Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1003. Kendini görmediğin halde ne zamana kadar başkalarının peşinde koşacaksın?
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV, 2059)
• Dudağımdan, ansızın, güle ve gül bahçesine ait bir laf çıktı da, o gül yanaklı yanıma gelip ağzıma bir tokat attı!
• Dedi ki: "Padişah da benim, gül bahçesinin canı da benim! Benim gibi bir padişahın huzurunda filandan bahsediyorsun! 20
- 20 Mevlana, bir rubaisinden de şöyle buyuruyor:"Sevgili ile gül bahçesinden geçiyordum; habersizliğimden, dalgınlığımdan dolayı gözüm güle baktı. Sevgilim bana; 'Yazıklar olsun sana! Benim yanağım burada iken sen güle bakıyorsun!" (dedi).
• Sen, benim defimsim; kendine gel de, her adam olmayanın tokadını yeme! Sen, benim neyimsin; aklını başına al da, herkesin nefesi ile feryad etme!..
• Kem gözler benden uzak olsun! Benim gibi bir hükümdarın, benim gibi bir padişahlar padişahının huzurunda değersiz kişilerden bahseden utanmaz mı?
• Gül bahçesinde harabeleri, ancak baykuş yad eder; bahar mevsiminde de karga hatırlar sonbaharı!..
• Sen, benim kucağımda çengimsin! Mızrap vurulan tel gevşer; sen de, bari gevşe!..
• Dünyanın arkasını görmüşsün; bir de yüzünü gör! Bir de kendine arka çevir de, dünyanın yüzünü seyret!.."
• Ey bulut altında gizlenen ay; yazıklar olsun sana! Kendini görmediğin halde ne zamana kadar başkalarının peşinde gölge gibi koşup duracaksın?
• Yeter artık; şiir tuzağı bir hile yaptı! Av, ansızın elimden fırlayıp ormana kaçtı!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1004. Benim mevki ve şerefim, iki dünyada da aşktır!
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV, 2062)
• Padişahıma bakmaya, onun güzelliğini seyretmeye göz de, gönül de doymadı! Sen de, benim şu uyanık gönlümün güzelliğine doyma!
• Ne zamana kadar yeryüzü gözyaşlarıyla ıslanacak; ne zamana kadar gökyüzü benim ahlarımın, feryadlarımın harareti ile tutuşacak, yanacak?
• Ne vakte kadar gönlüm; "Vay gönül, vay gönül!" deyip duracak; ne vakte kadar dudaklarım benim padişahlar padişahımın sırlarını söyleyecek?
• Her an dalga dalga coşup gelen ve benim çadırımı, varımı yoğumu kapıp götüren o büyük, sonsuz denize doğru yürü, yürü!..
• Dün gece yarısı evimden hoşça bir dalga coştu, köpürdü! Ansızın, güzellik Yusufu kuyuya düştü!..
• Bu Yusufun yanağından coşup gelen bir sel, benim harmanımı aldı götürdü; gönülden ateşli bir ah yükseldi ve sabrımın samanı yandı gitti!..
• Harmanımın yanıp kül olmasından benim korkum yok! Çünkü, o ay yüzlümün harmanı, benim gibi yüzlercesine yeter!
• Aklım yok ama, ben akıl istemiyorum; sevgilinin bilgisi ve hüneri bana yeter! Vakitsiz gelip beni karanlıklar içinde bırakan geceme de, onun yüzünün nuru aydınlık olarak yeter!
• Birisi bana dedi ki: "Bu güzel sesler, mevkii kaybettirir, edebi giderir!" Ben, mevki istemiyorum; iki dünya da da benim mevkiim ve şerefim aşktır!
• 0 uyanık, herşeyden haberi olan padişahım sözü aklımdan alıp götürüyor da, bu yüzden ben, her beyti söyleyince; "Sonu geldi!" deyip duruyorum!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1005. Beden ne iş yaparsa yapsın, o işi asıl yapan candır!
Fa'lü, Fe'ulün, Fa'lü, Fe-ulün
(c. IV, 2071)
• Sen, her ne yapıyorsan bil ki, o benim işimdir; beden ne iş yaparsa yapsın, o işi asıl yapan candır!
• Sen, benim gözümsün; sen, benim kulağımsın! Ben, sadece bu ikisini söyledim; ötesini sen bil, sen anla!..
• 0 gizli hazine dünyada olmasaydı, dünyada yıkık bir ev olur muydu? Çünkü hazineler, daima yıkık yerlerde bulunur!
• Babacığım; sen, define iste! Elini oynat, elini oynat!..
• Onun güzel kokusu, bizim yol göstericimiz oldu; güllere, fesleğenlere kadar bize yol gösterdi!
• Varlık alemi, zerre zerre sana müşteridir; aklını başına al da, sende bulunan inciyi ucuza satma!
• Aşk olunca, can kaybolmaz! Sevgilinin gölgesi, başımızdan uzaklaşmasın!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1006. Yüzlerce karakış ötesinden sen, bize bir can baharı ihsan ettin!
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün
(c. IV, 2075) • Sen, bazan yol göstericisin, bazan yol kesicisin! Sen, hem bizim manevî sahire harmanımızsın, hem de harmanımıza afet olur, ateş düşürür yakarsın!
• Aşkla sevdiklerine, binlerce elbise dikensin! Sonra da tutar, bu diktiğin elbiseleri yırtıp suçu benim defterime yazarsın!..
• Sen, kıyısı olmayan bir denizsin; iki alem de senin denizinden bir damladır! Sen, yüzlerce altın madenisin; iki dünya da, o altın madeninden bir parça altın kırıntısıdır!
• Emir ve hüküm senindir! Kör bir kişiye; "Gözünü aç!" dersin ve söz söyleme kudreti bağışlar, söyletirsin! Sonra da; "0 dilsiz, o pepe konuştu!" dersin!..
• Hevesle, yüzlerce mıknatıs yaparsın! Fakat her mıknatıs, o halis çakmak taşına layık bile değildir!
• Beni, mest bir halde, o çakmak taşı ile mıknatısa doğru çekersin! Ben, aydın can mıyım, beden miyim, haberim bile yok; bunlarla benim ne işim var?.
• Şarap sensin; mahmurluk, mestlik sensin! Düşman sensin, dost sensin! Bu düşmana, binlerce mukaddes can feda olsun!..
• Gerçekten de sen, Şemseddin'sin, dinin güneşisin, Tebriz'in övündüğü cansın! Yüzlerce karakış ötesinden sen, bize bir can baharı ihsan ettin!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1007. Kulakların duyduğu, ancak benim dudaklarımdan dökülen sözlerdir; candan attığım feryadı kimsecikler duymuyor!
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün
(c. IV, 2077)
• Bana bak; şu safran gibi sararmış iki yanağımı seyret! Benim yüzümde, bırakıp geldiğim o aleme ait türlü alametler var; onları gör!
• Gönlümdeki kadîm olan, evveline evvel olmayan pîrin canına yemin ederim ki, dileğim; "Gençliğim toprak olsun da, onun ayakları altına serilsin!"dir!
• Gözlerini iyi aç da, gözlerime bak; şu benim gönüller alan dilberimden gönlünü sakın!
• 0 bahttan, o talihten dudağıma hayalî bir öpücük geldi de, tatlı dilimden hoş şekerler taştı!
• Kulakların duyduğu, ancak benim dudaklarımdan dökülen sözlerimden ibarettir! Fakat, candan attığım feryadları kimsecikler duymuyor!
• Bu nefesten dünyada, nice ateşler yanıyor, parlıyor; şu fanî sözlerimden, alemde nice ebedilikler coşuyor
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1008. Canın ve gönlün çaldıkları çengi, aşkla nağmelendir!
Müstefilün, Fe'ulün, Müstefilün, Fe'ülün
(c. IV, 2042)
• Ey taş yürekli sevgili; canı, değerli incilerle dolu bir deniz haline getir! Ey sevgilinin karanlık geceye benzeyen siyah saçları; gece yarısında bir seher vakti ortaya koy!
• Canın ve gönlün çaldıkları çengi, aşkla nağmelendir; dilsiz dudaksız neyleri, o tatlı güzelin aşkı ile şekerlerle doldur!
• Kulağında ve gözünde, Cenab-ı Hakk'ın lütfettiği inciler gibi binlerce meziyetlere, vasıflara maliksin! Bu yüzden, başkalarının görmediklerini görüyor, duymadıklarını duyuyorsun! Eteğine o incileri doldur da, dünyadaki körlere ve sağırlara dağıt!
• Canlar, çok çeşitli yollara düştüler fakat, bir türlü yol alamadılar! Ey canların dertlerine çare bulan; onlara, başka bir yolu, aşkın nurlu yolunu göster!
• Su kuşlarının da, karada uçan kuşların da kanatları, balçığa saplandı kaldı! ey devlet kuşu; aşk kanatlarını aç ve onlara doğru uç!
• Karınca ayağı gibi olan canı, onun huzuruna armağan olarak götür; o Süleyman'ın geçeceği her yol ağzında dur, onu bekle!..
• Deniz, acı bir sudur ama, içinde inciler vardır! Sen, acı sudan vazgeç de, inci elde etmek için derinlere dal
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1009. Senin mestin olmayan, senin güzelliğin ile büyülenmeyen kim vardır?
Müfte'ilün, Fa'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilün
(c. IV, 2055)
• Sonunda, mest olup ortaya çıktın; fakat, şarapla mest olmadın! Sen, kendi kendinin, kendinde bulunanın mesti olmuşsun! Dünyada kendinden başka sevecek kimse yok mu, şu yeryüzünde sen yalnız başına mı yaşıyorsun?
• Aslında sen, elestten mest olarak geldin! Bak; yine elestten bir ses geldi, yine iş işten geçti! Mestlik gizlenemez; ağzın kokusu ve davranışların, senin mest olduğunu herkese bildirir!
• Toprağın her zerresi ruh oldu, tertemiz can kesildi! Artık ona "toprak dünyası" deme; ona "herşeyi altın haline getiren iksirin, ilahî aşkın mayası" de!
• Senin gibi bir varlığı kimsecikler görmedi! Zaten ey benim canım; herşey senindir! Kimse dediğimiz de, ancak sensin! Dünyada eşi örneği olmayan, görülmeyen birisin! Sen, dünyada fışkırıp akan vefa suyusun!
• Aşk, gerçi bir alemdir ama, alemin de canıdır! Sevgili gizlidir; ama o, gizliliklerin de başıdır!
• Senin gözün benim gözüme dedi ki: "Sen ne kadar da tamahkarsın; hem şeker yemiyorsun, hem de armağan olarak alıp götürüyorsun!"
• Alemde bulunan her beden, her can, senin topraktan yarattıklarının mesti olmuşlardır! Ey nişansız olan, ey izi belli olmayan güzel; seni görmesinler diye herkesi gaflete düşürmüşsün!
• Kimseye kafir, mümin deme; iyiyi, kötüyü arama! Hepsi de senin yüzünden, senin aşkınla yıkılmış, kendilerinden geçmişlerdir! Kendilerine gelmeleri için bir efsun oku!
• Senin mestin olmayan, senin güzelliğin ile büyülenmeyen kim vardır? Senin elinde bir tavla zarı olmayan kimse var mı? Ne olur, kerem elini aç
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1011. Bana; "Nasılsın?" dedin; yüzüme bak da, nasıl olduğumu anla!
Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstefilün, Fe'ülün
(c. IV, 2030)
• Bana, acıdın da; "Nasılsın?" diye sordun; sen yüzüme bak da, nasıl olduğumu anla! Biz yokken, bize; "iyi misin?" dedin; artık şu kınamaları bırak!
• Gülerek; "Günlerin hoş geçsin!" dedin; sen olmadıkça hiç kimsenin günü hoş geçmez! Bunları bırak da, başka bir hikayeye başla!..
• "Usandım, bıktım! Artık sen, ne zamana kadar hep aşktan bahsedeceksin?" dedin; sen git de, aşık olmayana; "Hikayeyi kısa kes!" de!
• Ateşler içindeyim, terler döküyorum; böyle olduğum halde bir mahrem bulamıyorum! Ben, bir köşeye gideyim; başka çarem kalmadı! Bari, şu kılıcı kalkan et!
• Sen, bizi küstah, terbiyesiz bir hale getirdin; "Ne istediğini ilk gün bize söyle!" dedin! Sen, durumu, bizim derdimizden haber al!..
• "Dostların müflis oluşlarından perişan oldum!" dedin; iki dudağını aç da, güzel sözlerinle dünyayı incilerle, cevherlerle doldur!
• "Hürmetle hizmet kemerini kuşan!" dedin; öyle ise, iki rahmet elini aç da, beni kucakla!..
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1012. Ey Hakk aşığı; herşeyi terkettiğin gibi, yokluğu da terk et!
Müstef'ilün, Fe'ulün, , Fe'ulün
(c. IV, 2031)
• Ey Hakk yoluna düşen, o yolda yoklukta mahvolan, yok olan aşık! Sen, yokluğu da geride bırak, yokluktan da yola düş; sen, onu da terket! 21 Gönlünden başını çıkar da, gönlün ta kendisini, özünü seyret!.
21. Hz. Mevlana'nın bu beyitte bahsettiği terk, son merhaledir. Ariflere göre dört türlü terk vardır: l - Terk-i dünya (dünyayı terketmek) 2- Terk-i ukba (ahiretteki nimetleri terketmek) 3- Terk-i hestî (kendi benliğini, varlığını terketmek) 4- Terk-i terk (terki de terketmek, onda yok olmak).
• Gönül, Çin aynasıdır! Gönülle beraber oturup karşında yüzlerce kılıç görürsen korkma; o kılıçlara karşı gözünü kalkan et!
• Biliyorum; herşeyden vazgeçtin, gönülde yok oldun, yokluğun içindesin! Fakat, tam bir başarı için bir saldırış daha gerekmektedir!
• Bir kere daha saldır; saldır da, aşk kaynağının başındaki benlik avını yakala, onu parçala! Ey gönül ormanının arslanı; pençeni, benlik avının çenesine bas!
• Bizler, güneşin ışığı içinde titreyerek oynaşan zerreleriz! Bu balçık zerresinden azıcık toprak al da, sürme gibi ayın gözüne çek!..
• Delilik ve sevdadan ötürü, bizde can kalmadı! Ey herşeyi bilen, herşeyi gören padişah; bize başka şeyden de değil, kendinden bir haber ver! Biz, yalnız seni istiyoruz!
• Ey ateşe benzeyen aşk; şu şekillerle, nakışlarla, resimlerle dolu olan alemde bulunan bütün şekilleri, nakışları, resimleri sil, yok et de, kendinden canlı bir şekil ortaya koy!
• Ey padişahım; seni sevenler, kendilerinden geçtiler, mest oldular, öldüler! Ama, rindlerin yine de sana selamlan var; onların bulundukları yere bir defa daha uğra, ne olur?
• Kaf dağındaki zümrüdanka bile Tebrizli Şems'in aşkıyla kanat çırpar, uçar! Sen de o varlık kanadını kökünden yol, at da, kendine aşktan kanat elde et!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1013. Nasıl olur da susuz kalırım? 0 ırmak, beni arıyor!
Miistef'ilün, Fe'ülün, Miistef'ilün, Fe'ülün
(c. IV,2032)
• Ben, kimden korkarım? Sevgili benimle beraber olunca, artık korkum kalır mı? Zülfikar benim yanımda olunca, bir iğneden korkulur mu?
• Nasıl olur da susuz kalırım? 0 ırmak, beni arıyor!.. Gönlüm gamlanır mı? Gamımı dağıtan gam ortağım benimle beraber!..
• Nasıl olur da ağzım acılaşır, acılık çekerim? Ben, şekerler ve helvalar arasındayım! Kış, bana ulaşabilir mi? Ben, ilkbaharımla beraberim!..
• Hz. İsa aklımın doktoru olunca sıtmadan, hararetten rahatsız olur muyum? Ben, av emiriyim; köpekten korkar mıyım?
• Meclise gelmez olur muyum? Sakî beni çekip duruyor! 0 güçlü kuvvetli padişah benimle beraber olunca, elbette şehirler zabtederim!
• 0 kocaman küpteki şarap, bizim için köpürüp coşuyor! Artık, burada zahmetin, mahmurluğun ne işi var?
• Eğer ben gökyüzü ile savaşa girsem, onu kırsam döksem, özür dilemeye hacet yok! Çünkü, o güzel yüzlü benimle beraber, benim yanımda!..
• Ben, lütuflar ve nimetler içindeyim; lütfun, rahmetin mesti olmuşum; bahtın, devletin kucağındayım! 0 kucaklayışı güzel olan dost, benimle beraber!
• Ey kavgacı, gürültücü dil! Ben, söze doydum; sus artık! Yoksa, benimle sohbet etme!