli insanı olarak kabul edilmekte ve herkesçe O'nun dürüstlüğüne ve ferasetine güven duyulmaktaydı. Ama Kur'an vahyolunmaya başlayınca aynı insanlar O'na deli, mecnun demeye başladılar. Şu anlaşılıyor ki, aslında buna sebep Kur'an'dır. İşte bu yüzden Kur'an'ın bu gibi iddialar için yeterli bir reddiye olduğu buyurulmaktadır. Yüce, açık ve beliğ kelamın içerdiği konular da aynı yüksek meziyete sahiptir. Bu Kur'an, Rasulüllah'a Allah'ın bir lütfudur, kafirlerin iddia ettikleri gibi bir delilik sebebi değildir. Burada dikkate değer bir husus da şudur; hitap Allah Rasulü'ne olmakla beraber aslında kafirlerin ithamlarına cevaplar verilmektedir. Yani, bu ayet Peygamber'e, O'nun deli olmadığına kendisini ikna etmek üzere gönderildiği zannedilmesin. Zaten Rasulüllah'ın böyle bir şüphesi yoktur ki bunu izale etmek için ayet nazil olsun. Asıl gaye kafirlere, Kur'an yüzünden Allah Rasulü'ne mecnun dediklerini ve bu iftiraya en açık kati cevabın Kur'an'ın bizatihi kendisi olduğunu anlatmaktır
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
tahsin33 ve Hayrun-Nisacım emeklerinize sağlık. Rabbim sizlerden razı olsun inşaallah...
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
ArzuNur
Rabbim sizden de razı olsun inşaallah...
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Kalem suresi ayet 3
Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.
Yani, insanları hidayete getirmek için çabalaman ve bu yüzden bir sürü eziyet ve cefalara uğramana rağmen, bu vazifeyi yerine getirmen senin için bir ecirdir. Bunun karşılığında sana sayısız ve sonsuz mükafatlar vardır.
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Kalem suresi ayet 4
Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.
Bu cümlede iki anlam vardır. Birincisi; insanları hidayete götürebilmek için katlandığı bütün bu eziyetler yüksek bir ahlâk üzere olduğundandır. Aksi takirde, zayıf ahlaklı olan bir insan bunlara tahammül edemez. İkincisi; Kur'an'ın yanında sırf senin bu yüksek ve temiz ahlakın, kafirlerin sana delilik ithamlarında bulunmalarına karşı açık bir delilidir. Onların bu ithamları tamamen mesnetsiz bir yalandır, çünkü yüksek ahlak ve delilik bir arada bulunamaz. Deli, aklî dengesini kaybetmiş kimsedir. Öte yandan, bir kimsede bulunan yüksek ahlak, o kişinin sağlam bir akıl ve fıtrata sahip olduğunun ve zihni dengesinin gayet yerinde olduğunun delilidir. Rasulüllah'ın ahlaki meziyetlerinin Mekkeliler tarafından çok iyi bilindiği malum. Aslında buna işaret etmek yeter.
Mekke'de bulunan her akıl sahibi insan Peygamber (s.a) gibi yüksek ahlak sahibi bir kimseye mecnun demenin ne kadar hayasızlık olduğunu düşünmek zorunda kalacaktır. Bu beyhude ithamlar en sonunda Peygamber'e (s.a) değil bilakis kendilerine zarar verecektir. Muhalefetlerinin şiddetinden muhakemelerini kaybederek Hz. Muhammed (s.a) gibi bir insanı öyle şeyle itham ediyorlardı ki bunu hiç bir akıl sahibi düşünemezdi bile. Enterasandır, bu gün de kendini araştırmacı ve ilim adamı sanan bazı kimseler Peygamber (s.a) için saralı ve cinli ithamında bulunmaktalar. Kur'an-ı Kerim dünyada her yerde kolayca elde edilebilir. Öte yandan Rasulüllah'ın sireti, hayatı da en ince ayrıntısına kadar yazılı olarak her yerde mevcuttur. Herkes inceleyebilir. Kur'an gibi emsali olmayan bir kitabı getiren ve yüksek ahlaka sahip olan Hz. Muhammed'i akıl hastalığı ile itham eden kişi ancak O'na muhalefetinin şiddetinden yapar bunu. Aklını ve muhakeme gücünü kaybetmiş bir insan O'na karşı bu tür iddialarda bulunabilir.
Allah Rasulü'nün ahlakını en güzel şekilde Hz. Aişe'nin şu sözü tarif etmektedir. "Onun ahlakı Kur'an idi" Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Nesei, İbn Mace, Darimî ve İbn Cerir lafzen çok az farklılıklarla bunu rivayet etmekteler. Bunun anlamı şudur: Rasulullah (s.a) yalnızca Kur'anî talimatları insanlığa tebliğ etmekle kalmamış, o talimatları kendi zatında da tatbik ederek buna örnek olmuştur. Eğer Kur'an bir şeyin yapılması için emir vermişse onu ilk önce kendi nefsinde uygulamış ve eğer bir şeyden menetmişse gene en fazla kendisi o şeyden sakınmıştır. Kur'an'ın fazilet olarak saydığı sıfatlarla muttasıf, kötü saydığı sıfatlardan da kendini uzak tutan idi. Başka bir rivayette gene, Hz. Aişe şöyle anlatıyor: "O hiçbir zaman kendi hizmetinde bulunan birisini dövmemiş, hiçbir zaman bir kadına el kaldırmamıştır. Allah için cihaddan başka hiçbir yerde hiçbir zaman kimseye eliyle dahi vurmamıştır. Kendisi için kimseden intikam almamıştır. Fakat eğer bir kimse Allah'ın koymuş olduğu hudutları aşmışsa o zaman sadece Allah'ın rızası için ondan intikam almıştır. İki yoldan kolay olanı seçmek onun sünnetiydi. Ne var ki, kolay olan günah ise müstesna, o zaman ondan en uzak kalan O olurdu." (Müsned-i Ahmed) Hz. Enes (r.a) diyor ki: "Ben Allah Rasulü'nün on sene kadar hizmetinde bulundum. Hiçbir zaman öf dememiş, hiçbir zaman bana bunu niye yaptın, bunu niye yapmadın dememiştir."
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Kalem suresi ayet 5
Artık yakında göreceksin ve onlar da görmüş olacaklar.
Kalem suresi ayet 6
Sizden hanginiz 'fitneye tutulup-çıldırdığını.'
Kalem suresi ayet 7
Elbette senin Rabbin, kimin kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.
Kalem suresi ayet 8
Şu halde yalanlayanlara itaat etme.
Kalem suresi ayet 9
Onlar, senin kendilerine yaranıp-onlarla uzlaşmanı arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.
Yani, onlar senden İslâm'ı tebliğde biraz gevşeklik göstermeni isterler. Karşılığında da sana karşı muhalefetlerini hafifletecekler. Onların sapıklıklarına uyarak kendi dininden taviz verirsen onlar da seninle uzlaşacaklar.
Cevap: Bir Ayet, Bir Nur, Bir Yorum!
Kalem suresi ayet 10
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edipduran, aşağılık,
Metinde, "mehîn" kelimesi geçmektedir. Kelime hakir, zelil ve alçak insanlar için kullanılmaktadır. Burada ise her sözün sonunda çokça yemin eden insanlar için kullanılmaktadır. Bu kimse, herkesin onu yalancı bildiğini ve yemin etmeden kendisine kimsenin inanmayacağını zanneder. Bu yüzden bu kişi hem kendi nazarında zelildir ve hem de toplum içerisinde değer verilmeyen bir yaratıktır.
Kalem suresi ayet 11
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan)