Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KAÇ ERMENİ DAHA?
Avrupalılarınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ermenileri kışkırtarak Anadolu’da karışıklıklar çıkardığı günlerdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İngiliz Büyükelçisi Sultan Abdülhamid Hân’a küstahça:
“Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?” diye soruncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ulu Hâkan’ın cevabı şöyledir:
"Filan günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif filan saatte Karadeniz’in filan noktasından karaya çıkararak Ermenileri silahlandırmak için şu kadar sandık malzemeyi Ermenilere teslim eden İngiliz gemisinde kaç silah bulunuyorsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o kadar Ermeni öldüreceğiz."
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KANİJE DESTANI VE TİRYAKİ HASAN PAŞA
Estergon gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa içlerindeki serhad kalelerimizden biri de Kanije Kalesi idi. 1600 yılında ele geçirilen kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1601 yılında 100 bin kişilik bir düşman ordusu tarafından kuşatıldı. İşte bu destanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalede bulunan 9 bin Türk gazisininhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ihtiyar mücahid Tiryaki Hasan Paşa komutasında bu 100 bin kişiye karşı verdiği şanlı mücadeleyi anlatır...
Yıllardan beri Osmanlı'nın karşısına hiç bir devlet yalnız çıkamıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en az üç - beş devletin ordusu bir araya gelerek hareket ediyordu. Yine öyle oldu. Avusturyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İtalyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İspanyolhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Malta ve Papalık askerleri ile Macar ve Fransız gönüllüleri geleceğin imparatoru Arşidük Ferdinand komutasında Kanije Kalesi'ni kuşattılar.
Kanije Kalesi'nin etrafı bataklıktı ve kaleye ulaşmak için köprüler kurmak gerekiyordu. Daha bir yıl önce Türkler başarmıştı amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şimdi onların yaptıklarını taklide kalkışan düşman bunu beceremiyordu. Kurdukları köprülerin gece vakti kale içine çekildiğini görüp neye uğradıklarını şaşırıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok sayıda kayıp veriyorlardı.
Bu arada iki düşman askeri esir alınmıştı. Tiryaki Hasan Paşa onları sorguya çekincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman ordusu içinde bulunan Macarlara pek güvenilmediğini anladı. Peygamber Efendimizin "Harp hiledir" Hadis-i Şeriflerini hatırladı ve düşündüklerini Kara Ömer Ağa'ya anlattı.
Kara Ömer Ağa iki esiri alıp götürdüğü ve onlara :
- "Aslında kendisinin de onlardan olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küçükken devşirilip orduya alındığını" anlattı. "Her gece bin kadar Macar fedaisinin kaleye geçip Türklere yardımcı olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu durumda işlerinin çok zor olduğunu" söyledi. Kalede bulunan asker ve mühimmat hakkında da oldukça abartılı rakamlar verip onları salıverdi.
Esirlerin götürdüğü haberler düşman ordusunun moralini bozmaya yetmişti. Ferdinand bunu önlemek için askerlerine büyük vaatlerde bulundu. Burçlara ilk çıkacak olanlara 10 köyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Tiryaki Hasan Paşa'yı yakalayacak olana ise 40 köy vaad ediyordu. Böyle dolduruşa getirilen düşman ordusu ertesi sabah toplu bir hücuma giriştiyse de Tiryaki Hasan Paşa'nın ustaca manevraları karşısında sonuç alamadılar ve üstelik 18 bin ölü verdiler.
Artık karşılıklı toplar konuşuyor ama Türk ordusunun stokları gittikçe azalıyordu. Bu savaş bir güç gösterisinden çok Tiryaki Hasan Paşa'nın kurnazlıkları ve harp hileleriyle ayrı bir havaya bürünmüştü. Türk ordusundan kaçan iki devşirmeninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaledeki gerçek durumu düşmana bildirmeleri üzerine yeni bir oyun oynadı. Ellerinde bulunan esirlerehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların kendi adamı olduğunu inandırıp salıverdi. Böylece düşmanın yeni bir toplu hücuma kalkması önlenmiş oldu. Sahte mektuplarla Avusturyalılarla Macarların arası iyice açıldı. Avusturyalıların Macar beylerini idam etmeyi kararlaştırdıkları bir sırada Macar askerleri durumu öğrenip kaçtılar.
Böylece zaman kazanılmış ve kış günleri gelip çatmıştı. Düşman ne yapacağını düşünürken Kara Ömer Ağa yanına 300 kişi alıp dışarı çıktı ve baskın hareketlerinde bulundu. 900 kişiyi öldürüp 150 esir aldı ve ele geçirdiği 12 topla geri döndü. Düşman panik halindeydi. Bu durumu değerlendiren Tiryaki Hasan Paşa kalede yalnızca 600 kişi bırakarak dışarı çıktı ve hücum emrini verdi. Artık düşman dağılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaçıyordu. Akşama kadar 30 bin ölü verdiler ve kalenin çevresi tamamen boşaldı. Geriye düşmandan 47 büyük kuşatma topuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 24 bin tüfekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 60 bin çadırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 14 bin kazma - kürekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif binlerce araba dolusu yiyecek - giyecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif barut ve ilaç erzak ve mühimmat kaldı.
Buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya tarihinde eşi görülmemiş bir gerçek destandı. 9 bin Türk askerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisinden en az 10 kat fazla bir orduya karşı arslanlar gibi dövüşmüş ve düşmanı adeta topyekun imha etmişti. İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Bir Türk on düşmana bedeldir" sözünün isbatı ve işte bu destanın gerçek kahramanı 70 yaşındaki bir Türk büyüğünün bizlere verdiği ders...
Bu akıl almaz derecedeki büyük başarı üzerine Cihan Padişahı Üçüncü Mehmed Tiryaki Hasan Paşa'ya vezirlik rütbesi veriyor ve alışılmışın aksine bizzat kendi eliyle hazırladığı "Hatt-ı Hümayun"u gönderip şöyle diyor:
"Yerin ve ğöğün sahibi olan Yüce Allah'a hamdolsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı Devleti'ne senin gibi paşalar ve askerlerin sayesinde nice zaferler nasib eyledi.
Sevgili Peygamberimize salât ve selâm olsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seni ve Devlet-i Aliyye askerlerini kendi yolunda cihad eylerken görürüz.
Ettiğin hizmetler yüce dergâha arzedilip adın iyi adlılar defterine yazılır olmuştur. Berhudar olasın; sana Vezirlik verdim. Seninle birlikte bulunan askerlerim dahi manevi oğullarımdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüzleri ak ola... Bu mektubumu al kahraman askerlerime okuyuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Allah'ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamber'e ve sizden olan devlet reisine itaat ediniz' mealindeki ayet-i kerimenin yüce manasını onlara bildiresin. Seninle orada bulunanlara dilediklerini ver. Hepinizi Cenab-ı Hakk'a emanet ederim."
Ve iştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iltifat karşısında mahçup olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözyaşlarını tutamayıp ağlayan ve sevinecek yerde üzülen o büyük insanın yine gözyaşları içinde söylediği sözler:
"Kanije'de ettiğimiz küçük bir hizmet karşılığı bize vezirlik vermişler ve 'Hatt-ı Hümayun' göndermişler. Halbukihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman Makbul İbrahim Paşa'yı tam bir selahiyetle kendi yerine vekil tayin ettiği zaman bile O'nun eline böyle bir yazı vermemişti. Rahmetli Piyale Paşa Yavuz Sultan Selim Hazretlerinin damadı olduğu ve Sakız Adası'nın fethi gibi nice zaferler kazandığı halde kendisine vezirlik çok görülmüştü. İslam Halifesi'nin Hatt-ı Hümayun'u Kanije savunması gibi küçük bir hizmete mükafaat olmaya başladı. Devletin vezirliği benim gibi kocamış kimselere kaldı. Buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim?"
Tiryaki Hasan Paşa'nınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o eli öpülesi pir ü fani'nin altın harflerle yazılıp günümüzde her evinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her makamın baş köşesine çerçeveletilip asılması gereken bu sözleri üzerine söz söyleyip yorum getirmeye bilmem lüzum var mı?
Ne dersiniz?
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
İLK OSMANLI KANUNU
Oğlu Orhan'ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Gönül kerestesiyle bir Yenişehir ve Pazar yap" diye vasiyet eden Osman Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yenişehir'in alınmasından sonra orada kurulan pazaryerini dolaşıyordu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Germiyan taraflarından gelen bir adam yanına gelerek şöyle seslendi:
"- Beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beyim! Yenişehir'in pazar bac'ını bana satın!.."
Osman Bey şaşırmıştı; sordu:
"- Bac nedir be adam?"
"- Yani ki beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pazara her kim mal getirirse ondan akçe alayım!.."
"- Pazara gelenlerden alacağın mı vardır ki onlardan akçe alacaksın?"
"- Beyim! Bu töredir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ezelden beri bütün ülkelerde böyledir. Ben alır size veririmhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif siz de emeğimin karşılığını bana verirsiniz!"
"- Bir kişinin kazandığı başkasının olur mu be adam? Ben onun malına ne koydum ki akçesini alayım? Var git yanımdan da zararım dokunmasın!"
Adam yardım uman bakışlarla etrafındakileri süzerken onlar durumu Osman Bey'e anlattılar.
Günümüzde belediyelerin pazarcılardan "işgaliye bedeli" adıyla aldıkları vergi o zamanlarda da alınıyordu ve Osman Bey'in başına gelen bu olay konuyla ilgili bir kanunun çıkmasına sebep oldu:
"Pazara bir yük getirip satan herkes iki akçe versin. Satamazsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birşey vermesin!"
Osmanlılardahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif atlı askerlere mülk olarak arazi veriliyordu ve bu araziye "Tımar" deniyordu. Tımar sahipleri belli sayıda asker beslemek ve savaş zamanlarında askerleriyle birlikte orduya katılmak zorundaydılar. Daha sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yukarıda sözünü ettiğimiz kanun maddesinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tımarla ilgili olarak şöyle bir hüküm eklendi:
"Ve dahi her kimse tımar versemhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elinden sebepsiz yere alınmaya. O kişi ölürsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tımarı oğluna versinler. Oğlan küçük isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sefer vaktinde hizmetkârları onun yerine sefere gitsin. Ta ki oğlan sefere gidecek yaşa gelene kadar... Ve her kim bu kanuna uyarsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah ondan razı olsun."
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
İKİNCİ SELİMhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif MİMAR SİNAN VE SELİMİYE CAMİÎ
Sultan İkinci Selim çok sevdiği Edirne'ye bir cami yaptırmak isteyince tabii hemen Mimar Sinan'ı çağırdı. Bu cami öyle bir eser olmalıydı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyada eşi ve benzeri olmamalıydı.
Artıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ustalığının doruğunda olan Mimar Sinan için bu pek de öyle zor bir iş değildi. Üstelikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Sinan'ın şimdi büyük bir hedefi vardı:
Selimiye Camii'nin kubbesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizanslılardan kalan Ayasofya'nın kubbesinden daha büyük olacaktı!
İnşaat altı yıl sürdü ve ortaya muhteşem bir eser çıktı. Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Allah'ın yardımı ve Sultan Selim Han'ın arzusu ile" caminin kubbesini Ayasofya kubbesinden 6 arşın boydan ve 4 arşın derinlikten geçmeyi başarmıştı. Kubbe 8 filayağına dayanan kasnak üzerine oturuyordu ve kaideden başlayarak 15.86 metre yüksekliğinde idi. Caminin 4 minaresine ise üçer şerefe konulmuştu ve her üç şerefeye de üç ayrı yoldan çıkılıyordu. Böyle bir eser elbette ki yabancıları da hayran bırakıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gören herkes O'nu gıpta ile seyrediyordu.
Meselahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İngilizlerin ünlü mimarlarından Elvishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edirne'deki Selimiye Camiinin kubbesi ile ilgili olarak şunları söylüyor:
- "Bu kubbeyi aşağı indirseniz ve içini altınla doldursanız bilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Büyük Sinan olmadan günümüzün teknolojisi ile tekrar yapamazsınız!"
Balkan savaşları sırasında Bulgarlar bir ara Edine'yi işgal etmişlerdi. O sırada camiyi gören ve hayranlıkla seyreden bulgar komutanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
"Bu mabedi Türklerin yaptığını bilmeseydimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ın yaratmış olduğunu söylerdim" diyerek hayranlığını belirtiyor.
Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiyi gezen bir Alman profesör ve mimarı da şöyle diyor:
- "Kendimi bütün zamanların mimarlarından daha kaabiliyetsiz görüyorum. Selimiye gibi bir mimari şahasere ve Sinan gibi bir mimara sahip olan bu devleti takdir ediyorum!"
Evet... Büyük eserleri ancak büyük sanatçılar ortaya koyabilirler ve büyük sanatçıları ancak büyük devletler yetiştirebilirler.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
"GÜL BABA"NIN GÜLLERİ
Fatih Sultan Mehmed'in yerine geçen oğlu ikinci Bayezîd avdan dönüyordu. Bir an önce saraya varıp dinlenmeyi düşünürken atını durdurduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif havayı kokladı ve derin derin nefes alıp ferahladıktan sonra sordu:
"- Bu güzel kokular da nereden gelir böyle?"
Yanındaki vezirlerden biri cevap verdi:
"- Devletlü Padişahım! İstanbul kuşatmasına katılan gazilerimizden tabiat aşığı biri vardır kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O'na Gül Baba derler. Ak sakallıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nur yüzlü bir ihtiyardır. Şu yamaçları güllerle ve dahi türlü çiçeklerle donattı. Bu hoş kokular O'nun bahçesinden gelmektedir."
Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirin anlattıklarını tebessümle dinliyordu. Sözlerini bitirince kararını bildirdi:
"- Merhûm babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim!"
Artık yorgunluklar unutulmuştu. Gül Baba'nın kulübesine doğru yürüdüler. Kulübeye doğru yaklaştıkça gül kokuları artıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanın gözü-gönlü açılıyordu. Değerli misafirlerin geldiğini gören Gül Baba koştuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onları kapıda karşıladı. Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha atından inmeden selam verip hal-hatır sordu:
"- Savaşta bastığı yeri sarsanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif barışta oturduğu yeri gül bahçesine çeviren yiğit askerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif selam sana!"
Gül Baba mahçup olmuştuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güçlükle konuşabildi:
"- Sizden böyle iltifatlar görmek bizim için ne büyük şereftir Sultanımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sağolun!"
"- Sen kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'u fetheden ordunun bir neferi olarak şereflerin en büyüğünü almışsın Gül Baba. O büyük şerefin yanında bizim sözlerimizin hükmü mü olur?"
Gül Baba tebessümle başını öne eğerken Padişah atından indi ve Gül Baba'nın gösterdiği mindere bağdaş kurup oturdu ve O'nun kendi elleriyle pişirdiği kahveyi yudumlayıp yorgunluğunu giderdi. Sonra da şöyle bir teklifte bulundu:
"- Dilersen seni saraya alayım. Artık çalışma da yaşlılık devrini dinlenerek geçir!"
"- Sağolun Sultanım! Burada oturmak benim için daha iyi. Amma bir iyilik yapmak istersenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kulübemin bulunduğu yere bir mektep-medrese yaptır kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketimizin çocukları ilim-irfan öğrensinler!"
Gül Baba'nın sözleri Padişah'ı çok duygulandırmıştı. Yerinden kalkarken O'nu mutlu edecek cevabı verdi:
"- Gönlün rahat olsun Gül Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dilediğin olacaktır!"
Sonra bahçeyi gezdiler...
Padişah gülleri okşuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğilip kokluyor ve yanındakilerle konuşuyordu. Bu arada Gül Baba da özenle seçtiği gülleri koparıp demet yapıyordu. Padişah ayrılırken O'na bir demet sarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir demet kırmızı gül verdi. Padişah gülleri alıp kokladıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bağrına bastı ve atını sürüp gitti.
Kısa zaman sonra ise Gül Baba'nın kulübesi yıkıldı ve oraya büyük bir bina yapıldı. Zaman içerisinde okul olduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hastane oldu ama hep insanlığa hizmet etti. 1868 yılında "Mekteb-i Sultanî" adıyla yeni bir kimliğe bürünen okulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cumhuriyet döneminde de "Galatasaray Lisesi" adını aldı.
Gül Baba'nın Sultan İkinci Bayezîd'e verdiği o güzel kokulu sarı ve kırmızı güller önce bu liseninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da Galatasaray Spor Kulübü'nün sembolü oldu.
Gül Baba'nın türbesi bugün de oradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif okulun bahçesindeki yeşillikler arasında duruyor ve ziyaretçilerinden Fatihâlar bekliyor.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİHhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif MEDRESESİNE İMTİHANLA GİRDİ
Hazreti Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'u fethettikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen kendi ismiyle anılan bir cami ve etrafına da büyük bir medrese yaptırdı. Bugünün üniversitesi sayılan medresedehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir oda almak istiyordu. Fakat Fatih'in bu isteğine medresenin ilim neyeti;
— Siz ne talebesinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de hacegân sınıfındansınız. Bu durumda medresede bir odaya sahip olmanız mümkün değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Hazreti Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldığı bu cevaba kızmadığı gibi: http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
— Medresede bir odaya sahip olabilmem içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne yapmam lâzım? dedi.
— İmtihan olmanız lâzımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı talebe imiş gibi imtihana girdi ve imtihanı kazanarak kendi yaptırdığı medresede bir odaya sahip oldu.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİH YOLUNDA BİR IŞIK: EYYUP SULTAN
Başta Akşemseddin olmak üzere ileri gelen şeyhlerle dervişler "İstanbul'un mutlaka fethedileceğini" söyleyerek ordunun moralini yükseltiyorlardı. Yapılan tefsirlere görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kur'an-ı Kerim'de geçen "Beldetün Tayyibetün - Güzel Şehir" sözündeki rakamların toplamı ebced hesabıyla 857 oluyordu ve bu rakamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hicrî Takvim'e göre İstanbul'un fetih yılı oluyordu.
Bu şehirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Milâd öncesinden başlayarak hiç gündemden düşmemişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şimdiye kadar çeşitli milletler tarafından defalarca kuşatılmıştı. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed(S.A.V)'in Hadis-i Şerifleri'yle tuttukları ışık Müslümanları da bu şehir üzerine yöneltti.
655 yılında ve Hazreti Osman(r.a.)'ın Halifeliği döneminde Hazreti Muaviye tarafındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 668 yılında Muaviye'nin oğlu Yezid tarafındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha sonra da başka İslâm orduları tarafından kuşatmalar yapıldı. 668 yılında yapılan kuşatmadahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in sancaktarlığını yapan Hazreti Eyyup El Ensarî şehid olmuştu. O'nun yakın bir yerde defnedilmiş olacağını tahmin eden din büyükleri mezarının yerini bulmak için büyük gayret gösteriyorlardı.
Akşemseddin kendini adeta bu konuya adamıştı. Bir gece Padişah'ın hazır bulunduğu otağda secdeye kapanıp kendinden geçmiş ve Allah(cc)'la başbaşa kalmıştı. Secdede o kadar uzun kaldı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada bulunanların çoğuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Efendi mezarın yerini bulamadığı için utancından başını kaldıramaz oldu" diye alaya almaya başlamışlardı. Derkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akşemseddin başını yerden kaldırdıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözyaşlarıyla sırılsıklam olmuş yüzünü yanında bekleyen Sultan'a çevirdi ve büyük müjdeyi verdi:
"- Beyim! Allah(cc)'ın hikmetihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seccademizi Eyüp Sultan Hazretleri'nin mezarı üzerine sermişiz. Hemen şu yeri kazsınlar!"
Hemen toprak kazıldı... Heyecan doruktahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün bakışlar aynı noktada! Ve işte bir sanduka üzerine şöyle bir yazı. "Hâzâ kabrü Ebü Eyyüb.."
Kimde can kalır? Herkes sevinçten ağlıyor ve haber Türk Ordusu'nun safları arasında dalga dalga yayılıyor:
"Müjdeler olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif müjdeler olsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Eyyup Sultan Hazretleri'nin mezarı bulundu!.."
Bu müjdeyi alan ordunun karşısında değil bir Bizanshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bin Bizans bile dayanamaz artık. Nitekim dayanamadı da.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİH'İN HALKINI İMTİHANI
Hazreti Fatih Sultan Mehmet istanbul'u fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istanbul'un fethine girişmeden öncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı'nın başşehri olan Edirne'de çarşıya çıktı.
Çarşının bir tarafından giriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alış - veriş yapmaya başladı. Birinci dükkâna varıp birşey aldı. İkinci bir şey istediğinde dükkân sahibi vermedi.. Fatih'i tanımıyordu dükkân sahibi. Fatih Hazretleri mal olduğu halde neden vermediğini sordu.
Adam:
— Ben sana bir şey satmakla sabah siftahımı yapmış oldumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ikinci alacağını da karşıdaki dükkândan al. Çünkü o henüz siftah etmemiştirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Fatih memnun olmuştu. Öbürüne vardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar mal aldı... İkincisini istediğinde o da vermeyip komşu dükkâna gönderdi. Böylece Hazreti Fatih koca çarşıyı baştan sona kadar dolaştı... Hepsinde aynı mukabele ile karşılaşmıştı.
Aldıkları erzakıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif medresede ilim tahsil eden talebelere gönderdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisi de saraya gelip Allah'a şükür secdesine kapandı ve şöyle dedi:
— Ya Rabbi sana hamdolsun... Bana böyle birbirini düşünen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans'ıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyayı bile fethederimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi ve istanbul'un Fetih planlarını hazırlamaya başladı.
51 gün süren muhasaradan sonra Bizanshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akşemseddin Hazretleri'nin de bizzat iştirakiyle fetholunmuştu. İstanbul fetholunduktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı imparatorluğunun merkezi Edirne'den İstanbul'a taşındı.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ESTERGON KALESİ
Kanunî Sultan Süleyman'ın Padişahlığı döneminde ve 1543 yılında elimize geçen Estergon Kalesi Sancakbeyli haline getirilerek Budin Beylerbeyliği'ne bağlanmıştı. Ancak kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bundan yaklaşık elli yıl sonra Almanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Lehhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çek ve İtalyanlardan oluşan 80 bin kişilik bir haçlı ordusu tarafından kuşatıldı. Bu sırada Estergon Kalesi'nde yalnızca beş bin Türk askeri bulunuyordu.
Durum gerçekten çok kötüydü ve yardım alma ihtimali de yoktu. Düşmanın teslim olma teklifi Estergon muhafızı Kara Ali Bey tarafından kabul edilmedi. Kara Ali Bey ve yanındakilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Biz Rumeli gazileriyiz; kelle verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kale vermeyiz!" diyorlardı.
Bu inancı taşıyan er kişilerin savunduğu kaleyi düşürmek elbette kolay olamazdı. Nitekim kuşatmanın uzamasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman askerlerini yöneten kumandanları çılgına çevirdi ve askerlerini kırbaçlatmaya başladılarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bu durumu gören Kara Ali Bey yüksek bir sesle bağırdı:
- "Şu mel'un kumandan yere düşürülürsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kafir askerlerinin hepsi geri dönecektir. Kim onu vurursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine dilediği verilecektir!"
Bunun üzerine Osman isimli bir yiğit "Ya Allah" diyerek tetiği çekti ve düşman kumandanını yere serdi. Ancak ne var ki bu arada kale kumandanı Kara Ali Bey de şehid oldu. O'nun yerine kumandayıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o sırada kalede bulunan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa aldı. Ancakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalede kıtlık ve susuzluk başladığı için yapılacak fazla bir şey yoktu.
Kalede bulunan tarihçi Peçevi İbrahim Efendi durumu şöyle özetliyordu:
- "Sanıç etrafında hararetinin şiddetinden ıslak mermerleri yalayan ve bir damla su için can veren elsiz - ayaksız yaralıların inlemeleri yürekleri sızlatıyordu."
İçerdeki durum gerçekten elem vericiydi. Bu arada Yeniçeri askerinin ayaklanması herşeyi alt - üst etti. Artık teslim olmaktan başka çare yoktu. Aralarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'nın da bulunduğu esirler Tuna nehrindeki gemilere bindirilerek Vişegrad'a götürüldüler.
Estergon Kalesi'nin elden çıkması ve orada verilen şehidler bütün milleti yürekten yaraladı ve iştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nesilden nesile söylene gelen Estergon türküsü o günlerin hatırasını hâlâ canlı tutuyor:
Estergon Kalesi subaşı durak
Kemirir içimi bir sinsi firak
Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yâr peşinde koşar kara bahtlıyım
Estergon Kalesi subaşı hisar
Baykuşlar çağırışırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bülbüller susar
Kâfir bayrağını burcuna asar
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Bu ateşle yanar kara bahtlıyım
Estergon Kalesi subaşı kale
Göklere ser çekmiş burçları hele
Biz böyle kaleyi vermezdik ele
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Estergon'u vermiş kara bahtlıyım.
Evet... "Kara bahtlılar" Estergon'u gözyaşları içinde düşmana vermişlerdi ama onu geri almaya da ahd etmişlerdi.
Başvezirlik ve kumandanlık görevine tayin edilen Lala Mehmed Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalenin elden çıkışından on yıl sonra bu defa fetih için Estergon önlerindeydi. 29 Ağustos 1605 yılı günü başlayan kuşatma bir ay sürdü ve kale 29 Eylül ele geçirildi. Artık yaralar sarılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaybedilen dosta kavuşulmuştu.
Estergon Kalesi bundan sonra 78 yıl daha Osmanlı hudut boylarının müdafaasını yapan bir mücahid gibi görev yaptı. Kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üstümüzde kara bulutların dolaşmaya başladığı günlerdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1683 yılında içimizde silinmez hatıralar bırakarak elimizden çıktı ve bizleri boynu bükük bıraktı. Onun için biz hâlâ o türküyü söylüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Estergon'u unutmuyoruzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif unutamıyoruz:
Estergon Kalesi subaşı durak
Kemirir içimi bir sinsi firak
Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yâr peşinde koşar kara bahtlıyım...
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
DÜNYA ORDULARININ EN KUVVETLİSİ
Şarlken adıyla bilinen Alman İmparatoru ve İspanya Kralı Charles-Quint'in elçisi olarak yedi yıl boyunca Türkiye'de kalan Oger Ghislain de Busbecghttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Türk Ordusu ile ilgili gözlemlerini şöyle anlatıyordu:
"Türk ordusu ile kendi ordumuzu karşılaştırdığım zaman gelecekte başımıza gelebilecek olan şeyleri düşünüyor ve irkiliyorum.
Türklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tarih boyunca düşünülebilecek en kudretli orduya sahipler. İmparatorluğun bitmek- tükenmek bilmeyen bütün kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kazanılan sürekli zaferlerin tecrübesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düzenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif disiplinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kanaatkârlık ve uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını oluşturuyor.
Bizim ordularımız ise fakirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif savurganhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yenilgiler yüzünden maneviyatını yitirmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif disiplinsizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başıboşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sarhoş ve tamahkâr bir halde. Şuna eminim kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran sürekli olarak doğudan Türkiye'yi tehdit etmesehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa'nın işi çoktan bitmiş olacaktı.
Türkler İran'ın işini bitirdikten sonra bütün ağırlıklarıyla bize yöneleceklerdir. Böyle bir durum karşısında ne yapacağımızı ve buna ne derece hazırlıklı olduğumuzu düşünüyorum dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif korkuyorum.
Türk ordusunda ilk dikkatimi çekenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çeşitli sınıflara mensup askerlerin kendi karargâhlarından dışarı çıkmamaları oldu. Bizim karargâhlarda olup-bitenleri bilenler buna inanmayacaklardır. Onbinlerce askerin bulunduğu Amasya ordugâhında büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Orada kavgadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tartışmadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şiddetten ve zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım. Her taraf tertemizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pırıl pırıldı. Türkler artıkları derhal yakıyor ya da uzağa götürüp gömüyorlar. Onlar hiç kumar bilmiyorlar. Bizim ordugâhlarımızda ise zar ve kâğıt oynanmayanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içki içilmeyenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kavga çıkmayan çadır yoktur.
Türk ordusunda en küçük bir disiplinsizlik hemen cezalandırılıyor ve hiç bir suça göz yumulmuyor. Ordugâhta bir bayram namazının kılındığına şahid oldum. Saflar şaşılacak derecede düzgündü.
Uçsuz bucaksız bir kalabalık; türlü türlühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif renk renk üniformalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif altınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gümüşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif lâlhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ipek ve saten pırıltıları içinde alabildiğince uzayıp gidiyordu. Yalnızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu servet ve ihtişam içinde herkes mütevazi idi. Bu kudret ve zenginlik onlar için alışılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benimsenmiş şeylerdi. Uzakta tımarlı süvarilerin binlerce atı görünüyordu. Bu atlar da gayret yüksek ve bakımlı hayvanlardı.
Türk toplumunun manzarası da Türk ordusunun manzarasından farksızdır. Aynı sessizlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif servet içindeki sadelikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendine güvenenlere mahsus tevazu halk tabakalarına kadar yayılmış durumda. Kısacasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türklerden alacağımız dersler sonsuzdur."