Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
865. Bağa, bahçeye, bahara söyle; güzellikleriyle övünmesinler!
Benim baharım gelince onlara güzelliği ben göstereceğim!
Müfteilün,Mefailün,Müfteilün,M efailün
(c.IV.1828)
• Sevgilim, deve imişim gibi, yine benim yularımı tutmuş çekiyor! Onun işi, sevdiğini çekip götürmek; benim işim de, yük taşımaktır!
• Beni, katarın öncüsü yapmış; o sarhoş develerin hepsini de benim katarıma katmış! Benim de yularımı tutmuş, çekip götürüyor!
• Ben, onun sarhoş devesiyim; onun yediği dikenine gönlümü vermişim, tapmadayım! 0, bazan benim yularımı çeker götürür, bazan da üstüme biner!
• Sarhoş deve coşar köpürür, ne varsa kırar döker! Fakat hiç bir deve, benim duyduğum zevki duyamaz!
• Gerçekten de coşup köpürünce onun avucuna elimi korum; avucum avucuna değince kanım kaynar, tepemden dumanım tüter!
• İşi küçükler gibi görürüm; yükü büyükler gibi çekerim! Yük çekmeye başlayınca, sen, işimdeki güzelliği seyret!
• Nergis gözleri benim kanımı içip mahmurluktan kurtulunca, onun sabrı karan, benim sabrımı kararımı alır göstürür!
• Onun yüzünün hayali, benim gözümün önüne kıble; altına benzeyen sözleri de kulağıma küpe olmuştur!
• Bağa, bahçeye, bahara söyle; güzellikleriyle övünmesinler; benim baharım gelince, onlara güzelliği ben göstereceğim!
• Şarap içtiğin zaman şaraba de ki: "Başımda ne dönüp duruyorsun? Galiba, benim mahmurluk veren şarabımı sen kendi başında görmedin
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
866. Şu yeryüzünde dinlenen nağmeler, güzel sesler, gökyüzü nağmesinin çok zayıf kırıntısıdır!
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c.IV, 1832)
• Belki bir taraftan ansızın hoş bir haber gelir diye kulağımı açtım; etrafı dikkatle dinliyorum! 0 hoş haberi, sessizce bekleyip duruyorum!
• Güzel sesleri, nağmeleri işitmeye alışmış olan kulak; zaman zaman hem yeryüzünden hem de göklerden güzel sesler duyar, hoş nağmeler işitir!
• Aslında, şu yeryüzünde dinlenen nağmeler, güzel sesler, gökyüzü nağmesinin çok zayıf kırıntısıdır! Ağızlardan çıkan beden nağmeleri de, ruh ve gönül nağmelerinin fer'idir, çok zayıf sesleridir!
• Gök gürlemesinin attığı naraya bak; ağaçlara nasıl tesir ediyor? Yağmur müjdesi olan o feryaddan sayısız çiçekler baş gösteriyor, neşe ile oynaşıp duruyorlar; ağaçlarda meyveye gebe olan ne kadar tomurcuklar meydana geliyor?
• Yokluğa ses geliyor da, yokluk; "Peki!" diyor. "Mademki beni çağırıyorsun, ben, yokluktan varlık yönüne yemyeşil elbiseler giyerek neşeli bir halde ayak basıyorum!"
• Bitkilerin hepsi de "elest sesi"ni duydular da, koşmaya başladılar; yaratanın mesti oldular! Onlar yoktular, yokluktan geldiler! Gül de, lale de, söğüt de yokluk aleminden varlık alemine geldiler!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
867. Baharımın nefesleri, gönlü gül bahçesine döndürdü!
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c. IV.1830)
• Ey benim gönül alan ay yüzlü güzelim! Sen benim dostum olduğun günden beri, gönlümün nuru, ağzımdan çerağ gibi ışıklar saçıyor!
• Senin güneşinin sıcaklığı ile gönül, zerre zerre inci oldu; şu ağır balçık bedenim de, baştan başa gönül kesildi!
• Senin canın ile benim canım ayrı değiller, birlikte yaşıyorlar! Ama sen, daha yakına gel, elini göğsümün üstüne koy!
• "Başımın üstüne düşen gölge, acaba kimindir?" diye şaşırıp kalırım da, senin lütfun seslenir! Der ki: "Kimin olacak; benim gölgem, benim gölgem!"
• Belalarla dolu olan dünya, senin yüzünden bana cennet oldu! Lutfun, öteki dünyayı nelerle dolduracak, bana ne ihsanlarda bulunacak, kim bilir?
• Sen, elini başımın üstüne koyunca elin, benim tacım olur; belime kuşandığım kemer de, senin saçlarındır!
• Aşk kesemi kaptı da, ona; "Hey! Ne yapıyorsun?" diye bağırdım. 0, bana dedi ki: "Ne bağırıyorsun? Hadsiz hesapsız nimetlerim senin gözünü doyurmadı mı?"
• Benim yaprağım yoktu ama, yüreğim yaprak gibi titriyordu! 0 bana; 'Korkma!" dedi. "Sen, benim emanımın haremine girdin!"
• Seni bağrıma öyle bir basacağım ki, vardan da kurtulacaksın, yoktan da. Bütün gece benim çalgıcılanmı seyredecek, şarkılarımı dinleyeceksin!
• Seni birliğe ulaştırayım, ebedî olarak mest edeyim de, benim ölümsüz zevkime iyice inan!..
• Baharımın nefesleri, gönlü gül bahçesine döndürdü; erguvan renkli şarabında, yüzü gül bahçesine çevirir!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
868. Aşık, bizim yaşadığımız şu dünyada değildir;o, başka bir dünyadadır!
Mef'ülü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. IV, 1861)
• Sarhoşların adeti, birbirleriyle dalaşmak, gürültü çıkarıp kavga etmektir; kötülüklere düşmektir!
• Aşığa gelince, aşık sarhoştan da beterdir! Zaten aşık, bizim yaşadığımız şu dünyada değildir; o, başka bir dünyadadır! Aşık olmak ne demektir; sana söyleyeyim: Aşk, altın madenine düşmektir!
• Aşk için altının ne değeri vardır? Aşık, sultanların sultanıdır; aşk, insanlık tacının baştan düşmesine engel olur!
• Derviş, eski püskü bir hırkaya bürünmüştür ama, koltuğunun altında inci vardır! 0, derbederlikten neden sıkılsın?
• Gül bahçesinde bülbüle arkadaş olup el ele vermek, ruhanî dudu kuşları ile şekerler içine dalma zamanı geldi!
• Gönlüm bende değil; ben, onu sana vermişim! Senin yolunda düşmüş düşmüş yıkılmışım! Allah'a yemin ederim ki ben, düşecek başka bir yer bilmiyorum!
• Kadehi kırdıysam, beni mazur gör! Çünkü ben, senin güzelliğinle mest olmuşum; aklım başımda değil! Elimi tut da, tehlikelere düşmeme engel ol!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
869. Hakk aşıkları, gayb dilberine hayran olmuş kalmışlardır!
Mef'ulü, Mefa'îlün, Mefülü, Mefa'îlün
(c. IV, 1880)
• Gece perdesinin arkasındaki şu küçük zencilere benzeyenleri gör de, onlarla beraber can işreti sofrasına otur!
• Gece olduğu için halkın hepsi de uyumuş ama, aşıklar açılıp saçılmışlar birbirlerine aşk sırları söylemeye koyulmuşlar! Aşkolsun; bu hal, ne de hos bir hal!..
• Dostlar, Hakk aşıkları coşup köpürmüş; hepsi de candan, gönülden yanıp yakılmışlar! Hepsi de gayb dilberlerine karşı gönüllerini de, gözlerini de açmışlar, onun güzelliğine hayran olup kalmışlar!
• Senin aşkına kapıldığımdan beri, dünya aşkı bana haram oldu; senin »açların bana tuzak olalı, geceler bana mekan oldu!
• Gece zencisi mest oldu! Herşey şarap kadehi halini aldı! Şarap kadehi ile her varlığın mest bir hale gelişini, artık o zencinin gözünden seyret!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
870. Sizden önce gelenler, nice akar sular, nice bahçeler terk edip gittiler!
Mefülü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. IV, 1872)
• Ey boş yere kendini gamlara kaptıran, elde edemediği dünya malı için üzülüp duran gafil! Kur'an'ı aç da; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!"-99 ayetini oku!
• Cins atı, süslü eğeri yüzünden öfkelenen, gönlünü hasedle, kinle dolduran, dertlere, gussalara düşen! Yürü git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• İçin bağırsaklarla, dolayısıyla pisliklerle dolu! Aslında sen, pislik içindesin; bir çeşit pisliksin! Kendini nefsanî arzularının, kinlerinin hevasına kaptırmışsın! Ey pisliklerle beraber yaşayan, pisliklere bulanan gafil kişi! Git de; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• Ey davalarla, dünyaya ait isteklerle dolu şeyh; ey manadan mahrum, gösterişe kapılmış zavallı! Ey yokken var gibi görünen kişi! Yürü git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• Padişahlığına, beyliğine bakma; her gün bir parça ölüyorsun! Zaten günü gelince büsbütün öleceksin, bir yığın toprağın altına gireceksin! Onu düşün de, git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• 0 güzel yüz, o güzel gözler, o işveler, nazlar, o benlikler, o kendini herkesten üstün görmeler nerede kalmış?.. Bütün beden çürüyüp dağılmış; o güzel gözlerin oyuklarına toprak dolmuş!.. Aklını başına al da, git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• Yanağını güzellerin yanağına pek koyma, sonunu düşün; yanağın, yüzün çürümüş gitmiş, onu hayal et! Yürü git; "Sizden önce gelen inşanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• İstersen çok zengin ol, bağın bahçen olsun; isterse konağın, sarayın bulunsun; bunlar ölüme karşı nedir ki?.. Bunlara dayanabilir misin, bunlarla ölümü yenebilir misin? Yürü git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• Nerede Firavun gibi, İskender gibi, Cengiz gibi memleketler alanlar, dünyayı ele geçirenler? Nerede binlerce insanın kanlarını döken zalimler? Onlar halka, insanlara ne hizmette bulundular? Aklını başına al da, git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
• Ey insanların tabutlarını uzaktan görüp de ders almayan, hatta ölümü düşünmeyerek gülen zavallı; ey gözleri açılmayan gafil! Yürü git; "Sizden önce gelen insanlar nice akarsular, nice bahçeler terk edip gittiler!" ayetini oku!
Beyitlerin sonunda tekrar edilen cümlelerde, Duhan Süresi, 44/25. ayetten iktibas vardır.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
871. 0 yüz, nasıl güzel bir yüzdür ki, geldi de, bağı bahçeyi süsledi!
Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. IV, 1879)
• 0 yüz, nasıl güzel bir yüzdür ki, geldi de, bağı bahçeyi süsledi? Bu ne hoş bir kokudur ki, o koku burnumuza geldi de, bizi mest etti?
• Burası cennet evi mi, yoksa meyhane mahallesi mi? Ya Rabbi! Bu ne biçim ev, bu nasıl mahalle?..
• Gönülde, kırmızı şaraptan ibaret, kevser gibi bir ırmak akmada; gönül, sevgi ile dolmuş! Ya Rabbi! Bu ırmak, nasıl bir ırmak?
• Ey dost! Senin güzelliğini, sanatını, yaratma gücünü, kudretini anlamak için bütün dünyada çeşitli memleketlerde yüzlerce bilgin kafa yormuş, ölüp gitmiş de, Sen yine perde arkasından çıkmamışsın ve hep perde arkasındasın! Ey dost! Bu ne huydur?
• Zevke dalan canlar, aşka kapılmışlar da, ikiye ayrılmışlar! Bir kısmı senin aşkının tesiri ile şarap olmuş, bir kısmı da o şaraba testi kesilmişlerdir
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
872. Sevgili; beni, kendi varlığımdan tamamıyla kurtar!
Mefulü, Mefa-îlün, Mefulü, Mefa'îlün
(c.IV, 1884)
• Sevgilim! Gel; o gümüş kollarla boynuma sarıl, göğsüme yaslan da, benirn canım senin evin olsun!..
• Ey can; ben, mest oldum, elden çıktım! Ey dost! Gel; o la'l gibi dudaklarla benim mahmurluğumu dağıt!
• Ey sayıları pek az kalmış olan Hakk aşıklarının sakîsi; ey herkesi mest edip baştan çıkaran! Bu şarabı hangi küpten doldurdun? Ey zulmüne kul olduğum sevgili; beni, kendi varlığımdan tamamıyla kurtar!
• Mademki sen benimle berabersin, hem benim utanma perdemi yırt, hem de gönlümün kanını dök! Ne mutlu bana, ne mutlu bana!..
• Dosttan gelen sitem, sitem değildir! Mest olmuş kişinin suçu bağışlanır; boş yere beni kırma, beni üzme!..
• Ey benim canım! Güzelliğinin madeninden, kaynağından çık da, şu meydana salına salına gel; madende kaldıkça, altın bile parlamaz!
• Senin güzelliğin, madeninden çıkmış bir la'l; hangi aşıkla beraber olursa, o aşığın canı gama, gussaya düşmez! Can da, bedende iken hiç kimse kefene sarılmaz, mezara gömülmez!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
873. Bir evde iki ev sahibi olursa, o ev yıkık yere döner!
Mefülü, Mefa-îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c.IV, 1883)
• 0 olmadan ne yürümeye, gitmeye, ne de ağız açıp söylemeye imkan vardır O'nsuz oturmak mümkün olmadığı gibi, yatıp uyumak da mümkün değildir!
• Ey Hakk kuyusunu çalan kişi! Sen, aşık olmadığın için aklın başında olduğundan ve her an baş çekip durduğundan, bu kapının açılmasına imkan yok tur!
• Baş çekmek, tamahtan ileri gelir! Dünya malına tamah eden kişi, altın ister servet için, yüksek mevkilere ulaşmak için olmayacak işler yapar; kan bile döker!
• Halbuki o tatlı yüzlü aşık, Hakk kapısının açılması için varını yoğunu, hatta canını bile ; gönül, kuş gibi şu penceresiz kubbeden uçar gider!
• "Şöyle olsaydı!" "Böyle olsaydı!" "Şu gerek!" "Bu gerek!" gibi sözler, gizli şirkten doğar! Fakat gerçek Hakk kulu, süsen gibi, bu vesveseden kurtulur!-
"İbrahim Hakkı Hazretleri ne güzel söylemiş:
"Deme, şu niçin şöyle
Yerindedir ol öyle
Bak, sonunu seyr eyle
Mevla görelim neyler
Neylerse giizel eyler."
• Ne gerekse 0 yapar, 0 meydana getirir! 0, tamamıyla inciler yağdırır! Yani 0 herşeyi iyi olan, doğru olan tatlı sakînin neleri vardır, neleri?..
• Bir evde iki ev sahibi olursa, o ev, yıkık yere döner! Ev sahibi O'dur; bense kulum! Ben, su gibi alttayım; 0, yağ gibi üsttedir!-
"Bir şair de; "Bir evde dü-zen olsa, düzen olmaz o evde." (Bir evde iki kadın olursa, o evde düzen olmaz.) demiştir."
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
874. Ben gittim, sevgilinin ayaklarına kapandım;
can da geldi, benim ayaklarıma kapandı!
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün
(c. IV, 1858)
* Gönlümün O'na karşı duyduğu derin sevgi yüzünden dayanamadım, gittim, sevgilinin ayaklarına kapandım! Benim bu halimi, bu neşemi gören can da, gizlice geldi, benim ayaklarıma kapandı!
* Fakat bir gün olur da, aşktan haberi olmayan ham kişiler gibi, sevgiliye hizmette kusur edersem, gönlüm bana darılır da, canıma düşman kesilir, ayrılığı bana layık görür!
* Seher zamanlarında canımın, sevgilinin ayakları altında toprak olmasını dua ettim de, duama, candan "Amin!" sesleri geldiğini duydum!
* Bu gönül, o gizli güzele, manen nasıl yol buldu da ulaştı? Şu can, O'nun canıma canlar katan sevgilim olduğunu nasıl bir koku aldı da anladı?
• 0 bana bir kadeh can şarabı sundu! Ben, nazlandım da; "îstemem!" dedim! "'îstemem!' olmaz; hatırım için al!" dedi!
• 0 verdiği saf şarabı tattım; sonra bana bir de tortulu şarap verdi! Öyle bir tortulu, öyle bir yıllanmış şarap ki, onu içince benim saflığım, olgunluğum kemale erdi!