Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
934. Hz. Yusuf'un aşkı ile elini kestinse, sakın yarana merhem arama; git, Yusuf'a sarıl!
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c.IV, 1905)
• Eğer aşık isen, gamı bırak gitsin! Nerede düğün varsa, oraya git, düğün seyret; yastan ve matemden uzak dur!-4-(4 Şeyh Galib hazretleri; "Aşıkta keder n'eyler, gam halk-ı cihanındır" diye buyurmuştu. Aşıkta kederin ne işi var; kederli olmak, gamlı olmak aşık olmayan cahil işidir, demek istemişti.)
• Sen, deniz ol; gemiyi bir tarafa bırak! Sen, şu içinde yaşadığın gamlarla, belalarla dolu alemi bırak da, kendin bir alem ol!
• Hz. Adem gibi tövbe et de, cennete geri dön; yeryüzünde birbirleri ile didişip duran ademoğullarını terk et!
• Meryem oğlu Hz. İsa gibi göklere çık da, Meryem oğlu İsa'nın eşeğini yeryüzünde bırak!
• Yusuf(a.s.)'ın güzelliğinin aşkı ile elini kestinse, sakın yarana merhem arama; git, Yusufa sarıl!..
• "Ona ruhumdan üfürdüm!" müjdesi geldi. Anlaşıldı ki sen, ötelerden gelmişsin; artık şu fanî dünya malı için kederlenmeyi, gam yemeyi bırak!
• Gönlünü varlıktan kurtar; varlıktan elde edilmemiş şeyleri beklemekten vazgeç!..
• Ey arslan yavrusu! Arslanların huyunu, kendine huy edin; terbiyesiz köpekleri bırak!..
• Sen, Allah aşkı uğruna tacını tahtını terk eden İbrahim Edhem hazretlerini bırakmışsın da, sana, ateş gibi bir dünya hırsı musallat olmuş, seni çekip götürüyor!..
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
935. Gel; canımda, gönlümde işlediğini, gözümün önünde işle!
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'uliln
(c. IV, 1907)
• Gizlice burada isen, yine öyle gizlice burada ol! Hatırlıyor musun, bir defa bir iş yapmıştın; yine o işi yap!
• Dün, beni bağrına basıp sıkmıştın! Gel ey tatlı varlık; yine öyle yap, beni bağrına bas!
• Dün, benim kapımı, damımı kırmıştın! Bugün de gel, kapıdan içeri gir öyle yap!..
• Bu değersiz kölenin canının ta içine girip bir şey yapmıştın da, o yaptığın iş benim canıma işlemişti! Gel; canımda, gönlümde işlediğin o işi gözümün önünde de işle; benim gözümün önünden gitme!
• Ey ay yüzlüm; dün, ne de güzel cilvelenmiştin! Nazı bırak; ondan daha hoş cilvelen!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
936. Gönül Kabesi putlarla dolu; lütf edip gel de, Rahman'ın evinden putları dışarı at.
Mefa'ilün, Fe'ulün, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. IV, 1889)
• Gönlüm, gönlüm, gönlüm için gönlümü incitme! Niçin, niçin bu davranışının manası ne; neden beni perişan edersin?
• Ben, senin gül bahçesine benzeyen yüzünün aşkı ile destanlar gibi uzadım;gül bahçesinden de geniş oldum, serviden de uzun boyluyum!
• Gel; gel de, bana bir nefes ver! 0 latif nefesin, ab-ı hayat gibi, gönlümün ömrünü uzatır!
• Sen, bizim aklımızın aklısın! Şu halde, neden bizden ayrı duruyorsun? Akıl bir başı bırakıp giderse, o baş aptallaşmaz mı, şaşırıp kalmaz mı?
• Sen, gökyüzündeki parlak aysın; bizse, kapkaranlık geceyiz! Ay olmayan geceler pek karanlık olur!
• Sen, Musa(a.s.)'sın; biz de, senin elinde asayız! Asa, Musa'nın elinden başka elde işe yaramadı!
• Sen, hoş nefesli Hz. İsa'sın; bizse, çamurdan yapılmış kuşuz! Bir nefes üfür de, bizim nasıl göklere yükseldiğimizi seyret!
• Sen, zamanımızın Nuh'usun; bizse, sana bir gemiyiz! Nuh gemiden çıkıp giderse, o gemi bela tufanından kurtulabilir mi?
• Ey benim canım; sen, benim Halil'imsin! Bütün dünya ateşlerle dolu; Halil (a.s.) olmadıkça, ateş, gül bahçesi olamaz!
• Sen, Mustafa(s.a.v.)'in nurusun! Gönül Kabesi putlarla dolu; lütf edip gel de, Rahman'ın evinden putları dışarı at gitsin!
• Sen, güzellik Yusufusun! Halkın gözleri bağlı; hakikati görmüyorlar! Onların gözleri, Kenan'ın ihtiyarı Yakup(a.s.)'ın gözleri gibi, seninle açılır; lütf edip gel de, gözlerini aç!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
937. Ey güzeller Yusufu; gözün de, gönlün de ilacı, senin güzel yüzündür!
Mef'ulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ülün
(c. IV,1891)
*Hoca! Senin elini tutup çekeceğiz; seni, iyiden de, kötüden de kurtulacağız.!
• Gaflet gecesidir; senin mest oluşun da uzadıkça uzadı! Ama biz, sabah güneşi gibi doğup her tarafı aydınlatacağız!
• Dünya bahçelerinde her meyve oldu, kemale geldi! Ey taş kesilmiş üzüm koruğu; sen, bir türlü olmayacak mısın?
• Şu tuzakta çırpınıp duran canlara acı; sen'in kulağın, onun çırpınma sesini, feryadını duymayacak mı?
• Senin, gönlünde bir can gözün var; o da hastalanmış, ağrıyıp duruyor! Elde edemediğin şeyler için duyduğun gam, o gözü hasta etmekte ve yaralamaktadır!
• 0 göze iğneler batmaya başlayınca, derman aramaya çalış; onu, ağrılardan, yaşarmalardan kurtar!
• Ey güzeller Yusufu; gözün de, gönlün de ilacı, ancak senin güzel yüzünü görmektir!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
938. Bir yaratıcı olmadan ne kimse doğabilir, ne de var olabilir!
Mefulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ulün
(c. IV, 1893)
• O'ndan sır duymak için yüz tane yeni kulağım açıldı! Bir yaratıcı olmadan ne kimse doğabilir, ne de var olabilir!
• Sen'i övmek için bahar rüzgarı esmeye başladı! Ben de, sanki bir bahçeyim;dallarım, yapraklarım, tomurcuklarımın arasından eserek gelen rüzgarın Sen'i îvmesinden ötürü benim bütün cüz'lerim gebe kaldı!
• Sen'in aşkınla mest olanların birbirlerine düşmeleri, birbirlerinden vefa kadehini kapmaları ne kadar hoştur, ne kadar güzeldir!
• Ey benim güzelim; yüzünün aşkı ile gönül aşkını hurafelerden, aslı esası olmayan şeylerden temizlemek, gerçekten de vaciptir!
• Islığını duydum; can kuşunun ayağındaki bağı çözmek, onu uçurmak bana farz oldu!
• 0 ay, daha ne zamana kadar bulut içinde gizlenecek? O'nu beklemekten canlar ağıza geldi; şimdi, artık görünme zamanıdır!
• Ay yüzünün gül bahçesi, soğuk kış mevsiminden emin olmuş; ey sünbül kaşları biçilmekten kurtulmuş güzel!
• Sen, sakî olduktan sonra içmemek, ayık kalmak küfürdür; karanlık gecelerde ay gibi doğup gönül penceresinden içeri girdiğin zaman uyumaksa haram!..
• Sen'in gibi bir Yusufun güzel kokulu gömleğini ele geçirdikten sonra başka güzel kokulardan bahsetmek, onları övmek, misk ve anber sürünmek pek çirkin, pek soğuk düşer!
• Sevgiliye; "Senin güzel ayağının altını öpeyim!" dedim de, bana dedi ki: "0, ancak gözlere sürülür!"
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
939. Balçıktan yapılmış beden evi nerede, can evi, gönül evi nerede?
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün,
(c.IV, 1837)
• "Ya Rabbi! Sevgilinin maksadı ne; bir bilsem!" dedim. Kaçacağım yolu bağlamış; gönlümü de, kararımı da almış gitmiş!
• Ya Rabbi! 0, beni nereye kadar çekecek; bir bilseydim! Yularımı tutmuş, her tarafa çekip durmada; niçin, ne maksatla çekip duruyor?
• "Ya Rabbi! 0, benim varım yoğum; o, benim merhametli padişahım! Neden merhametsiz, taş yürekli olmada; bir bilseydim!" dedim.
• Ya Rabbi! Şu tüten dumanım, şu; "Ya Rabbi!" diye feryad edişlerim, sızlanışlarım sevgilinin kulağına erişebilecek mi, sevgilim bunları duyacak mı;
bunları bir bilseydim!..
• Ya Rabbi! Bir bilseydim; sonunda beni nereye çekecek! Ya Rabbi; bu bekleyiş gecesi ne kadar uzadı!
• Ya Rabbi! Bu coşkunluğum nedir, yüzüme gerilen perde nedir? Çünkü, benim için herşey Sen'sin; bana bir de Sen'sin, bin de Sen'sin, Sen!..
• Her an, susarken de, söylerken de gözümde Sen'in aşkın, Sen'in hayalin var; benim rızkım da Sen'sin, zamanım da Sen'sin!..
• Bazan, ona "av" derim, bazan "bahar" derim; bazan, ona "şarap" adını takarım, bazan da ona "mahmurluğum" derim!
• Balçıktan yapılmış beden evi nerede, can evi, gönül evi nerede? Ya Rabbi! Ben, buradan bıktım; asıl şehrimi, vatanımı arzu ediyorum!
• Ey gönül; galiba sen, işin farkında değilsin! Sen, asıl kendi şehrinden sürülmüşsün; sen, burada gurbettesin! "Ey Allah'ım! Benim adamlarım nerede;soyum sopum nerede?" diye feryatlar içinde, şu kirli dünyada kalmışım!..
• Ya Rabbi; şehrime geri dönseydim de, padişahımın merhametini, o şehirdeki dostum, sevgilim olan canların hepsini de görseydim!
• Kara yüzlü dünya gecesi, benim gündüzüme eş olamaz; benim ilk baharımın arkasından taş yürekli sonbahar gelmez!
• Ey gerçek duygulara, hakikatlere perde olan dudaklarım! Hiç susmuyorsunuz; boş yere konuşup duruyorsunuz! Bu manasız davul ne zamana kadar çalınacak? Ah, işte perde yırtıldı gitti!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
940. İçinde Sen'in hayalin olan gönüle gam ve gussanın gelmesine imkan var mıdır?
•Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. IV, 1882)
• Sen, candan ibaretsin! Sen'i beden olarak gören kişi aynaya bakmıştır ama, aynayı meydana getiren demirin siyah renginden başka bir şey görmemiştir!
• Zatına yemin ederim ki; Sen'in ab-ı hayatın, ululuktan ötürü, yağ gibi üste çıkmaktan uzaktır!
• Ey yüzü ay gibi parlak olan güzel! Can, bir kerecik olsun senin ayağını öpse, o öpüşün lezzeti dudaklarında kalır da, mahşere kadar dudaklarını yalar durur!
• Gönlüme; "Nasılsın?" diye sordum. Dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki; hayaline ev olduğumdan beri. canıma canlar katmadasın!.."
• İçinde Sen'in hayalin olan gönüle gam ve gussanın gelmesine imkan var mı? Sen'in ab-ı hayatına dalan kişi, ölüm tehlikesinden korkar mı?
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
941. Ben, tamamıyla kendimden kopmuşum;kendi yanıma uğramam, kendi yüzüme bakmam!
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c. IV, 1841)
• Ey benim kötü zanlara kapılan güzelim; ne biçim bir zanna, ne biçim bir hayale kapılmışsın? Ey benim cana benzeyen ay yüzlü sevgilim; senin yüzünden hayale döndüm!
• Ölümümden sonra benim canım senin hayalini görürse, hemen onun peşine düşer; onu bırakmaz, onun arkasından koşar durur!
• Ben, o yüze, o güzelliğe kulum, köleyim; benim kemal ile, olgunlukla ne işim var? Senin kemalin bana yeter! Zaten, sende ne varsa onların hepsi benimdir; ben, senden ayrı değilim ki !..
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
941. Ben, tamamıyla kendimden kopmuşum;kendi yanıma uğramam, kendi yüzüme bakmam!
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c. IV, 1841)
• Ey benim kötü zanlara kapılan güzelim; ne biçim bir zanna, ne biçim bir hayale kapılmışsın? Ey benim cana benzeyen ay yüzlü sevgilim; senin yüzünden hayale döndüm!
• Ölümümden sonra benim canım senin hayalini görürse, hemen onun peşine düşer; onu bırakmaz, onun arkasından koşar durur!
• Ben, o yüze, o güzelliğe kulum, köleyim; benim kemal ile, olgunlukla ne işim var? Senin kemalin bana yeter! Zaten, sende ne varsa onların hepsi benimdir; ben, senden ayrı değilim ki !..
• Ben, tamamıyla kendimden kopmuşum; kendi yanıma uğramam, kendi yüzüme bakmam! Çünkü, gizli şeyleri gören gözüm, kusurlu şeylere, ayıplara bakmaz, onları görmez!
• İki gözüm de, senin seyrine dalmıştır! Ben, senden başkasına nasıl bir yüzle, ne gözle bakabilirim? Her iki gözümde de gözcü ve bekçi senin nurun değil midir?
• Zamanenin o şaşılacak güzeli yüzünden, zamanlar neşelenmiştir! 0 yere göğe sığmaz, o mekansız olan ayımın yüzünden, yerlerle gökler saf bir hal almıştır!
• Tebrizli Şemseddin yenini salladığından beri eşiğim, kanlı gözyaşları ile sulandı, bir an bile kurumadı!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
942. Feryad etme de, senin yerine ben feryad edeyim!
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c.IV,1827)
• Ey gönül; dün ne içtin? Doğru söyle, gizleme; suçsuz olup da susan kişiler gibi, yüzünü göğe çevirme!
* Has bir şarap içmişsin, kurtuluş mezesi yemişsin! îçtiğin şarabın kokusu dışarı vuruyor; nafile ağzını güzel kokularla çalkalama!..
*Elest gününde canın, senin sofranda bir şarap içti. Bu şarap yüzünden, artık sen, mekansızlık alemine sahipsin! Tutup da, şu anda içinde bulunduğun dünyaya kulluk etme, dünya malı için çırpınıp durma!..
*Ey benim param parça olmuş gönlüm! Çare, onu görmektir; benim dayandığım, güvendiğim odur! Sen de aklını başına al da, bu dünyaya güvenme!
* Sevgilim; bütün insanlar, senin "ney"in olmuş, her biri senin havanla dolmuş! Sema'a düşkün değilsen, can neyine el atma!
• "Ruhumdan üfürdüm!"-5 . dedin de, üfledin; herşeye, herkese bir nefes verdin! Mademki "ney"in senin nefesindir, bizim nefesimiz olmadıkça feryadetme! (5 Hicr Suresi, 15/29. ayete işaret .)
• Feryad etme de, senin için ben feryad edeyim! Sen kurtsun, ben çobanım;benim yerime çobanlık etmeye kalkışma!..
• Aşağı kişilerin şarabı dışardadır; arifin şarabı ise içerdedir! Zaten ağızın kokusu, durumu bildirir; dille söylemeye lüzum