Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
774. Gönül hastalarının hekimi olduğun için hasta olmayı istiyorum.
Mefa'ilün Mefa'îlün, , Fe'ülün
(c. III, 1545)
• Üzüm şarabı istiyorum. Sarhoş, mahmur bir arkadaş bulmak arzusundayım.
• Fakat bana Hallac-ı Mansur'dan bir koku geldi de, bu yüzden sakîden üzüm şarabı değil de Mansur şarabı istiyorum.
• Ey sakî yanıma gel, bana yaklaş! Bugün ben kendimden kendimi uzaklaştırmak istiyorum.
• Eğer; "Beni mazur gör!" desem, "Evet!" diyor. "Ben seni mazur görmek istiyorum."
• Benim gözüme bir yol ver de senin gözüne gireyim. Ben başkalarının gözlerine görünmek istemiyorum.
• Bir an için olsun elini yüzünden çek! Ben dünyada iken cennet görmek istiyorum, huri görmek istiyorum.
• Gözüm, gönlüm senden başkasını görürse, ben o anda gözlerimin kör olmasını istiyorum.
• Sen gönül hastalarının hekimi olduğun için, hasta olmayı arzu edersem haklıyım.
• Mademki sen ölülere can veriyorsun, mezara girmemi istersem yeridir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
775. Aşk ve gönül gibi hem gizliyiz, hem de meydandayız.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. III, 1531)
• Gel, biz bugün padişaha av olduk. Ne başımızı, ne de alemi düşünürüz.
• Cüssemizin sivrisinek gibi inceliğine bakma! Biz himmetimizle gururun kanını dökeriz.
• 0 mana arslanının elindeyiz, ağlıyoruz, sızlanıyoruz. Ama arslanlara da, fillere de üstünüz.
• Develer gibi eğri büğrü yaratılmışız ama, deve gibi Kabe yoluna düşmüş gidiyoruz.
• İki günlük devlete gönül bağlamadık, ölümsüz devlete erdik. 0 sayede muradımıza kavuştuk.
• Güneşle ay gibi hem birbirimize yakınız, hem de uzağız. Aşk ve gönül gibi hem gizliyiz, hem de açığız, meydandayız.
• Kanlar için zalim aşkın köpeklerine azık olmak için dağarcındayız.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
776. Muradımız muratsızlık olunca, daima murada ereriz.
Mefulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. III, 1551)
• Aslında bizim hüriden doğmuş olmamız gerekir ki, daima neşeli olalım.
• Neşenin, zevkin istediğini verelim de aşkın adalet amiri olalım.
• Biliyorsun ya; bizim varlık binamızın temelini aşk attı. 0 yüzden bizim huyumuz iyi olmuş.
•Senin aşkınla gözümü açmışım. 0 yüzden hep onu gözetiyorum. Çünkü ancak aşkınla darlıktan kurtuluyor, gönlüm rahatlıyor.
• Mademki bizim muradımız muratsızlıktır, bu yüzden biz daima murada ereriz.
"Muratsız olmak, bütün emellerden vazgeçmek, kemal alametidir. Fuzülî merhum bir beytinde şöyle buyuruyor:
"Bütün emelleri gönlünden eylemiş ib'ad
Ne verseler ona şakir, ne kılsalar ona şad!"
(Bütün istekleri gönlünden uzaklaştırmış, ne verirseler ona şükrediyor, ne yapsalar memnun, şikayet yok.)
• Biz aşkın kullarına kul olduktan sonra, dünyanın en kudretli, güçlü hükümdarlarından oluruz.
• Mademki Mısır azizinin Yusufuyuz, satmak için bizi mezada çıkarsalar ne önemi var?
• Gönlüne gelelim de, bizi hatırlasın, gönlümüzü Kuyumcu Salahaddin hazretlerine verdik.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
777. Biz senin güzel ayaklarının altında hasır gibi çiğnenmek istiyoruz.
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. III, 1573)
• Biz aşığız, gönülsüz, fakiriz. Biz çocuğuz, hem genciz, hem ihtiyarız.
• Barut gibiyiz, kuru ot gibiyiz. Hemen aşk ateşi ile tutuşur, yanarız.
• Aşk ateşi ile parlıyoruz fakat, şimşek gibi çabucak sönüyoruz.
• "Siz hangi eli tutuyorsunuz?" derlerse, de ki: "Biz senin elini tutuyoruz, biz elden tutanlardanız.
• Kendilerine tapanlara biz diken oluruz ama, dostu sevenler için ipek oluruz."
• Mum gibi yanıp yakılan aşıktan ayrılmamıza imkan yoktur. Sanki biz o mumun fitiliyiz, sanki biz o mumun fitiliyiz.
• Bizden kaçma! Çünkü biz seninle sütle şeker gibi birbirimize karışmışız.
• Güzellik tandırın kızmış, biz senin elinde bir hamur gibiyiz. Bizi o tandırda pişir!
• Bizi ayaklarının altına yay! Çünkü biz senin güzel ayaklarının altında bir hasır gibi çiğnenmek istiyoruz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
778. Ben yeryüzüne benziyorum, sen de benim baharımsın!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. III, 1565)
• Ey benim orucumun, namazımın düşmanı! Ey benim hayatım, ey devam eden saadetim!
• -Hangi perdeyi gerdimse, onu yırttın, attın. Artık perde germek zamanı geldi geçti.
• Ben yeryüzüne benziyorum, sen de benim baharımsın! Bütün sırlarım senin yüzünden meydana çıktı.
• Pervanem muma atıldı yandı. Artık neden çekineyim?
• Sen bana aklımdan da daha yakınsın. Artık ben nasıl sana yönelebilirim?
• Tamamıyla vefadan ümidini kesme! Bir kere daha yalvarışımı yakarışımı duy,
• Bir kere daha bana büyü yap, bir kere daha Mesîh'in ruhu ile beni süsle!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
779. Ben senin gönlünde bir keder tozu görürsem, onu gözyaşlarımla temizlerim.
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ülün
(c. III, 1568)
• Ey benim latîf canım! Ey benim cihanım! Şu ağır uykudan seni uyandıracağım.
• Utanmadan, sıkılmadan senden borcumu isteyeceğim. Sen de bilirsin ki, ben, aman bilmez, insafsız bir alacaklıyım.
• Ben senin gönlünde toz görürsem onu gözyaşlarımla yıkar, temizlerim.
• Ey can! Gül fidanı güllerini meclise serpmek için seni bağrıma basmış bulunuyorum.
• Bana bir öpücük ver! Bu yolda ben akîkten bac, yani vergi alıyorum.
• Nice gecelerdir bu aşk yolunda, ben bac almak için yol gözetlemedeyim.
• Mademki aşk kervanlarından bac almak istiyorum; bekçiler gibi geceleri naralar atmalıyım.
• Feryadımdan evinde oturan kaçtı. Komşum da figanım yüzünden benden uzaklaştı.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
780. Gel seninle ask ilkbaharı olalım.
Mefulü. Mefailün. Fe'ülün
(c. 111, 1532)
• Gel, gel de yeni baştan aşıklığa başlayalım. Şu toprak dünyayı aşk ile altın haline getirelim.
• Gel seninle aşk ilkbaharı olalım. Ötelerden, can aleminden misk kokuları, anber kokuları getiren rüzgarlarla ferahlayalım.
• Can aleminin yerini, dağını, ovasını, bağını, bahçesini yeşil elbiseler giydirerek süsleyelim.
• Allah'ın bize lütfettiği, içimizdeki nimet dükkanını açalım. Gösterişsiz, sessiz sedasız o nimetten yararlanalım. Bu huyu ilkbaharda uyanan ter ü taze ağaçtan öğrenelim.
• Görmüyor musun? Ağaç sessiz sedasız yiyip içtiği için yapraklandı, meyve verdi. Biz de kendi sırrımızdan yapraklanalım, meyve verelim.
• Aşıklar sevgiliye gönülden yol buldular. Biz de sevgiliye gönülden yol bulalım.
• Senin gamının mermer gibi bir gönlü var, fakat biz o mermerden yüzlerce cevher elde ederiz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
781. Ben senin aşkınla arşa yükselmişim.
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. III, 1560)
• Aşkın beni öd ağacı gibi yakıp yandırdı. Hayata bağlılığım kalmadı. Varlığım tamamıyla yok oldu.
• Bazen öyle yücelirim ki gök kubbesinin kalesini bile deler geçerim. Güneşin sikkesini yakarım.
• Bazen de ay olur, güneşin peşine düşerim, azalırım, eririm, hilal olurum çoğalırım, artarım, dolunay olurum.
• Yüzlerce defa uğraştım, denedim; gönlüm sana doymuyor.
• Aşk kapısının gümüş halkasını yakalamışım. Bu benim gücümden, kuvvetimden değil. Senin lütfun, senin ihsanın!
• İster yücelere yükseleyim, ister aşağılarda kalayım önemi yok! Çünkü ben senin aşkınla arşa yükselmişim.
• Eğer gülüp durursam, bu senin lütfundur. Eğer haset edersem, senin gayretindendir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
782. Gölge varlığım bu dünyada ama, ben bu dünyada değilim, o dünyadayım.
Mef'ulü, Mefa'ililn, Fe'ulün
(c. III, 1566) • Canım seni tanıdığından, sana yakınlık duyduğundan beri, her nereye gidersem gideyim, kendimi gül bahçesinde buluyorum.
• Senin güzel suratın, şeklin gönlüme yakın olduğundan beri, ben yeryüzünde yaşamıyorum, gökyüzünde yaşıyorum.
• Gölgem, gölge varlığım bu dünyada olsa da gam değil. Çünkü ben bu dünyada değilim, o dünyadayım, mana alemindeyim.
• Hoşuma gitmeyen şey benim için iğretidir. Ne hoşuma giderse, ne ile hoşsam ben oyum.
• Ben aşk gemisinde hoşça bir uykuya dalmışım, ben uyurken yolculuk etmedeyim.
• Bugün cansız sandığımız bütün varlıklar da açılıp saçılmış. Zaten dünyada sansız hiç bir şey yok! Her şey Hakk'ı tesbih etmede. Bu sebeple ben daima canlılar arasındayım.
• Mademki; "Kalemle öğretti." ayetine mazhar oldum. Ben yazılmış levhi de okudum.
" Alak Süresi, 96/4. ayete işaret edilmektedir."
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
783. Sevgilim, nürunla mezarımın içini aydınlat, nürlandır!
Mef'ulü, Mefa'ilün, Fe'ülün
(c. III, 1564)
• Sevgilim, mezarımın yanından geçtiğim gün şu feryadımı, şu coşkunluğumu yadet, hatırla!
• Ey benim gözüm, ey benim nurum! Nurunla mezarımın içini aydınlat, nurla doldur!
• Nurlandır da şu sabırlı bedenim, mezarımda şükür secdesine kapansın.
• Ey gül harmanı! Mezarımın yanından tez geçme, bir an için olsun o güzel kokunla beni sar!
• Geçip gittiğin zaman da sanma ki ben senin pencerenden, kapından uzaktayım.
• Mezarımın üstüne konan taş, toprak bedenimin yolunu bağladı, ama ben hayal yolundan gelir dururum. Seni ziyaret ederim. Bu hususta hiç füturum, korkum yok!
• Benim atlastan yüzlerce kefenim olsa, hayalen senin giydiğin elbiseye bürünmedikçe ben çırçıplağım.
• Delik delmede galiba karınca olmuşum da, sarayının üstüne doğru tırmanıyorum.
• Ben senin karıncanım, sen de benim Süleyman'ımsın. Ne olur bir an için olsun beni huzurundan ayırma!
• Sustum, kalanını sen söyle! Kendi söyleyip kendi işitmemden artık bıktım!
• Ey Tebrizli Şems! Çağır beni, Sur'un üfürülmesi senin çağırmandır.