Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
884. Akıllının biri gelir de aşıklar arasına katılmak isterse, biz, ona yer vermeyiz!
Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c.IV, 1955)
• Mest olmuş, kendilerinden geçmiş, akıllarını kaybetmiş kişilerin arasında bir akıllının bulunması, ne acınacak bir haldir! 0 kişiye ne yazıktır, ne yazıktır, ne yazıktır; ne yazık!
• Ey sakî! Sen, korkmadan şarap sun; herkese birbiri üstüne şarap sun da, dünyada akıllı bir tek kişi bile kalmasın!
• Sevgili bana; "Sen gerçekten aşık isen, aklını kaybet, deli divane ol!" diyor! gerçekten de, delilerin içinde bir akıllının bulunması yersizdir, manasızdır!
• Akıllının biri gelir de biz aşıkların arasına katılmak isterse, ona yer vermeyiz, onu istemeyiz! Ama bir aşık gelince, onu elinden tutar, içeri alırız; ona; 'Hoşgeldin!" deriz!
* Ayıp dedikleri şey neden meydana gelir? Bir şeyi neden ayıp görürsün? Usanmış, melül olmuş akıldır! Susuz bir kişi, yağmur bulutunu ayıplar mı?
• Bir ham kişi tutar da seni bir bakırcıya götürürse, Yusuf ol, bir köle gibi satıl; zararı yok! Bir diken senin değerini bilmezse, sakın üzülme! Sen gül bahçesi ol da, o seni diken bilsin!
• Sen, Hz. îsa ol da, senin evin olmasın; ne zararı var! Sen, göz ol da, sana bir göz örtüsü kalmayacakmış; kalmasın!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
885. Seninle benim bir ayrılığımız yok ki; "sen" "ben" deyip duruyorsun!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. IV, 1930)
• Bugün sen mi daha güzelsin, ben mi daha güzelim? Sen; bensiz nasılsın, benimle beraber olunca nasılsın?
• Hayır, hayır! "Ben" "sen" deme; bunları bırak! Zaten sen ben ayrı değiliz ki! Seninle benim bir ayrılığımız yok ki; "sen" "ben" deyip duruyorsun!
"Mevlevî şairlerinden Esrar Dede merhum bir rubaîsinde şöyle buyuruyor:
"Ben, ben dediğim, ben dediğim sensin hep
Canım dediğim, ten dediğim sensin hep
Manend-i kudüm sîne-i kuban oldum
Tenna tenena ten dediğim sensin hep."
Fuzulî merhum da Leyla vü Mecnun'unda, Leyla, Mecnun'u sahrada bulduğu zaman Mecnun'un ağzından şunları söyler:
"Benden teberrî eyledin beni sen
Kime arz eyleyeyim seni ben
Bende olan aşıkar sensin
Ben hod yokum, ol ki var, sensin
Ger ben ben isem nesin sen ey yar
V'er sen sen isen, neyim men-i
• Sen, sensiz, ötelerde, ta göğün üstünde idin; ben de, yıllar boyunca bensiz dim!
• Ben kabuktayım, kabuk gibiyim; sense özsün, özüm gibi tatsın, sudan ibaretsin! Ben nerdeyim, sen nerdesin? Kabukla öz bir olur mu?
• Cömertliği ile meşhur Hatem-i Tay nekesliği bırakıp cömertlik kapısını açtı da, ondan sonra; "Benim, ben!" dedi!
• Ben, nekesliği de bağışladım, cömertlikte ben, Hatem-i Tayî'den de ilerdeyim!
• Sen, güzel yüzlü, latif bir cansın; ben de, güzel yüze karşı ayna tutan bir kişiyim!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
886. Ey neşeli dost; dilerim, yüzün her zaman gülsün!
Mef'ülü, Mefa'ilün, Fe-ulün
(c. IV, 1923) * Ey ay yüzlü, neşeli dost; dilerim, yüzün her zaman gülsün! » 0 ay, hiç kimseden doğmamıştır; doğduysa, şüphesiz gülerek doğmuştur!
• Ey Yusufların Yusufu! Sen, adalet tahtına gülerek geçtin, oturdun!
• Daima kapalı bulunan o kapı, o aşk kapısı, senin yüzüne gülerek açıldı!
• Ey ab-ı hayat! Gelip yetiştin de, ateş de güldü, rüzgar da güldü, toprak da güldü!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
887. Ey dost; sen bizden ayrılma da, belayı, gamı bizden ayır!
Mefulü, Mefa'ilün, Fe-ülün
(c. IV,1928)
• Ey dost; bizi azarlamayı bırak da, derdimize deva ara!
• Ey dost! Sen bizden ayrılma da, belayı, gamı bizden ayır; bizi onlardan kurtar!
• Düşünce, bir hırsız gibi geldi, gönle girdi! Sen şarap ver, mest et de, o hırsız defolup gitsin!
• Sen, gamlar içinde bulunduğun halde neşeli ol; vefasız olan, vefa nedir bilmeyen şu dünyada, sen vefalı ol!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
888. Sen sus, söyleme; kendi kemalini aşk, kendisi söylesin!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ülün
(c. IV, 1926)
• Bedenin kazancı maldır, altındır; gönlün kazancı ise, dostluğu artırmaktır!
• Dostsuz, bağ bahçe zindan gibidir; dostla beraber olunca, insana, zindan bile gül bahçesi gibi görünür!
"Şair Neşatî merhum; "Bağa sensiz varamam, çeşmime ateş görünür." .
• Dostluk lezzeti, zevki olmasaydı, ne erkek meydana gelirdi, ne de kadın!
• Dostluk bahçesinde yetişen diken, binlerce selviden, binlerce süsenden daha hoştur!
• Biz, iğneye ipliğe minnet etmeden, aşkımızı birbirine eklemiş ve dikmişiz!
• Alem evi karanlıksa, aşk, o eve tam altmış tane pencere açar!
• Eğer sen, oktan kılıçtan korkuyorsan, aşk zırhcısı sana zırh yapar!
• Sen sus, söyleme; kendi kemalini aşk, kendisi söylesin!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
889. Bu dünyada çeşitli yollardan gelen zevkler,
kendini gizleyen yaratıcının kullarına bir lütfudur!
Fa'ilatün, Fa'ilaüin, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c.IV, 1937)
• Sende bulunan hoşluk, güzellik seni bırakıp gidince, sakın gam yeme, kederlenme! İyi bil ki, seni bırakıp giden şey, bir başka şekle bürünerek yine sana gelir!
• Bir çocuk, sütten hoşlanmaz mıydı? Sütten kesilince, o zevki, şerbetten, baldan alır!
• Bu zevk, bu hoşluk, yaratıcının kullarına birer lütfu ve ihsanı olup çeşitli şekillere bürünerek kendisini gösterir ve bu balçık alemde, kaptan kaba boşalır, bütün canlılara sunulur!
• Cömertliği, lütfu, ansızın yağmur halinde gelir, yağar; yerden çayırlar çimenler, çeşitli renkte ve kokuda çiçekler, güller, çeşitli şekilde ve tatta meyveler yetişir!
• 0 zevk; O'nun lütfu olarak bazan su yolu ile, bazan ekmek, et, kebap yolu ile, bazan güzel renkli, hoş kokulu, lezzetli, güzel meyvelerle kendini gösterir! Bazan cins atlardan, süslü eğerlerden gelir; bazan tatlı dilli, güzel yüzlü dostlardan gelir! Çeşitli yollardan gelen bu zevkler, hep kendini gizleyen büyük, îşsiz yaratıcının kullarına ihsanıdır!
• Bütün bu perdelerin ardından, bir gün ansızın çıkagelir! Bir tecelli, seni senden alır, bütün putlar kırılır! 0 zaman, ne bu kalır, ne de o!
* Uykuda iken can bedenden çıkıp gider, hayal alemine dalar! Beden, olduğu yerde kalır; sen, artık başka şekle bakma!
• Sen dersin ki: "Ben rüyada kendimi gördüm! Sanki bir selvi imişim; yüzüm bir lalelik, bedenim ise gül, yasemen!.."
• Fakat uyanınca, o selvi hayali geçer gider ve can, beden evine döner gelir! îşte bu hallerde, bilenlere, anlayanlara ibretler vardır!
• Bu hususta söylenecek çok şeyler var! Var ama; fitne çıkacağından korkuyorum, söyleyemiyorum!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
890. Gönlün ellerini çözmek, gamın ve kederin ellerini bağlamak gerekiyor!
Mefulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c.IV, 1927)
• Tövbeyi bozmak, binlerce tövbe tuzağından kurtulmak zamanı geldi!
• Gönlün ve canın ellerini çözmek, gamın ve kederin ellerini bağlamak gerekiyor!
• Ruhun sevgilisini görmenin, O'nun la'l dudaklarını öpmenin tam zamanıdır!
• Ab-ı hayatla yıkanmanın, onunla bedeni kirlerden temizlemenin zamanı geldi!
• O'nun vuslatının kıyameti koptu; daha ne zamana kadar ümitlere kapılıp oturacaksın?
• Sevgili, bir bağı çözer, koparırsa dikkatle bak; o çözmede, o koparmada yüzlerce bağlama, yüzlerce uzlaştırma vardır!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
891. Güneşi gördüğün zaman, sevgilinin yüzünü hatırla!
Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün,
(c. IV, 1944)
• Güneşi gördüğün zaman, sevgilinin yüzünü hatırla; bulutları görünce de O'nun özlemi ile döktüğüm gözyaşlarını düşün!
• Benim gibi küçülmüş, erimiş yeni ayı görünce, canın hakkı için olsun, benim zayıf ve perişan halimi hatırla!
• Gökyüzüne bak; başı dönmüş göğü seyret de, bu başsız ayaksız dönüp duran aşığın halini düşün!
• Gecenin zenci ordusunun dünyayı işgal ederek onu karanlıklar içinde bıraktığını görünce, kafir ayrılık gecesinin ele geçirdiği esirleri hatırla!
• Gökyüzünde ateşler içinde yanan Nesr-i Tair yıldızını görünce, kolu kanadı yanmış gönül kuşunun yanışını hatırla!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
892. İman ile küfr ses sese vermiş, bir perdeden,
aşk perdesinden şarkı söylüyorlar!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. IV, 1922)
• Ey can! Biz mi daha neşeliyiz, sen mi daha neşelisin; biz mi safız, tortulardan arınmışız, yoksa midenin gönlü mü?
• Hepimiz kendi aşkımıza düşmüşüz; kendimizi seviyoruz, başkasını sevemiyoruz! Bu yüzden, gönülden de olmuşuz; gönülsüz kalmışız! Hepimiz kendi yüzümüze, kendi güzelliğimize dalmışız, hayran olup gitmişiz
"Mehmed Akif merhum bir beytinde; "Hepimiz kendimizin aşıkıyız / Sade ilanı çekilmez bu acaib aşkın" diye buyurur."
• Biz mi daha mest olmuşuz, içinde şarap bulunan kadeh mi; biz mi daha temiziz, gönül mü, can mı?
• Bir bize bakın, bir de aşkın yüzüne bakın; hangimiz daha beğenilecek, şaşılacak haldeyiz; hangimiz daha bilgiliyiz?
• İman, aşktır; onu görmediğimiz için biz, küfürdeyiz! Sen, şimdi küfre de bak, imana da!
"Kafîr"in lügat manası, "hakikati göremeyen, hakikatin üstünü örten kişi"dir. Bu yüzden, tohumu toprağın içinde gizlediği için çiftçiye kafir derler. Mevlana'ya göre, aşkı anlamayan, inkar eden kişi de küfürdedir; yani kafirdir."
• İman ile küfür ses sese vermiş, bir perdeden, aşk perdesinden şarkı söylüyorlar!
"Hz. Mevlana Dîvan-ı Kebîr'm bir başka yerinde de şöyle buyurur:
"Sır gözü ile, gönül gözü ile mümine de bak, kafîre de; bunların herbirinde, kendi inançlarına göre; 'Ya Rabbi!' sesinden, 'Ya Hayy!' feryadından başka bir şey yoktur!" (Dîvün-ı Kebîr, c. V, nr. 2578) Yunus Emre hazretleri de; "Aşk mezhebi dindir demedi mi?
• Anlayan, bilen bile bu sözü anlamazken; bilgisiz, anlayışsız olan bu sözü nasıl anlayacak?
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
893. Sen arada olmayarak yaptığın iş, iyi bil ki, Hakk'ın işidir!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. IV, 1925)
• Canın, aklın, imanın düşmanı olan o güzel, yine oynayarak geldi!
• Yüzbinlerce gönül yağmalayan, yüzbinlerce dükkan yıkan...
• Yüzbinlerce fitne koparan, yüzbinlerce hayranını hayran eden sevgili geldi'
• Aşkın hem dadısı, hem de afeti; canın hem dostu, hem de düşmanı olan o dilber yine geldi!
• Geldi de; "Köyün haracını getir!" dedi! "Bu köyün haraç verecek hali yok bu köy, yıkık bir köy!" dedim!
• Dedim ki: "Senin tufanın, şehirleri bile kırdı geçirdi; koca bir tufana karşı yıkık bir köy ne yapabilir?"
• Dedi ki: "Yıkık yer, definenin gömülü bulunduğu yerdir!" Ey müslümanlar; orası, bizim yıkık yerimizdir!
• 0 yıkık yeri bana ver de, sen, dışarı çık! Beni kınama; yersiz ve manasız konuşma!
* Orası, senin yüzünden öyle yıkılmış; sen oradan çıkıp gidence, padişahın adaleti ile orası mamur olur, onarılır!
* Hile yapma; "Gittim!" diyerek kapının arkasında gizlenme!
* Kendini ölü gibi gösterme ki, insan ruhu ile dirilesin!..
* Dedi ki: "Benlikten kurtulduğun, kendin aradan çıkarak söylediğin söz, kur'an'ın esrarıdır!
• Sen arada olmayarak yaptığın iş, iyi bil ki, Hakk'ın yaptığı iştir!
* Gazelin geride kalan kısmını gizlice söyleyeceğim! Çünkü bu söz; hamların, anlayışı kıt kişilerin yanında söylenecek söz değildir!