http://i.hizliresim.com/nrbrXB.png
Printable View
Güller vardır gönülleri yakar,
Günler vardır dualara bakar,
Kalpler vardır dualarla akar,
İnsanlar vardır yüreklere nurlar saçar,
Yürekler vardır nurlarla güller açar,
O güller ki kalplere mutluluk saçar…
Kalplerimizde açan mutluluk günleri arasında, gül kokulu , berrak ve saf bir cumada hatırlanıyorsunuz ve dualarda anılıyorsunuz…
Hayırlı ve mutluluk dolu cumalar
__________________
İLİ : TÜRKİYE GENELİ
TARİH : 22.07.2016
GÜN, MİLLETÇE KENETLENME VE GELECEĞİMİZİ İNŞA ETME GÜNÜDÜR
Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin! Eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müminin durumuna şaşılır! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur.”[2]
Kardeşlerim!
İçinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçte engin rahmetiyle milletimizi büyük sıkıntılardan ve felaketlerden kurtaran Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bu süreçte kendilerine şehitlik nasip olan bütün kardeşlerimize Cenabı Hak’tan rahmet ve mağfiret, yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil ve metanet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar vermesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Aziz Kardeşlerim!
15 Temmuz gecesi millet olarak tarihimizin en zor, en uzun ve karanlık gecelerinden birini yaşadık. Yüce Rabbimiz, bütün unsurlarıyla milletimize kenetlenmeyi nasip etti ve milletimiz emanetine sahip çıktı. Hiç kuşkusuz millet olarak sahip olduğumuz bu birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu en büyük nimetlerden biridir. Hamdolsun! Bu büyük nimet sayesinde ateş çukuruna yuvarlanmaktan ve karanlığa gömülmekten kurtulduk. Kardeşlerim! Bu acı tecrübe bize şunu gösterdi: Hiçbir güç Allah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz! Bu hain saldırılar bize şunu öğretti: Şerefli milletimizi sindirmeyi, itibarını zedelemeyi hedefleyenler rezil ve zelil olmaya mahkûmdur! Kim mazlumun, mağdurun, muhacirin yanındaysa Cenab-ı Hakk’ın kudret, rahmet ve inayeti de onun yanındadır.
Değerli Kardeşlerim!
Allah’a sonsuz hamdolsun ki, bu topraklar asırlardır Müslüman yurdudur. Bu millet şüheda evladıdır. Bu ezanlar, bu cumalar İslam’ın şiarıdır. Bu dinin, tek bir harfi bile değişmeyen bir kitabı vardır. Bu dinin, en güzel örnek olma vasfına sahip bir Peygamberi vardır. Allah’ın bize verdiği bir akıl, bir kalp vardır. Bizim değişmez değerlerimiz, 14 asırlık engin bir tecrübemiz vardır. Hiçbirimiz Müslüman olarak bütün bunları bir tarafa bırakamayız. Aklımızı, idrakimizi, vicdanımızı bir kişiye ya da gruba teslim edemeyiz. Dünya menfaati için dinimizden geçemeyiz. Din-i mübin-i İslam’ı alet ederek dünyayı elde etmeye çalışanlara ise asla fırsat veremeyiz.
Muhterem Kardeşlerim!
Geliniz, bu Cuma gününde, bu mübarek saatte hep birlikte el açıp Yüce Rabbimize yalvaralım:
Allah’ım! İzzetine sahip çıkmak için tanklara meydan okuyan bu millete zeval verme! Asırlar boyunca mazlumların umudu olmuş, mağdurların yanında yer almış, muhacirlere kucak açmış bu milletin üzerinden rahmet ve nusretini eksik etme! Umudumuzu ve huzurumuzu bozmak isteyenlere, topraklarımıza fesat tohumları ekmeye çalışanlara fırsat verme!
Dinimizin, devletimizin, milletimizin bekasını sarsacak her türlü dâhili ve harici düşmanlardan bizleri halas eyle! Biz sırtımızı sana dayadık, sana güvendik, gücümüzü sana ettiğimiz imandan aldık, yıkılmamıza ve dağılmamıza izin verme Allah’ım! Zalimlerin zulmüne rağmen bizi adaletten ve merhametten ayırma Allah’ım! Kötülerin kötülüklerine rağmen bizi iyilikten ayırma Allah’ım!
İntikam hırsıyla adaletten şaşan, öfkesine kurban olup hakkaniyetten uzaklaşan, mağrur olup haddi aşan kullarından olmaktan sana sığınırız. Sen, milletimizin bu soylu direnişini bir adalet ve hakkaniyet direnişi olarak muzaffer eyle!
KAYNAK [1] Enfâl, 8/46.
[2] Müslim, Zühd ve rekâik, 64.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
http://www.palo.com.tr/paloImg/news/...53/2442424.jpg
Rabbim vatanımızı bölmek isteyenlere fırsat verme, vatan hainlerine fırsat verme. Bizlere dünya ve ahirette iyilik ve güzellikler ihsan eyle.Dünya döndükçe Rabbim bu Ülkeye Sinsi Planlar Kuranların oyunlarını başlarına çevir Ya Rabbim .Sen Vatanımızı Milletimizi Dinimizi Zalimlerden Koru Ya Rabb.
Hayırlı Cum lar....
İLİ : TÜRKİYE GENELİ
TARİH : 29 Temmuz 2016
EN BÜYÜK BOZGUNCULUK, DİNİN MUAZZEZ DEĞERLERİNİ İSTİSMAR ETMEKTİR.
http://www.topragizbiz.com/resim/images/14573bfc3c.jpg
Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s.), kendisine ilk vahiy geldiğinde o yüce emanetin sorumluluğu karşısında endişelenmişti. Hemen evine dönerek başından geçenleri, müminlerin annesi Hz. Hatice’ye anlatmıştı. Bunun üzerine Hatice Validemiz, şöyle demişti Resûl-i Ekrem Efendimize: “Korkma, endişelenme! Allah, seni asla mahcup etmez. Çünkü sen, akrabalarınla ilgilenirsin. Yetim ve kimsesizleri gözetirsin. Fakir ve ihtiyaç sahibinin yardımına koşarsın. Misafire ikramda bulunur, komşuna iyi davranırsın. Mazluma ve mağdura kol kanat gerersin. Hakkı savunur, doğrunun yanında yer alırsın.”[1]
Kardeşlerim!
Aslında Hz. Hatice Validemiz, bu ifadeleriyle hayatında bu erdem ve faziletlere sahip olanları Allah’ın mahcup etmeyeceğini müjdeliyordu. Nitekim tarih boyunca bu değerleri ayakta tutanları Rabbimiz, mahcup, mağdur ve mahrum etmemiştir. Tıpkı 15 Temmuz’da milletimizi mahcup etmediği gibi. Zira Yüce Allah, zalime karşı mazlumun yanında duranları mahcup etmez. Zira Yüce Allah, fakire, yoksula, ihtiyaç sahibine el uzatanları mağdur etmez. Zira Yüce Allah, garibe, yetime, kimsesize gönlünü açanları mahrum bırakmaz. Ve bu millet, ırk, dil, din, coğrafya ayrımı gözetmeksizin kendisine sığınanlara her daim gönül kapılarını açmış, onlara sığınak olmuştur. Ve bu millet yetimi, garibi, kimsesizi gözetmiştir. Ve bu millet zalime karşı mazlumun yanında durmuştur. Ve bu millet her şart ve durumda hakkı savunmuş, medeniyetler kurmuş, dünyanın dört bir yanına medeniyetler taşımıştır.
Kardeşlerim!
Bizler inanıyoruz ki; Yüce Rabbimiz, milletimizi mahzun etmeyecektir. Zira bu millet, geçmişten günümüze, imanını, vatanını, istikbal ve istiklalini en muazzez varlığı bilmiştir. Bu değerlerine namahrem ellerin değmesine izin vermemiştir. İstiklal Şairimizin, “Âsım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.” dizelerinde dile getirdiği gibi milletimiz, toprağını, haysiyetini, izzet ve şerefini çiğnetmemiştir. İradesini, aklını ve ruhunu başkalarına teslim etmemiştir. Aziz Kardeşlerim! Cenab-ı Hak, hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Onlara ‘yeryüzünde fesat çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın’ denildiğinde, ‘biz ıslah edicileriz!’ derler. İyi biliniz ki, onlar bozguncu ve ifsat edicilerin ta kendileridir. Fakat onlar, ne yaptıklarının farkında değillerdir.”[2]
Aziz Kardeşlerim!
Ayet-i kerimede de buyrulduğu gibi tarih boyunca yeryüzünde en büyük bozgunculuk ıslah adı altında yapılmıştır. En büyük bozgunculuk din kisvesine bürünerek millete kötülük yapmaktır. En büyük bozgunculuk dinin muazzez değerlerini istismar ederek insanları aldatmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, hutbemizin başında okuduğum hadis-i şerifte “Bizi aldatan bizden değildir”[3] buyurmuştur.
Kardeşlerim!
Milletimizin 15 Temmuz gecesindeki onurlu duruşu, şüphesiz nesiller boyu şükran ve minnetle anılacaktır. Milletin varlığına kast edenler ise elbette hüsrana uğrayacaklardır. Ancak başımızdan geçen bu büyük badireden elbette millet olarak çıkaracağımız büyük dersler vardır. Bu aziz millete bu kötülüğü reva görenleri unutmamalıyız. Yüce dinimizi, sahih kaynaklardan doğru bir şekilde öğrenmeliyiz. Kalbimizi, gönlümüzü, ruhumuzu, aklımızı, fikrimizi, irademizi başkalarına teslim etmemeliyiz. Bizi Allah’a kulluk yerine kendine kul ve köle olmaya davet edenlere zerre kadar itibar etmemeliyiz. Birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi korumalıyız. Birbirimizin varlığını kendi varlığımız, hukukunu kendi hukukumuz saymalıyız. Farklılıklarımızı ayrılık-gayrılık nedeni değil, zenginlik ve rahmet vesilesi görmeliyiz. Fitne ve fesada, hile ve tuzağa karşı feraset ve basiretle davranmalıyız. Yarınlarımızın, bugünlerimizden çok daha güzel olacağına dair inancımızı sürdürmeliyiz. Unutmayalım ki; bizi diri tutan, inancımız ve ümidimizdir.
Kardeşlerim!
Gelin hep birlikte Rabbimize şöyle yalvaralım:
Ya Rabbi! Sana inandık, sana güvendik, sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz bırakma! Bize lütfettiğin hidayetten sonra kalplerimizi saptırma! Bizi sırât-ı müstakiminden ayırma! Rabbimiz! Bize rahmetinle muamele eyle! Her türlü inkârcı ve münafığa karşı bize yardım et! Bizleri onlar karşısında küçük düşürme! Allah’ım! Bozguncu ve fesatçılara karşı bizi her daim muzaffer eyle! Bizleri her türlü fitne ve fesattan, ikiyüzlülükten, kötü ahlaktan muhafaza eyle![4] Bizlere basiret ve feraset ihsan eyle! Ya Rabbi! Asırlardır İslam’ın sancaktarlığını yapan, senin adının gök kubbede yankılanması için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup etme!
[1] Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Tefsîr, (Alak) 1.
[2] Bakara, 2/11-12.
[3] Müslim, İman, 164.
[4] Ebû Dâvûd, Vitr, 32.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : TÜRKİYE GENELİ
TARİH : 05.08.2016
KULLUK SADECE ALLAH’A ÖZGÜDÜR
http://www.topragizbiz.com/resim/images/985f5ab7c4.jpg
Kardeşlerim!
İslâm nurunun Mekke topraklarını yeni aydınlatmaya başladığı günlerdi. Peygamberimiz (s.a.s), Beytullah’ın yanındaki Safâ tepesine çıktı ve Mekkelilere şöyle seslendi: “ ‘Şu vadinin arkasında size saldırmak üzere bekleyen bir ordu var.’ desem bana inanır mısınız?” Mekkeliler hep bir ağızdan, “Evet, inanırız. Zira biz senin yalan söylediğini hiç işitmedik.” diye karşılık verdiler. Bunun üzerine Rahmet Elçisi, “Ben sizi elîm bir azaba karşı uyarıyorum.”[1] diyerek Mekkeliler nezdinde bütün insanlığı Allah’a kul olmaya, tevhid inancını benimsemeye çağırdı.
Kardeşlerim!
Rahmet Peygamberinin bu çağrısı, Hz. Âdem ile başlayan ve insanları Âlemlerin Rabbine kul olmaya davet eden yüce bir çağrıdır. Bu kutlu daveti, Hz. Nuh, İbrahim, Lut, Hud, Salih, Musa, İsa, hâsılı bütün peygamberler dillendirmişlerdir. Ve Hâtemü’n-Nebiyyinin dilinde kemâle eren bu çağrı, kıyamete kadar devam edecek ebedi kurtuluş çağrısıdır. Bu çağrıda sadece Allah’a iman ve kulluk vardır. Bu çağrıda bir tek Allah’ın huzurunda eğilmek, eğildikçe de yücelmek vardır. Bu çağrıda Allah’tan başkasına kul köle olmayarak gerçek özgürlüğe ulaşmak vardır. Bu çağrıda hak, hakikat ve hakkaniyet vardır. Bu çağrıda şirk ve nifaktan, küfür ve isyandan, fitne ve fesattan, hile ve tuzaktan, yalan ve aldatmadan uzak durmak vardır.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz hutbemizin başında okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Onlara, dini Allah’a has kılan ve hakka yönelen kimseler olarak sadece O’na kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emredilmişti. İşte dosdoğru din budur.”[2]
Kardeşlerim!
Bu âyet-i kerime, ibadet ve kulluğun sadece Allah’a mahsus olduğunu bizlere öğretmektedir. Nitekim Peygamberimizin vefatına bir türlü inanmak istemeyen bazı sahabilere Hz. Ebu Bekir’in şu uyarısı son derece dikkat çekicidir: “Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah diridir, asla ölmez.”[3]
Kardeşlerim!
İnsanlık tarihi, nefsini, heva ve heveslerini ilahlaştıran nice zalimlere ibretle şahit olmuştur. Tarih boyunca kula kullukla, fani şahsiyetlere kölelikle tüketilen nice beyhude ömürler vardır. İnsanlık onur ve haysiyetini ayaklar altına alan, hak ve hakikat karşısında kör, sağır ve dilsiz kesilen nice gafil zihinler, taşlaşmış kalpler vardır. Oysa yüce kitabımız Kur’an’ın mukaddimesi olan Fatiha suresinde din-i mübin-i İslam’ın kulluk anlayışı bizlere açıkça takdim edilmiştir. Bizler bu sureyi her gün beş vakit namazımızda okur ve Rabbimize olan iman ve kulluk ahdimizi tekrarlarız. “Rabbimiz! Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet.” diye dua ederiz. Şüphesiz ki bu doğru yol, Kur’an’ın ve Resûlullah’ın yoludur. Peygamberimiz (s.a.s), “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır. Rehberliğin en güzeli Muhammed’in rehberliğidir.”[4] hadisiyle bu yolu bizlere beyan etmiştir. Bu yol, insanlığa örnek kılınmış İslam ümmetinin on dört asırdır takip ettiği ana yoldur. Bu yol, insanı aydınlığa ulaştıran yegâne kurtuluş yoludur. Bu yolun yolcularına Rabbimizin ebedi nimetlerine mazhar olma müjdesi vardır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Bu bereketli yolun yolcusu olmak, her şeyden önce Müslüman kimliğini ve şahsiyetini doğru bir şekilde inşa etmekten geçer. Bunun için bizler, Kerim Kitabımızın ve Peygamberimizin rehberliğini baş tacı ederiz. Onların hayat veren rahmet yüklü mesajlarıyla gönlümüzü, zihnimizi ve hayatımızı mamur etmek için gayret gösteririz. Rabbimizin, bizlerden istediği insanca bir hayat için, bizlere emanet verdiği nimetlerin değerini de bunları değerlendirmeyi de biliriz. Aklımızı başkalarının aklına, gönlümüzü başkalarının gönlüne, vicdanımızı başkalarının vicdanına esir etmeyiz. Ebedi kurtuluş beratımızın sadece Allah’a, Allah’ın rızasına bağlı olduğunu tasdik ederiz. Bizlere kurtuluş beratı vaat edenleri, hakikatin sadece kendi elinde olduğunu iddia edenleri dikkate almayız. Varlığımızı fânî şahsiyetlerin değil, Rabbimizin rızasına; geçici menfaat ve beklentilere değil, bâkî hakikatlere adarız.
Kardeşlerim!
Bu aydınlık yolun neferleri olarak bizler, cehalet, tefrika ve yakılmak istenen fitne-fesat ateşine karşı uyanık davranırız. Kendimizin, değerlerimizin, inancımızın farkında oluruz. Onları yozlaştıracak, anlamsız kılacak tutum ve davranışlardan kaçınırız. Yüce dinimize, Kerim Kitabımıza, Resûl-i Ekrem Efendimize mensubiyetin, her türlü mensubiyetten üstün olduğunu kabul ederiz.
Kıymetli Kardeşlerim!
Geliniz, Kur’ân-ı Kerim’in ve Peygamberimiz (s.a.s)’in dosdoğru yolunun yolcuları olarak bu mübarek vakitte Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle! Bizleri sana şükreden, seni zikreden, sana itaat eden, sadece sana kul olan, sana yönelip yakaranlardan eyle! Allah’ım! Suret-i Haktan görünerek bu milletin arasına fitne ve fesat tohumları ekmek isteyen münafıklara, bozgunculara fırsat verme! Bizi din ile, iman ile, Kur’an ile, Peygamber ile aldatanlardan ve aldananlardan eyleme Allah’ım!
[1] Buhârî, Tefsîr, Şu’arâ, 2; Müslim, Îmân, 355.
[2] Beyyine, 98/5.
[3] Buhârî, Fedâilü ashâbi’n-nebî, 5.
[4] Nesâî, Salâtü’l-îdeyn, 22. Hazırlayan:
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
http://www.sozlerindir.com/resimli_s...9d801bf58e.jpg
Allah’ım, nerede kin varsa, oraya sevgi götürme gücünü ver bize. Allah’ım, nerede darılma varsa, oraya barış götürme gücünü ver bize. Allah’ım, nerede inkar varsa, oraya iman götürme gücünü ver bize. Allah’ım, nerede umutsuzluk varsa, oraya umut götürme gücünü ver bize. Allah’ım, nerede karanlık varsa, oraya aydınlık götürme gücünü ver bize. Hayırlı nurlu, bereketli cumalar.