Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
804. Bütün dostlarımız gittiler, biz yapayalnız kaldık.
Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilatün,
(c. III, 1596)
• Bütün dostlarımız gittiler, biz yapayalnız kaldık. Kimsesizler kimsesi, yalnız kalanların dostunu, her an çağırıp duruyoruz.
• Bütün dostlar, hayal gibi gözümüzden çekilip gittiler. Biz de yalnız kalınca bütün dostlar bizi bırakıp gidince, bizler de sevgilinin hayalini gözümüzün önüne aldık.
• Bir zaman geliyordu, sevgilinin ırmağından sular alıyor, kaplarımızı dolduruyorduk. Ayrılık ateşiyle tutuşmuş olan gönlümüze serpeliyorduk. Zaman oluyordu, aşk ağacının altında meyve silkiyorduk.
• Bir an oluyordu, bize şekerler, inciler saçıyordu. Bir an oluyordu, şekerlerine üşüşen sinekleri kovuyorduk.
• Sevgilinin hayali, evinin kapısından çıkınca, onun kapısına kapıcı olduk. Hayali kapıdan çıkıp gidince, biz o kapıda kaldık, ayrılmadık.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
805. "Beden'den kaçtım, kurtuldum ama, "can"dan çekiniyorum.
Mef'ulü, Mefa'ilü, Mefa'ilü, Fe'ulün
(c. III, 1486)
• Canım, sırlar gösteren ayna gibi olunca, ağzımı tutmaya, söz söylememeye gücüm yeter, ama görmemeye, bilmemeye gücüm yetmez.
• "Beden"den kaçtım kurtuldum. Ama "can"dan çekiniyorum. Yemin etmesini bilmem! Şu kadar söyleyeyim ki: "Ben ne bundanım, ne de ondan!".
• Ey benden bir hakîkat kokusu almak isteyen, bu uğurda benlikten ölmek şart! Diri iken bana bakma, ben gördüğün gibi değilim!
• Sen benim eğriliğime bakma, şu doğru söze bak! Ben yay gibiyim ama, sözüm oktur!
• Şu baş, sanki bir kabak gibi gelmiş tepeme konmuş. Şu hırka da bedenim! Ben bu dünya pazarında kime benziyorum? Bilmiyorum ki, kime benziyorum.
"Bu beyit Ahmet Haşim merhumun "Başım" başlıklı şiirini hatırlatıyor; Duygularla, düşünceler arasındaki fark açıklanır."
"Bî haber gövdeme gelmiş konmuş,
Müteheyyic, mütefellis bir baş,
Ayırır sanki bu baştan tenimi,
Emr-i ihrama muadil bir yaş."
(Heyecanlı, asık suratlı bu baş, benim haberim olmadan gelmiş gövdeme konmuş. Benim düşüncelerimle duygularımı ihramın ömrü gibi binlerce sene birbirinden .)
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
806. Mademki gülü buldum, dikeni istemiyorum.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. 111, 1522)
• Ben onu istiyorum. Başka bir dost istemiyorum! Mademki gülü buldum, dikeni istemiyorum!
• Senin başka bir dostun varsa, ona git, ben başka dost istemiyorum!
• Onun güzel yüzünden başka bir baht aramıyorum. Onun işinden başka bir iş istemiyorum!
• Ben, doğan kuşları gibi padişahın bileğini seçtim. Akbaba gibi leş kokusunu istemiyorum!
• Gönül ehli arasına, gönülden haşka bir şey sığmaz. Sevgiliden de gönül alıcılıktan başka bir şey beklemiyurum!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
807. Sen bana; "Neden kendine gelmiyorsun?" diyorsun. Sen, kendimi,
ne olduğumu bana göster de kendime geleyim.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. III, 1526)
• Bilmiyorum o ilahî aşk şarabıyla nasıl yok olup gitmişim? 0 mekansız güzellik yüzünden neredeyim? Ne haldeyim, haberim yok!
• Zaman oldu, denizin dibine düştüm. Zaman oldu, güneş gibi doğdum.
• Bir zaman olur, dünya benden gebe kalır. Bir zaman da dünya gibi doğar, meydana gelirim.
• Bir yere varmışım ki, dünyaya sığmıyorum. Ben artık o mekanı bulunmayan, eşsiz sevgiliden başkasına yaraşmam.
• Ben mest olmuş, kendinden geçmiş öyle bir rindim ki, bütün rindlerin arasında "Hay Hay" demekteyim. ;
• Sen bana diyorsun ki; "Neden kendine gelmiyorsun?" Sen, kendimi, ne olduğumu bana göster de kendime geleyim.
• Ben, güzelliği mest olmuş gördüm. Kendi kendine; "Ben belayım, ben belayım, ben belayım!" deyip duruyordu.
• Ona her taraftan, yüzlerce canla cevap geldi.: "Ben seninim, ben seninim, ben seninim!" diyorlardı.
• Ey güzellik, sen öyle bir türsün ki, Hz. Musa'ya; "Ben Allah'ım, ben Allah'ım!" diye seslenmiştin.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
808. Gel, gel de birbirimizin kıymetini, kadrini bilelim.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. III, 1535)
• Gel, gel de birbirimizin kadrini, kıymetini bilelim, çünkü, belli olmaz, birbirimizden ansızın ayrılabiliriz.
• Mademki Peygamber Efendimiz; "Mü'min mü'minin aynasıdır." diye buyurdu. Ne diye aynadan yüz çeviriyoruz?
• Kerim olan kişiler, dostları uğruna canlarını feda ederler. Köpekliği bırak, biz de kerim insanlardanız!
• "Kul e'uzü"leri, "Kul hüvhttp://salihdostlar.com/images/smilies/allah.gif"! neden birbirimizi sevmek için okumuyoruz?
• Garazlar, kinler dostluğu karartır, gönlü yaralar. Ne diye garazları, kinleri gönlümüzden söküp atmıyoruz.
• Bazen, ben öleceğim, şu dünyadaki uygunsuz hallerden kurtulacağım diye seviniriz, ölümü isteriz. Bazen de birbirimizin canlarına düşman oluruz
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
809. Allah küpünden verilen şarap haram olmaz.
Mefa'îlün, Mefa'îliin, Fe'dlün
(c. III, 1542)
*Şu anda öyle mestim, öyle kendimden geçmişim ki, Havva'yı Adem'den yani kadını erkekten ayırdedemiyorum.
• Deniz, benim coşkunluğumdan dalgalandı, köpürdü. Dünya, beni mest bir halde görünce o da mest oldu.
• İçtiğim şarap nasıl bir şaraptır ki, cellat onu içince mest olmuş, kendinden geçmiş, insan başı kesemez olmuş da dünya artık yastan, matemden kurtulmuş.
• Bu şarap haram değildir. Helal içinde helaldir. Helalin ta kendisidir. Allah küpünden verilen şarap haram olamaz.
• İhtiyar felek, bu genç şaraptan içseydi beli bükülmezdi.
• Eğer yeryüzü bu şaraptan içseydi, bulutlardan yağmur dilenmezdi.
• Eğer dünyada sır saklayan yan mahrem bir dost bulunsaydı, akılsız gönül, bu sırrı ona açıklardı.
• Eğer ayağınız sağlam olsaydı, bu şarap sizi balçıktan çeker, çıkarırdı.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
810. Şu anda, bu alemden görünmez aleme sefer etmedeyiz.
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ülün
(c. III, 1553)
• Birbirimizle sohbet etmeyi seçelim, adet edinelim, birbirimizden uzak durmayalım, birbirimizin eteğine oturalım.
• Dostlar; "İşimiz var" diye bizi bırakıp gitmeyiniz. Hepiniz de biraz fazla oturun, oturun da birbirimizin yüzünü daha çokça görelim.
• Bazen birbirimizden ayrı düşüyorsak da, aslında biz ayrı değiliz. Bizi böyle sanma, biz iç yüzümüzden birbirimizle dostuz, birbirimizle uzlaşmış, anlaşmışız. Biz, birbirimize yabancı değiliz.
• Şu anda Hakk aşıkları beraberce oturmuşuz, elimizde mana şarabı kadehi, göğsümüzde gül var!
• Şu anda bu alemden görünmez aleme sefer etmedeyiz.
• Biz evden sevgi bağına, bahçesine yol bulduk. Biz selvi ile, yasemin ile komşu olduk.
• Eve kapanmayalım, her gün bağa, bahçeye gidelim. Açılmış gülleri seyredelim.
• Aşıkların başlarına saçmak için etek etek güller toplayalım.
• Bahçeden topladıklarımızın hepsini de önümüze yığalım, içlerinden güzelleri seçelim.
• Haberimiz olmadan hırsızlar gibi bizim gönlümüzü çalmayın, biz hırsız değiliz. Emin kişileriz.
• İşte gülün kokusu buradan, bizim nefesimizden geliyor. Çünkü biz, gerçek iman gül bahçesinin gül fidanıyız.
• Dünya o gülden esip gelen rüzgarın getirdiği kokuyla doldu.
• Mademki, rüzgardan onun kokusunu aldık, elbette bizim kokumuzu da oraya götürür de, biz köhneleşmiş olduğumuz halde onun kokusuyla iyileşiriz, gençleşiriz..
• Bizler aşkın değersiz kuluyuz, kölesiyiz, ama, tıpkı aşk gibi pusudayız.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
811. Biz, kitap yazmaktan başka bir bilgisizlik bilmiyoruz.
Mefa-îlün, Mefa-îlün, Fe'ulün
(c. HI, 1536)
Biz aşıklarız, gel, aramıza katıl, katıl da sana aşk bahçesinin kapısını açalım. Gel, gölge gibi evimizde otur, biz aşk güneşinin komşularıyız.
• Bizler dünyada can gibi göze görünmüyoruz. Aşıkların aşkı gibi bizim nişanımız, izimiz belirmiyor.
• Aşkımız görünmüyor ama, eserleri meydanda, sararıyoruz, soluyoruz. Bu hal aşka bağlı. Çünkü biz can gibi hem gizliyiz, hem görünüyoruz, meydandayız.
• Sen, söylediğin her şeyden vazgeç de yücelere bak. Biz yücelerin de yücesindeyiz, ötelerdeyiz.
• Sen, bir çukurda mahpus kalmış, başka tarafa akamayan bir su gibisin. Bize gel, bize katıl, bozulmaktan, kokmaktan kurtulursun! Çünkü biz, coşkun akan bir aşk seliyiz.
• Biz, yokluk aleminde her şeyimizi harcamış kişileriz. Biz, kitap yazmaktan başka bir bilgisizlik bilmiyoruz
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
812. Ben ateşten bir ağaç gördüm.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün,
(c. III, 1414)
• Ben, ateşten bir ağaç gördüm. "Ey benim sevgilim!" diye bana seslendi. 0 ateş, beni çağırıyordu. Yoksa ben îmran oğlu Musa mıyım?
• Belalara düşerek çöllere daldım. Kudret helvası, bıldırcın yedim. Kırk yıldır Musa gibi bu çölün etrafında dönüp dolaşmadayım.
• Ey benim canım, gel, sen bir Musa'sın! Bu beden de senin sopandır. Bedenini sevdin mi, bedenini tuttun mu; onu ağaçtan bir sopa yaparım. Bedenini attın, hor gördün mü; onu, hünerler sahibi ejderha haline korum.
• Sen bir îsa'sın, ben de senin bir kuşunum. Sen, balçıktan bir kuş yaptın. Bana bir üfürünce canlanır, kanatlarımı açar, göklere uçarım.
• Ben, Medine'deki mescidin direğiyim. Peygamber bana dayanarak hutbesini söyledi. Bir başka yere dayanınca ben ayrılık derdiyle ağlar, inlerim.
• Ey efendiler efendisi! Ey padişahlar padişahı! Ey suretler, şekiller yaratan, fakat suretlerden, şekillerden münezzeh olan Allah! Beni ne şekle sokacaksın? Bunu ben bilemem ki, bunu ancak Sen bilirsin.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
813. Biz, yücelere gidiyoruz.
Fa'ilatün, Fa-ilatün, Fa'ilün
(c. IV, 1674)
• Biz yücelerden, ruh aleminden geldik. Yine yücelere gideriz. Biz, vahdet denizindeniz, yine denize gideriz.
• Biz ne öteki alemdeniz, ne de bu alemden. Biz, mekansızlık alemindeniz, yine mekansızlık alemine gideriz.
• Başımızı bir dalga gibi kendimizden çıkardık, yine kendimizi seyretmek için böyle yükselerek yolumuza devam ederiz.
• Haydi yol arkadaşlarını, varacağın durakları hatırla da, bizim her an durmadan ezel alemine doğru gitmekte olduğumuzu bil, anla!
• Bizim başımızda yüksek himmetler vardır. Bir yücelerden ta büyük ve eşsiz Allah'ımıza gideriz.
• Ey söz, sus artık! Benimle beraber gelme! Sen dünyada kal! Bak, biz kıskançlıktan ötürü dostun yolunda bizsiz gideriz.
• Ey bizim varlık dağımız! Yolumu bağlama, kapama! Bana engel olma! Biz,Hakk yolcusunun en son varacağı durak olan Kaf dağına, zümrüd-i anka gibi gideriz.