Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
622. Akıl geldi, ey aşık gizlen!
Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c. III, 1259)
• Akıl geldi, ey aşık gizlen! Akıldan, fikirden vay bize eyvah bize!
• Ey kusur gören göz, ey düşünen akıl! Bizim topluluğumuzdan çık, git! Yahut da, utancımdan yaptıklarını görmemek için gözsüz, söylediklerini işitmemek için sağır olayım.
• Ey akıl! Sen suya benziyorsun. Ateşimizden uzak dur! Yahut da bizim aramıza karış, kazanımıza gir, bizimle beraber kayna, bizimle beraber köpür, coş!
• Aklının seni kırıp dökmesini, perişan etmesini istemiyorsan, akıl deryasında ölü gibi ol, onun dalgalan ile uğraşma!
• Eğer sen; "Ben aşığım." dersen, bil ki senin için bir çok imtihanlar vardır. Başını eğme, aşıkların kadehinden iç!
• Benim coşkunluğum, aşk mesti olduğumdandır. Çeng gibi coşup köpürüyorsam da; benim bu halden haberim bile yok!
• Ey Tebrizli Şems! Beni harap ettin, sen hem sakîsin, hem şarapsın, hem de şarap satan!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
623. Zavallı gönlüm saçlarının arasında kayboldu, gönlümü bulmak için o saçları dağıtın!
Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. III, 1229)
• Can denizinde olan, canlar bağışlayan o saçları dağıtın. Çünkü o saçların arasında ruhlara safa veren mi'skler gizlenmiştir. 0 saçları çözün, dağıtın. • Onun siyah saçlarının gerisinde yüzlerce sabah vardır. 0 saçları her an, her lahza yüzlere çözün,
• Dünyaya devlet ve cennet olan saçları dağıtın, dağıtın ki onların kokusu ile canlarda gül bahçeleri açılsın.
• 0 saçlar dağılınca, şarap gibi kaynar, coşar durur ve onun pek güzel olan yüzünü halktan gizler. 0 saçları çözün, dağıtın, dağıtın da o saçların hoş kokusu ile sarhoş olsun, sarhoşca neşelensin, parlasın.
• Zavallı gönül onun saçlarının kıvrımları arasında kayboldu. Kaybolan gönlü bulabilmek için o saçları dağıtın, perişan edin.
"Fuzulî merhum bir beytinde şöyle der:
"Aşiyan-ı mürg-ı dil zülf-i perişanındadır.
Kande olsam ey peri. gönlüm senin yanındadır."
(Gönül kuşunun yuvası senin dağınık, perişan saçlarının arasındadır./ Ey peri! Nerde olursam olayım, benim gönlüm senin yanındadır.)
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
624. Senin aşkınla oynayan her zerre şevke gelseydi, kucağını açsaydı,
güneş zerrelerin kucağına sığmazdı.
Mefulü, Mefa'ilün, Fe'Olün
(c. III, 1238)
• Bugün, gönlün hali pek hoş. Çünkü sen, dün benim gönlümün kanını içmiştin.
• Dün ay yüzünü göstermiştin, bugünse binlerce şekle bürünüyor, gönlünü binlerce örtülerle örtüyorsun.
• Gönül, o gözün önünde secdeler ediyor. Canımsa onun güzel kulağına, bir halka olmuş asılmış.
• "Her an aklını başına al !" diye işaret ediyorsun. Aklı, fıkri olmayandan, akıl, fikir mi istiyorsun?
• Ben, senin zurnanım, benden söyle; ben sensin. Senin zurnaya üfürdüğün nefesi ben vermedeyim. Coşmayacaksan coşma!
• Senin korkundan arslan bile kedi gibi olmuş, sabır ise fare gibi tuzağa düşmüş, gizlenmiş.
• Senin aşkınla oynayan her zerre, şevke gelseydi de kucağını açsaydı, güneş, zerrelerin kucaklarına sığmazdı.
• Ey zerre! Mademki güneş seni almak istiyor. Veresiye para ile olsa da kendini ona sat gitsin.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
625. Bizi Hakk'a yükselten sema' merdiveni, göğün damını da aşar geçer.
Mefa'îlün, Fe'ilatiin, Mefa'îliin, Fa'îlün
(c. 111, 1295)
• Gel, gel ki sen cansın, sema'ın canının canısın. Gel ki, sen sema' bahçesinin, yürüyen selvisisin.
• Yüz binlerce yıldızın gönlü senin yüzünden aydınlanmıştır. Gel ki, sen sema' göğüne doğan bir aysın.
• Gel ki can da, cihan da güzel yüzüne hayrandır. Gel ki, sen sema' aleminde, sen şaşılacak bir güzelsin, eşi benzeri görülmemiş, aziz bir varlıksın.
• Sen, sema'a girince iki dünyadan da dışarı çıkarsın, zaten bu sema' alemi, iki alemden de dışarıdadır. • Yedinci kat göğün damı, ötelerde, pek yücelerdedir. Fakat bizi Hakk'a yükselten ' merdiveni, göğün damını da aşar geçer. Bu damdan da yücedir.
• Ondan başka ne varsa ayağınızın altına alın, ayağınızı vurun, ezin. Sema' sizindir, siz de sema'ınsınız.
• Zerrelerin kucakları güneş ışığı ile dolunca, hepsi de sessiz sedasız sema'a başlarlar.
• Gel ki, Şems-i Tebrîzî aşkın süretidir, şeklidir. Zira onun aşkından, sema'ın ağzı, dudağı açıkta kaldı.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
626. Dediklerinin hepsi yalan!
Mef'ulü, Fa'ilatü, Mefu-îlü, Fa'ilat
(c. III, 1299)
• "Aşk padişahı vefasızdır." diyorlar. Bu söz yalandır. "Senin çektiğin ızdıraplar bitmez, senin keder gecenin sabahı yoktur. Sen gündüzü göremezsin." diyorlar, bu söz de yalan!
• Aşktan anlamayanlar bana diyorlar ki: "Aşk için ne diye kendini öldürüyorsun? Beden yok olduktan sonra hayat ve aşk da yok olur, gider." Bu görüşler de yalan!
• "Aşk yüzünden gözyaşı dökmen anlamsız, gözünü kapayınca (ölüp gidince), artık sevgiliyi görmek, buluşmak imkansızdır." diyorlar. Böyle sözler de /alan!
• Diyorlar ki: "Zaman geçip gitti. Biz de zamanımızı doldurduk. Yaşamamız )itti. Biz ölünce bizim canımız, ötelere gitmez ki!" Bu söz de yalan!
* Doğru yolu tutmayanlar, aşk yolunda yürümeyenler diyorlar ki: "Kulun hakk'a varmasına da imkan yoktur!" Bu görüş de yalan!
* Diyorlar ki: "Kula, gönül sırrını açmazlar, lütfedip kulu gönüllere almazlar, yukanlara çıkarmazlar." Bu düşünce de yalan!
• "Balçıktan yaratılmış olan insanın, gökyüzünde bulunanlarla, gök ehli ile dostluk kurmasına imkan yoktur." diyorlar. Bu sözler de yalan!
• Diyorlar ki: "İnsanın tertemiz ruhu, şu topraktan yapılmış olan yuvadan, aşk kanatlarını açıp da havalanamaz, ötelere gidemez." Bu söz de yalan!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
627. Keskin kılıcını çek, haset edenlerin kanlarını dök!
Müfte'ilün, Fa'ilün, Müfte'ilün, Fa'iliin
(c. III, 1304)
• Bana şarap gerekmez, ben şarabın durusundan da, tortusundan da vazgeçtim. Ben kendi kanıma susamışım, nefisle savaş zamanı geldi.
• Keskin kılıcı kınından çek! Haset edenlerin kanlarını dök, ta ki bedensiz baş kendi bedeni etrafında çırpınarak dönüp dursun!
• însan kellelerinden dağ yap! Dökülen kanımızdan deniz meydana getir, ta ki toprak ve kum, akan kan damlalarını içsin!
• Ey gönlümden haberdar olan! Yürü git, ağzımı tutma, yoksa gönlüm yarılır da yarığından kan fışkırır.
• Bırak söyleyeyim, sözümden belki kavga çıkar ama kavgaya kulak verme, hiç aldırış etme. Bizim saltanatımız ve kahrımız insanlar tarafından meydana gelmez. • Ateşin gönlüne atılırım, ateşine sevine sevine lokma olurum. Kibrit gibi olan canın göbeğini neyin üstünde kestiler biliyor musunuz?
• Ateş bizim oğlumuzdur ve kanımıza susamıştır. Bizim bağımızla bağlanmıştır. Aramızda ayrılık olmaması için, her ikimiz beraber bulunuruz.
• Ateş oduna der ki: "Git, sen siyahsın, ben beyazım." Odun da der ki: "Sen yanmışsın, ben yanmamışım, kurtulmuşum."
• Ne bu tarafta, ne de o tarafta yüz bulamaz. 0 da iki karanlık arasındaki siyahta gizlenir kalır.
• 0 anka gibi bütün kuşları geçmiştir. Göklere yol bulamadı da o zavallı, Kaf dağında kaldı.
• Ey fitne, karışıklık arayan, haydi kalk! Sendeki o idrak testisini taşa vur kır, ta ki hakîkat nehrinin suyunu onunla çekemezsin, taşıyamazsın. Senin kusurunu söyleyeyim.
• Bedenleri toprak altında uyuyan, toprağı bedenlerine yorgan edinen temiz ruhlar gibi artık biz de susalım.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
628. Bütün dünya, mevki, servet, şöhret peşinde çırpınıp durmada.
Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün
(c. III, 1301)
* Biz tenhaya çekilmiş iki üç rind, bir tarafta toplandık. Yüz yüze gelmiş ağızlarını ota daldırmış develer gibiyiz.
* Sağdan soldan develer gibi ağzı köpüre köpüre tama' sarhoşu biri gelmede.
* Gam yemeyen her deve, bu ağıla yol bulamaz. Çünkü onlar vadide, aşağıdalar. Bizse yüce dağın tepesinde, en yüksek bir yerdeyiz.
* Dünya deniz kesilse, biz o denizde Nuh'un gemisiyiz. Nuh'un gemisinin atmasına, kaybolmasına imkan var mıdır ?
*Bütün dünya, mevki, servet, şöhret peşinde çırpınıp durmada, dertlere düşmededir. Bizse bu köşede mutluyuz, hoşuz, epeyce de saygılar görmedeyiz, neşe ile mest olmadayız.
• Arifler mest oldular. Ey hünerli, marifetli, güzel sesli çalgıcı! îçeriye gel, defi eline al, acele bir rubaî söyle!
• Ormanda bir rüzgar estir, her selviye, her söğüde bir esinti yolla, yolla da söğütlerle selviler, çınarlar saf saf olarak baş sallasınlar.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
629. Tebrizli Şems'in ateşi Hallac'ın dükkanına düştüğü için
Mansur sevinerek darağacına asılmıştır.
Mefa'iliin, Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilün
(c. III, 1306)
• Gel gel ki, sen arslansın, arslanların arslanısın. Sen nefsine esir olmuş hayvanlardan değilsin. Çayırlıktan dışarı çık, gel nefsanî istekler ordusunun saflarını yar!
• Medhinde ne söylerlerse hiçbiri yalan değil, ne derlerse doğrudur, hiçbiri de boş söz değildir.
• Şu dünya aşıkları, canlarını dünya için, dünya malı için feda ettiler. Bense canımı canların canına feda ettim.
• Her ne kadar canım ikbal Ka'besi ise de, binlerce can Ka'besi senin etrafında dönmekte, tavaf etmekteler. • Sır söylememek için ağzımı kapadım. Ben gam anasının karnındaki çocuk gibiyim. Çünkü çocuklar annelerinin göbekleri ile kan emerek beslenirler.
• Sen aklın aklısın, ben ise mest olmuşum. Sana karşı hata ediyorum, fakat mestin hatası aklın aklı önünde bağışlanırmış, affolunurmuş.
• Hudutsuz olan humarım, denizleri bile içsem geçmez. Çünkü senin aşkınla mest olanlara kaseler, sürahiler yetmez.
• Ben senin aşkından başka bir yere sığamam. Çünkü aşk zümrüd-ı ankasının yeri Kaf dağıdır.
• Ben Şems-i Tebrîzî'nin hallaç yayı yım. Şems'in ateşi bu hallaç dükkanına düştüğü için, Mansur hazretleri o aşkı tatmış da sevine sevine darağacına asılmıştır.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
630. Aşk devleti
Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa-ilat
(c. III, 1309)
• Ey dünyada gönüller açan, gönüller kazanan aşk devleti! Ey "Allah dilediğini yapar." ayetinin sırrına mazhar olan aşk ikbali!
"İbrahim Süresi, 14/27. ayet."
• Ey aşkın cevrinde, cefasında gizlenen safa ve vefa! Aşk devleti ne de hoş, ne de güzel!
• Ey candan da daha can olan aşk yüzü, aşk didarı! Ey candan da, yüksek mevki'den de üstün olan aşk devleti!
• İhlastan da, gösterişten de kurtuldum da şunu anladım ki: Ihlasın da, gösterişin de canı aşk devletiymiş.
• Eğer güneş dönüp dolaşırsa, bu onun güçsüz oluşundan, ayrı düşüşünden değildir. Aşk devleti yerden yere konup göçmektedir.
• Halk her işte "Sonu hayır olsun." der. Bizim sonumuz aşk devletidir.
• Ben sustum, ağzımı kapadım. Çünkü aşk devleti Allaha gönül vermiş kişilerin gönüllerinde kanat açtı.
• Dua zenbil gibidir. Bu varlık, bu devlet ise Mekke dağlarında el açıp yalvaran Halil îbrahim'dir. Fakat aşk devleti duaya bile çıkmaz. • Aşk birliktir. Burada iki yok, ya sen varsın, ya aşk, ya da aşk devleti var.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
631. Aziz Peygamberim, ben aşk hastasıyım, ağlayıp inliyorum.
Ben hangi çareye baş vurayım?
Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstef'ilün, Fe'ülün
(c. III, 1310)
• Ey Hakk'ın ilhamı ile konuşan, ey hakîkatler gözü, ey şu ateşlerle denizde, yani kötülüklerle, zulümle, belalarla dolu dünyada insanların kurtulmasına çare olan aziz varlık!
• Sen çok kadim bir pîrsin. Senin evveline evvel yok! Sen eşi ve benzeri olmayan bir mana padişahısın! Canların elinden tutan, onları dünya sevgisinden, nefsanî arzular afetinden kurtulmalarına yardım eden sensin!
• Can verme yolunda canlan avlayan sensin. Ah! Bir bilinse ki şu avlar arasında avlanmaya layık olan kimin canıdır?
• Mahluk da kim oluyor ki senin aşkından bahsetsin. Allah'ın celal, ululuk nuru bile senin cemaline, senin güzelliğine aşık!
• Diyorsun ki: "Ben o aşka avlandım, ben aşk hastasıyım, ağlayıp inliyorum. Ey nazik, ey hünerli hekim! Ben hangi çareye baş vurayım?"
• Lutfun; "Gel!" diyor, kahrın "Git!" diyor. Bu ikisinden hangisi daha doğru, hangisi doğru sözlü, hangisi gerçek; bize bir haber ver!