Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
764. Tek başına insan bir hiçten ibarettir!
Fa-ilatün, Fa-ilatün, Fa'ilat
(c. IV, 1671)
• Neşeden de bahsetsek, gamdan da dem vursak, hep bir arada oturalım, birbirimizle dertleşelim!
• Sevgilimiz ileri giderse, biz de ileri gidelim. Sevgilimiz az konuşursa, biz de az konuşalım!
• Gerçi biz yiğit kişileriz ama, yalnız başımıza yola düşünce kadınlar gibi güçsüz, kuvvetsiz oluruz. Acılara dayanamayız, feryada başlarız.
• Hiç yoluna yapayalnız düştün mü? Yolda çok tehlikeler vardır. Yalnız başımıza zemzem kuyusuna ulaşacağımızı sanma!
• Tek başına insan bir hiçten ibarettir. Hepimiz bir araya gelince insan olurmuşuz. Haydi tekrar bir araya gelelim de insan olalım!
• Yaratılıştaki nüktenin üstü örtülür, pek anlaşılamaz. İnsan bir vasıtadır. Haydi gidelim, o pek büyük, uçsuz bucaksız olan vahdet denizinin kıyısına çadırımızı kuralım, birlik olalım, bir olalım!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
765. Toprak onun yüzünden yeşermiş, çayır, çimen olmuştur.
Gökler onun yüzünden kararsızdır.
Müfte'ilün, Fe'ulün, Müfte'ilün, Fe'ulün
(c. IV,1655)
• Dün gece can gökyüzüne diyordu ki: "Ey sonsuz, ey pek büyük gökyüzü! Ne de çok dönmede, takla atmadasın. Karnında sayısız yıldızların ışıkları parlıyor.
• Suçsuz günahsız olduğun halde, sonu gelmez bir dönüşe mahkum edilmişsin. Haklı olarak sızlanıyorsun, şikayet ediyorsun, feryad ediyor, gürlüyorsun. Mavi renkte matem elbiselerine bürünmüşsün.
• Görünüşte korkunçsun, bazen insanlara yıldırım okları atmadasın, fakat içyüzünden de dertlisin, değirmen gibi dönersin, alaca yılan gibi kıvranır durursun.
• Mukaddes gökyüzü cevap verdi de dedi ki: "Ben insanoğlundan nasıl olur da korkmam? Yeryüzüne sürgün edildiğinden beri o, dünya cennetini cehenneme çevirmiştir."
• Halbuki Cenab-ı Hakk insanı insan şeklinde hayvan olarak değil de, insan olarak kendisine ibadet etsin, iyilikler yapsın diye yaratmıştır. 0 büyük yaratıcının avucunda toprak muma döner. 0 toprağı zenci şekline kor, yine o, topraktan Rum ülkesi halkı gibi güzel birini yaratır. 0 doğan kuşu yapar, baykuş yapar. 0 topraktan hem zehirli, hem şekerli bitkiler bitirir.
• Ey dost! 0 gizlidir de kendisi gizli kalsın diye bizi böyle apaçık ortaya at-îuştır.
• Senin topraktan yaratılmış olan şu bedenin, suya benzeyen canının üstünde îerdedir. Can düğünde, neşeli gününde gamlı kederli olduğu zaman da îedeni perde olarak, duvak olarak kullanır.
• Duvak altında sert huylu, ters yeni bir gelin var. Dünyanın iyisi ile de, kö-;üsü ile de alay edip duruyor.
• Toprak onun yüzünden yeşermiş, çayır, çimen olmuş, gökler onun yüzün-ien kararsız hale gelmiş, her tarafta onun yüzünden bütün kötülüklerden curtulmuş bir talihli var.
• Akıl ondan tam bir inanç istemede, sabır ondan yardım beklemede, aşk înun yüzünden gizli şeyleri bilmede, toprak onun yüzünden insan şekline
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
766. Allahın aşkı pek sağlam bir kaledir.
Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c. IV, 1663)
• Hergün yeni bir yük çekmedeyim. Bütün bu yükü, bu belayı bir iş için ^ekiyorum.
• Kış mevsiminin dondurucu soğununa, karına, tipisine ilkbahara kavuşma imidi ile katlanıyorum.
• Beni ikiyüz şehirden de sürüp çıkarsalar, ben onun, padişahın aşkı ile bu iürgüne katlanmm.
• Allah'ın aşkı pek sağlam bir kaledir. Ben can yükümü o kaleye çekerim.
• Onun nergise benzeyen iki mahmur gözü için mahmurluk çekmedeyim.
• Gönül bir mağara, Tebrizli Şems de bir dost. Bir dost için bu mağaranın îahmetine katlanmaya mecburum.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
767. Biz ilahî nürla aydınlanmış eve kuluz, köleyiz.
Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c.IV, 1672)
• Bugün yağmurlu bir gün. Rahmet yağıyor. Biz de susuz kalan aşk bahçe-sine ark açıyoruz ve rahmetine kavuşma ümidi ile el çırpıyoruz.
• Rahmet yağdıran bulutlar, aşk denizinden gebe kalmışlardır. Biz de aşk bulutundan gebeyiz.
• Sen kendini inkar ederek; "Ben mutrip, yani çalgıcı değilim!" deme, gel bi-zim aramıza katıl da seni mutrip yapalım.
• Şu ev aydınlıktır. Sen; "Kimin evi?" diye soruyorsun. Kimin evi olursa ol-sun, biz ilahî nürla aydınlanmış eve kuluz, köleyiz.
• Biz kendimizden habersiz yaşıyoruz. Kendi ab-ı hayatımıza kendimiz per-deyiz. 0 ab-ı hayatın üstüne dökülmüş yağ gibi ab-ı hayata örtü oluyoruz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
768. Ben deve gibi senin gamını geviş getirmedeyim.
Mef'ulii, Mefa'iliin, Fe'ulün
(c. 111, 1562)
• Sevgilim nazlandı da bana; "Ben sana ateşim!" dedi. Ben de; "Evet!" dedim, "Sen beni yakan bir ateş oldun ama sevgin de gönlümde!"
• Senin sevgin olmadan bir gül koklasam, acımadan, dikenmişim gibi hemen beni !
• Balık gibi sessiz sedasız ama dalgalar gibi, deniz gibi çırpınıp duruyorum kararım, huzurum yok!
• Deve gibi senin gamını geviş getirmedeyim. Sarhoş deve gibi ağzım köpürmede.
• Her ne kadar gizlesem, söylemesem de aşkın huzurunda apaçık meydandayım.
• Tohum gibi toprak altındayım, topraktan baş kaldırmam için baharın işaretini bekliyorum.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
769. Toz gibi yolundan kalktım, sonra yine toz olarak çiğnenmek için senin yoluna kondum.
Mefülü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. 111, 1559)
• Dün yeniden ahdettim. Hem de senin canına yemin ettim.
• Gözümü yüzünden ayırmayacağım. Kılıcı çekip beni öldürsen dahi senden yüz çevirmeyeceğim.
• Başka birisinden derman aramayacağım. Çünkü derdim senin ayrılığındandır.
• Beni başaşağı ateşe atsan, "ah" dersem erkek değilim.
• Toz gibi yolundan kalktım, toz halinde yükseldim, sonra yine toz olarak senin yoluna kondum.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
770. Mademki aşkının kılıcını canıma vurdun, bedenime de vur da bu işi tamamla!
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. III, 1543)
*Ev sakî! Neredesin? Biz aşıklara şarap verdiğin için, ben candan senin kölenin kölesiyim. Haydi bana şarap sun!
*Senin neyin var? Nasıl şarabın var? Benim elim boş, bana şarap sun! Çünkü ben çok dertliyim, kadehim ciğerimin kanı ile dolu.
• Benim durumumdan utanıyorlar da kimse benim adımı bile anmıyor. Zaten benim gibi perişan bir adamın ad kaygısı olur mu?
• Mademki aşkının kılıcını canıma vurdun, şu işi tamamla, bedenime de vur! Çünkü yarı ölüyüm, yarı diri.
• Bana bazen zahid diyorlar, bazen da rind. Ben zavallı bilmiyorum ki hangisiyim?
• Bende mum gibi bir zerre varlık kalsa, gideceğim yer ateştir. Ateşi bağrıma basacağım.
• Benim için yanmaktan başka çare kalmadı. Gel de hoşça yanıp yakılayım. Çünkü ben çok hamım.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
771. Eğer ben sensem, peki sen kimsin?
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
c. III, 1544)
• Bana; "Nasılsın?" diyorsun, nasıl olduğumu ben ne bileyim? "Nerelisin, kimlerdensin?" diye soruyorsun, nereli olduğumu, kimlerden olduğumu ben ne bileyim?
* Bana; "Niçin böyle mest olmuşsun, kendinden geçmişsin, hangi büyük kadehten içtin de bu hale geldin?" diye , ben ne bileyim?
*"0 dudakta ne var ki, o dudak yüzünden böyle tatlı dillisin?" diyorsun, böyle olduğunu ben ne bileyim?
*Bana; "Şu dünya hayatında sağlıklı yaşamaktan, gençlikten daha hoş, daha iyi ne gördün?" diye soruyorsun, ben ne bileyim?
*Onun yanağında ab-ı hayat gibi parlak bir ateş gördüm fakat, o nasıl bir şeydi; bilemem!
*Eğer ben sensem, peki sen kimsin? Sen bu musun, yoksa o musun; ben ne bileyim?
*Ben kim oluyorum da böyle düşüncelere dalıyorum? Sen gönlü merhaetle, sevgi ile dolu bir can mısın; ben ne bileyim?
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
772. Ben aşkı, insanı bütün belalardan, felaketlerden koruyan bir kale olarak gördüm.
Mefulü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c. III, 1548)
*İlkbahara benzeyen yüzünü gördüm. Şunu fark ettim ki; gül senin güzelğini görmüş de kendi güzelliğinden utanmış.
*Geldin gönlüme yerleştin, karar ettin de, ben gönlümü senin yüzünden kararsız bir hale gelmiş gördüm.
*0 mahmur nergis gözlerini gördüğümden beri, baştan başa nergis gibi göz haline geldim.
*Ben aşkı insanı bütün belalardan, felaketlerden koruyan, muhafaza eden bir kale olarak gördüm de, bu yüzden aşka gidiyorum, aşka sığınıyorum.
*Ben bütün dünya mülkünden, dünya zevkinden vazgeçtim de yalnız senin aşkını seçtim.
*Alemin canı sensin. Kainatta görülen binlerce varlık, mal mülk her şey, hepsi hepsi senin yarattığın şeyler. Ben onları çokluk halinde, ayrı ayrı görmüştüm. Meğer onların hepsi de birmiş, senin eserinmiş.
• Şehrimizde niçin sevgili arayayım? Ben padişahlar padişahının dostluğuna ulaştım.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
773. Biz senin rüzgarının önünde toz gibiyiz.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. III, 1528)
• Biz senin rüzgarının önünde toz gibiyiz. Sürüp götürdüğün yere nasıl olur da gitmeyiz?
• Biz senin ilkbaharının nuru ile yeşiliz, hararetliyiz. Sonbaharının tesiri ile de sapsarıyız, soğuğuz.
• Senin hilminin aksi ile baş eğmişiz, teslim olmuşuz. Öfkenizin aksi ile de savaştayız. Onunla bununla çekişir dururuz.
• Bizi yokluğa gönderirsen, yok olur gideriz. Keremini çoğaltırsan, hepimiz adam oluruz.
• Dünyadan da üstün ve ileri olanı görünce, iki dünyayı da kırar geçiririz.
• Aşıkların gözlerine hem canız, hem de cihan! Kötülerin gözlerine ise ölümüz, derdiz!
• Mademki sen bize; "Yeter!" dedin, biz gülün ve gül bahçesinin bülbülü olduğumuz halde, emrine uyarız, susarız.