Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
MÜBAREK ELİ İLE ŞİFA BULDU!!!
Gazve-i Bedir'in on dört şehidinden birisi olan Muavviz ibni Afra' Ebu Cehil ile döğüşürken, Ebu Cehl-i lâin, o kahramanın bir elini kesmiş. O da öteki eliyle elini tutup Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına gelmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun elini yine yerine yapıştırdı, tükürüğünü ona sürdü. Birden şifa buldu, yine harbe gitti, şehid oluncaya kadar harb etti.
--------------------------------------------------
Hem yine İmam-ı Celîl ibni Veheb haber veriyor ki: O gazvede Hubeyb ibni Yesaf'ın omuz başına bir kılıç vurulmuş ki, bir şakkı ayrılmış gibi dehşetli bir yara açılmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun kolunu omuzuna eliyle yapıştırmış, nefes etmiş; şifa bulmuş.
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Bu Parça Altın Ve Elmasla Yazılsa Liyakati Var
Evet, sabıkan bahsi geçmiş:
• Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi,
• http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b369.gif sırrıyla, aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde, onları inhizâma sevk etmesi,
• http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b370.gifnassı ile, aynı avucunun parmağıyla kameri iki parça etmesi,
• ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi,
• ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması,
• elbette o mübarek el, ne kadar harika bir mucize-i kudret-i İlâhiye olduğunu gösterir.
Güya, ahbap içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhânîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse zikir ve tesbih ederler.
Ve a'dâya karşı küçücük bir cephane-i Rabbânîdir ki, içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur.
Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmânîdir ki, hangi derde temas etse, derman olur.
Ve celâl ile kalktığı vakit, kameri parçalayıp, Kab-ı Kavseyn şeklini verir.
Ve cemâl ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer.
Acaba böyle bir zâtın birtek eli böyle acip mu'cizâta mazhar ve medar olsa, o zâtın, Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve dâvâsında ne kadar sadık bulunduğu ve o el ile biat edenler ne kadar bahtiyar olacakları, bedâhet derecesinde anlaşılmaz mı?
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Bir örümcek, bütün Kureyş'e karşı ona nöbettar olup muhafaza etti...
Ehl-i siyer ve hadis müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı öldürtmek için kati ittifak ettiler. Hattâ, insan suretine girmiş bir şeytanın tedbiriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâakal bir adam içinde bulunup, iki yüze yakın, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in taht-ı hükmünde olarak, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hane-i saadetini bastılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanında Hazret-i Ali vardı. Ona dedi: "Sen bu gece benim yatağımda yat." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş, bütün hanenin etrafını tutmuşlar. O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı, hiçbirisi onu görmedi, içlerinden çıktı, gitti. Gar-ı Hira'da iki güvercin ve bir örümcek, bütün Kureyş'e karşı ona nöbettar olup muhafaza ettiler
----------------------------------------------------------------
SURAKANIN ATI
Vakıât-ı katiyedendir ki, mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesası, mühim bir mal mukabilinde, Sürâka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takip edip onları öldürmeye çalışsın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekr-i Sıddık ile beraber gardan çıkıp giderken gördüler ki, Sürâka geliyor. Ebu Bekr-i Sıddık telâş etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mağarada dediği gibi, http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b402.gifdedi. Sürâka'ya bir baktı; Sürâka'nın atının ayakları yere saplandı, kaldı. Tekrar kurtuldu, yine takip etti. Tekrar atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi birşey çıkıyordu. O vakit anladı ki, ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki ona ilişsin. "El-aman" dedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm aman verdi. Fakat dedi: "Git, öyle yap ki başkası gelmesin."
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Umur-u gaybiyeye dair hadislerin birkaç misalini zikrederiz
* Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nakl-i sahihle ve mütevatir bir derecede bize vasıl olmuş ki, minber üstünde, cemaat-i Sahabe içinde ferman etmiş ki: http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b262.gifİşte, kırk sene sonra İslâmın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (r.a.) ile musalâha edip, cedd-i emcedinin mucize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.
------------------------------------------------------------------
* Nakl-i sahihle, Hazret-i Ali'ye (r.a.) demiş: http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b263.gifHem vak'a-i Cemel, hem vak'a-i Sıffin, hem vak'a-i Havâriç hadiselerini haber vermiş.
Hem Hazret-i Ali (r.a.) Hazret-i Zübeyir ile seviştiği bir zaman dedi: "Bu sana karşı muharebe edecek. Fakat haksızdır."
-------------------------------------------------------------------
* Hem ezvâc-ı tâhirâtına demiş: "İçinizden birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek
http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b264.gifİşte şu sahih, kati hadisler, otuz sene sonra Hazret-i Ali'nin Hazret-i Aişe ve Zübeyir ve Talha'ya karşı vak'a-i Cemel'de; ve Muaviye'ye karşı Sıffin'de; ve Havârice karşı Harûra'da ve Nehruvan'da muharebesi, o ihbar-ı gaybiyenin bir tasdik-i fiilîsidir.
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Evin damı ve kapısı ve duvarları "Âmin, âmin" diyerek duaya iştirak ettiler..
Nakl-i sahihle Hazret-i Abbas'tan haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Abbas ve dört oğlunu (Abdullah, Ubeydullah, Fazl, Kusem) beraber, "mülâet" denilen bir perde altına alarak üzerlerine örttü. Dedi: http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b352.gif(Yâ Rabbi! Bu benim amcamdır ve babam hükmündedir. Bunlar da onun çocuklarıdır. Ben abâmla onların üzerlerini örttüğüm gibi, sen de onları örterek ateşten koru." )deyip dua etti. Birden, evin damı ve kapısı ve duvarları "Âmin, âmin" diyerek duaya iştirak ettiler....
------------------------------------------------------
Dur ey Uhud!
Başta Buharî, İbni Hibban, Ebû Davud, Tirmizî gibi kütüb-ü sahiha, müttefikan Hazret-i Enes'ten, Ebu Hüreyre'den, Osman-ı Zinnureynden, Aşere-i Mübeşşereden Said ibni Zeyd'den haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekri's-Sıddık, Ömerü'l-Faruk ve Osman-ı Zinnureyn ile Uhud Dağının başına çıktılar. Cebel-i Uhud, ya onların mehabetlerinden veya kendi sürur ve sevincinden lerzeye geldi, kımıldandı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki:http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b353.gif(Dur ey Uhud! Şüphesiz üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve iki tanede şehid var)...
Şu hadis, Hazret-i Ömer ve Osman şehid olacaklarına bir ihbar-ı gaybîdir.
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Evin damı ve kapısı ve duvarları "Âmin, âmin" diyerek duaya iştirak ettiler..
Nakl-i sahihle Hazret-i Abbas'tan haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Abbas ve dört oğlunu (Abdullah, Ubeydullah, Fazl, Kusem) beraber, "mülâet" denilen bir perde altına alarak üzerlerine örttü. Dedi: http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b352.gif(Yâ Rabbi! Bu benim amcamdır ve babam hükmündedir. Bunlar da onun çocuklarıdır. Ben abâmla onların üzerlerini örttüğüm gibi, sen de onları örterek ateşten koru." )deyip dua etti. Birden, evin damı ve kapısı ve duvarları "Âmin, âmin" diyerek duaya iştirak ettiler....
------------------------------------------------------
Dur ey Uhud!
Başta Buharî, İbni Hibban, Ebû Davud, Tirmizî gibi kütüb-ü sahiha, müttefikan Hazret-i Enes'ten, Ebu Hüreyre'den, Osman-ı Zinnureynden, Aşere-i Mübeşşereden Said ibni Zeyd'den haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekri's-Sıddık, Ömerü'l-Faruk ve Osman-ı Zinnureyn ile Uhud Dağının başına çıktılar. Cebel-i Uhud, ya onların mehabetlerinden veya kendi sürur ve sevincinden lerzeye geldi, kımıldandı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki:http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b353.gif(Dur ey Uhud! Şüphesiz üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve iki tanede şehid var)...
Şu hadis, Hazret-i Ömer ve Osman şehid olacaklarına bir ihbar-ı gaybîdir.
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Hangisine işaret etti, yere düştü...
Nakl-i sahihle, habrü'l-ümme ve tercümanü'l-Kur'ân olan Hazret-i İbni Abbas ve hâdim-i Nebevî ve ulema-i azîme-i Sahabeden olan İbni Mes'ud'dan haber veriyorlar ki:
Demişler: Feth-i Mekke gününde, Kâbe ve etrafında, taşta rasasla mıhlanmış üç yüz altmış sanem vardı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm elinde kavse benzer bir değnekle o sanemlere birer birer işaret ederek http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../mekt/b357.gif("Hak geldi, bâtıl yok oldu. Muhakkak ki bâtıl yok olup gidicidir." (İsrâ Sûresi: 17:81.)..
deyip, hangisine işaret etti, yere düştü. Sanemin yüzüne işaret ettiyse arkasına düşer, arkasına işaret ettiyse yüz üstüne düşer, ve hâkezâ, sanemler yere yuvarlandılar...
Cevap: Mu'cizat ı AHMEDİYE'den (S.A.V)
Siz gelirken baktım ki, havada, üstünüzde bir parça bulut vardı..
Meşhur Bahîra-i Rahibin meşhur kıssasıdır ki, nübüvvetten evvel, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amcası Ebu Talip ve bir kısım Kureyşî ile beraber Şam tarafına, ticarete gidiyorlar. Bahîra-i Rahibin kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular. İnsanlarla ihtilât etmeyen münzevî Bahîra-i Rahip birden çıkageldi. Kafile içinde Muhammedü'l-Emin'i (a.s.m.) gördü. Kafileye dedi: "Şu Seyyidü'l-Âlemîndir ve peygamber olacaktır." Kureyşîler dediler: "Nereden biliyorsun?" Mübarek rahip dedi ki: "Siz gelirken baktım ki, havada, üstünüzde bir parça bulut vardı. Siz otururken, şu Muhammedü'l-Emin (a.s.m.) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı. Hem görüyordum ki, taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm. Bu ise nebîlere yapılır." ....