Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
993. Neyi istersen yak yık; yalnız ayrılıktan bahsetme!
Mefa'îlün, Fa'ilün Mefa'îlün, Fe'ilatün
(c. IV, 2076)
• Canın için olsun, bu aşıktan uzaklaşma; bu zavallı ile birlikte otur da, eve gitmeye kalkışma!
• Bahaneler bulmaya uğraşma, özür getirmeyi bırak! Beni aşağı, hor, hakir görme; kendini üstün görerek gurura kapılma!..
• Şarap hazır, herşey yerinde; devlet, varlık.. Dostumuz, sakîmiz de sensin! Artık, şarap sun; sakîlik nazlarına girişme, sakinin hilelerine başvurma!
• Arkadaşlarının yüzlerine bak; hepsi de senin güzelliğin ile mest olmuşlar! Onlar yanında iken pencereye, dehlize, aralığa, eşiğe bakma!
• Aşıkların arasından başka yerde ömür sürme, meyhaneden başka bir yerde oturma!
• Etrafına dikkatle bak da gör ki, dünya bir tuzaktır; dünyaya ait arzularımız, isteklerimizse o tuzakta bulunan birer yemdir! Dünya tuzağına koşma, yem hevasına düşme!
• Dünya tuzağından kurtulunca, gökyüzüne ayak bas; gökten başka bir eşiğe ayak basma!
• Güneşe, mehtaba iltifat etme, yüz verme! Çünkü sen, bu dünyaya ait değilsin! Sen, ötelerden geldin; o eşsiz güzelden başkasını dileme!
• Kase nasıl suyun üstünde durmaz çalkalanırsa, sen de o olmayınca bir yerde karar kılma, sen de çırpın dur! Eline kaseyi alıp her mutfağa koşma!
• Hava, zaman olur aydınlanır, zaman olur kararır; bazan sıcak olur, bazan soğuk olur! Sen, zamanların kaynağına git ve o kaynağın başından ayrılma!
• Fakat ne çare ki, güzellerin işleri güçleri hep böyledir! Ne olur, ateş alevi gibi konuşma; ne olur, yakıp yandırma!..
• Söyle; neyi istersen yak yık! Yalnız, ayrılıktan bahsetme! Ben, ayrılık sitemini haketmedim; bu, bana layık değil! Bana ayrılığı reva görme de, ne yaparsan yap!..
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
994. Haydi; güzellik ile vefayı birbirine nikah et!
Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilat
(c. IV,2100)
• Hoş geçinmemiz için, arada sırada birkaç öpücük vermeyi iş edin; bizi, tatlı bir gülüşle tatlılaştır!
• "Allah, gönlünü yatıştırsın, huzura kavuştursun!" duası, hoş bir duadır; bu duaya, sen de; "Amîn!" de!
• Galiba, senin dizini yastık edineceğim zamanı rüyada göreceğim!
• Senin dudağından ayrı düşmek, ecel efsunudur! Sen, şimdi git de, Hz. Mesih'in usulüne göre bir efsun oku!
• Sen olmayınca, göklerin alanı aşığa dar gelir! Haydi; vuslat burağına eyer vur da, aşığın önüne getir!
• Sen güzelsin; güzelliğe yakışan huy da, vefalı olmaktır! Haydi; güzellik ile vefayı birbiri ile evlendir, onları birbirine nikahla!
• Muhakkak ki, aşıklar ölünce acıyacaksın! Haydi; bu merhameti, onlara ölmeden önce şimdi göster!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
995. Cennette bile olsam, altına gümüşe gark olsam, sen olmayınca ben, bir yetim sayılırım!
Müstef'ilatün, Müstefilatün, Müstef'ilatün, Müstef'ilatiın
(c. IV, 2091)
• Ey yedi deniz; inci bağışla ve şu bakırları kimya ile doldur!
• Ey mest olmuş kişiler topluluğunun ışığı, ey bağın bahçenin selvisi! Ne vakte kadar bizi lafla oyalayacaksın? Artık, vefa göster!
• Her mermer, her granit kaya, bizim halimize ağladı! Ey sevgili; sen de bize acı da, şu derdimize derman ol!
• Ey öfkelenip de yüzünü bizden çeviren, gizleyen dost! Ne olur, bu maceraya bir an için olsun son ver; artık bize görün!
• Bize pek çok ihsanlarda, lütuflarda bulundun; o lütufları, ihsanları şimdi de esirgeme bizden!
• Ey yolu ve davranışı güzel varlık, ey yıldız, ey ay! Gece karanlığında ay gibi cömertlik et, ışığınla bizi aydınlat!
• Eski derdi gider, hastalığımızı iyileştir, sıkıntılarımızı ferahlığa çevir; bize, yetimliğimizi unuttur! Çünkü ben, hiçbir şeyi, hiçbir kimsesi olmayan bir yetimim!
• Cennette bile olsam, altına gümüşe gark olsam, sen olmayınca ben, bir yetim sayılırım!
• Ben, ağzımı kapadım; gamlar içinde otura kaldım! Yüzümdeki ellerimi aç da, kendini bana göster!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
996. Yeryüzünde gökyüzünün bile göremediği şeyleri seyretmek istiyorsan, bir an için olsun, kendini görme!
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV,2057)
• Sevgili ol da, sevgiliyi gör; gönül ol da, dostu gör! Yürüyen selvinin peşine düş, kaynağı ve gül bahçesini seyret!
• Geçim derdini düşünen aklın yolunda tembel davranma; sıçra, ileri atıl! Büyüğüne bir kumaş armağan et de, tüccarın ticaretteki parlaklığını gör!
• Bizim bütün tüccarlarımız aşıklardır, gönül ehli kişilerdir, peygamberlerdir! Bu tüccar kervanının yoldaşı da, cümle suçları bağışlayan, günahları örten, gizleyen yaratıcıdır, Allah'tır! Sen, O'nun hikmetlerini gör!
• Yine Sultan Mahmud, Ayaz'ın odasına geldi! Aşkı seç, aşkla oyuna dal da, o zevalsiz devleti, o tükenmez ikbali seyret!
• Ben, Ayaz'ın ayağı altındaki toprağım! Çünkü, o da benim gibi aşkı huy edinmişti! Sen de aşık ol, aşkı dile ve kurnaz sevgiliyi gör!
• Bu çarıkla bu posta bağlanmak, aslı unutmamak iyi bir adettir! Bu adeti kıble edin de, onun lütfunun gerisini seyret!..
• Eziyete düşüp belalara uğradın mı, çarığı görmeye başlıyorsun! Hiçbir illete uğramamış gibi, hiç hasta olmamış gibi kendini yorgun say, hasta gör!
• Bizim çarığımızı, erlik suyu gibi düşün; postumuzu da, ana karnındaki kan say! Akıl ve görüş incisini ise, padişahın ihsanından bil!
• Padişahın önüne inciyi koy ki, seni köy ağası yapsın! Eskileri ver, yenileri al; taneleri ver de ambarı gör!
• Yeryüzünde gökyüzünün bile görmediği şeyleri seyretmek istiyorsan, bir an için olsun, kendini görme ve onun vereceği görüş elbisesini giy!
• İnciler saçan bu sözü de, sözleri verene bağışla! Ondan sonra, varlığının her tarafından coşup fışkıran nükteleri gör, sözlere bak!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
997. Beden ressamı, gönül güzellerinin yanına gelip onların güzelliğini görünce, ağzı açık kaldı!
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV, 2061)
• Ey gümüş bedenli güzel! Kendini öp; yanılıp da güzelleri ile meşhur olan Hoten ilinde kendini arama!.
• Hatta, senin gibi bir gümüş bedenliyi bağrına basarsan, sana bir can öpücüğü vermek gerekiyorsa, sen, yine kendi ağzını öp!..
• Huriler ne yapıyorlarsa, senin için, senin güzelliğin için yapıyorlar! Her er-ceğin, her kadının güzelliği, senin güzelliğindendir, senin güzelliğinin aksin-iendir!
• Ey çenesi güzel sevgili; senin güzelliğini örten, yine senin saçlarındır! yoksa, senin güzel yüzünün nuru, alemi çoktan aydınlatırdı!
• Beden ressamı, gönül güzellerinin yanına gelip onların güzelliğini görünce eli kırıldı, gönlü mahzun oldu, ağzı açık kaldı!.
• Bu şekillerle, nakışlarla dolu beden kafesi, gönül kuşunun perdesidir! Fakat sen, şekle, kafesin nakışlarına kapıldın da gönlü göremedin!
• Gönül, Hz. Adem'in toprağından perdeyi öyle kaldırdı ki, melekler, o güzelliğe, o ihtişama hayran oldular; dayanamadılar ve hemen secdeye kapandılar!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
998. Ney'in ayrılık hikayesi, dille anlatılamaz; dilsiz söylenir!
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV, 2063)
• Ey gülen yüzü yüzlerce gül bahçesinin aslı olan güzel! Sen, Allah bahçesisin; senin dikenlerin bile güllerden ibarettir! içeri gir de, diken ver, gül al!
• Bu kadar canın karşısında dilsiz değilsin ya! Birşeyler söyle! Fakat, ney'in ayrılık hikayesi, dille anlatılamaz; dilsiz söylenir! Aşkla yanan yakılan canın feryadı, narası da ağızsız atılır!
• Bugün sevgili geldi de; "Sana selamlar olsun!" dedi! işte sen o zaman, yeryüzünü de, gökyüzünü de onun nefesinde ara, bul!
• Güzeller padişahı geldi ve güzellerden, vergi olarak başlarını vermelerini istedi! Bu istek karşısında gökyüzü isyan etti; aya karşı; "Yazıklar olsun!" narasını attı!
• Aşk gammazı geldi de, kulağıma; "Sevgili başka yerde değil, sizin aranızdadır! 0 güzeldir, latiftir ama gizlidir!" diye fısıldadı!
• Sevgili geldi, gönlün eteğini tutup çekti ve onu bir yere götürdü! Yedi kat göğün ötesinde bulunan o yer, çok şaşılacak bir yerdir!
• 0 bana dedi ki: "Ben, seninim ama, kim benden söz ederse, benim dudağımın lezzetinden bahsedecek olursa, iki elinle onun ağzına vur, onu söyletme!
• Senden bahseden, beni de aldı götürdü, seni de! Fakat benden bahseden, ikimizden de uzaklaştı!"
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
999. Ey beden! Sus; sus da, artık can söylesin!
Fe'ulün, Fe'ulün, Fe-ulün, Fe'ül
(c. IV,2088) • Gönlümü aldın da, kargalara verdin! Ben de buna karşılık senin hayalini tuttum, rehin aldım!
• Gelirsen gelirim, tutarsan tutarım; söylersen, ben de, mest olmuş kişilerin hallerini söylerim!
• Yenimi yakamı yırtmam, eteğimi çekip gömleğimi parçalamam; bana sitem etmek yakışmaz!..
• Bahsettiğin şarabı getir; getir, incitme; söylemedim deme!
• Perişan olmuş gönlü derleyip toparlayan şarabı getir, sun! Gönül derlenip toparlanınca, beden darmadağın olur!
• Ben, parayla pulla alınan, değer biçilen şarabı istemem! Sen, bana kıyısı olmayan, sonu bulunmayan vahdet denizinden şarap sun!..
• Senden şarap sunmak, benden secde etmek; benden şükretmek, senden inciler saçmak!..
• Ey can; beni öyle bir hale getir ki, şükrüm kalmasın; lütfunu, ihsanını da iki kat, üç kat artır!
• 0 şarabı gönülden coştur; gam sonbaharının döktüğü yapraklardan bir aşk ikbaharı meydana getir!
• Ey benim canım; beni yık, harab et! Çünkü, harab olmuş bir şehirden sultan vergi alamaz!
• Ey beden! Sus; sus da, artık can söylesin! Hz. Osman'ın devri geçti gitti;şimdi, Hz. Ali emîrdir!
• Ey can! Ben sustum; konuşma sırası sana geldi! Sen, bizim Yusufumuzsun;sen, bizim Kenan güzelimizsin!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1000. Seher vaktinde içim yanarak sana dertli bir mektup yazdım!
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün
(c. IV,2084)
• Gel; gel ki, senin ayrılığın yüzünden bende ne akıl kaldı, ne de din! Bu zavallı, bu kimsesiz gönülden sabır da gitti, karar da!
• Yüzümün sararmasını, gönlümün derdini, içimin yanışını sorup durma! Onların halleri anlatılamaz, anlatışa sığmaz! Gel de, ne halde olduklarını kendi gözlerinle gör!
• Senin hararetinle, senin ateşinle pişmiş somun gibi kızarmış yüzüm, şimdi, bayat ekmek gibi ufalanmada, yerlere saçılmadadır!
• Ben, önceden, senin güzel yüzünden ayna gibi hayaller toplar, hayallere dalardım! Gel de, sararmış benzime bak, bumburuşuk olmuş yüzümü seyret!
• Derede eğri büğrü, sağa sola akıp duran su gibiyim! Ayrılık, peşimi bırakmıyor; sağımda solumda pusu kurmuş, beni gözlüyor!
• Yerlere ve göklere sığmayan güzelliğine aşık olduğum için, yüzümü, yeryüzü gibi, gece ve gündüz göklere çevirmişim!
• "Allah aşkına, bu seferden dön ve bize doğru gel!" diye seher vaktinde içim yanarak dertli bir mektup yazdım ve götürüp sana vermesi için onu seher rüzgarına verdim!
• 0 mektubumda dedim ki: "Başında kil bile olsa yıkama, gel! Ayağına diken bile batsa, onu çıkarmak için oturma, vakit kaybetme!"19
19-Eski devirlerde insanlar sabun bilmedikleri için hamamlarda bir çeşit beyaz renkli, yağlı çamur olan kili kullanıyorlardı. Şeyh Sadî de Gülistan'ında;
"Bir gün hamamda hoş kokulu bir kil parçası, bir dostun elinden bana geldi!" der.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1001. Zaten dünyada garipsin; seni candan seven kimsen yok!
Mefülü, Fa'ilatü, Mefa'îlü, Fa'ilat
(c. IV, 2054)
• İşittim ki, sefere çıkmayı düşünüyormuşsun; bu düşünceden vazgeç! Bir başkasını sevmeye, bir başkasını dost edinmeye niyet ediyormuşsun; bunu yapma!..
• Zaten dünyada garipsin, yalnızsın; seni candan seven kimsen yok! Böyle olduğu halde neden gurbete düşeceksin; hangi zavallıya, hangi dertliye kasdediyorsun? Bunu yapma!..
• Bizden ayrılıp yabancılara gitme! Gizlice başkalarına bakıyorsun; bakma!..
• Ey ay yüzlü sevgili; gök bile, senin aşkınla alt üst olmuş! Bizi yıkıyor, yerlere seriyor, alt üst ediyorsun; etme!..
• Neden vaadlerde bulunuyorsun? Niçin yeminler ediyor, yemin ve işveyi kendine kalkan ediniyorsun? Böyle yapma!..
• Bana verdiğin söz, benimle ettiğin ahid nerede? Bu kulla ettiğin ahdi bozuyorsun; bozma!.. Verdiğin sözden dönüyorsun; dönme!..
• Ey kapısı varlıktan da, yokluktan da üstün olan sevgili! Sen, varlık ülkesinden geçip gidiyorsun; gitme!..
• Cennet de, cehennem de senin elinde, senin emrinde; sana kul köle olmuşlar! Sen, cenneti bize cehennem ediyorsun; etme!..
• Senin şeker yurdunda zehirden kurtulmuşuz ama, sen, o zehiri şekere katıyorsun; katma!..
• Canım, sanki ateşlerle dolu bir ocak; bu yaptığın, yakıp yandırdığın yetmez mi? Ayrılıkla yüzümüzü sararttın, soldurdun; soldurma, etme!..
• Sen yüzünü gizleyince, ay bile derdinle kararır! Ayın tutulmasını mı istiyorsun, kastın bu mu; yapma!..
• Sen bize kırılıp darılınca, bizim dudaklarımız kurur! Neden gözlerimizi gözyaşları ile ıslatırsın; bu işi yapma!..
• Mademki aşıklar topluluğuna tahammülün yok, neden aklını şaşırırsın? Sen, aşıklara hiç bakma, onları görme!..
• Perhiz yüzünden hastaya helva vermiyorsun, tatlı bir yüz göstermiyorsun ama, hastayı daha fazla hasta ediyorsun; etme!..
• Şu haramlar yemeye alışmış gözüm, senin güzelliğinin hırsızı! Ey benim canım sevgilim! Sen, göz hırsızına ceza veriyorsun; verme!..
• Ey yol arkadaşı; söz söyleme sırası değil! Zaten, aşkın başı yok! Hal böyleyken, neden başını kesmeye kalkışıyorsun; yapma bu işi, kesme!..
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1002. Kendinden geçmeyen kişi hoş olmaz!
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. IV,2060) • Ey yüzü muma benzeyen, mum gibi ışık saçan güzel! Kalk, aramıza gel; şurada hazır olanlar hakkında, onları anlatan bir gazele başla!..
• Nurlar saçan iki yanağınla, ortalığı aydınlatan muma nur bağışla; cana benzeyen kadehinle bu topluluğu canlandır!..
• Elini kadehe uzat; hepimizi o sevgi şarabıyla mest et! Kendinden geçmeyen kimse hoş olmaz, iyi adam sayılmaz!
• Kendini bırakıp kendinden geçince, hemen şu kirli ve kötülüklerle dolu olan dünyadan kaç; aklını başına al ve bir daha yüzünü geriye çevirme!
• Ey düşünce; yeter artık, yeter! Her nefeste; "Acaba ona ne oldu?" "Ah, o filanı ne edeyim?" diye endişeye kapılma! Sevgili, sana herşeyi söyler!